marti_name tarafından postalanan herşey
-
Özledim...
Ayrılıkların mevsimi diye tanınır sonbahar hep. Sevmez çoğu kimse onu, korkar gelmesinden sevenler. Dökülmeye başladığında o sarı yapraklar bir hüzün kaplar sevenlerin içini, kuşku duyar sevenler sevdiğinden 'acaba bu sonbaharda ayrılanlardan biride bizmi olucaz' diye... Oysa ne kadar gereksiz bu duyguya kapılmak. sevmenin yazı, kışı, baharımı olur hiç.sevdiğinden ayrılmanında tabi. Güzelim sonbahar sarı yapraklı sonbahar bir çıkış yolu bulamadığımzda veya bahane bılamadığımızda herşeyin faturasını sana patlatıyoruz dimi... Söylesene sonbahar varmı senden güzel bi mevsim daha, varmı insanı derin düşüncelere ,güzel hayallere götüren ve 2 değişik adı olan bir mevsim daha. Hem hazansın ,hem güzsün ,hem sonbaharsın. Biliyorum senin kıymetini ben sonbahar ve seviyorum seni. Korkmuyorum senden sonbahar korkmuyorum.......
-
"Ne Olur Canım Çok Acımasın"
-1- Ön koltuktaki küçük kız, “Baba, matematik sınavından 80 almışım”, dedi. Babası da gülümseyerek onayladı, “Aferin benim güzel kızıma”. Uyuşmuş beyni O’na oyun oynuyordu. Bazen gerçekle hayal arasındaki fark belirsizleşiyordu. Bir an her yer aydınlandı. Diğer odadan annesini çığlıkları geliyordu. Koşmaya başladı. Koridordaki abisi, ‘gitme’ anlamında başını sallıyordu. Dinlemedi. Kapı hafif aralıklıydı, içeriye baktı. Babası önce küfrederek bir tokat attı annesine, sonra saçlarından tutarak kafasını masaya vurmaya başladı. Tekrar diğer odaya koştu. Kapıyı kapatıp arkasına oturdu. Annesinin bağrışları duruncaya kadar ağladı. Trenin sesi kendine gelmesine neden olmuştu. İlerde temiz yüzlü bir genç camın önünde durmuş telefonuyla uğraşıyordu. ‘Şimdi tam zamanı’, diye düşündü. Yavaşça çocuğa doğru yöneldi. Ani bir hareketle çocuğun elindeki telefonunu kapıp kaçmaya başladı. Ama çocuk bağırıyor, peşinden koşuyordu. Vagon boyunca koştular. İki vagonun birleştiği yerde durdu. Biraz mücadele ettiler. Trenin açık kapısı çarptı gözüne. Bir tekmeyle çocuğu açık kapıdan dışarı itti. İnsanlar dehşet içinde O’na bakıyorlardı. Tren bir sonraki istasyon için yavaşlamaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra O da, kendini açık kapıdan dışarı bıraktı. -2- Bir ara kendine gelir gibi oldu. Annesi O’na bakarak ağlıyordu. ‘Özgür’, diyordu, ‘oğlum..’. Sonra yine karanlık... Sonra yine aydınlık, bir melek yanı başında uyuyakalmıştı. Sonra daha da karanlık... Annesi üstüne iki kat yorgan örttüğü halde üşüyordu. Babası O’na yumurtalı ekmek getirmişti. Biraz yedi, sonra hepsini kustu. Annesinin O’na bakan üzgün gözlerini hayal meyal hatırlıyordu, hem de biraz önce görmüş gibi... Galiba ölüyordu. Hastalığından sonra ilk defa dışarı çıktığında gözlerine inanamamıştı, her yer bembeyazdı. O zamanlar kar, küçük bir çocuğa göre çok fazla yağardı. Boyunu aşan karların arasından açılmış yolda koşarken, belirli belirsiz çocuk sesleri, bembeyaz yeryüzüne yağan karlara karışıyordu. Koştu, koştu ve kendini uçsuz beyazlığa bıraktı. Sevgi biran uyanıp Özgür’e baktı. Bir şeyler sayıklıyordu. Üç aydır yatıyordu Özgür. Doktorlar belki de bir daha hiç yürüyemeyeceğini söylemişlerdi. Ağlayacak hali kalmamıştı Sevgi’nin. Kalktı, cama yürüdü. Çocuklar parkta oynuyorlar, bisiklete biniyorlardı. Özgürle