
koyu_mavi
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
46 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
koyu_mavi tarafından postalanan herşey
-
Bakınız aradan bir yıla yakın zaman geçti. Ne oldu ? Yeni çıkan Türk Sanat Müziği albümlerinde bir "çok sesli yorumlama yarışması" var gibi. Ve bu yarışmanın kazananı yok. Kaybeden Belli Türk Müziği. Tüm sanatçılar bir çok sesli Türk müziği yorumlama furyasına kapılmış gidiyorlar. Zekai Tunca'nın son iki albümü (Seni Aşksız Bırakmam - Aşka Merakım Ezelden) sanki pop müzik gibi oysa Alaturka yarışmasındaki yorumu ne kadar çok sevmiştim hatta oy da gönderdim. Ancak bu albümü satın almadım. İnternetten indirdim. Niye mi? Türk Müziği değil de ondan. Sanatçının diğer albümlerinin orjinalini satın almıştım. Melihat Gülses'de son çıkardığı albümünde(Beyaz Köpükler) çok sesli Türk Müziği yapmış(!), Türk Müziği havasından çok batı müziği havası var albümde opera havası... Bu albümü de satın almadım? Neden mi ? Opera dinlemek isteseydim bir çok seçeneğim vardı. Melihat Gülses'in albümünü almama gerek yok. Sanatçının bundan önceki albümlerinin orjinalini edinmiştim. Narçiçeğim 1-2, Hüznün Hikayesi, İki Eylül Şarkıları... Samime Sanay'ın son albümü de keza öyle zaten ismini bir duyduk sonra unuttuk gitti. Bu arada Hasan Eylen de bir albüm çıkarmış onun da demosunu dinledim. Tanrım bu kadar güzel bir sesle şarkılar bu kadar mı kötü yorumlanır. Bilemiyorum TRT de dinlediğim tarza hiç benzemiyor. Sanki o Hasan Eylen gitmiş başka Hasan Eylen gelmiş. Çok seli müzik yapma çabası içinde çok kötü bir albüm ortaya çıkmış. Sanatsal değeri tartışılır Hasan Eylen'e yakışmamış. Umut Akyürek'in son albümü nasıl onu bilmiyorum kendisi eski bir TRT sanatçısı olmasına rağmen sesini sevmiyorum. Bu benim kişisel görüşüm umarım o da çok sesli Türk Müziği furyasına kapılmamıştır. Emel Sayın'ı hiç sormayın; M.Nurettin Selçuk'un parçalarını armonize etmiş. Yazık! Bu isimler Türk Sanat Müziği yorumcularının en değerlileri ve eşsiz sese sahip olanları, diyebilirsiniz ki sen de hiçbirşeyi beğenmiyorsun. Ben Türk Müziği'nin koyu bir taraftarı iyi bir dinleyicisiyim. Ama bu müzikler benim müziğim değil. Kusura bakmayın ama böyle. En son satın aldığım orjinal albüm Mediha Demirkıran - Odeon Yılları'dır. Ve tavsiye ederim. Umarım sanatçılarımız gerçeği görür, yeni nesile Türk Müziği'ni sevdirmek uğruna bu müziğin yozlaşmasına zemin hazırlamazlar. Bu tarzda müzik yapmaya devam ederlerse benim gibi genç Türk Müziği dinleyenleri tarafından dahi dinlenmediklerini fark edeceklerdir. Bunun yanında Faruk Tınaz ve Ferdi Tayfur gibi isimlerin yaptığı Türk Sanat Müziği albümlerini eleştirmeyeceğim. Gerekte yok zaten. İnternetten indirmeyi dahi düşünmedim. Demolarını dinledim. Ve indirmedim. o kadar
-
Nihansın Dideden Ey Mest-i Nazım - Rast - Hacı Faik Bey Cana Rakibi Handan Edersin - Uşşak - Giriftzen Asım Bey Gamzedeyim Deva Bulmam - Uşşâk - Tatyos Efendi. Güle Sorma O Bilmez Makam - Sabâ - Erol Sayan Gördüm Seni Bir Gün - Uşşak - Sadettin Kaynak Geceler - Uşşâk - Kemal Gürses Akşamın Olduğu Yerde Akşamın olduğu yerde - Hüzzam - Avni Anıl Neydin Güzelim - Saba - Şerif İçli Yalnız Bırakıp Gitme Bu Akşam - Uşşak ? Mısırlı Udi İbrahim Efendi Menekşe Gözler Hülyalı - Uşşak - Yesari Asım Ersoy Menekşe Gözlerde Hiç Vefa Yokmuş - Hüzzam - Şekip Ayhan Özışık Köşküm Var Deryaya Karşı - Uşşak rumeli türküsü Alişimin Kaşları Kare - Uşşak rumeli türküsü Dayler Dayler - Uşşak rumeli türküsü Bakmıyor Çeşm-i Siyah - Nihâvend Bestekâr - Hacı Arif Bey Olmaz İlaç - Segâh - Hacı Arif Bey Madem Küstün Dargındın - Hüzzam - Yusuf Nalkesen Dargın Ayrılmayalım - Hüzzam Gecenin Matemini - Hüzzam - Selahattin Pınar Her günüm mazide kalmış - Uşşak - Nasibim Mehmet Bey Bunlar en sevdiğim şarkılardan ilk aklıma gelenler kusura bakma 10 tane ile sınırlı kalamadım.
