Zıplanacak içerik

Taner Bayram

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Taner Bayram tarafından postalanan herşey

  1. O zaman bizler de sizlere "nasil bir SEYlersiniz be kardesim?" diye sorariz...
  2. - Beyanlarim celiskili degilin, sizin beyaniniz ve millet kavraminiz tamamen yanlis bir siyaset urunudur. Asil celiski sizde. Nasil kalkip hala milyonlari, varolan milyonlari inkar ediyorsunuz cok ilginc be kardesim. - Kardesim sana illah heceliyeyim mi? "B E N T U R K D E G I L I M". Kardesim zorla mi? Degilim iste yahu! Eger bu sizin icin beni cezaevine atma ya da dislama nedeniyse o sizin bileceginz is! Kurtler Turklerle ayni irktan gelmiyorlar. Bunu herkes kabul ediyor siz hala ayni makamda ayni yanlis tezleri savunuyorsunuz. Ha bu arada, "eger halkin boyle bir istegi varsa degerlendirilir ve Kurtce yasallastirilir" diye bir sey atmissiniz ortaya. 40 bin insanin olumu, milyonlarin gocu ISTEK degil de nedir be kardesim? Insaf! Bu sizin sayisi yirmi milyonlara varan, yasadiklari yorelerin SAHIPLERI olan Kurt halkiyla nufuslari bir milyona bile ulasmayan ve bolgeye sizler gibi tarihte GOC sonucu yerlesmis Cerkezleri , Lazlari son bir tutmaniz olsun lutfen. Kaldi ki isterlerse birakin konussunlar dillerini ve yasasinlar kulturlerini.
  3. Duzeltiyorum: Dunyanin devleti olmayan en buyuk halki demek istemistim!
  4. Sayin Dogrucudavut, Yani demek istediginiz ne onu anlayamadim. - "Kurtler uydurmaca bir topluluktur" mu demek istiyorsunuz? Ya da: - "aslinda Kurt diye bir sey yoktur" diye bir sey mi demek istediniz bu yazdiginizla. Anlayabilmis degilim. - Yoksa siz "derhal Kurtlerin tarihi ve kokenleri uzerine itibarli bir aratirma yapilsin" mi demek istiyorsunuz (ki bundan epeyce suphe duyuyorum)? Ha arastirmalara gelince, yillarca yasaklayip OCU gibi gormeseydiniz ya da arastirmak yerine INKAR etmeseydiniz Kurtlerin varligini ve tarihlerini, dillerini, s, vs, (ki hala bunu yapiyorsunuz) yuzlerce arastirma yapilirdi ve kimin nerelerden geldigi belli olurdu! Ne dersiniz? Verdigimiz mucadele INKARA karsi verilen bir mucadeledir beyefendi. Siz isin aslini anlayamamissiniz!
  5. Hayir sizler kalkip Kizilderilileri, Bulgarlari bile Turk yaptiniz abes kacmiyorda bir takim bilim adami arastirma yapip tez atiyor ortaya abes kaciyor. Olmadi be abicim! Yine olmadi! Kurtler kimler biliyormusunuz? Ben size soyliyeyim. Su anda Turkiye, Iran, Irak, Suriye ve Ermenistan basta olmak uzere diasporasi da dahil edildiginde dunyanin en Turkce konusmayan, Turk olmayan, kendi adetleri ve diller olan, kendi tarihi olan en buyuk milleti oluyor beyefendi. Acin ufkunuzu. Su an variz, dun ya da yarin degil. Su an variz, dilimizle tarihimizle su an variz...
  6. Hayir efendim, sizin daha tarihinizden haberiniz yok. - AKP kurulali kac yil oldu? - Turkiye ne zamandan beri Nato'da? - Israil kuruldugunda muhru atan da AKP miydi? - Israil ile yapilan binlerce askeri anlasmayi AKP mi imzaladi? Atmayin be kardesim. Bulmussunuz bir ocu hikayesi "AKP" adinda, herseyi adamlara mal etmeye calisiyorsunuz! Komik oluyor... Neyse sizin o yorumunuz sakaydi herhalde!
  7. Bilmem... siz soyleseniz ne oldugunu? Yorumlariniza birakiyorum!
  8. Taner Bayram şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Yeter ki gecmiste yapilan hatalar bir daha yapilmasin ve medeniyetler esigi olan Anadolu bir daha medeniyetler mezarligina donusturulmesin!
  9. Siz yine de bilmeden duymadan onu b unu suclamamissiniz ya yalancilikla ezberci bir mantikla, o da guzel sayin Domuzbagi!