yaptığı bisiklet yarışlarını, ne kadar özlediğini fark etti. Gözleri doldu. Alnını cama dayayıp yalvardı, “Allah’ım ne olur bacaklarını alma”. Bir damla göz yaşı eline damladı. -3- “İşte geliyor yine”, diye bağırdı içeriye, perdeyi aralarken. Mahalle esnafı, kahvehanedekiler ve o an orada olan herkes, ne kadar şanslıydı. Çünkü O’nu görmeyen kimse, o ana kadar asla, tam olarak bir kadın görmüş sayılmazdı. İlerdeki şekilsiz genci görünce yolunu değiştirdi kadın, sonra gözden kayboldu. Perdeyi kapattı. Kırılmıştı kalbi Ağan’ın her zamanki gibi. Eğilip kir pas içindeki elbiselerine baktı. Uzun zaman önceydi. O camekanın önünde durmuş, o mankene bakarken, hayatının amacını anlamıştı. Bir gün çok parası olacak ve istediği her şeyi giyebilecekti. ‘İşte o zaman’ diye düşünmüştü, ‘beni gördüğünde yolunu değiştirmeyecek’. Hatta belki göz göze bile geleceklerdi. Hava kararmıştı. Eski bir inşaattaki, taşlardan yaptığı gizli kasasına yüz kırk milyona sattığı cep telefonunun yirmi milyonunu bıraktı. Diğerlerinin yanına gittiğinde ateşin başında oturuyorlardı. “Yüz yirmi milyon”, dedi Ağan. Bakmamıştı bile Jilet parayı alırken. Bir süre sonra “Benimle gel”, dedi Jilet. İçini bir korku sardı Ağan’ın. Böyle giden kimse sağ salim dönmemişti henüz. Jilet yol boyunca tek bir kelime bile etmedi. Ballysinden derin bir nefes daha aldı Ağan, ‘ne olur canım çok acımasın’ diye düşündü. Bir kelebek karanlıkta parladı. Ağan sırtında bir sızı hissetti. Sonra ikinci darbe, sonra üçüncü... Bir saat önce Karga, “Ağan bize ihanet etmiştir” diyordu Jilet’e, “onu bizden gizli para saklarken görmüşüm”. Jilet bunu zaten biliyordu. Gökyüzü berraktı. Parlayıp sönen bir yıldız gördü Ağan. Dizlerini karnına doğru çekti. Parmak uçlarında tuhaf bir sıcaklık hissediyordu. ‘Acaba’, diye düşündü kalp atışları yavaşlarken, ‘mektubumu aldığında kalbi heyecandan daha hızlı atmış mıdır?’. Uzaklarda bir yerde, en az yüzüncü kez yırtılmış, kabaca yazılmış, kimliksiz mektuplardan birinin parçalarını, rüzgar havaya savuruyordu. -4- Dizinde yattığı annesinin elleri, saçlarının arasında geziniyordu. En son ne zaman okşamıştı annesi, onun saçlarını? On sene, on beş sene... Hatırlayamadı. Ama şimdi, kafasının altında bu diz varken, saçlarını da bu eller okşarken sonsuza kadar böylece kalabilirdi. “Kızım, iyi misin, canım, bir yerin ağrıyor mu?”, dedi annesi. Gülümsedi, “İyiyim anne, çok iyiyim”, dedi. Kısa bir sessizlik oldu. Kız doğrulup sordu, “Anne, böbreğim kime aitmiş?”. Biran tereddüt etti anne, sonra söyledi, “Sokakta ölü bulunan kimsesiz bir çocuğa aitmiş”. Kız daha önce sokak çocukları için gönüllü olarak çalışmıştı. Üzülse mi, mutlu mu olsa karar veremedi. “İnşallah cennettedir”, dedi annesi. Üzüldü sonra kız, “Ölmeden öncekinden, kesinlikle daha iyi bir yerdedir anne, emin ol”, dedi, tekrar annesinin dizine yatarken. -5- Yaşlı kadın bankta oturmuş, parkta oynayan torunlarına huzurla bakıyordu. Aniden karşısından hızla iki bisiklet geçti. “Çocuklar yavaş, düşeceksiniz”, diyecek oldu, ama bisikletler uzaklaşmıştı. Genişçe bir yeşilliğin üstüne yan yana uzanmışlardı. Güneş yaprakların arasından çok az görünüyordu. Yarış çok yormuştu Sevgi’yi. Bu sefer Özgür kazanmıştı. Özgür doğrulup Sevgi’ye baktı. Gözleri dolmuştu, belli ki birazdan ağlayacaktı. “Ne oldu meleğim”, dedi. Bir süre cevap vermedi, sonra,“Neyi anladım biliyor musun”, dedi Sevgi, “Her an, her dakika çok önemli. Hayat bir şekilde bir yerlerde akıp gidiyor. Hiçbir şeye geç kalmamak gerekli. Sen o hastanede yatarken ne haldeydim biliyor musun? En sevdiğine bir daha ulaşamayacak olmanın ihtimalini bile düşünebiliyor musun? Şimdi o kadar mutluyum ki...”