
Taner Bayram
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
1.352 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
15
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Taner Bayram tarafından postalanan herşey
-
Niçin demokrasi bayramımız yoktur?
Taner Bayram şurada cevap verdi: asaf-ı sahaf başlık Politika Bilimi
En zararli yaklasimlar ise gurur ugruna uygulamaya sokuluyor! Darbeler ulkesi olarak tarihe gectik maalesef! Evet gecmisimize bakip gulecek pek cok sey bulmamiz mumkun! -
Ilk iki yorumuma katilmis olmaniz beni sevindirdi! Son yoruma gelince. Evet ama dis guclerin olaydaki parmagini incelerken bunu dis gucler sadece Kurtlerin yaninda yer almis gibi gosterilmesi buyuk bir yanlistir. Dis guclerin alasi Turkiye ile isbirligi icinde. Ve evet, katiliyorum, Turkiye'nin gelismesine engel olmak istiyor. Ama lutfen dis guclerin bugune kadar Turkiye'yi nasil kullandigini gozardi etmeyelim! Nihayetinde NATO uyesi bir ulke Turkiye, Israil'in insanlik disi siyasetlerine goz yummus bir ulke Turkiye! Bakin benim en buyuk arzum Dunya'daki soyut ve somut tum sinirlarin kaldirilmasidir. Yani kafamizdaki etnik, irksal ve kultruel sinirlarin ve zincirlerin yok edilmesi. Cografi sinirlarin kaldirilmasi... Amam boyle bir seyin olmasini ya da olabilecegini dusunmek sadece saflik olur. Bir nevi utoya bu. Iste o goz onunde tutuldugunda, Turkiye'nin Kurtlerle isbirligi icinde Orta Dogu'da ve Dunya'da onemli ve guclu bir konuma gelmesinden yanayim. Ama dogru ve yararli emeller icin, bir takim Osmanlici ya da siyasi emeller icin degil. Hakikati arayan ve guvence altina alan devlet haline gelsin Turkiye! Gercek anlamiyla onder olalim! Yine tekrarliyorum. Dis guclerin Kurtler uzerinde Kurtulus Savasi'nda ya da ondan onceki olaylarda hic bir etkisi olmadi ve Turklerin yaninda yer aldik degil mi? Ama sizce bizlere biraz da olsun nankorluk edilmedi mi bir nevi, haklarimiz kisitlanarak, yok sayilarak, baski altinda yasamaya zorlanarak? Ve yine diyalog kurmayi denedik ama fayda etmedi. Bizlere yasam hakki cok sayildi bazen. Neden dis guclerin kucaklarina atildik bizler? Kardeslerimiz saydigimiz Turk halki tarafindan dislandigimiz icin degil mi? Dis gucler diyip elestiriyoruz ama hala tapiyoruz. Size bir ornek vereyim, nasil oluyor da halkin cogunlugu turbanin yasallastirilmasindan yanayken sayilari yuzde 20lerde kalan ve elit diye gecinen bir kesim yuzunden bu olayi asamiyoruz? Bu kendi degerlerimize karsi gelmek degil de nedir?
-
Sabah - Özal’dan ilk çıkış: Anneannem Kürt
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Fislemediginiz kimse kalmadi. Mehmet Barlas...Mehmet Ali Birand. Orhan Pamuk. Recep Tayyip Erdogan. Abdullah Gul. Turgut Ozal. Ortaya ne isim atilsa, hangi kesimden isim atilsa isinize gelmedi mi onun bunun adami yapiyorsunuz. Diyarbakirli... -
Radikal - DTP, Başbakan'dan randevu istedi
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Evet ve Turk milletinin yarisindan cogu AKP ve DTP'ye oy vermistir! -
Niçin demokrasi bayramımız yoktur?
Taner Bayram şurada cevap verdi: asaf-ı sahaf başlık Politika Bilimi
Sayimiz iki uc yzuken nasil milyonlara olasti? Uzaydan mi geldik? -
Radikal - DTP, Başbakan'dan randevu istedi
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
DTP'ye yapilan siyasi baski baris icin uzattigimiz elin bir kez daha maalesef havada kaldigini gosteriyor. Bir yandan Basbakan ve Cumhurbaskani demokrat bir sekilde bu sorunun kendi aramizda hosgoruyle ve diyalogla cozulmesi istemini ortaya atiyorlar, diger yandan bundan gocunan bir kesim hemen harekete geciyor. Turkiye'de ki yegane demokrasi ayibidir! -
Niçin demokrasi bayramımız yoktur?