  10. İki Kobra helikopteri Şemdinli'nin Mordağ köyünü yanlışlıkla taradı, durum fark edilince de Kaymakam ve Alay Komutanı'nın köylülerden özür dilediği ileri sürüldü. Valilikse iddiayı reddetti. Hakkâri'nin Şemdinli ilçesine bağlı Derik (Mordağ) köyünün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait Kobra helikopterlerle 'yanlışlıkla' tarandığı ileri sürüldü. Olayın farkedilmesinin ardından İlçe Kaymakamı ve Alay Komutanı'nın köye giderek köylülere "Köyünüze yanlışlıkla ateş açıldı. Asıl hedef boş olan Goste köyüydü. Özür dileriz" dediği ileri sürüldü. DTP Hakkâri Milletveki Hamit Geylani'nin dün sabah bir basın toplantısıyla dile getirdiği iddiaları Köy Muhtarı Seyit Muhammet de "Herkesten tek tek özür dilediler" diyerek doğrularken, Hakkâri Valiliği köyün yanlışlıkla vurulduğu ve köylülerden özür dilendiği iddiasını yalanladı. TBMM'de dün bir basın toplantısı düzenleyen DTP'li Geylani, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Gazze'deki İsrail saldırılarını durdurmak için Ortadoğu'da ziyaretlerini sürdürdüğü gün Şemdinli'nin Derik (Mordağ) köyünün bombalandığını iddia etti. Geylani şunları söyledi: "Olayı yaşayan köylülerden aldığımız bilgiye göre 3 Ocak'ta iki Kobra helikopteri, saat 15:00 civarında, alçak uçuşla ve hedef gözeterek, uzun süreli ve 700-800 atışla köyü bombalamışlar. Tarama sonucu 16 yaşındaki Şehriban Duyan, şarapnel parçalarıyla yaralanmıştır. Ayrıca 20 civarında ev isabet etmiş, yedi-sekiz ev de ağır hasara uğramış, üç-dört ev de oturulamaz durumdadır. Yollar kapalı olduğu için aynı gün Şehriban'ı doktora götürme imkânı bulunamamıştır. Ertesi gün, İlçe Kaymakamı ve Alay Komutanı yolu açtırarak köye gitmişler, köylülere; olayın yanlışlıkla gerçekleştiğini, aslında helikopterin Goste köyünü bombalamak istediklerini ama 'bir hata sonucu köyünüzü vurmuşlar, özür dileriz' demişler." Geylani, köydeki çocuklara şeker ve sakız dağıtmak isteyen heyetin, Şehriban Duyan'ı askeri helikopterle, hastaneye kaldırıp tedavi altına aldığını da söyledi. Hakkâri Savcılığı iddialarla ilgili soruşturma başlatırken Hakkâri Valiliği'nde dün yapılan toplantıda Şemdinli Kaymakamı Hakan Şen'le Hakkâri Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Zuhuri Atilla Ataalp'in "Biz özür dilemedik" diyerek iddiayı yalanladığı ileri sürüldü. Köyün muhtarı Seyit Muhammet önceki gün yaşananları Radikal'e şöyle anlattı: "Ağır makinalı tüfeklerle ateş edildi. Bazı evlerde hasar oluştu. Bu sırada sıçrayan bir mermi parçası ile Şehriban adlı kızımız yaralandı. Olayın ardından kaymakam ve Alay Komutanı köye geldi. Yanlışlıkla ateş açıldığını, asıl hedeflerinin daha önce boşaltılmış olan Goste köyü olduğunu söyleyerek özür dilediler. Vatandaşlar yetkililere tepki gösterdi. Bugün (dün) de tabur komutanı geldi. İnceleme yaptıktan sonra askerlerle birlikte hasar gören evleri onardılar. Ve tekrar özür dilediler. Zaten kızımız da iyileşti ve köye döndü." www.yuksekovahaber.com internet sitesinin haberine göre de, Hakkâri İl Genel Meclisi Başkanı Ferheng Yazgan, Mordağ köyünün iki askeri helikopter tarafından 20 dakika boyunca tarandığını söyledi. Yazgan, "Bölgede bulunan İl Genel Meclis Üyemiz Mehmet Taş Şemdinli Kaymakamı ile de görüşmüş. Kaymakam, bölgede süren operasyon esnasında yaşanan olayın bir yanlışlık olduğunu söylemiş" dedi. Dün akşam bir açıklama yapan Hakkâri Valiliği ise şu iddiaları dile getirdi: "Mordağ mezrasının askeri birliklerce bombalandığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Şemdinli ilçesi, Irak sınır bölgesinde askeri birliklerce terörist faaliyetlerin olduğuna ilişkin duyumlar üzerine keşif görevini ifa eden helikopterlerce 3 Ocak günü saat 14.30 sıralarında keşif atışı esnasında mermilerin sekmesi ve kayalara çarpmasıyla oluşan taş parçaları Şemdinli ilçesi Gelişen Köyü, Mordağ mezrasında ikamet eden bir vatandaşımızın hafif şekilde yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Aynı bölgede birkaç ikamette de hafif hasar meydana gelmiştir. Konu ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığı'nca tahkikat sürdürülmektedir." (RADIKAL)
  11. Dur bakayim peki Turkiye yillardir AKTIF Amerikancilik yapmiyor da ne yapiyor: Turkiye'nin iszni olmasa Israil b ile kurulabilirmiydi? NATO uyesi Kurtler mi yillardir yoksa Turkler mi? Daha bolgenin en guclu ulkesi oldugumuz halde Israil vahsetine bile DUR diyemiyoruz. Kalmis bir AKTIF PASIF Amerikanciliktan bahsediyorsunuz...