-
Anayasa taslağını ortaya koyduktan sonra bu taslak üzerinde fikirlerimi beyan etmek istiyorum. Bu Anayasa taslağı öz olarak 1961 anayasasında oluşturulan bazı kurumları kaldırmak ya da yetkilerini oldukça daraltarak yasama yetkisinin sadece meclise, yürütme yetkisinin ise bakanlar kuruluna verilmesini amaçlıyor. Taslağa göre yargı kurumu olan mahkemeler de iktidarın etkisine daha açık bir hale gelecek. Buna karşı şöyle bir eleştiri getirebilirsiniz; "Canım nolacak ki 'cumhuriyet' halk idaresi değil mi? Herşeyi meclis yapsın tam demokrasi sağlansın." Ben de bu sava karşı şu cevabı veririm. Anayasanın tüm yetkileri meclise vermesi şu sorunu doğurur. Ülkenin yavaş yavaş siyasi bir diktatörlüğe sürüklenmesi... Bu demokrasinin yolunu açmak yerine tıkar. Çünkü demokrasilerde tek görüşün cuntası değil, görüşlerin ortak olarak olarak temsil edilmesi önemlidir. Meclisde ezici üstünlüğü olan bir parti günden güne devletin güçlerini kendi tarafına çekip Cumhuriyet Diktatörlüğü kurabilir. Bunu bu iktidar yada şu iktidar yapar demiyorum "yapabilir" diyorum. Bunun yanında taslak anayasada cumhurbaşkanı'nın yani anayasada "Devletin Başı" diye vurgulanan kişinin verdiği kararlardan dolayı yargı yolunun açılması çok yanlıştır. Özellikle milletvekili dokunulmazlığına herhangi bir sınırlandırma getirmeden. Birilerini hapishaneden alıp meclise sokacaksınız. Aynı zamanda cumhurbaşkanının yargılanması yolunu açacaksınız. Ayrıca bence sivil anayasa oluşturulmasından önce çözülmesi gereken birçok siyasal ve hukuksal sorun var. Neler mi? Başta söyledik milletvekili dokunulmazlıkları ve seçim kanunu.... Buna ek olarak toplumsal sorunlar... Eğitim sorunu, sağlık sorunu, adalet sorunu, işsizlik... Anayasa birincil öncelik değil önce devlet kurumları ve özel sektördeki çıkmazların çözümlenmesi gerekiyor.