Taner Bayram şurada cevap verdi: asaf-ı sahaf başlık Politika Bilimi
Sen ilk kendin bana tarihlerinin ilk gununden beri kendi topraklarinda yasamis 20 milyonluk bir halkin dilini kimligini ve tarihini INKAR eden bir tek demokratik ulke goster madem Bati'dan! Madem birbirimizden ORNEK bekliyoruz. Buyrun efendim! Ne yapsin Kurtler? Ezilmeye boyun mu egsinler? INKAR edilmeye boyun mu egsinler? meclise adam gonderdik. Kac tanesini bolucu ilan edip joplayip iskenceye tabii tutup iceriye attilar? Neymis, bolucu teror orgutuyle iliskisi varmis. Diyarbakirli... -
Niçin demokrasi bayramımız yoktur?
Taner Bayram şurada cevap verdi: asaf-ı sahaf başlık Politika Bilimi
- Yani al birini vur otekine. Ama arada bir fark var. Yillar sonra ilk kez bir parti boyle bir oy orani alabildi. Hemde istikrarli sekilde, bir kac secim de! Demek ki adamlar CHP ya da MHP'ye nazaran isin daha bir iyi erbabi...Yapabiliyorlarsa iyi siyaset buyrun yapsinlar... Zira senelerce sahalarda tek at kosturan onlardi. Bakin ANAP, DYP, DSP eridi ve yok olmak uzere! Yani sirf elestiri olsun diye halkin yarisinin iradesine saygisizlik etmek abes kacar biraz bence! - Taleplerimizin gerklimi gereksiz mi oldugunu birakin bizkendimiz belirleyelim! Demokrasinin ilk geregi de budur zaten! Herkese esit ozgurluk! Yanliz bir tabakaya degil! Bizim de dilimiz tarihimiz kulturumuz var! Diyarbakirli... -
MHP'nin ve Kürtlerin şerefi (II)
Taner Bayram şurada cevap verdi: asaf-ı sahaf başlık Politika Bilimi
Katiliyorum, Kurt sorunu gibi sosyolojik ve evrensel boyutlari agir basan sorunlarda bagnaz ifadeler sadece baris ortamini zedeleme amacli olabilir! MHP "Turkluk" kavramiyla gurur duyan milliyetci bir hareket olabilir, ki buna herkesin saygi gostermesi gerekir, ama bu asla kardes olan diger bir halki inkar ve rencide etmeye sebeb olmamalidir... MHP'nin tutumu yanlis... MHP derhal Kurt Sorununun cozumlenmesinin bu ulke vatandaslarinin gelismesi icin ne kadar ZARURI bir sey oldugu kanisina varmalidir... Eger Bu ulkeyi ve halkin refahini dusunuyorlarsa tabii! Tabii CHP'nin yaptiginin da bu arada hic bir farki yok! Diyarbakirli... -
Niçin demokrasi bayramımız yoktur?
Taner Bayram şurada cevap verdi: asaf-ı sahaf başlık Politika Bilimi
Sayin politika, Turban'dan tutun, taaa Kurt sorununa, hukumet silerine bir suru alanda demokrasinin terzine bir tutum var Turkiye'de maalesef! Buna hepimiz de alismisiz. Memlekette meydana gelen ve demokrasiyle bagdasmayan bir suru seyi maddelemek mumkun. AKP ve demokrasiye gelince. En son ne zaman Turkiye halki yuzde 50lik oy verdi bir partiye. Bence CHP ANAP ya da MHP'den se AKP cok daha demokratik bir sekilde gelmistir basa. Ve yaptiklari acilimlar da diger partilerden ne derece daha demokrat olduklarinin kanitidir. ******* Diyarbakirli... -
Niçin demokrasi bayramımız yoktur?