  12. Turk askerleri gelip beni yerimden etseler yada ailemden birini oldrusunler ben de daga cikarip... Ayni sekilde PKK boyle bir sey yapsa o zaman devletin yaninda yer ailirim... Binlerce insanin devletin yaninda degilde karsininda yer almalarinin herhalde bir sebebi vardir... Uyanin artik sayin politika... Kimse acilar icinde zor bir hayat isetemez, umutsuzluk insanlari oyle seyler yapmaya zorlar... Siz Israil toplari tarafindan oldurulen bir len bir Filsitinli kizin babasi, ya da koyu yakilmiz ve dvelet ile PKK arasinda kalmis oldugu icin oldurulmus ve yurdundan edilmis biri olsaydiniz kimin neden daglara cikmak gibi MUTSUZ ve ACI DOLU bir yasami sectigini anlardiniz... Duymak bir sey, yasamak ve kandi gozu ile gormek cok daha baska bir sey... Bunu unutmayin! Diyarbakirli...
  13. Lutfen... 2009 yilinda sacma sapan haksizliliklari savunmaktan vazgecsek ve asil yardima muhtac olan sucsuz insanlarin yaninda yer alsak nasil olur? Yillardir Kurtceyi tabu olarak gordukten sonra eninde sonunda TRT'de bile yayinlanmasina izin vermedik mi? Savasa son, 2009 yilinda Turkiye'nin Kurtleriyle Turkleriyle Araplariyle Ermenileriyle Dunya'da olup biten sacmaliklara karsi tavir koymasi dilegiyle... Diyarbakirli...
  14. Mavi ve diger arkadaslar... Uzun aradan sonra merhabalar... Bir kere sizlere IRK ve MILLET arasindaki farki soyliyeyim: Aslinda tanimlamaya gerek yok ama IRK icinde bir kac milleti barindiri. Turk ya da Kurt milletleri birer IRK degildir, birer millettir. AYRI IRKLARDAN gelen birer millettir. Turkler bir Asya irkindan gelmdirler, Kurtler ise Irani bir millettir. Aslinda aramizda farklar da olsa, farkli irklardan da gelsek goz onunde tutmamiz gereken bir kac sey var: - Turkler ve Kurtler artik birbirleriyle, tarihi Hititler (ki bir zamanlar bir super guc olan bu medeniyet yok oluyor birdenbire ve nereye gittiklerini kimse bilmiyor), Suryaniler, Yunanlarla, su an bile mevcut olana Farslarla, Araplarla, Ermenilerle, vs, vs karisip yeni bir Anadolu Insani meydana getirmislerdir. - Aramizda kucuk tarihi ya da antropolojik farkililklar bile olsa yine birbiriyle kaynasmis ve kardes olmus birer milletiz Yani ayri milletler olmamiz savas bahanesi olmamali ve bir zenginlik olarak gorulmeli... Iste o zmaan ne Kurtler red edilir bir takim arkadaslar tarafindan, ne de Kurtler milliyetcilige yonelir... Ortadogu ve Anadolu insani ne Turktur ne de Kurttur, yeni ve cok guzel, ve melez bir insandir... Diyarbakirli.... P.S.: Artik aramizdaki kirginligi birakip Filistinli kardesler icin elele vermemiz gerekli!
  15. Güneydoğu'daki bazı DTP binalarının girişinde 'Bu halk için ne yaptın?' yazısı karşılar sizi. Bu iddialı soruyu, büyük harflerle yazıp duvara asan zihniyetin kutsal algısına doğrudan bir referans elbette. 'Bugün Allah için ne yaptın?' sorusunun seküler bir versiyonu olan ve dine ait kutsalın yerini "halk"ın aldığı bir dünya algısı. Kutsal aynı kutsal. Sadece kutsalın kaynağı ve hedefi değişiyor. Bu algıda halk en yüce değerdir ve halkın yaptığı her şey gibi, halk uğruna yapılanlar da tartışmasız önemli. Kutsallığın halk gibi soyut bir kategoriye yüklenmesi, aslında geniş bir hareket alanı ve meşruluk getiriyor. Böylece istenen her şey kolaylıkla bu zemine oturtulurken, arzu edilmeyenler anında gayrimeşru ilan edilebiliyor. Bu, bilinen seküler, Marksist dünya görüşü. İşte o halk, bugün tabiri caizse sokaklarda isyan halinde. Memleketin azımsanmayacak bir kesiminde sokaklar çocukların, kadınların, yaşlıların, adına 'terörist' denen yüz binlerin yarattığı kaos ve isyanla ayakta. Memleketin diğer yarısı durup bakıyor. Ve bakarken başvurduğu dil ne anlamaya ne de bilmeye dönük. Bu dilin bize anlattığı tek şey; sokaklara dökülen herkesin terörist olduğu. Bir ülkede beş yüz bin terörist varsa, o ülkenin