Zıplanacak içerik

marti_name

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

marti_name tarafından postalanan herşey

  1. bu da benden sana alakası yok ama olsun
  2. amed şehrim benim sende kaldı tüm düşlerim amed yaram benim sende kaldı tüm düşlerim
  3. beğendiğinize sewindim
  4. marti_name şurada cevap verdi: TANİA HAYDE başlık Şiir Forumu
    bütün mevsimler tutsak düşse de yangına, her bahar dicle’yi emzirir dağlar bahar, dicle’nin dağları kucakladığı yerde başlar. alışamam ölüme alışamam, ölüm insana aykırıdır alışamam. susmak insana aykırıdır susamam. yanıbaşımda bir yangın, eti yanar vatanımın susamam. yanıbaşımda ölüm çalıyor kapıları duramam. çığlık olmak ama her sessizliğe çığlık olmak insana yaraşır ölüme direnirim tırnağımla dişimle ama alışamam ölüme bir başına olmak önemli değil bir gül, bir gül bırakabilmek arkadan gelenlere tek başına bir mum devririr geceyi tek bir can neleri neleri devirmez ki? nedir bu sancı nedir? hasretin yine başladı, sol yanım seninle birlik işgal etmişsen yar ömrümü ateşin düşmüş canıma sen benim içimde ben diyarbekir içinde ağır ağır yanarım dönerim bitmez geçerim bir mermi gibi candan, yar sandan geçemem nasıl da özlemişem, sevda çeker canım yangındır gayrı bir uçtan bir uca sarılmıştır her yan sarıya, kırmızıya. dağlar damar damar olmuş akar memleketin yüreğine bugün keskin bıçak ağzı da olsa gökyüzü bahar düşmüştür vatanıma mavi erguvan dallar fışkırmıştır topraktan can yürümüştür dallara gayrı dört mevsim bahardır dağlardan akar ne durursun ana görmisen kar erir her yanda ne durursun ana tilili çek, çek tilili
  5. Renk körleri ve tek gözüyle görenler de artık ehliyet sahibi olabilecek. Alkol bağımlılığı olanlar ise olamayacak İSTANBUL - Sürücü adayları ve sürücülerde aranacak sağlık şartları ile muayenelerine dair yönetmelik yürürlüğe girdi. Sürücü adaylarının ve sürücülerin sahip olmaları gereken sağlık şartlarını yeniden düzenleyen yönetmeliğe göre, sürücü adaylarının genel sağlık muayeneleri uzman hekimler tarafından yapılacak. Usulüne uygun olmayan raporlar geçersiz sayılacak, doktor hakkında suç duyurusunda bulunulacak. Yönetmeliğe göre, tek gözü olan ya da tek gözüyle görenlere de belirli koşulları taşıması halinde ehliyet verilebilecek. Bu kişilerde görme gücünün 10’da on olması, yatay görüş alanının 120 dereceden daha az olmaması şartı aranacak. Bu kişilerin araçlarında en az 3 ayna bulunacak. Renk körleri herhangi bir şart aranmadan ehliyet alabilecek. Gece körlüğü olanlar gün doğumundan bir saat önce, gün batımından bir saat sonra araç kullanabilecek. Alkol bağımlılığı olanlara ise ehliyet verilmeyecek.
