Yine uyuduk,
Yine yalnızız.
Yine suskun,
Yine tembeliz.
nerede milli mücadele ruhu?
nerede o çanakkale ruhu?
nerede o bütünlük,yıkılmazlık,nerede o 'diriliş'
niye bu Atatürk düşmanlığı?
niye bu şeriat isteği?
yeteri kadar ders alamadık mı? yeni damat feritler mi lazım bu ülkeye?
peçeli çarşaflı kadınlar mı tatmin edecek yobazları?
ingiltere çağrı yapmış : ''tüm arap ülkeleri ve türkiye suriye üzerine baskıyı artırsın.''
neler oluyor?
bu istifalar,ergenekonlar?
neden istifa eden amiralin son emri ''cumhuriyetin değerlerine sahip çıkın'' oldu?
''İngiliz-Fransız donanmasını yenip geri döndüren Kilitbahir ve Çanakkale'deki tabyalarımızı gezerseniz,buralardaki toplardan ancak bir-ikisinden kalma birkaç parça görürsünüz.
Peki o tabyaları dolduran o büyük,gazi 137 top nerede? Buralardaki uzun,kalın namlulu,büyük gövdeli,asansörlü,raylı dev makineler ne oldular?
Acaba buraları işgal eden İngiliz ve Fransızlar,bizim için tarihi değeri çok yüksek olan bu topları götürmüş olabilirler mi?
Hayır,birkaçının namlusunu dinamit doldurup patlattılar.Öteki topların kamalarını çıkarıp denize attılar,böylece topları kullanılmaz hale getirmekle yetindiler.Götürmediler.İşgalciler Milli Mücadele sonunda yenilerek çekip gittikleri zaman bütün toplar yerindeydi.
Toplar sadece kamasız,kullanılamaz durumdaydı.Ama zafer topları olarak bütün heybetleri ile yerlerinde duruyorlardı.Varlıkları ile büyük zaferi anımsatıyor,yaşatıyorlardı.Direncimizi,kararlılığımızı,dirilişimizi,uyanışımızı,kendimize gelişimizi,toprağı nasıl vatan yaptığımızı temsil ediyorlardı.
Peki kim yok etti bunları?
BİZ!
Evet biz yok ettik.
1954 yılında Maliye Bakanlığı bu gazi topları,yani tarihimizi,hurda demir fiyatına bir hurdacıya sattı.Hurdacı da bütün topları kesti,biçti,söktü,parçaladı ve götürdü.
Nusrat mayın gemisini de sattık.
Peki,Yavuz?
Peki,Hamidiye?
Peki,Muavenet?
Peki,Bandırma?
Bunları da sattık.Sökülüp parçalandılar.
Peki ya Savarona?
Bunu da kiraladık.
Birini bile müze-gemi yapmayı,korumayı düşünmedik. Bu bilinçsizlik,nankörlük,ruhsuzluk,bu yakın geçmişimizi yağmaya verme,önemsizleştirme bu kadarla kaldı mı?
Hayır.
Gittikçe artıyor,genişliyor,büyüyor,hızlanıyor.
Bu durumu sanki bizimle ilgisi olmayan bir televizyon dizisi gibi seyretmekteyiz.
Biz diri,canlı,hayat dolu,duyarlı,dikkatli,biliçli,bağımsızlığa aşık,gururuna düşkün bir millettik.
Ne oldu bize?
Yoksa son yüzyıl içinde Çanakkale dirilişini,Milli Mücadele'yi,o kutsal çılgınlığı,zaferi,ilkellikten ve bağnazlıktan kurtuluşu,uyanışı,aydınlanmayı,çağdaşlaşmayı,kadın özgürlüğünü,cumhuriyeti,dünyanın Türk mucizesi diye andığı bu büyük macerayı yaşayan biz değil miydik? Yoksa bunlar milletçe birlikte gördüğümz bir rüya mıydı? Şehitler,haziler,kahramanlar,o öldürücü acılar,o emsalsiz sevinçler,inanılmaz başarılar hayal miydi?
Hayır!
Hepsi gerçek.
Ama içerden,dışardan söylenen ninnilerle,süslü kutular ve göz alıcı şişeler içinde sunulan uyku ilaçlarıyla bizi yeniden uyutmaya çalışıyorlar.
Tarih son kez uyarıyor :
UYUMA EY TÜRK!
DİRLİĞİN,BİRLİĞİN,DİLİN,BENLİĞİN,TARİHİN,YURDUN,ADIN BİR KEZ DAHA GİDERSE,BİR DAHA HİÇBİRİ GERİ DÖNMEZ.''
Diriliş,ÇANAKKALE 1915,TURGUT ÖZAKMAN.