geri kalan sakinlerinin durup düşünmesi, sorumluluk hissedip 'biz nerede yanlış yapıyoruz' diye sorması gerekmez mi? Sokağa taşan çoğu çocuk yüz binlerce insan onurdan, gururdan, haysiyetten söz edip Öcalan'a yapılanların ötesindeki bir sembol anlama işaret ediyorlarsa, bunu anlamaya çalışmak hepimizin sorumluluğu değil mi? Şunu görmek gerekiyor; Öcalan, İmralı'da gözlerden uzak, görünmezliğe hapsolduğu sürece onun etrafında biriken kutsal halesini hiçbir güç durduramaz. Bir isme yüklenen bunca yüceltmeden, en önce sorumlu olanlar onu görünmezliğe, insanî olmayan koşullara hapsedenlerdir. Geçtiğimiz kış o şık görünümlü, beyazlar içindeki askerlerin yaptığı operasyonlarda öldürülen PKK'lıların cenazelerini kaldıran arkadaşlarının fotoğrafları düşmüştü basına. Washington Post, Zap vadisindeki cenaze törenine çevirmişti tüm dünyanın bakışlarını. Issız, çıplak, insansız bir doğanın içinde taşlaşmış yüzlerin, ölüme eş bakışların fotoğraflarını. O fotoğraflara bugün bir kez daha dikkatle bakmak gerekiyor. Bir insanı o dağlarda, o ıssızlığın içinde ne tutar? Başında, sonunda, ölümden başka bir şey olmayan o vadide ne tutar bir insanı? Bu soruyu samimiyetle sormalı herkes. Sadece sorunun tarafları, muhatapları değil, Türkiye'deki akademisyen, yazar, gazeteci herkes sormalı bu soruyu. Çünkü ben bu sorunun samimiyetle sorulduğuna, anlamak için sorulduğuna inanmıyorum. Dağa gidişlerin önü neden alınamıyor? Kürt gençleri neden hâlâ ve ısrarla dağa çıkıyorlar sorusunun cevabı ancak buradan verilebilir çünkü. Benim bu soruya bulduğum yanıt 'inanmak' oldu. Evet inanmak. Bir davaya, yola varlığını adayacak kadar inanmak. Çok düşündüm, çok canım yandı, kaybettiklerimin acısı hâlâ taze ama bulduğum cevap değişmedi. Bir insanı, sonunda ölüm olan o yola ancak inanmak çıkarır. Çünkü beşer olan insan, inanmak eğilimi olan bir varlık. Kutsala olan ihtiyaç insan hayatında hep bir yüceltme, hep bir adanma ister. Bugün olan budur. Sokaklara taşan onca çocuk, kadın, yaşlı bir şeye inanıyorlar. İnanmak söz konusu olunca da neye inandıklarını, inandıklarının kimliğinin nelerden oluştuğu başka bir tartışmanın konusu oluyor. Sokaklara taşıran eylemleri, kepenkleri kapatan iradeyi ne kadar sorgularsanız sorgulayın sonuç değişmeyecektir. Batı kamuoyunun gözünden kaçan şu; bir kısım Kürtlerin Türkiye ile gönül bağı ayrı bir şeydir, merkezden onlara yönelen dışlayıcı, küçümseyici tavırlar karşısında kendilerini içinde buldukları etnik Kürtlük kimliği ayrı bir şey. Batı kamuoyu şunu hep gözden kaçırıyor: Yapılan operasyonlar, Diyarbakır semalarını gece gündüz gürültüye boğan savaş uçakları hep bir şeye işaret ediyor; kimliğinize, davanıza sahip çıkın ve bu davanın adı bellidir. Bu dava Öcalan'ın varlığından bağımsız bir şeydir. Öcalan olmazsa başkası olur, ama etnik siyasetin tabanını oluşturan Kürtlerin gözünde Kürtlüğü, Kürtlüğün değer dünyasını sembolize eden figür şimdilik odur. Dikkatinizi çekti mi yapılan bütün açıklamalar, onur, gurur, haysiyet kavramlarıyla başlıyor. Kürtlüğün onuru, Kürtlüğün gururu ve haysiyeti rencide olmuş hissediyorlar. İmralı'da bugün hapsolan aslında ne on binlerce insanın canına mal olmuş bir yapının teorisyeni ne de sadece siyasî bir lider. Bu memlekette yaşayan yaklaşık 2 milyon insanın inandığı bir siyasal sistemin sembolize ettiği çoğu şeyi temsil ediyor bugün İmralı. Yani olan, Öcalan imgesini çok çok aşan etnik bir kimlik talebi. Kapanan kepenkler AKP'ye bir şeyler anlatmalı Geçtiğimiz aylarda bir gün bir grup arkadaşımla oturuyoruz. Müzisyen bir kızcağız geldi ve sohbet ilerledikçe 'PKK şiddete karşıdır' cümlesini kurdu. Yüzüne baktım, son derece samimi duygusunu ifade ediyordu. Böyle inanıyorsa gerisini sorgulayamazsınız. 