  6. marti_name şurada cevap verdi: femalexx başlık Forum Oyunları
    Yanlış hayat doğru yaşanmaz... adorno
  7. Çin’in Guangzhou kentinde düzenlenen Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonası’nda Türkiye, tarihinde ilk kez takım halinde dünya şampiyonluğuna ulaşmayı garantiledi. NTV-MSNBC Güncelleme: 12:48 TSI 27 Eylül 2006 ÇarşambaİSTANBUL - Dünya Grekoromen Güreş Şampiyonası’nın ilk 2 gününde 84 kiloda gümüş madalya kazanan Nazmi Avluca ile 9, bronz madalya alan Hamza Yerlikaya ve Bünyamin Emik ile 8’er ve dünya beşincisi olan Şeref Eroğlu ile 6 puan alarak 31 puan toplayan Türk Milli Takımı, bugün de 120 kiloda İsmail Güzel’in üçüncülük-beşincilik müsabakasına çıkma hakkını kazanmasıyla en az 6 puan daha alarak toplamda 37 puana ulaşmayı ve takım halinde dünya şampiyonu olmayı garantiledi. www.ntvspor.net
  8. eğer yeniden başlayabilseydim yaşama, ikincisinde, daha çok hata yapardım. kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar, çok az şeyi ciddiyetle yapardım. temizlik sorun bile olmazdı asla. daha çok riske girerdim. seyahat ederdim, daha fazla. daha çok güneş doğuşu izler, daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim. görmediğim birçok yere giderdim. dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben. elbette mutlu anlarım oldu ama, yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten: anlar, sadece anlar. siz de anı yaşayın. hiç bir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan gitmeyen insanlardandım ben. yeniden başlayabilseydim eğer, hiç bir şey taşımazdım. eğer yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım, bir şansım daha olsaydı, eğer. ama işte 85’indeyim ve biliyorum... ölüyorum... jorge luis borges
  9. ben riverdance'lara bayılıyorum
  10. ölümler
  11. marti_name şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
  12. marti_name şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    cacık
  13. Beş yaşında kaybolur böyle şeyler! Arkadaşım Veda’dan söz ederim zaman zaman. Rastlamış olmanız muhtemel. Veda ve kocası Mahir, yaşamımdaki yerleri çok sağlam iki oyuncu arkadaşımdır. Ancak bir oğulları var ki sanırım yakın gelecekte aileden en yakın arkadaşım o olacak. Veda’nın oğlu Söz kızımdan altı ay küçük. Ben bir kız annesi olmayı öğrenirken Veda kısa saçlarıyla ve şahane futbol çalımlarıyla çok başarılı bir erkek çocuğun anası oldu. Yan yana geldiğimizde kullandığımız kelimeler ve davranışlarımız kız ve erkek çocuk yetiştirmenin ne kadar ayrı beceriler gerektirdiğini gösteriyor. Öte yandan iki cinsin doğuştan sahip olduğu özelliklerin de ne kadar farklı olduğunu çocuklarımızın yarım yamalak konuşmaları öyle güzel anlatıyor ki. *** Mesela erkeklerin her durumda kıvırtmaya yatkın olduklarını, kadınların canı istemezse herhangi bir şeyin varlık gösterebilmesinin mümkün olmadığını, doğru ipucu üzerine giderseniz erkeklerin ağzından her lafı alabileceğinizi, istediğini yaptırmak konusunda kadınların ne kadar acımasız olabileceklerini daha dört yaşına bile gelmemiş olan bu küçük yaratıkların “insanlığa giriş” dönemindeki gelişimlerinde gözlemleyebilirsiniz. *** Geçenlerde Veda ve oğlu televizyon izliyormuş. Ufaklık televizyona bakarken “Anne, İclal ne kadar güzel değil mi?” demiş. Veda gülümseyerek “evet” diye yanıtlamış. Sonra da “Ben güzel miyim peki?” diye sormuş. Oğlu annesine sarılıp “çok güzelsin anne” demiş. Veda bununla yetinmemiş tabii, “Peki ben mi daha güzelim, İclal mi?” diye sormuş. Bizimki annesine bakmadan yanıt vermiş: “Babam!” (Kıvırtma NO: 1) *** Veda oğlunu, ben de kızımı bakıcı ablalarına emanet edip sinema kaçamağı yapmıştık birkaç ay önce. Eve döndüğümüzde, daha kapıdan girerken iki bakıcı abla da telaş içinde salondaki büyük sehpayı “kendi çocuklarının çizmediğini” anlatmaya başladı. “Durun, ne oluyor, bir soluklanalım” diyerek salona girdik. Ve gördük ki benim pek sevgili sehpamın üzerinde ne ile çizildiğini “bilemediğimiz” geometrik kazıntılar var. Çocukların ve bakıcı ablaların beklediği tepkiyi vermedik. Oturduk, çaylarımızı içmeye başladık. Bir ara en yumuşak sesimle “biz yokken neler yaptınız bakalım” diye sordum çocuklara. Kızım “hiçbir şey” (yok sayma NO: 1) diye yanıtladı. Söz ise bana koca güzel gözleriyle bakmakla yetindi. “Söööz, biz yokken resim yaptınız mı?” diye sordum. Söz, oturduğu yerde ayağını sallayarak soruma soruyla cevap verdi: “Nereye resim yaptık mı?” (Doğru ipucu NO: 1) *** Bazen bu iki çocuktan yaşam koçluğu almak gerekir diye düşünüyorum. Yaş ilerledikçe sorulara yanıt vermek güçleşiyor zira. Neşesinden, saflığından, doğruluğundan, mizahından uzaklaşıyor insan... Size Söz’ün son yanıtıyla bugünlük “veda” etmek isterim. Az önce arkadaşım Veda’dan gelen telefon mesajını aktarıyorum: “Oğlum az önce kendisini polis, babasını hâkim beni de hırsız yaptı. Hırsızın ne çaldığını soran hâkime yanıt verdi: Piyano çalıyor!”
  14. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, insanlığın binlerce yıl içinde geliştirdiği temel kavramları ters yüz edemezsiniz. Bazı toplumlar, belirli dönemlerde insani gelişimin dışına düşer ve bunu da kalıcı sanırlar ama sonunda evrensel kurallar galip gelir ve o toplumu bir düzeltmeye tabi tutar. Bir düşünelim: Güzel sanatlar nedir? Eskiden “bedii zevk” denilen yüksek estetik kaygılar ne için toplumlarda bu kadar önemli yer tutmuştur? Niye birçok gelişmiş ülke, genç kuşakların zevklerinin incelmesi için çalışmıştır? Ekonomik olarak gelişmiş ülkelerde tiyatro, resim, edebiyat, bale niçin bu kadar önemlidir? Bu ülkeler zengin oldukları için mi yüksek zevklere yönelmiştir yoksa bu birikim mi onları zengin etmiştir? Bunlar önemli sorular. Ve cevapları belli. Dünya uzun vadede güzeli, doğruyu, iyiyi arar. Belki çok acı çekilir, çok kişi bu yolda kırılır ama eninde sonunda iyi, güzel ve doğru olan kazanır. Gelin bu görüşler ışığında İstanbul’un röntgenini çekelim: Bazı ayrıcalıklar dışında genel olarak ne görüyoruz? Çirkinlik, kabalık, hoyratlık, kötü niyet, ilkellik. Bazı mahallelerden geçerken lağım kokusu burnunuzun direğini kırıyor ama bir bakıyorsunuz orada kahvede oturmakta olanlar hayatından memnun. Çünkü o ağır kokuyu duymaz hale gelmişler. Buna alışmışlar. Türkiye’de birçok kesim de çirkinliğe, hoyratlığa, kabalığa alıştı. Hele genç kuşaklar ve çocuklar, dünya hep böyledir sanıyor. Onlara hiç kimse iyi, doğru ve güzel şeyler öğretmeye çalışmıyor. Ne televizyon ekranında görüyorlar bunu ne de gündelik hayatlarında. Bazen kulak misafiri oluyorum ve sokakta birbirine “lan” diye hitap etmeyen genç insan göremiyorum. Ama lağım kokusunu duymaz olan insanlar gibi toplumun bir bölümü de çürümeyi, çirkinleşmeyi görmüyor. Buna alışıyor. Ve sürekli çirkin bina, çirkin insan, kötü müzik, kötü koku içinde yaşamak insanı yoruyor. Sanat nasıl insanı yüceltiyor ve dinlendiriyorsa bu ortam da herkesi aşağı çekiyor. Bir de bükemediği bileği öpenler var. Bazıları durmadan bu çirkinliğe alkış tutuyor. Ve ben bu işi niye yaptıklarını hiç anlamıyorum... Zülfü Livaneli