Taner Bayram şurada cevap verdi: asaf-ı sahaf başlık Politika Bilimi
Sayin Asaf-i Sahaf, 1 - DTPlilerin ne turlu siyasi bir cikmaza goturulmek istendigi acikca ortada degilmidir. Gonul isterdi ki, durum bu hallere gelmeden ve AB'nin baskisi olmadan Kurtlere temsil haklari verilseydi. Ama olmadi iste... Bizler hala "bu barisi Turk ve Kurt halklarinin kardesligi icin ediyorum" diye Kurtce yemin ettikleri icin joplarla iceri tikilan vekillerimizi unutmadik! Su an bile DTP'yi nasil tasfiye edecekler onun arastirmasi icindeler. Ote yandan Cumhurbaskani ve Basbakan ise baris yonunde yorumlarda ve atilimlarda bulunuyor. Yani elit adli kurumlarin DEMOKRATIK olmadigini kanitliyor bu. Baris ortaminda neden biraz daha sagduyulu davranmak istemiyorlar akil erdirmis degilim! 2 - Daha dune kadar boyle seyleri soylemek te yasakti. Simdi Internet sayesinde isteyen istedigini soyluyor, ama yine rumuzlar maskesi altinda. Memlekette fikir ozgurlugunun ve dolayisiyla demokrasinin kitliginin siz benden de iyi farkindasinizdir. Yani acikcasi verdiginiz iki cevap ta kacamak oldu... Cunku gercekleri en az benim kadar siz de biliyorsunuz! Yok eger sizin demokrasi anlayisiniz koca bir halkin dilini ve varligini yok sayip, koca halkin sectigi vekilleri surekli ADLIYE ve HAPIS eleklerinden gecirmekse o zaman bir tanimlamasiniz yapin su demokrasi dediginiz kavramin! Diyarbakirli... -
DTP'li vekillerin ifadesinin istenmesi kriz çıkardı
Taner Bayram şurada bir başlık gönderdi: Politika Bilimi
DTP'li vekillerin ifadesinin istenmesi kriz çıkardı - 15/05/2009 Toptan: Mahkeme isterse götürür Demirtaş: Zorla götürsünler ANKARA - Savcılıklar, DTP Milletvekilleri Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, Fatma Kurtulan, Aysel Tuğluk ve Sabahat Tuncel’in, haklarında yürütülen soruşturma çerçevesinde ifadelerinin alınması için TBMM Başkanlığı’ndan talepte bulundu. TBMM Başkanı Köksal Toptan, DTP’li milletvekillerinin savunmalarının istenmesi ile ilgili, "Anayasanın lafzına baktığımız zaman, aslında davet üzerine savunma yapmaya gidilmediği takdirde, yasaların öngördüğü şekilde ısraren, sanıkların mahkemeye götürülüp orada savunmaların yapılmasının sağlanması mümkün" dedi. DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş, haklarında yürütülen soruşturmalar çerçevesinde ifadelerinin alınması için mahkemeler tarafından Meclis Başkanlığı’na yazı gönderilmesini “Bizi yargılamak istiyorlarsa zorla götürmeleri lazım” şeklinde değerlendirdi. TOPTAN UYARDI Meclis Başkanı Köksal Toptan, bazı DTP milletvekilleri hakkında mahkemeden gelen yazıyla yeniden gündeme gelen yargılanmalarına ilişkin tartışmaları değerlendirdi. Konuyu hukukçulara incelettiğini belirten Toptan, “Bize yazılan yazıda TBMM’ne duyulan saygı nedeniyle şimdiye kadar beklenildiği, ama yine de bizim aracılığımızla bir duyuru yapılmasının ve adı geçen milletvekillerinin gidip savunmalarını yapmaları isteniyor. Ancak yapabileceğimiz bir şey gözükmüyor” diye konuştu. Toptan, mahkeme yazısıyla ilgili DTP’lilerin “zorla götürsünler” şeklindeki tepkisini “Onlar öyle istiyorlar” şeklinde değerlendirdi. Toptan, DTP’lilerin zorla götürülmemeleri için elinden geleni yaptığını söyledi. TBMM Başkanı Köksal Toptan Meclis’te gazetecilerin, DTP’li bazı milletvekilleriyle ilgili mahkemeden gelen yazıya ilişkin sorularını yanıtladı. DTP’lilerin durumuyla ilgili hukuki inceleme yaptırdığını ve kendisinin de incelediğini belirten Toptan şöyle konuştu: “Bu yazı geldikten sonra aslında bir süre geçti. İnceleme yaptırıyorum. Adalet Bakanlığıyla konuşuyorum, İçişleri Bakanımızla konuştum. Aslında anayasanın 83’ncü