'Ama' demeniz çare değil. Bugün bütün Türkiye kamuoyunda katil, eşkıya, şaki diye bilinen biri, azımsanmayacak bir kesim tarafından barışın sembolü olarak anılıyorsa durup her şeyi yeniden düşünmenin zamanı gelmiştir. Ve bu yeniden düşünmenin yegane aracı daha fazla hak, daha fazla özgürlük ve daha çok demokrasi olmalı. Şiddette başvurmadığı sürece kimlik talebinden daha meşru bir talep olamaz. Türkiye, önünde böyle bir fırsat varken bunu heba etmemeli. Çünkü DTP'nin marjinalleşmesinden Türkiye'ye bir fayda doğmayacaktır. Olması gereken, DTP'nin yaptığı kimlik siyasetine fırsat yaratmak ve kendi mecrasını bulmasını beklemektir. Kürtler daha fazlasını ister korkusu son derece yersiz bir korku. Kürtler bu ülkeden farklı bir gelecek sahiden düşünmüyorlar, düşünmeyeceklerdir. Ayrıca AKP'nin şu gerçeği aklından çıkarmaması gerekiyor; var olan ve bugüne büyüyerek gelen yaranın kaşınmasından çıkarı olan ve AKP ile hesabını Kürt meselesi üzerinden görmek isteyen çok mihrak var! AKP'nin milliyetçi refleksten uzaklaşıp dengeleyici ve çatışmacı olmayan bir siyaset gütmesi bütün Türkiye'nin yararına olur. Orta Anadolu'da, iç kesimlerde var olan oylarını kaybetmemek için buradaki Kürtleri gözden çıkarmayı düşünüyorsa konjonktüre yenilip kendi geleceğini karartmış olur. Tam bu süreçte hükümetin K.Irak can simidine sarılması ve Barzani ve Talabani ile iyi ilişkiler içinde olması var olan en anlamlı gelişme. Fakat bunu buradaki Kürtlere rağmen yapmak, bu hesabın da yeri geldiğinde tutmayacağını haber veriyor. AKP, Güneydoğu'daki sadece muhafazakar Kürtleri değil, tüm Kürtleri hedefleyen açılımlar getirmeli. Çünkü bu son kepenk kapatma eylemi de gösteriyor ki meydanlara çıkmadığı halde, kepengini isteyerek, tepki olarak kapatan, AKP'ye oy veren seçmenler de var. Üstelik sayıları azımsanmayacak kadar çok. BEJAN MATUR
  16. Ucuncu bir cozum yolu daha vardir. Bir suru modern ulkede oldugu gibi Kurt halkinin ulusal kimlikleri ve haklari kabul edelir, bir nevi federe bir devlet yapisina yoneliriz ve beraber kalkiniriz... Baris komisyonlari lazim. Maalesef krili savas yuzunden buyuk bir kutuplasma var. Turkler ve Kurtler birbirlerinden nefret eder olmus. Bu da olayin sosyolojik bir yani... Icimizde kulturel olarak federe bir olusuma gidebilirz. Kultruel diyorum cunku sadece egitim, yayin gibi alanlarda federelik olabilir. Ama disa karsi bir olabiliriz. Yine bir Turk arkadasimiz istedigi gibi doguya gidip bir Kurt vatandasi istedigi gibi batiya gidebilir. Yani ya ayrilik ya YOKLUK diye bir sey yok! Bence yanlis oneride bulunmussunuz sayin Dogrucudavut... Yine birlik icinde ama kendi oz degerlerimizle yasayabilir yine tek devlet olarak kalabiliriz! Siz Ataturk devlet anlayisinda boyle seyler olmaz diyorsunuz ama Atatruk zamaninda Kurt sorunu boyle vahim bir sekilde degildi. VE bir de sunu soyliyeyim, Ataturk onder olabilir ama yil 2009. Bugunu ve yarinlari dusunmemiz lazim. Kurt olsun Turk olsun herkes zarar goruyor olan bitenlerden!
  17. Yano siz Kurtlerin tarihini kulturlerini unutturmaya calisirken guzel ama baskasi size yapinca zorunuza mi gidiyor?
  18. O zaman bu forumda Kurtlere ana haklarinin verilmesine karsi cikan herkese soyleyin demin dediginizi: Kurtlerin onurlarini yuksek kulture katkilarini savunalim. Lutfen bolgede gorev yapmis ve kirli savasin yuzunu gormus biri olarak soyleyin bizlerin haklarini rededen tum Turk arkadaslar bu forumda! Bizlerin dogru tarafta opldugunu vurgulayin! Dilimizle yasam hakkimizin en az Turkler ve Araplar kadar GECERLI bir HAK oldugunu soyleyebilin! Buyrun efendim! Saygilar...
  19. Yani Emperyalizm insanlarin insalara herhangi bir nedenden dolayi saygisizca muamele etmesi ve somurmesidir acikcasi! Kolelik - Koloniler - baski - vs - vs... Hepsinin tek ortak yani bir grubun digerlerinin degerlerini hice sayip onlara insanca davranmamasidir!