. Mutluluktan ağlıyordu, “Mutluluk hemen burada, yanı başımdaymış, Özgür, aşk gibi sadece fark etmemi bekliyormuş. Bir daha sakın kafamı karıştırma tamam mı, bir daha asla beni yalnız bırakma..”. Uzanıp öptü Özgür, Sevgi’yi. “Her şey geride kaldı aşkım” dedi gülümseyerek, ayağa kalkerken. “Tamam bir daha seni yalnız bırakmayacağım, ama bana ulaşabilirsen...”. Hemen bisikletine doğru koşmaya başladı. “Ama bu hiç adil değil” diyebildi Sevgi gözlerinde yaşlarla gülümseyerek. Özgür çoktan bisikletine binmişti bile. Cep telefonu gasp edildikten sonra trenden atılarak öldürülen Hakan Canıdemir’ in anısına ve tüm sokak çocuklarına...
-
Şu an ne dinliyorsunuz
\Emir Kusturika & The No Smoking Orchestra - Chat blanc chat noir.mp3
-
Çocukken oynadığımız oyunlar :)
Gazoz Kapakları kucukken ilginc oyunlarin gozdesiydi. misal bir gazoz kapagi alinir, di$ yuzeyi parlatilir ve icine cam macunu koyularak agirla$masi saglanirdi. eskiden bol bol gorulen kenarlari yuksek olan kaldirimlarda 3 kere parmakla vurarak biti$ cizgisi gecilmeye cali$ilir, eger gazoz kapagi kenarlardan kayip du$erse ba$tan ba$lanirdi. ilk biti$ cizgisini gecen daha onceden belirlenmi$ sayida gazoz kapaklarini kazanirdi. golf benzeri bir oyun olan belirli bir uzakliktan eldeki yuvarlatilmi$ mermer ta$i kucuk deliklere sokma oyunu zamanlarindan kalmadir bu da. ama bu ta$ oyunu daha profesyonel ki$ilerce, tommiks ve teksas'ina oynanirdi _________ kapakların değerine göre verilen puanlar olurdu, tabiki az bulunan kapaklar kat be kat değerli olurdu. pepsi en değersiz kapaktı herkesde tonlarca vardı. yere çizilen bir daire içine konan kapaklara taş atılırdı, kapaklar oynanmadan önce toplanırken taşla ezilirdi, incecik hale getirilirdi. bir meyve kasası kadar toplanan kapakların belli bir süre sonra annenin gazabına uğraması ise kaçınılmazdır _____ yaz tatili geldiginde mahallede deli gibi oynadigimiz bir oyundu gazoz kapagi.her marka kapagin ayrı bir degeri vardi.efes pilsen ve tekel kapaklari birlik sensun gazozunun onluk gibi farkli degerleri vardi. yere dizilen kapaklari dizmek icin mermer ya da icine zift doldurulmus(o zamanlar bizim mahelleler daha yeni betonlaniyodu.yeni betonlanmis bloklarin arasindan bulunurdu o ziftler) ince plastik kavanoz kapaklarini kullanirdik.baya kavga etmisligim vardir bu oyun icin.sezon bitimine yakin bi evin catisina cikilir ardindan butun sezon biriktirilmis kapaklar yere atilirdi.buna yagma yapmak denirdi. yagma yapilan kapaklar diger cocuklar tarafindan kapisilirdi ______ (ekşiden alıntıdır) Bİlye,misket ebe bilye oynanırken sarfedilen sözler. yöresellik gösterir herhalde. nostalji olsun: iç : bir oyun çeşidi. ya da öteki bilyeleri vurmadan önce veya vurduktan sonra bilyenizi içine kondurmanız gereken çember. toprağa bir çöple çizilir. yok bilye evde