maddesi dokunulmazlığı düzenliyor. Orada anayasanın 14’ncü maddesine atıf yaparak, 14’ncü madde kapsamına giren suçların, milletvekili seçilmeden önce işlenmesi halinde, dokunulmazlığın söz konusu olamayacağı ve yargılamanın devam edeceği öngörülüyor. Ancak bazı hukukçular bizim sistemimiz mutlak dokunulmazlığı düzenlediği için bu halde bile dokunulmazlığın olabileceğinden söz ediyorlar. Bütün bunları incelemeye, hukuki bir sonuca varmaya çalışıyorum. Ancak tabi Ankara Görevli Ağır Ceza Mahkemesi talimat mahkemesi olduğu için işin esasına bakan dosyalar başka mahkemelerde olduğu için, bu anlamda ağır ceza mahkemesindeki arkadaşlarımızın da çok fazla yapabileceği bir şey gözükmüyor. Aslında bizim de gözükmüyor. Sonuç itibariyle bize yazılan yazıda TBMM’ne duyulan saygı nedeniyle şimdiye kadar beklenildiği, ama yine de bizim aracılığımızla bir duyuru yapılmasının ve adı geçen milletvekillerinin bu şekilde gidip bu şekilde savunmalarını yapmaları isteniyor. Bunu doğrudan mahkemeler bu ilgili milletvekili arkadaşlarımıza yapabilirlerdi ama nezaket gösterdiler. Biz de mahkememize acaba nasıl yardımcı olabiliriz diye çalışma yapıyoruz.” -ONLAR ÖYLE İSTİYORLAR- Anayasaya göre, mahkemeden gelen davet üzerine savunma yapmaya gidilmediği takdirde, yasaların öngördüğü şekilde sanıkların mahkemeye zorla götürülüp savunmalarını yapmalarının sağlanmasının mümkün olduğunu dile getiren Toptan “Ama dediğim gibi ilgili ağır ceza mahkemesi, böyle bir yol deniyor. Bakalım ne yapacağız, inceliyoruz” dedi. Toptan, 1994’te DEP milletvekilleriyle ilgili olayın hatırlatılması üzerine “Orada dokunulmazlıklar kaldırıldı ondan sonra arkadaşlarımız savunmalarını yapmak için, mahkemeye götürüldü. Buradakiler daha farklı” diye konuştu. Konuyla ilgili DTP’lilerle görüşüp görüşmediği sorusuna “Görüşmedim” karşılığını veren Toptan, DTP’lilerin “Zorla götürsünler” şeklindeki tepkilerinin hatırlatılması üzerine şu yanıtı verdi: “Onlar öyle istiyorlar.” Toptan DTP’lilerin zorla götürülmemesi için elinden geleni yaptığını kaydederken, “Mahkeme ne kadar bekleyecek?” sorusu üzerine “Mahkemeye sorun” dedi. -DTP: ZORLA GÖTÜRSÜNLER DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş “Yargılanmaktan çekinmiyorum, veremeyecek hiçbir hesabım yok. Ancak siyasi bir karar var ortada. O halde gelsinler zorla götürsünler, ayağımızla gidip kuzu kuzu bu hukuksuzluğa ortak olmayacağız” diye konuştu. Demirtaş, milletvekili seçilmeden önce haklarında açılmış davalar bulunduğunu belirtirken bu davaların tamamının yaptıkları konuşmalara dayandığını söyledi. Demirtaş “Dava konusu olan konuşmalarımızda Türkiye’de artık Kürt analarının da Türk analarının da yüreği yanmasın. Gerekirse ’Öcalan’la görüşülsün akan kan durdurulsun’ demişim. Ben bu davadan yargılandım ceza da aldım. Ancak Yargıtay kararı benim aleyhime bozdu. Yargılama yeniden başladı. Bu arada da milletvekili seçildim. Mahkeme yargılamayı durdurdu ancak savcılar itiraz etti. Yargıtay ise ‘yargılayabilirsiniz dokunulmazlıkları yoktur’ anlamına gelen bir karar verdi” diye konuştu. Bunun Cumhuriyet tarihinde ilk olduğunu belirten Demirtaş şunları söyledi: “Adam öldürmekten yargılanan milletvekili vardı, ancak milletvekili iken yargılanmadı. Bizse yaptığımız konuşmalardaki barış çağrılarımız için yargılanmak istiyoruz. Bu açık bir ayrımcılık ve hukuksuzluktur. Adam öldüren milletvekili oluyor ve yargılanamıyor; ancak biz yargılanabiliyoruz. Bunu siyasi tavır olarak algılıyoruz ve mahkemeye gitmeme kararı aldık. Hakkımızda zorla getirme kararı çıkardılar ancak kim bizi nasıl zorla götürecek. Şahsi olarak milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıklarının kalkmasından yanayım. Yargılanmaktan çekinmiyorum, veremeyecek hiçbir hesabım yok. Ancak siyasi bir karar var ortada. O halde gelsinler zorla götürsünler, ayağımızla gidip kuzu kuzu bu hukuksuzluğa ortak olmayacağız. Meclis’te bir sürü yolsuzluk dosyası bulunurken biz barış istediğimiz için dokunulmazlıklarımız tanınmıyorsa bu ayrımcılıktır. Bizi yargılamak istiyorlarsa zorla götürmeleri lazım.” (anka) -