  20. Emege saygi diyorsunuz. Peki ya bu EMEK dediginiz sey salt kendi konumunu yukseltmek icinse? Bencil bir emekse? O zaman ne olacak? Iste celiskinin takendisi. Dedim ya, bizler birbirimizi sevmedigimiz surece, vijdansiz davrandigimiz surece Dunya'da daha cok savaslar cikar ve nefret daha da cogalir. Ermeniler Turklerden nefret eder, Turkler Ermenilerden, Araplar Yahudilerden, Kurtler Araplardan, Turkler Kurtlerden, Kurtler Turklerden, hristiyanlar muslumanlardan, beyazlar siyahlardan, vs, vs... Neden? SAYGI ortami yok, ondan! Bakin icine katilmaya calistigimiz AB bile sinirlarini koymaya calisiyor. Ne mantikla hareket ediyorlar? "Biz geliselim refah icinde olalim ama diger ulkeler bizi ilgilindirmez, ne halleri varsa gorsunler" mantigiyla. Global dusunumek lazim. Uygur Turklerinin musluman olduklari icin ya da falung Gong uyelerinin dindar olduklari icin iskence gormeleri bizi rahatsiz etmeli, Tayland'da 8-9 yasindaki kizlarin aclik yuzunden fahiselik yapmasi ve buna elinden baska sey gelmeyen ana babalarinin musade etmesi bizi rahatsiz etmeli, Sudan'da ya da Somali'de varolan aclik bizi rahatsiz etmeli, Ruanda'da bir milyon kisinin herkesin gozu onunde yok edilmesi bizi rahatsiz etmeli, Uganda'da halkin yuzde 30'unun aids'le cekisirken buyuk ilac firmalarinin ilaclari bu insanlardan esirgemesi bizleri rahatsiz etmeli, Israil'in filsitinlileri ezmesi bizleri rahatsiz etmeli... Herseye insan olarak yaklasmaliyiz, taraf olarak degil! Global dusunun. Bu is emek, emperyalizm ya da sosyalizm isi degil. INSANLIK isidir!
  21. Hayir Amerika;'yi veya Rusya'yi savunan yok ki... Amerika da Siyahlari kullanarak beyaz irk ustunluk saglamaya calisti... Yani insani degerler gozardi edildi.. Rusya'da dindar kesim yillarca kotu muamele ve baski gordu...Yani insani degerler gozardi edildi.... Almanya'da ekonomik seyir, durumu nispeten daha iyi olan yahudilere mal edildi, yani yineinsani degerler gozardi edildi... Osmanli doneminde butun servet belirli bir kesime akti, insanlar zorla ya da gonullu bir nevi din degistirmeye itildi, bir suru isyan kaba sekilde bastirildi, yani yine insani degerler gozardi edildi... Dunyanin ve insanlarin dogasi bu maalesef... Durum bu iste...Yoksa her sistemin kokunde aslinda iyi seyler yatar opratikte, kagit uzerinde... Sosyalizmde paylasim, kapitalizm de istirakcilik, demokrasi de esitlik, vs. Demek istedigim... Bizler koru korune sistem tartismasi yapiyoruz ama daha insan olmayi ogrenememisiz! Asil sorun bu... Bakin Turkiye'deki tum sorunlarin (Kurt sorunu olsun turban sorunu olsun, yolsuzluk olsun) kokunde ne yatar? Insanlarin birbirlerine saygi ve sefkat gostermemleri ya da birbirlerinde, kendilerinden baska olanlardan korkmalari! Her hangi bir insan ya da topluluk ellerine guc verilince sirf bu gucu ellerinde tutabilmek icin baskalarina baski ya da eziyet yolunu seciyorlar. Yani insaliktan cikar bir hale geliyorlar. Bunun tek nedeni de guc acligidir ve bu gucu kaybetme korkusudur... Ruslar komunistken de pek iyi islemiyordu sistemleri yani Allah var.. Simdiye nazaran daha iyiydi ama inanin iyi islemiyordu. ABD desen, zaten buyuk bir bataklik icinde. Ben yasiyorum size binlerce ornegini verebilirm ne bataklik bir ulke oldugu hakkinda! Insan olmayi ogrenmemiz lazim herhangi bir sistem tartismasi yapmadan once!
  22. Ha bu arada, Insan gibi davranip insan olmanin en onemli sarti da sudur: kimsenin kimseyi herhangi bir amacla ve herhangi bir alet araciligiyla somurme istemi olmamasi! Iste bunu anlayip, bu ilkeden yola ciktigimiz zaman ne emperyalizm kalir ne de savaslar olur!