-
Sayın form okuyucuları yeni Anayasa taslağında yer alan bazı konular şunlar: Cumhurbaşkanı Yetkisine Sınırlandırma : Cumhurbaşkanının yetkileri azaltılacak. Cumhurbaşkanının bürokrat atamalarındaki yetkisi kaldırılacak ve Köşk'e sadece vali ve büyükelçi atamasına ilişkin kararnamaler gönderilecek. Cumhurbaşkanının yüksek yargı organlarına üye atamasına yönelik yetkisi de sınırlandırılacak. Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlere karşı yargı yolunun açılması da gündeme gelebilecek. YAŞ'a Yargı Denetimi: AKP iktidarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri arasında polemiğe neden olan ve Başbakan Erdoğan'ın şerh düşmesine yol açan YAŞ kararları yargı denetimine açılacak. Böylece ordudan ihraç edilen askerler dava açabilecek. HSYK'da Bakan Olmayacak: Adalet bakanının Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliğinden çıkarılması öngörülüyor. Yine tartışmalı konular arasında yer alan Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu kararları da yargı denetimine açılacak. YÖK Kalkıyor: Yüksek Öğrenim Kurumu kaldırılacak. Üniversite rektörlerinin yer aldığı Üniversitelerarası Kurul güçlendirilerek yetkileri artırılacak. Rektörlerin atanmasında cumhurbaşkanı devre dışı kalacak, rektörlerin üniversitelerde yapılacak seçimle göreve gelmesi düzenlenecek. Hak ve özgürlüklere AB standardı: Temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan düzenlemeler geliyor. Düşünce ve ifade hakkı ile inanç özgürlüğü alanı genişletiliyor. Bu haklara Avrupa Birliği standardı getirilecek; bu haklar ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında bir sınırlandırmaya tâbi tutulacak. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ilke ve standartları anayasada da ifadesini bulacak. Anayasa Mahkemesi'ne Dokunulacak: Anayasa Mahkemesi'nin yapısı tartışılıyor. Mahkemenin üye sayısının artırılması ve üyelerin bir kısmının Meclis tarafından seçilmesi planlanıyor. Cumhurbaşkanının üye atama yetkisi kaldırılabilir. MGK Anayasa Dışına: MGK'nın anayasal bir organ olmaktan çıkarılması da planlanıyor. Buna göre, anayasada tarif edilen bir kurum olmaktan çıkacak, yasalarla düzenlenen bir kuruluş haline dönecek. Zorunlu Din Dersi Kalkıyor: Taslak çalışmalarında, özellikle Alevi kökenli vatandaşların eleştirisine neden olan, 1982 Anayasası'yla düzenlenen zorunlu din dersinin yeni anayasada yer almaması da tartışıldı. Anayasa'daki "Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır" hükmünün anti demokratik bir öz taşıdığı ve sivil bir anayasada yer almaması gerektiği görüşü ağırlık kazandı.
-
BARIŞ MANÇO'NUN EN GÜZEL ŞARKISI ?
koyu_mavi şurada cevap verdi: wet_sun başlık Müzik - Müzikle ilgili herşey
Ben Sarı Çizmeli Mehmet Ağa diyeceğim en çok hoşuma giden albümleride ingilizce albümü ve 24 Ayar -
Seçim dönemine girdiğimiz son günlerde özellikle başa güreşen partiler olmak üzere tüm partiler parti amblemli flama, bayrak vs. gibi propaganda malzemeleriyle, sesli uyarı cihazları ve megafonlarla sokak aralarında patetes soğan satan seyyar satıcılar gibi -ki son dönemde bu satıcılar dahi gürültü kirliliği yapıyor gerekçesiyle belediyelerce yasaklanmışlardır.- oy toplama ve halkı etkileme çabasına giriştiler. Her seçimde olduğu gibi... Bence yararsız ve gereksiz olan bu uygulamanın makul bir çerçeve içinde sınırlandırılması gerekmez mi? Zira bu ses cihazları gürültü kirliliği, flama ve bayraklar da çevre kirliliği yaratıyor, ayrıca paraları elbet bizden toplanan vergilerden çıkıyor.
-
Benim şu ahmet kaya ismini duyunca nedense tüylerim diken diken oluyor. Hani burası siyaset alanı değil ama bu adam Bölücü örgüt ********* önünde "apoyu özledik" narası attı ya allame-i cihan olsa artık benim sanatçım değildir. Kaldı ki bence sanatçı da değildir. Ayrıca burası Türk Klasik Müziği tartışma ortamı yani en beğendiğiniz Türk Müziği Sanatçısını yazacaksınız. Özgün müzik -bence öyle bir müzike yok- ya da arabesk veyahut her ne olarak adlandırıyorsanız o tartışma ortamında fikrinizi beyan ediniz. Burası ahmet kayanın yeri değildir. "ahmet kaya isminin baş harflerini küçük yazmamın nedeni dilbilgisi kurallarını bilmediğimden değildir. Yalnız özel isimlerin baş harfi büyük yazılır bu adam bence özel değildir..."
-
Türk Müziği Rakıya meze değildir. Ancak rakı bu müziğe meze olabilir. Yani Türk Müziğini içmeden de dinleyebilirsiniz. Hatta mükemmel olur, ama bir de yanında sofra varsa -tabi sofrada da rakı- daha mükemmel olur, birde yanınızda bu müzikten anlayan biri varsa o zaman değmeğin keyfinize... Hamiyet Yüceses dinlerken bir yandan da kafa çekmenizi, tabi yanınızda da bu müzikten en azından hoşlanan bir arkadaşınızın olmasını tavsiye ederim. Varsayalım ki rakı alacak paranız yok. Oturun açın Hamiyet Yüceses'i gerisini düşünmeyin... O size öyle bir haz verecek ki içki içmenize gerek kalmayacak.