Özal’dan ilk çıkış: Anneannem Kürt - 15.05.2009 Demokratik çözümün gerekliliğine inanan Turgut Özal, ilk açılımını “Benim anneannem de Kürt’tü” cümlesiyle yaptı. Kürtçe eğitim ve yayın da ilk kez Özal döneminde gündeme geldi Başlarken... Terör, PKK, Güneydoğu, Kürt sorunu... Adını bile koyamadığımız 'bu sorunla' 25 yıldır yaşıyoruz... Türkiye'nin sırtında taşıdığı büyük yük her iktidarın öncelikli gündem maddesi oldu. 1983'te ANAP'la iktidara gelen, 1989'da Türkiye Cumhuriyeti'nin 8'inci Cumhurbaşkanı seçilen Turgut Özal, çözüme en çok yaklaşan isimdi. Ancak 17 Nisan 1993'te beklenmeyen ölümüyle, kafasındaki projelerin önemli bir kısmı da hayata geçemeden yarım kaldı. Bugün 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Türkiye halkını" rahatlatacak çözüm arayışında... Gül, Kürt sorununun çözümündeki kararlılığın sinyalini Mart ayında İran'a giderken verdi. "Bekleyin, iyi şeyler olabilir" sözü geçen hafta Prag dönüşündeki, "Çözüme hiç bu kadar yakın olunmadı, fırsat kaçırılmamalı" sözleri ile daha bir anlam kazandı. Gül'ün açıklamaları ile hafızalarda bir anda Özal dönemi canlandı. 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra iktidarı devralan Özal, bir yıl sonra PKK sorununu kucağında buldu. "Bir avuç Şaki" söylemiyle önce, bir dizi güvenlik reçetesi denendi. Olağanüstü Hal Bölgesi (OHAL) uygulamasına, koruculuk sistemine rağmen terör eylemleri bitmek bir yana daha da arttı, kangrene dönüştü. Özal, gidişatı fark etti ve dümeni demokratik açılımlara çevirdi. Yeni rotadaki ilk çıkış, "Benim anneannem de Kürt'tü" oldu. Özal artık, "Terörle mücadelede 'en şahin' benim. 21. asırda çözüm sopayla olmaz, özgürlük, diyalog ve iknayla olur" diyordu. Kürtçe'nin serbest bırakılması, Kürt varlığının tanınması Özal'ın gündemindeydi. Bu kapsamda Kuzey Irak'taki Kürt liderler Talabani ve Barzani ile gayri resmi temaslar başladı. SHP kontenjanından parlamentoya giren Kürt kökenli DEP milletvekilleriyle çözüm arayışı hızlandı. Özal'ın bilgisi dahilinde terör örgütü PKK'nın baş aktörü Abdullah Öcalan'la Bekaa'da yapılan ve ateşkesle sonuçlanan görüşme tarih sayfalarındaki yerini aldı. Kürtçe ile ilgili ilk açılım da yine Özal döneminde geldi. Kürtçe kasetler serbest bırakıldı. Hatta Kürtçe TV ile Kürtçe eğitimin fikir babası da Özal'dı. LOBİLERLE MÜCADELE Özal'ın Kürt sorununa yönelik projesi efsaneye dönüştü. Özal'a yakın isimlerden ANAP'lı Mehmet Keçeciler, o dönemi anlatırken "Özal, PKK ve terör konusundaki icraatlarını yaptı ve bitirdi. Kürtçe kasetleri serbest bıraktı. Eve dönüş yasaları çıkardı. Bunlar bizim metotlarımızdı" diyor. "Ermeni ve Rum lobisi ASALA'nın yerine PKK'yı ikame etti. PKK meselesi yurtdışından kaynaklandı" iddiasını dile getiren Keçeciler, Özal'ın bu sorunla mücadele yöntemini şöyle anlattı: "PKK terörü Ermeni- Rum lobisinin dirilttiği beladır. Özal da bunun için sorunu dışarıda çözüyordu. Bizim dönemimizde Rum ve Ermeni lobisini dize getirdik. Bunu Yahudi lobisi ile anlaşarak yaptık. Böylece, PKK'nın ABD ve Avrupa'daki sesi kesiliyor, hiç konuşturulmuyorlardı." Özal'ın, PKK'nın dayattığı "federasyon" talebine yönelik tavrını ise en yakınındaki isim Kaya Toperi anlattı. Dönemin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü emekli büyükelçi Toperi, Özal'ın federasyon istediği yönündeki yorumların doğru olmadığını belirtti. "Özal, Türkiye için federasyon modelinin neden doğru olmadığının tartışılmasını istiyordu. Özal'ın çözümü, yerel yönetimlerin yetkisini artırmaktı" dedi. Toperi, şöyle konuştu: "Özal, Talabani ve Barzani'nin Türkiye'nin kontrolünde olmasından yanaydı. Kürtçe kaset onun sayesinde serbest bırakıldı. 