  15. marti_name şurada cevap verdi: Admin başlık Güncel Konular
    1996 - Kudüs Belediye Başkanı Kubbet üs-Sahra'nın altında tünel açtırdı. Bu olay neticesinde intifadan beri şiddetin en çok yükseldiği olaylar patlak verdi. 3 gün süren olaylar bütün Filistin topraklarına yayıldı ve 76 kişi öldü. 1974 - TRT'de kadın spikerlerin haber okumaları yasaklandı. 1959 - Honshu tayfunu Japonya'da beş bin kişinin ölümüne neden oldu. 1951 - Yörük Ali Efe öldü. 1940 - Japonya, Almanya ve İtalya'nın askeri paktına katıldı. 1939 - Türk-Sovyet görüşmeleri, Moskova'da, Saraçoğlu-Molotof arasında başladı. 1928 - ABD Milliyetçi Çin hükümetinin varlığını tanıdı. 1924 - Türkiye -İspanya Dostluk Anlaşması Ankara'da imzalandı. 1922 - Yunan kralı Konstantin tahtını bıraktı. 1538 - Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa, Cenevizli Amiral Andrea Doria komutasındaki Haçlı (Alman, Portekiz, İspanya, Avusturya, Ceneviz) donanmasına karşı 'Preveze Deniz Zaferi'ni kazandı. Amiral Andrea Doria, Yunanistan'ın batısındaki Preveze'de yapılan şiddetli çarpışmalar sonrasında yenilerek kaçtı. Osmanlı donanması ise, Haçlı donanmasından 29 gemiyi ele geçirdi.
  16. marti_name şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Prof. Dr. Emin Alıcı, “Matbaayı Müslüman olmayanlar kullandı, gelişti. Keşke o zamanlar Anadolu Müslüman olmasaydı” dedi 27.09.2006 İzmir’de, Ertuğrul Gür tarafından 10 yıldır organize edilen, aydın ve ilerici iş ve siyaset insanlarının katılımıyla gerçekleşen “Karşıyaka Toplantıları”nın bu ayki konuğu Dokuz Eylül Üniversitesi RektörüProf. Dr. Emin Alıcı’ydı. Alıcı, “Değişen Dünya Koşullarında Türkiye’nin Konumu” üzerine bir konuşma yaptı. İşte Alıcı’nın toplantıda söylediği, ama sonradan ‘söylemedim’ dediği ‘incilerden’ satırbaşları... * Fatih Sultan Mehmet çok iyi yetişmiştir, felsefe, tarih, yabancı diller bilir. Ne yazık ki ülkenin akıl ve bilimle değil de din yoluyla yönetilmesi tercihini yaparak, hem Osmanlı’nın kaderini, hem de dünyanın tarihini değiştirmiştir. * Osmanlı’nın kovduğu akıl ve bilim Avrupa’da gelişti. 1450’li yıllarda matbaa bulundu ve hızla Avrupa’da yayıldı. Biz, bulunduktan 230 hatta 250 yıl sonra matbaayı kullanabildik. * Yasaklar nedeniyle Müslüman halk matbaayı kullanamıyor. Fakat bu sürede Anadolu’da matbaayı kullanan birileri var. Çünkü Padişah diyor ki matbaa Müslümanlar için haram, ama Müslüman olmayanlar için helal. Kim kullanabilir? Museviler kullanabilir, başka Müslüman olmayan kim varsa hepsi, kullanabilir. * Keşke o zaman Anadolu Müslüman olmasaydı. Ve arkadaşlar Anadolu’da Müslüman olmayanlar insanlarda okuma yazma süratle çoğalıyor ama Müslüman olan Anadolu halkı okuma yazmada nasibini alamıyor. Cumhuriyet kurulduğu zaman Anadolu’daki okuma yazma bilen kadın sayısı bin değil, biliyor musunuz arkadaşlar? * Atatürk’ün ölümünden sonra Amerika ve İngiltere gibi ülkelerin etkisiyle yapılan hatalar sonucu 12 Eylül’e gelindi. Amerika’nın öz evlatlarından birisi başbakanımız oldu ve o günden sonra borçlanma katlanarak devam etti. 1982’ye kadar Türkiye’nin dış borç miktarı 13 milyar dolardı. 