-
Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerleri üzerinden siyaset yapmanın ne kadar yanlış olduğunu Genelkurmay'ın bu açıklaması açıkça göstermiştir. Demokrasiyi benimsemiş ülkelerde askerin bu denli sert çıkışlar yapması olası değildir. Bu gibi sert çıkışlara neden de yoktur. Fakat ülkemizde demokrasi kültürü halen tam olarak yerleşmediği ve milli değerlerin demokrasi adı altında tartışmaya açılmasının ne denli tehlikeli olduğu anlaşılamadığı için bu gibi açıklamalara gerek olmaktadır. Bu milli değerler nedir? Ve hangileri tartışmaya açılmıştır, sıralayayım... 1. Ulus Devlet Anlayışı; AB uyum süreci adı altında üst kimlik alt kimlik tartışmalatı açılmış anayasadaki "Türklük" tanımı, "Türkiyelilik" tanımıyla değiştirilmek istenmiştir. Bu o kadar basit birşey değildir. Türkiye'de yaşayan her vatandaş etnik kökeni ne olursa olsun Türk'tür. Türkiyelilik kavramı ise etnik ayrışma isteyen gurupların ekmeğine yağ süren bir ifadedir. Bu tanıma göre Türkiyelilik üst kimlik olacak, Türklük, Kürtlük, Süryanilik, Boşnaklık, Lazlık, Çerkezlik, Bedevilik hatta dinsel bir yorum olan Alevilik alt kimlik olacak bunlarda nufus oranlarına göre azınlık yada çoğunluk olarak ifade edilecekler. Bu ulus devleti yıkma girişiminden başka birşey değildir. Sonuç olarak PKK ve onun siyasi kanadı olan parti söylemlerini sertleştirmiş ve eylemlerini arttırmıştır. Neredeyse her hafta bir şehit cenazesi görür olduk. Bunun sorumlusu Ulus Devlet niteliğini aşındıranlar değil midir? 2. Laiklik Anlayışı; Bu anlayışın üzerine direkt bir saldırı yoktur. Çünkü laikliğe sahip çıkan çevrelerin bundan önceki direkt saldırılara tepkisi o kadar sert olmuştur ki böyle direkt saldırıyı yapmaya kimsenin gücü yetmemektedir. Bunun yerine içten içe, yavaş ve kalıcı etkilerle laiklik ve Türkiye Cumhuriyeti'ne kazandırdıkları halkın belleğinden silinmek istenmektedir. Buna karşı oluşan tepkiler de "aşırı" olarak nitelenerek yapılan faaliyetlere devam edilmektedir. Bu konuda Genelkurmay'ın tepkisi yerindedir. Tehlikenin boyutunu açıkça gözler önüne sermektedir. 3. Anayasal Kurumlarla Çatışmak; Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir siyasal görüş Anayasa Mahkemesini "Meclis karar alır gerekirse onuda kapatırız." diyerek itham edemez, yok sayamaz. Cumhurbaşkanı'nı hak ve yetkilerini kullandığı için eleştiremez, çeşitli şekillerde itham edemez. Bunlar yapılırsa hatta demokrasi adına yapılırsa ne olur işte o zaman demokrasi gerçekten yara alır, yara alacak konuma gelir. 4. Dış Politika; Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikada "Devlet Politikası" olarak benimsediği konuların değiştrilmesi ülkenin tutarlılığı ve milli ve menfaatlerinin yara almasına neden olur. 5. Din Konusu; Anayasal olarak ifade edilmesede (ki doğrusu da budur) "islam dini" Türk Milleti'nin ortak değeridir. Din üzerinden siyaset yapıp vatandaşların dinine bağlılıkları konusunda sınıflandırmaya gitmek, bu sınıflandırmayı yapanları desteklemek ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Hatta bunu daha ileri götürerek laikliği din düşmanlığı olarak göstermeye çalışmak Türkiye Cumhuriyeti'ne yapılabilecek en büyük saldırıdır. 6. Atatürkçülük; Atatürkçülük, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelidir. Atatürk'e gizli ya da doğrudan çeşitli şekillerde saldırmak ya da saldıranları kınamayarak bir anlamda desteklemek yine üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. İşte son dönemde milli değerlerimiz tartışmaya açık hale gelmiş ve ülkemiz ne yazık ki tartışmalarla zaman kaybetmeye mahkum olmuştur. Bunun sorumlusuda ne anayasal görevini yapan asker, ne anayasa mahkemesi, ne de 10. Cumhurbaşkanımız Sayın A. Necdet Sezer'dir. Bunun sorumlusu milli değerlerimizi tartışmaya açık hale getirenlerin ta kendisidir. İktidar sahipleri bu tartışmaları yaratmak yerine ülkeyi gerilim ortamından uzaklaştıracak tedbirleri alsalardı, sorun başlamadan bitmiş olmaz mıydı?