oynanıyorsa halının göbeğindeki kısım iç olur. zehir : başka bir oyun çeşidi. daha komplekstir. ben oynamadım hiç. çukurlar falan vardır. deliğin biri zehirdir felan. üçgen : bilyeler üçgen dizilir oynanır. kaç tanesini hizadan dışarı çıkarırsanız sizin olur. çıtık: her zaman çıtık demekte fayda var. sıra sizdeyse çıtık derseniz herhangi bir bilyeyi vursanız da olur. çıtık dediğinizde sıra başkasındaysa o çocuk hangi bilyeyi vurmaya çalıştığını söylemek zorunda. yanlışlıkla başka bi bilyeyi vurursa sayılmaz. gidiş geliş benden : duvar kenarında ya da hafif bi tümsek yanında duran bi bilyeye atış yapılıyor diyelim. atan adam gidiş geliş benden derse bilye o tümsekten geri gelip ötekini vursa da sayılır. yok atış yapılan bilyenin sahibi derse, dönüşte vurulursa sayılmaz... siz neler oynardınız ?
-
"KIYAMET GÜNÜ"
commandante
-
Şu an ne dinliyorsunuz
Emir Kusturika & The No Smoking Orchestra & Goran Bregovic - Le Temps Des Gitans.mp3
-
Şu an ne dinliyorsunuz
Muammer Ketencoglu-03-Beyaz Getme Toz Olur.MP3
-
Şu an ne dinliyorsunuz
goran bregoviç ederlezi
-
YİĞİT ÖZGÜR
yemin etmişşşşşşşş
-
aklınıza bile gelmezdi..
- iLginç ayakkabıLar..
- İSTİKLAL CADDESİ
- Günün Türküsü
karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin efkarlıyım efkarlıyım elini ver nerde elin memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak? kayınların arasında bir pencelere sarı sıcak ben ordan geçerken biri amca dese gir içeri girip yerden selamlasam hane içindekileri yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü ne ölümden korkmak ayıp ne de düşünmek ölümü- Yedi Numara Dizisi
herhalde galüba sanursam olacak- İSTİKLAL CADDESİ
- Mardin
süryani şarabı,kaburga dolması ohh ohhhhhhhhhhhhhhh- En Sevdiğiniz Yemekler Yada Menüler
- Mardin
ya o tepelerden mezopotamya ovası ne güsel gözüküyor yaa yok böle bişiii...umarım gitmek nasip olur- Mardin
- Sokağın Piyanisti
- İSTİKLAL CADDESİ
- Şu an ne dinliyorsunuz
bütün mevsimler tutsak düşse de yangına, her bahar dicle’yi emzirir dağlar bahar, dicle’nin dağları kucakladığı yerde başlar. alışamam ölüme alışamam, ölüm insana aykırıdır alışamam. susmak insana aykırıdır susamam. yanıbaşımda bir yangın, eti yanar vatanımın susamam. yanıbaşımda ölüm çalıyor kapıları duramam. çığlık olmak ama her sessizliğe çığlık olmak insana yaraşır ölüme direnirim tırnağımla dişimle ama alışamam ölüme bir başına olmak önemli değil bir gül, bir gül bırakabilmek arkadan gelenlere tek başına bir mum devririr geceyi tek bir can neleri neleri devirmez ki? nedir bu sancı nedir? hasretin yine başladı, sol yanım seninle birlik işgal etmişsen yar ömrümü ateşin düşmüş canıma sen benim içimde ben diyarbekir içinde ağır ağır yanarım dönerim bitmez geçerim bir mermi gibi candan, yar sandan geçemem nasıl da özlemişem, sevda çeker canım yangındır gayrı bir uçtan bir uca sarılmıştır her yan yeşile, sarıya, kırmızıya. dağlar damar damar olmuş akar memleketin yüreğine bugün keskin bıçak ağzı da olsa gökyüzü bahar düşmüştür vatanıma mavi erguvan dallar fışkırmıştır topraktan can yürümüştür dallara gayrı dört mevsim bahardır dağlardan akar ne durursun ana görmisen kar erir her yanda ne durursun ana tilili çek, çek tilili- Tiyatrocular tarihi sahnelerine sahip çıkıyor!