1982’den günümüze olan borçlanma miktarımız 370 milyar dolar ve bunun üçte biri son 4 yılda gerçekleşti. * Amerika en son 3 Kasım’da kökten dinci bir grubu başa getirerek yine istediği iktidarı sağladı. 4 Kasım’da Genelkurmay başkanı Amerika’ya çağrılır, neler yapacağı söylenir ve artık Türkiye, Türkiye olmuştur. * Türkiye son iktidarla uzatmaları oynuyor, hak kavramı kalktı, ulufe kavramı geldi. Demokratik işbirliği içinde ortak karar verilmelidir. Bugün karar verirsek 20 senede kurtulabiliriz. Dünyada ne kadar vatan haini varsa sanki ülkemizde toplanmış. * Cumhurbaşkanının yerine “doğru düzgün bir adam” gelmezse kötü olacak. Adamın beyninin açık olması gerekir, hanımının başı açık-kapalı olmuş önemli değil. Genel seçimleri ölüm pahasına almak zorundasınız. Bunu başaramazsanız torunlarınızdan utanacaksınız, başınızı öne eğeceksiniz. Aklın ve bilimin yolu kazanmalıdır seçimi. Rektör ‘normal bir insan söylemez’ dedi ama... Yazı İşlerinin toplantı masasında, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Emin Alıcı’nın ”Matbaanın bulunduğu yıllarda keşke Anadolu Müslüman olmasaydı “ sözü şok etkisi yaptı. Her ne kadar Halıcı’nın ’Karşıyaka Toplantıları’ndaki konuşması çok tartışılacak başka ifadeler içeriyorsa da ”Keşke Anadolu Müslüman olmasaydı“ sözü, masadakileri ”bir hata yapmayalım“ endişesine sevkedecek kadar dikkat çekiciydi. Yazı İşleri Koordinatörü Atilla Güner, ANKA Ajansı’nın yönetimine ulaştı ve Prof.Dr. Emin Alıcı’nın konuşmasının ”ses kaydı“ bulunduğunu ve haber metninde maddi bir hata olmadığını öğrendi. Bu kez Yazı İşleri Müdürü Barlas Yurtsever, Alıcı’ya ulaşarak ”Keşke Anadolu Müslüman olmasaydı“ sözünün kendisine ait olup olmadığını sordu. Rektörün yanıtı şuydu: ”Bu söz kesinlikle bana ait değil. Normal bir insan, aklı başında bir insan bu sözü söylemez. Söyleseydim, önce toplantıdakiler bana tepki gösterirdi.” Alıcı, “Ajans, konuşmanızı kayda almış, bu cümleyi kullandığınızı söylüyor ve haberinde ısrar ediyor” hatırlatmasına ise şu karşılığı verdi: “Hani kuru iftira derler ya, iftiranın çifte kavrulmuş kurusu. Oradaki muhabir not alıyordu, ses kaydı almadı.” AMA SES KAYDI VAR Çaresiz, tekrar ANKA yönetimine döndük. Atilla Güner, bu kez ses kaydının bize dinletilmesini ve ayrıca elektronik posta yoluyla ulaştırılmasını istedi. Bu talebimize karşılık ANKA muhabiri Atilla Güner’i arayarak, Alıcı’nın konuşmasında tartışılan sözlerin ses kaydını dinletti. Halıcı’nın bu sözleri söylediği anlaşılınca Yazıişleri, “Olmadı Rektör Bey” başlığıyla bu haberi sunmaya karar verdi. PAPA ETKİSİ GÖSTERİR Rektör daha sonra Barlas Yurtsever’i birkaç kez arayarak, bu sözü kendisinin değil, bir başkasının söylediğini ileri sürdü. Ancak, toplantıyı düzenleyen Ertuğrul Gür ve toplantıya katılan Dr.Hülya Güven bu kişinin kim olduğunu hatırlayamadı. Halıcı’nın son değerlendirmesi şöyle oldu: ”Ben Hıristiyanım ve bu sözler Papa’nın Müslümanlar’a sarfettiği sözler kadar etkili olur ve sonuçları da benim için çok kötü olur.”