-
Zeki Müren'in Ölümünden On Yıl Geçerse
koyu_mavi şurada cevap verdi: dunyauzerinde başlık Türk Sanat Müziği
Zeki Müren Türk Müziğinin kilometre taşlarından biridir. Bestekardır, sevilen ve yıllardır dinlenen, dinlenecek olan bir çok beste yapmıştır. Bazıları : Beklenen Şarkı, Zehretme Hayatı Bana Cananım, Leyla, Manolya, Bir Demet Yasemen, Bir Gönül Hikayesi, Bir Tatlı Tebessüm, Yoksun Bu Gece, Gurbet Yolu, Şimdi Uzaklardasın, Bir Yaz Yağmuru Gibi, Bu Hazan Yine Kalbim, Gül ve Bülbül, Bahçevan... Ses Sanatkarıdır, Türk Müziğini en iyi yorumlayan ses olarak yıllarca zirvede kalmıştır. Hançeresinin yorumlayamayacağı şarkı yoktu. Sahne ve sanatçı okuyuşuna yeni br tarz kazandırdı, örnek olarak sazlara tek tip kıyafet giydiren odur, okuyuşunda her kelimeyi üzerine basa basa hiçbir hecesini yutmadan ağzında yuvarlamadan net bir şekilde söyleyen ve bu alışkanlığı kazandıran yine odur. Klasik üslubtaki eserleri mükemmel yorumlamanın yanında popüler eserleri de aynı güzellikte okuyan yine odur. Ve daha niceleri... İyi bir hatiptir; Yani Türkçeyi etkileyici ve mükemmel bir şekilde vurgu ve söylenişlere gayet özen göstererek kullanan yine kendisidir. İyi bir çizer ve desinatördür; Sahnede giydiği kıyafetlerin hepsini kendi çizmiş ve diktirmiştir. Hiçbirini başka kişilere yaptırmamıştır. Ve yıllar sonra da yalnız sanatçılara değil tüm varlıklı kişlere örnek olabilecek bir davranışta bulunmuş servetini mehmetçik vakfı ve eğitim vakfına bağışlamıştır, tüm sürekli gelirleriyle beraber... Yani aldığınız her Zeki Müren kaseti, CDsi veya onun adını taşıyan sanat eserinin sanatçıya ait geliri direkt olarak bu iki vakfa gider. Bunun yanında Zeki Müren çok eleştirilmiş ve de eleştirilecektir. Ben de onu zaman zaman eleştirenlerden biriyim. Hakkında söylenecek daha çok söz var. Ancak bir de şöyle düşünmek gerekir; ya Zeki Müren gibi büyük bir ses olmasaydı. Şüpesiz ki Türk Müziğine en büyük katkıyı yapmış kişilerden biridir. Ölümünden on yıl sonra dahi hala tartışılması onun popülerliğini ve büyüklüğünü göstermektedir. Kendisine Tanrıdan rahmet diliyorum. -
Timur Selçuk yıllarca babasının nadide Türk Müziği Eserlerini kimseyle paylaşmadı. Gerekçesi ise "Eserler gerektiği gibi yorumlanmıyor katlediliyor" görüşü idi. Ancak son dönemde kendi yaptığı nedir takdirinize bırakıyorum...
-
Şimdi assolist rumuzlu arkadaşım. Konservatuar eğitimi alıp arabesk müzik yapan kişilere üzüldüğünü söylüyorsun. Özellikle Bülent Ersoy ve Sibel Can'ın tarzları arabesktir. Onların Türk Müziği eserlerini de gerektiği gibi yorumladığı tartışılır. Dolayısıyla onlar için de üzülmen ve onları dinlememen gerekir. Ancak dinliyorum diyorsun tezat teşkil etmiyor mu bu? Ve ayrıca Bülent Ersoy'un fikrimce birçok Konservatuar mezunundan daha fazla Klasik Türk Müziği bilgisi vardır. Bir tezatta şudur ki kendisi ne icracı olarak ne beste yaparak bu müziğe, bilgisi ile orantılı hiçbir katkı sağlamamıştır.