  23. Kardesim benim, simdi burada sosyalizmi ya da kapitalizmi savunmak hata olur. Boylesine radikal sistemler kalabalik hic bir toplum icin faydali olamaz. Insanlar birbirlerine SAYGI ve MERHAMET duygularini gelistiremedikleri surece SERIAT olsun, KAPITALIZM olsun, SOSYALIZM olsun hic bir sistem islemez. Bizler ya da ruslar daha insanca yasamayi bilmiyourz, daha insanlara insanca muamele etmeyi bilmiyoruz. Amerikanlar da oyle. Insanligi unutuugumuz icin Turkler, Kurtler, Ruslar, Amerikanlar, vs, hepimiz gun gectikce yozlasiyoruz! Iste asil tamir edilmesi gerekn nokta budur. Ruslar ne yapti: Komunizm adi altinda bir suru milleti somurdu, zorla guzellik yapmak istediler.. Olmadi... Amerika ne yapti: Bir suru milleti somurduler, medyayla adeta uyusturdular, tutmadi.... Osmanlilar ne yapti: Islami kullanarak emperyalist bir guce donustuler, bir yandan bir kisim halk zenginlesiken diger bir kisim ac kaldi, olmadi... Iste sorunumuz aslinda su: Herkesin herkese merhamet ve insani duygular besleyememesi! Insan olmayi ogrendigimiz an, ne sistem olursa olsun ISLER!
  24. Gözaltında iki kişiye ‘çiviyle çizme’ gibi yeni yöntemleri de deneyerek işkence yapan polis serbest bırakıldı. İşkence mağdurları Şimşek ve Aşan, aynı gün sokak ortasında sivil polislerce kaçırılmak istendi. Van’da gözaltına alınan iki kişiye çivili işkence yaptığı için tutuklanan polis Gazi Özüak, iki hafta sonra serbest bırakıldı. Aynı gün işkence mağdurları sokak ortasında sivil polislerce kaçırılmak istendi. Van’da gözaltında çivili işkenceye maruz kalan Zeki Şimşek (36) ve Ömer Aşan’ın (16) suç duyurusu üzerine tutuklanan polis Gazi Özüak itiraz üzerine dün serbest bırakıldı. Polisin serbest kaldığı gün işkence mağdurları Şimşek ve Aşan sokak ortasında kaçırılmak istendi. İHD’ye giderek üçüncü kez yardım isteyen mağdurlar, basın toplantısı da düzenleyerek, kendilerini kaçırmak isteyenlerin sivil polisler olduklarını açıkladı. Van’ın Akköprü Mahallesi’nde oturan Zeki Şimşek ve Ömer Aşan ihbar üzerine 7 Eylül’de gözaltına alınmış, Van Emniyet Müdürlüğü’nde 3 gün boyunca çivili işkenceye maruz kalmışlardı. Savcı’nın devreye girmesiyle rapor alabilen Şimşek ve Aşan, işkenceciler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusundan sonra Gazi Özüak adlı polis, “İşkence ve kötü muamelede bulunmak” gerekçesiyle 11 Eylül’de tutuklanmıştı. Yaklaşık 15 gün tutuklu kalan polis Özüak, yapılan itiraz üzerine dün serbest bırakıldı. Bırakılır bırakılmaz... Özüak’ın serbest bırakılmasının hemen sonrasında işkence mağdurları Aşan ve Şimşek, Hükümet Konağı’nın karşısında bulunan Gima Alışveriş Merkezi önünde camları siyah bantlıbir araç içerisinde bulunan biri kadın 4 kişi tarafından kaçırılmak istendi. Sivil giyimli polis oldukları iddia edilen 4 kişi tarafından zorla araca alınan Aşan ve Şimşek’in bağırışları üzerine vatandaşların olay yerine toplanmasıyla mağdurlar araçtan indirildi. Kaçırılma teşebbüsünün hemen ardından ikinci kez İHD Van Şubesi’ne başvuruda bulunan Ömer Aşan ve Şimşek, Van’da can güvenliklerinin olmadığını belirtti. ‘İfadeni değiştir’ tehditleri Polislerin tamamen kendilerini tecrit ettiğini anlatan Şimşek, evlerinden dahi çıkamadıklarını söyledi. Daha önce de polislerin kendilerini zorla alarak emniyete götürdüğünü belirten Şimşek, şunları kaydetti: “Bizi gizli bir odaya götürdüler. Sonra odanın duvarlarına çivi vurdular. Sonra bana 20 bin YTL uzatarak ‘ifadeni değiştir bu parayı sana vereceğiz. ‘Polisin bana küfür ettiği için sinirlendim ve sırtımı çivilere sürterek, bu hale geldim. Yalan beyan verdim’ diye ifade vermemi istedi. Ben bunu kabul etmedim. Sonra avukatımız olmasına rağmen kendilerine yakın olan bir avukatı getirdi. Avukat da zorla ifademi değiştirmem için uğraştı. Ancak biz bunu kabul etmedik. Ve oradan ayrıldık.” Kaçırma teşebbüsünü anlattı Daha sonra sürekli evlerinin önünde polisler beklediğini dile getiren Şimşek, “İlk defa bugün(25 Eylül) evden çıkarak alışveriş yapmak için merkeze geldik. Gima’nın önünde aralarında bir