'GAP televizyonu birkaç saat Kürtçe yayın yapsa iyi olurdu' dedi ihanetle suçlandı. Özal, bölgeye ziyaretinde vatandaşın birine 'Kürtçe ders veren üniversite kursam oğlunu buraya gönderir misin?' diye sordu. Vatandaşın, 'Hayır' yanıtı karşısında Özal, tekrar sordu; 'Neden?' Vatandaştan, "Nereden iş bulacak?' yanıtını alınca da 'Görüyorsunuz, bölge halkı Türkiye'den ayrılmayı düşünmüyor' yorumu yapmıştı." Terörün faturası Terörle mücadeleyle geçen 25 yılın Türkiye'ye faturası ağır oldu. Aradan geçen süre içinde terörle mücadelenin parasal boyutu 300 milyar doları buldu. TSK'nın verilerine 4 bin 970, bin 335 köy korucusu şehit oldu, binlerce vatandaş yaşamını yitirdi. PKK'nın kaybı ise 40 bine ulaştı. Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, 14 Nisan 2009'daki yıllık değerlendirmesinde şunları ifade etmişti : "1993'te toplam iç güvenlik olayı 5717, şehit sayısı 538, hayatını kaybeden vatandaş sayısı 1479 iken; 2008'de toplam iç güvenlik olayı 1602'ye şehit sayısı 138'e hayatını kaybeden vatandaş sayısı ise 51'e inmiştir." 17 yılda neler değişti? * Terör sorunu vurgusu, Kürt sorunu gerçeğine dönüştü. * Kürtçe kaset tabuyken bugün devlet kurduğu Kürtçe TV kanalından çeşitli lehçelerde yayın yapıyor. * 'Kart, kurt, Kürt" anlayışından 'Türkiye halkı' tanımına geçildi. * Eve dönüş, etkin pişmanlık projeleri derken, bugün artık kapsamlı af tartışılır oldu. * Bağımsız Sosyalist Kürt Devleti iddiasından, üniter yapı içinde çözüm talebine gelindi. Mehmet Barlas: Öcalan'ın ele geçirilmesi ziyan edildi Özal'ı çok yakından tanıyan SABAH Gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas, o günden bugüne çok şeyin değiştiğini şöyle anlattı: "O gün Öcalan Suriye'deydi, bugün İmralı'da. Irak'ta Saddam vardı, özerk bir Kürt oluşumu yoktu. Özal'ın ilkesel yaklaşımı terörle sonuna kadar mücadeleydi. İkinci söylediği ise Kürt meselesini ele alırken 'özgürlük ve demokrasi içinde ele almak lazım, bu da diyalogla olur' diyordu. Ama Özal PKK ile değil Talabani ve Barzani ile diyalog yolunu seçti. Onları yanına alarak, PKK'yı izole etmeyi denedi. Federasyona karşıydı ama konuşalım, tartışalım diyordu." "Öcalan Türkiye'ye teslim edildiğinde farklı bir şeyler yapılabilirdi. Koalisyon hükümetleri döneminde etkin kararlar alınamadığı için Öcalan'ın ele geçirilmesi ziyan edildi" diyen Barlas, siyasal çözümün gerekliliğinin altını çizdi. Barlas, sorunun sadece güvenlik stratejileriyle çözülemeyeceğini, 'Kürt devleti fobisinden' kurtulmak gerektiğini söyledi. Sakık: Genel af ilan edecekti Özal, PKK'ya yönelik genel af hazırlığını Çankaya Köşkü'nde DEP'li milletvekilleriyle paylaştı. Tarihi görüşmenin perde arkasını olayın tanıklarından DTP Muş milletvekili Sırrı Sakık şöyle anlattı: "Özal, PKK'nın komuta kademesini de kapsayacak bir formül üzerinde çalışıyordu. Bizi Şam'a Öcalan'la görüşmeye bizzat kendisi gönderdi. 'Ateşkesi uzatın' mesajı iletti. Bize, 'Partiniz dışındaki bölge milletvekillerini de sürece katın' dedi ancak onlar uzak durdu. Özal, Kürt kimliği ve kültürünün güvenceye alınmasını ve riski de alarak çözmek istiyordu. Ne yazık ki ömrü kafi gelmedi. Acaba!"