  17. Türkçe ders kitabı Türkçe hatalarıyla dolu MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırlattığı İlköğretim 6. sınıf Türkçe ders kitabında önemli hatalar yer aldığını açıkladı 27.09.2006 Vural’ın hazırlattığı rapordaki bazı örnekler şöyle: “Safranbolu ustalarının yaptırdığı üç katlı ahşap evler...” cümlesi ile ustaların ev yapmadığı, “yaptırdığı” belirtiliyor... Kitapta “de” ekinin yazılışındaki yanlışlıklar da göze çarpıyor: “...ama yinede yürümeye devam ediyordu.” “..yinede...”
  18. 'Romanya'da futbolcular 150-200 bin euroya oynuyorlar, Avrupa'nın takımlarına 4 - 5 gol atıyorlar; sizinkiler milyon dolarlara oynuyor...' Lig TV Genel Yayın Yönetmeni Şansal Büyüka'yı ziyaret eden 'Karpatların Maradonası' Hagi, bakın nasıl değerlendirmeler yaptı: (26 Eylül 2006 Salı) Türkiye Ligi'nin Balkanlar'ın en pahalı ligi olduğunun da altını çizen Karpatların Maradonası şunları söyledi: 'Romanya'da futbolcular 150-200 bin euroya oynuyorlar. Bunların hepsi de kaliteli oyuncular. Böyle futbolcuların forma giydiği Steau Bükreş, Dinamo Kiev'e 4 gol attı. Türkiye'deki oyuncular ise yılda 2-3 milyon dolar alıyor. Bu rakamlara benim aklım almıyor. Anelka Fenerbahçe'de iken kaç para alıyordu, Hasan Kabze Galatasaray'da kaç paraya oynuyor? Bir de attıkları gollere bakın! Dengesizliği siz hesap edin.
  19. İHA - Çorum Belediye Başkanı Turan Atlamaz, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek "Google Earth" programının benzeri olan internet tabanlı 3 boyutlu Kent Bilgi Sistemi ile internet ortamında hizmet vermeye başladıklarını söyledi. Proje kapsamında gerçekleştirdikleri çalışmalara bir yenisini daha eklediklerini ifade eden Atlamaz, MEBİS olarak kurulacak yeni bir sistemle kaybolmaya yüz tutan mezar yerlerinin kolaylıkla bulunması ve vatandaşların, yakınının mezarına rahatlıkla ulaşabilmesini sağlayacaklarını kaydetti. Daha önce Türkiye'de ilk kez 3 boyutlu Kent Bilgi Sistemi'ni hizmete sunduklarını hatırlatan Turan Atlamaz, yakında hizmete girecek olan MEBİS ile bir ilki daha gerçekleştirmenin gururunu yaşadıklarını söyledi. MEBİS'te internet ortamından isim ve soyadı giren insanların, vefat eden yakınlarının mezarlarını harita üzerinden görebileceğini belirten Turan Atlamaz, "Belediyede en son teknolojileri uygulayarak vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Teknolojiyi hep önden takip eden Çorum Belediyesi, vatandaşlarımıza en modern, en hızlı, en şeffaf hizmeti vermeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmalarla belediyemizin bilişime ve yeniliğe ne kadar çok önem verdiği görülmektedir" dedi. Atlamaz, şimdiye kadar vefat edenlerin kayıtlarının yalnızca defterlerde toplandığına işaret ederek, vefat edenlerin yerlerinin bilgisayar ortamına aktarılmasıyla arşivleme sisteminin modern hale getirildiğini vurguladı. Yakında hizmete girecek olan 3 boyutlu MEBİS'i ilk kez Çorumlular kullanacak. MEBİS ile yakınları vefat edenler, yakınlarının mezar yerlerini bu sistem sayesinde internetten rahatlıkla öğrenebilecek. Çorum'daki ölümlerin yaş, cinsiyet gibi istatistiklerine de kolayca ulaşılabilecek.