kadın polisin de bulunduğu polisler bizi kaçırmak istediler. Bizi zorla sürükleyerek arabaya götürdü. Öldürüleceğimizi düşünerek bağırmaya başladım. O sırada insanlar toplanınca bizi bıraktılar. İHD’ye kadar kaçarak geldim” şeklinde konuştu. Günlerdir aç susuz evde kaldıklarını anlatan Şimşek, “Böyle giderse Van’ı terk edeceğiz” dedi. Polisin tutuklanması üzerine Van’daki aşiret liderlerinin devreye sokulduğunu anlatan Ömer Aşan ise, şunları belirtti: “Ağalar da ifadelerimizi değiştirme durumunda sınırda her türlü kaçak malın getirmesi için zemin hazırlayacağı yönünde baskı yaptı. Polisler sürekli ölümle tehdit etti. Polis otoları evimizin önünde duruyor. Eskiden orada mazot satıyorduk. Şimdi bırakmıyorlar evimizden bile çıkalım. Bizi aç bırakarak ifadelerimizi geri almamızı istiyorlar. Bizim avukatlarımız olmasına rağmen kendilerine yakın gördükleri avukatı getirerek ifademizi değiştirmemizi istiyorlar. Zaten gelen avukatın da ismini aldık. Baroya O’nun hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Artık üzerimizdeki zulüm bitmelidir.” İHD uyardı Mağdurların üçüncü kez başvurması üzerine tekrar gerekli girişimleri yapacaklarını belirten İHD Van Şube Başkanı Cüneyt Caniş, haklarını arayan insanların can güvenliklerinin kalmadığına dikkat çekti. Dünyanın hiçbir yerinde bu tür uygulamaların yaşanmadığını kaydeden Caniş, “Burada mağdur olan ve kamuoyuna yansıyan bir durum var. Bu insanlara gözaltında kötü muamele yapılmıştır. Ancak şuan bu insanların ifadelerinin geri alınması için her türlü uygulama yapılmaktadır. Bundan sonra bu insanların başına bir şey gelmesi durumunda kolluk güçleri sorumlu olacaktır. Yetkililerin de çıkıp bu durumda açıklama yapmaları gerekiyor. Bu ülkede bir yurttaş sırf hakkını aradığı için bu kadar kötü uygulamaya maruz kalmamalıdır” şeklinde konuştu.
  25. Kürt Dili Eğitim Platformu tarafından başlatılan anadil kampanyasına destek veren DTP’li belediyeler, resmi yazışmaları ile halka duyuru ve anonslarını Kürtçe yapmaya hazırlanıyor. Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde halka duyurular Kürtçe yapılıyor. Dicle Haber Ajansı’na konuşan DTP’li belediye başkanları, Kürtçe anadil kampanyasına destek amacıyla belediyenin bazı resmi işlemlerini Kürtçe yapmak için çalışma içinde olduklarını açıkladı. Belediye başkanlarının sözleri “Çok dilli” çalışmalar yaptığı için görevden alınan Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın çalışmalarını örnek alacaklarını belirten belediye başkanları, kadro ve teknik eksiklikleri tamamladıktan sonra belediyede Kürtçe yazışma yapacaklarını ve halka Kürtçe anons yapılacağını söyledi. Belediye başkanları yapacakları çalışmalarla ilgili şöyle konuştu: - Hakkâri Yüksekova Belediye Başkanı Salih Yıldız: Önümüzdeki günlerde teknik eksiklerimizi tamamladıktan sonra yazışmaları, anonsları Kürt dili ile yapacağız. - Van Bostaniçi Belde Belediye Başkanı Gülcihan Şimşek: Halkın içinde Kürtçe konuşuyorum. İmkân olursa resmi yazışmaları Kürtçe yapacağız. Bu konuda izin verilmese bile belediyeden anonsları Kürtçe yapmaya çalışacağız. - Hakkâri Şemdinli Belediye Başkanı Hurşit Tekin: Eksiklikleri tamamladıktan sonra böyle bir çalışma yapacağız. - Muş Bulanık Belediye Başkanı Nasır Aras: Aslında bütün her yerde hangi dil çoğunlukta ise oranın belediyesi çalışmalarını o dille yürütmesi gerekiyor. Doğubayazıt’ta yapılıyor Ağrı Doğubayazıt Belediye Başkanı Mukaddes Kubilay ise, bazı anonsları Kürtçe yaptıklarını, teknik eksiklikleri giderdikten sonra yazışmaları da Kürtçe yapacaklarını belirterek şöyle konuştu: “Halk belediyeye geldiğinde Kürtçe konuşuyoruz. Biz de Sur Belediye Başkanı gibi bir çalışmaya girecektik. Yasal engellemeler nedeniyle yapamadık. Şimdiden bizim bazı anonslarımız Kürtçe yapılmaktadır. Zaten halkın talepleri de bu yönde. ‘Anons yapılıyor ama Türkçe olduğu için fazla anlamıyoruz’ diye eleştiriler geliyor. Bunun için biz bazı anonslarımızı Kürtçe yapmak zorunda kaldık.”

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.