-
MHP'nin ve Kürtlerin şerefi (II)
Taner Bayram şurada cevap verdi: asaf-ı sahaf başlık Politika Bilimi
Ayni yaziyi az kalsin ben iletecektim dun! Begeniyle okudum bir elestiri! Foruma tasidiginiz icin tesekkurler! Diyarbakirli... -
PKK'nin bir numarasi Karayilan'dan baris cagrisi...
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Yahu bir dusunun: **** Bizlerin kavgaya da ihtiyacimiz yok! Gelismeye var! PKK'nin bence MIT tarafindan yapilandigi olayi mantiga aykiri gelmiyor! Gercek beyaz ya da siyah olamaz! Olsa olsa arasinda olur! -
Niçin demokrasi bayramımız yoktur?
Taner Bayram şurada cevap verdi: asaf-ı sahaf başlık Politika Bilimi
Ulkede demokratik bir sistem yok ki Demokrasi Bayrami kutlansin? Diyarbakirli... -
Sizin yorumlariniza madde madde karsilik vermek istiyorum: 1 - Eger sizce Turkiye ya da Irak biraz ilimli ve adil davransaydi Kurtlere Kurtler gidip onunla bununla muteffiklik ararmiydi? Yani Kurtleri baska devletlerin safina itenler kimlerdir sizce? 2 - Biz aylardir "Kurdistan deyip ayrilmak istemiyoruz" demiyormuyuz? Bizim tek amacimiz TANINMAK ve HAK! Yok eger bir Irak'ta kurulursa bir Kurdistan ona bir sey diyemem ama Turkiye icinde bunun yanlisi degiliz. Bizler cok savastik Turkiye icin, birakip gidermiyiz? Yok oyle sey! 3 - Eh saygili olalim birbirimize o zaman dis gucler kimle ne oyun oynayabilir? Ha bir de neden her sucu yine dis guclerin uzerine atiyorsunuz? Kurt sorunu'nda dis gucler neden degil ki! Faktor olabilirler ki bu gayet normaldir! Nihayetinde TSK'da dis guclerden destekle ve isbirligiyle ayaktadir. Bakin Israil bve ABD ile muteffiklilerine ve askeri paylasimlara... Ama kesinlikle Kurt Sorunu'nun nedeni dis gucler degil. Turkiye Devleti'nin Kurtlere karsi kati ve adil olmayan tutumudur. Diyarbakirli...
-
Siz bizler kendi koylerimize kendi isimlermizi vermeyi istememeize karsi cikiyorsunuz, kendi dilimiz konusamiyoruz ve bu ayrimcilik olmuyor da, biz siz dedigimiz de (ki biz siz olayini ortaya cikaranlar da sizlersiniz) o zaman ayrimcilik oluyor oyle mi? Diyarbakirli...
-
Sayin politika, Simdi bizin gelip Tekirdag'in, Edirne'nin, ya da Usak'in isimlerini zorla degistirmemiz sizin bir Turk olarak gururunuza dokunur mu ya da sizden bir TEPKI yaratir mi? Cevabinizi cok merak ediyorum dogrusu!
-
Bati'da Rum yok ki? Diyarbakir, Elazig, Siirt, Mardin, Urfa, Tunceli, Van, Agri, Bitlis, Bingol, Adiyaman, Batman, Erzurum, vs. vs.'de ki Kurt nufusunun toplam nufusa oranina bakin istersesniz... Simdi bir suru Gurcu ya da Bosnak gocmen geldi, Kocaeli ve Bursa yakinlarina. Bunlarin bu sehirlerin, Turk sehirleri olan bu sehirlerin isimlerini Gurcuce ya da Bosnakcaya cevirmelerine musade edermiydiniz? Kurt sehirleri Kurtce isimleriyle anilmalidir. Kimse size hic bir yere gitmeyi onermiyor. Hayirli olsun cumlemize!