  20. Almanya'da bir gölde yaşayan erkek kuğu, göldeki kuğu şeklindeki gezinti botuna "âşık oldu." Uzmanlar "Kuğu doğası gereği tek eşlidir. Bu kuğu şimdi büyük bir aşk acısı çekecek" diyor. Almanya'daki bir gölde yaşayan erkek kuğunun, kuğu şeklinde bir plastik bota aşık olması üzerine bölgeye turistler akın ediyor. Olaylar, siyah kuğunun Almanya'nın kuzey batısındaki Munster kentindeki bir göle götürülmesi üzerine başladı. Ülkede genelde beyaz kuğuların olması nedeniyle meraklı halk siyah kuğuyu görmek üzere göle sık sık giderken yalnız kuğu kendisine arkadaş olarak plastik bir botu seçti. Hatta seçmekle kalmadı üstüne bir de aşık oldu. Kuğuların aşık olduklarında sevdiğinin çevresinde gezindiğini, uzun süre ona baktığını ve şarkı söyler gibi sesler çıkardığını söyleyen biyologlar, göldeki kuğunun da aynı hareketi yaptığını fark etti. Kuğuların tek eşli olduklarını hatırlatan uzmanlar, bir plastik bot uğruna hayatını boşa geçiren kuğunun kış mevsiminde bot kaldırılınca acı çekeceğini, yemekler verilerek avutulacağını söyledi.
  21. Hackerlar, en kolay 'evden internet kullananları' AVLIYORLAR Dijital korunma yazılımları geliştiren Symantec'in en son yayımlanan tehdit raporuna göre ev kullanıcıları daha düşük güvenlik önlemleri almaları sebebiyle hırsızlık, dolandırıcılık ya da diğer finansal kazanç sağlama amaçlı saldırıların giderek en önemli hedefi haline geliyor. Saldırganlar, artık tespit edilmemek, bilgisayarlardaki bilgileri çalarak birden fazla kere kazanç elde etmek, pazarlama amaçları için bilgisayarları kullanmak, uzaktan erişim sağlamak gibi amaçlarla sistemdeki varlıklarını uzatacak farklı teknikler kullanıyor. Rapor ev kullanıcılarının yüzde 86 ile en çok hedeflenen sektör haline geldiğini, finansal hizmetler sektörünün de bunu takip ettiğini gösteriyor. Symantec, artan saldırıların istemci tarafındaki uygulamaları hedeflediğini ve saldırganların yeni taktiklerle iz bırakmamaya yöneldiğini ortaya koyuyor.
  22. marti_name şurada cevap verdi: egzorsist başlık Havadan Sudan Konular
    gaztiriti sevmem
  23. enya only theme
  24. marti_name şurada cevap verdi: egzorsist başlık Havadan Sudan Konular
    emek hırsızlarını sevmem nefret ederim.başıma çok geldiğinden mi bilmem ama o insanlara insan derken bile zorlanırım...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.