Tiyatrocular tarihi sahnelerine sahip çıkıyor Ankaralı ve İstanbullu tiyatrocular, kent merkezinde yer alan Ankara Yeni Sahne ve İstanbul Taksim sahnelerinin ticari amaçlı binalara dönüştürülmesini istemiyor ANKARA / İSTANBUL - Ankaralı ve İstanbullu tiyatrocular, kentleriyle özdeşleşmiş tiyatro sahnelerinin kapatılmaması için eylem gerçekleştirdi. İlk olarak Ankaralı tiyatrocular, Yeni Sahne önünde toplandı ve bir basın açıklaması yaptı. Grup adına konuşan Tiyatro Opera Bale Oyuncuları Yardımlaşma Vakfı’nın Genel Sekreteri Fırat Demirağ, sahnenin yetkililerin duyarsızlığı yüzünden bir müteahhidin insafına terk edildiğini söyledi. İstanbul’daki tiyatrocular da, Devlet Tiyatroları’nın kiracısı olduğu Taksim Sahnesi’nin de benzer bir akıbete maruz kalacağını vurguladı. Ankara’da Yeni Sahne’deki eylemde konuşan Demirağ, “Bir tiyatroyu kapatmak, 50 yıllık tiyatroyu kent belleğinden silmek için rant hesabı yapmak sanat düşmanlığıdır” diye konuştu. Demirağ, şöyle devam etti: “Binanın sahibi Ormancılar Derneği, binayı kira geliri için alışveriş merkezine dönüştürüyor, sanki bu bir tiyatro bina değilmiş gibi sıradan bir ev sahibi mantığıyla hareket ediyor. Sonuçta 50 yıllık kiracısını binadan çıkmaya zorladı. Ne yazık ki bu tavır kültürün değerini anlamamaktır.” ‘KÜLTÜR YAŞAMINA İNDİRİLMİŞ BİR DARBE’ Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği Genel Sekreteri Erhan Gökgücü de, “Ankara’nın kültürel zenginliklerimizden biri olan Yeni Sahne’nin yıkılmasını ülkemizin ve Ankara’nın kültür ve sanat hayatına indirilmiş bir darbedir” dedi. Ankara’nın merkezinde 1959 yılından beri hizmet veren Yeni Sahne’nin ‘basit çıkar hesapları yüzünden’ kapatılmak istendiğini vurgulayan Gökgücü, “Kültürel hayatımızı üst seviyelere çekmeye çalışan aydınların, sanatçıların ve yazarların çabalarına karşı, yetkililer konuya duyarsız kalıyor” diye konuştu. 60 BİN İMZA TOPLANDI Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Yeni Sahne’nin de içinde bulunduğu yapının ‘Kültür Varlığı’ olarak tescillenmesi için yapıyan başvuruşu geri çevirmişti. Ankara Yeni Sahne’de 4 Ekim 1960’tan bu yana 200’ün üzerinde oyun sahnelendi. Yeni Sahne Ankara Kızılay’daki tek D.T. sahnesi ve merkez gişesi. Oyuncular, Yeni Sahne’nin kapatılmaması için başlatılan imza kampanyasında 60 bin imza topladı. İSTANBUL’DA İSE TAKSİM SAHNESİ TEHDİT ALTINDA İstanbul’da da tiyatro oyuncuları ve yazarlardan oluşan bir grup, Sıraselviler Caddesi’ndeki Taksim Sahnesi önünde Ankara Yeni Sahne’nin kapatılmasını protesto etti. Tiyatrocular yaptıkları açıklamada “Birileri yıllarca kent kültürüne yön veren bir sahneyi boşaltarak, yerine alışveriş merkezi dikmek peşinde. Bu kamusal bir meseledir, ülke kültürünün meselesidir” ifadesi yer aldı. Oyun yazarları ve çevirmenleri adına konuşan yazar Behiç Ak, Ankara Yeni Sahne’nin, çıkar hesapları yüzünden yıkılmasına karşı çıktıklarını belirterek, “Yeni Sahne’nin yıkılmasını Ankara’nın düşünce ve sanat hayatına bir darbe olarak görüyoruz” diye konuştu. Tiyatrocular Yeni Sahne gibi, D.T.’nin kiracısı olduğu İstanbul Taksim Sahnesi’nin de benzer bir tehlike altında olduğunu ifade ediyor. 1962’den bu yana yüzlerce oyun sergilenen Taksim Sahnesi’nin de rezidans-otele dönüştürüleceği belirtiliyor. Tiyatro binasının arkasında sir süredir inşaat faaliyetleri devam ediyordu. Tiyatrocular yaptıkları açıklamada, “Taksim Sahnesi’nin dış cephesi korunarak gözlerimiz boyanıyor. Ancak gerçek bu değil, burası da Yeni Sahne gibi ticaret merkezine dönüşme tehlikesi yaşıyor” fikrini savundu.- Forrest Gump (1994)