-
Milliyet: "Zeki Muren ve Bulent Ersoy'dan gun isigina cikmamis resimler"
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
Vay be! Asla sizinle bir kounda anlasamayacagimizi sanmistim! Neyse, bu da guzel! -
Milliyet: "Zeki Muren ve Bulent Ersoy'dan gun isigina cikmamis resimler"
Taner Bayram şurada bir başlık gönderdi: Politika Bilimi
Asagidaki alintinin herhangi bir sekilde hicbir siyasal yuku olmamasina ragme n ortaya cikardigi bir gercek var: Tomlumsal dargorusluluk yuzunden escinselligi adeta alenen ortada olan Zeki Muren gibi buyuk bir sanatcimizin, bu dargorusluluk ve toplumsal baski yuzunden, tabularimiz yuzunden tum hayati boyunca bunu itiraf edememiz yasamis ve yine escinsel oldugunu itiraf edemeyip vefat etmistir. Rabbin yarattigini ve elimizde olmayan seylerin tabulastirilmasi kadar BAGNAZ bir sey olamaz. Bence Turkiye'deki tabularin ne denli buyuk bir AYIP oldugunu kanitlayan bir haber... "MUĞLA'nın Bodrum İlçesi'ne 18 yıl önce yerleşen ve iki hafta önce geçirdiği beyin ve mide kanaması nedeniyle kaldırıldığı hastaneden taburcu olan Türk Sanat Müziği'nin unutulmaz isimlerinden Nigar Uluerer, bugüne kadar gün ışığına çıkmamış fotoğraflar ve yazağı kitapla bir dönemin sırlarını ifşa edecek. 'YILDIZLAR DA SÖNER’ KİTABI Uluerer, iki yıldır kaleme aldığı ve ‘Yıldızlar da Söner’ adını vereceği kitabının sanat dünyasında ses getireceğini belirterek, sahnede yaşananları ve herkes tarafından doğru bilinenlerin aslında yanlış olduğunu günışığına çıkmamış fotoğraflarla anlatacağını söyledi. Uluerer, “Sanat dünyası ve bu dünyayı yakından takip edenlerin mutlaka gerçekleri bilmesi gerekir. Bu nedenle tanıkları da dahil olmak üzere yazdığım kitabın bazı kişilerde huzursuzluk yaratacağını biliyorum. Ancak bunlar bir gün mutlaka yazılmalıydı. Yaşım ilerledikçe sanatçının kendisini yıllarca alkışlayan, özveri ile destekleyen hayranından izleyicisinden birçok şeyi saklamaya hakkı olmadığını anladım. Bu nedenle şu anda ‘yıldız oldum’ diyen herkese önce vefanın ne olduğunu öğrenmelerini öneriyorum. Unutmasınlar ki her yıldız bir gün sönecek” diye konuştu. ZEKİ MÜREN İLE BÜLENT ERSOY Türk Sanat Müziği'nin iki ünlü ismi Zeki Müren ve Bülent Ersoy ile 1980 yılının Aralık ayında aynı sahneyi paylaştıklarını kaydeden Uluerer, iki sanatçının sahnede birbirlerini dudaklarından öperken çekilen ve samimi pozların yer aldığı fotoğrafların da kitabında yer alacağını söyledi. Uluerer, “Zeki ile Bülent çok yakın ilişki içindeydiler. Birçoğunun yan yana gelmez bile dedikleri iki sanatçı benimle aynı sahneye çıkarak, saatlerce birbirlerinden ayrılmamışlar, samimi pozlar vermişlerdi. Her ikisi ruhen birbirlerinden asla ayrılmadılar. Müren, Bülent’i zor günlerinde telefon ile sık sık arayıp moral verir, gittiği yoldan dönmemesini söylerdi” dedi." -
Artik Turk dostlarimiz da gerceklerin farkina varip gereken degismelerin yapilmasindan yana! Gecen TV'de bir diplomatimizin "Kurtlerin yasadigi yerlesim birimlerinin isimlerinin tekrar Kurtce'ye degistirilmesi icin herhangi bir referanduma bile gerek yok. Sartsiz olarak yapilmalidir" dedi. Hem de kendisi CHP'li. Hayirli olsun hepimize...
-
Turk halki Anadoluya yerlesmeden once biz Kurtler o bolgeleri kendi verdigimiz isimlerle tanimliyorduk. Tarih bunu gosteriyor. Yok eger biz Kurtler ortadan kaybolmus olsaydik o zaman "Tamam burada bir tek Turkler yasiyor, istedigi isimleri versinler" de3rdik. Ama gercekler oyle degil. Hala bu topraklarin yuzde 99'u Kurt vatandaslarimiz. Onlarin tarihine ve etimolojik tercihlerine saygi gostermek zorundayiz! Aksi taktirde dayatmacilik olur ve bu dayatmacilta bizi buraya getiren nedendir! Olay basit: birlik istiyorsak, degerlerimize saygi gosterilmesi gerekir! Diyarbakirli...
-
PKK'nin bir numarasi Karayilan'dan baris cagrisi...
Taner Bayram şurada cevap verdi: Taner Bayram başlık Politika Bilimi
AKPye, Asalaya, ABDye baglamaktan sa biraz gercekleri gorelim. Devletin Kurtlere karsi tutumu PKKnin olusmasindaki yegane sebeptir. Bizler daha igneyi bile kendimize batiramiyoruz. Birakin cuvaldizi! Sanki gokten inme melaike devlet adamlarimiz da hic hata yapilmamis! Diyarbakirli...