- Beşiktaş, Süper Kupa'nın sahibi oldu
Beşiktaş, Süper Kupa'nın sahibi oldu GALATASARAY: 0 BEŞİKTAŞ: 1 Süper Lig Şampiyonu Galatasaray ile Türkiye Kupası Şampiyonu Beşiktaş, Futbol Federasyonu tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Süper Kupa finali için Almanya'nın Frankfurt kentinde karşı karşıya geldi. (30 Temmuz 2006 Pazar) MAÇTAN DAKİKALAR 10. dakikada ceza sahası sol çaprazından İbrahim Üzülmez'in ortasında penaltı noktası önünden Kleberson'un kafa vuruşunda kaleci Mondragon, köşeye giden topu uzanarak çıkardı. 28. dakikada ceza sahasında topu kontrol eden Iliç'in sol çaprazdan çektiği şutta kaleci Runje, topu kornere çeldi. 59. dakikada ceza sahasında Koray'ın pasında altı pas önünde topu kontrol eden Nobre, meşin yuvarlağı sol köşeden ağlara gönderdi. 0-1 68. dakikada ceza sahasında Hasan Şaş'ın pasında sağ çaprazdan Cihan'ın şutunda Delgado'dan seken top üst direğe de çarparak kornere çıktı. STAT: Commerzbank Arena HAKEMLER: Bülent Demirlek xx, Celal Gemici xx, Erhan Sönmez xx GALATASARAY: Mondragon xx, Cihan x, Tolga xx, Song xx, Ergün x, Hasan Şaş x, Mehmet Güven x, Iliç x (Ayhan dk. 69 x), Sabri x (Aydın dk. 77 x), Necati x (Özgürcan dk. 69 x), Hakan Şükür xx YEDEKLER: Fevzi, Tomas, Ferhat, Arda TEKNİK DİREKTÖR: Eric Gerets BEŞİKTAŞ: Runje xxx, İbrahim Toraman xxx, Gökhan Zan xx, Koray xxx, Baki Mercimek xx, Fahri xx (Serdar dk. 72 x), Kleberson xxx, Delgado xxx, İbrahim Üzülmez xxx, Gökhan Güleç xx (Bobo dk. 72 xx), Nobre xxx YEDEKLER: Murat Şahin, Ali Tandoğan, İbrahim Akın, Mehmet Sedef, Mustafa Doğan TEKNİK DİREKTÖR: Jean Tigana GOL: Nobre (dk. 59) SARI KARTLAR: Hasan Şaş, Song, Tolga (Galatasaray), Gökhan Güleç, Delgado (Beşiktaş) - iLginç ayakkabıLar..
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.
Navigation
Tarayıcı push bildirimlerini yapılandırın
Chrome (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions → Notifications.
- Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Select Site settings.
- Find Notifications and adjust your preference.
Safari (iOS 16.4+)
- Ensure the site is installed via Add to Home Screen.
- Open Settings App → Notifications.
- Find your app name and adjust your preference.
Safari (macOS)
- Go to Safari → Preferences.
- Click the Websites tab.
- Select Notifications in the sidebar.
- Find this website and adjust your preference.
Edge (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions.
- Find Notifications and adjust your preference.
Edge (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Click Permissions for this site.
- Find Notifications and adjust your preference.
Firefox (Android)
- Go to Settings → Site permissions.
- Tap Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.
Firefox (Desktop)
- Open Firefox Settings.
- Search for Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.