-
-_-Klasik Türk Müziği yada popüler adıyla T.S.M. Nereye Gidiyor ?
koyu_mavi şurada cevap verdi: koyu_mavi başlık Türk Sanat Müziği
Assolist rumuzlu arkadaşım söylediklerinizde kısmen doğruluk payı olsa da ana nedenin bu olmadığı kanaatindeyim. Klasik Türk Müziği yapısını kullanarak Türkçe sözlerlede birçok güzel beste yapılmıştır. Ve bu besteler 50-70 li yıllarda dilden dile gezmiştir. Belki klasik veya büyük formlar kullanılmamış yalnız şarkı formunda eserler yapılmışsa da eserlerin sanatsal açıdan bugünkü piyasa şarkılarıyla uzaktan yakından alakası yoktur. Hepsi kalitelidir hatta içlerinde okunması yetenek isteyen birçok eser vardır. Örneğin birkaçının sözlerini sıralamak gerekirse; Yaklaşıyor Günbegün ömrümüz son mevsime Kimi şen bu alemde kimi çekmekte çile Elveda diyeceğiz sonunda bile bile Kimi şen bu alemde kimi çekmekte çile Avuçlarımda hala sıcaklığın var inan Unuttu dese dilim yalan billahi yalan Hasretindir içimde hep alev alev yanan Unuttu dese dilim yalan billahi yalan Burası agora meyhanesi Burda yaşar aşkların en divanesi, en şahanesi Bu gece benim gecem Cama vuran her damlada seni hatırlıyorum Ve sana Sususzluğumu ... Bir göz aşinalığı var aramızda Sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz İsterim ki seninle birleşsin kaderimiz Sanki seninle kırk yıllık dost gibiyiz ikimiz Buradan itibaren eserlerin yalnıca adını yazacağım. Bu Akşam Bütün Meyhanelerini Dolaştım İstanbulun İçin İçin Yanıyor Bu gönlüm Ankara Rüzgarı Yalnız Bırakıp Gitme Bu Akşam Yine Erken Gecenin Matemini Aşkıma Örtüp Sarayım Açmam Açamam Söyleyemem Çünkü Derinde Ne Yaptım Kendimi Nasıl Aldattım O Ağacın Altını Madem Küstün Dargındın Dudaklarında Arzu Kollarında Yalnız Ben Neydin güzelim sen dün gece neydin Alım Yeşilim Sarım Bir Bahar Akşamı Manolya Bir Demet Yasemen ..... liste uzayıp gider Ve daha niceleri ve içinde bugün kullanılmayan tek bir kelime yok ve çoğunluğu Türkçe kelimelerden oluşan birçok şarkı var. İncelerseniz haksız olmadığımı anlarsınız bence gençlerin Osmanlıca kelimeleri bilmemesi Türk Sanat Müziği'ni dinlememesinde ana neden değil. Kendini Türk Müziği sanatçısı olarak niteleyen kişilerin; sözlerin dışında, Türk Sazlarından ve Klasik Türk Müziği icrasından yüz çevirdiklerini önceki yazımda belirtmiştim. Bu önemli bir neden ancak bu nedeni doğuran başka nedenler de var, suzidil rumuzlu arkadaşım bunları uzun uzun anlatımış, katılıyorum. Ben ise şunu anlamaya çalışıyorum: Dilimiz sadeleştikten sonra da gayet güzel şarkılar yapılmış ve bizden önceki nesil bu şarkıları diline sakız edercesine dinlemiş ve arkasında Klasik Türk Müziği yorumcuları sazları ve üslubuyla. Şimdi yeni nesil bu şarkıları bile dinlemiyor. Benzer özelliklerde yapılan yeni şarkılara ulaşamıyor ulaşsa da rağbet göstermiyor.Demek ki sorun temelde dil ile ilgili değil. -
Arkadaşlar En Sevdiğiniz Şarkı ya da şarkıları buraya yazalım... Yorumcuları ile birlikte... yeni şarkılar öğrenir yeni yorumcular tanırız... Ben başlıyorum Bakmıyor Çeşm-i Siyah - Hamiyet Yüceses Menekşe Gözler Gamzedeyim Deva Bulmam Cana Rakibi Handan Edersin - Zeki Müren Güller Arasında Seni Bensiz Gören Olmuş - Zara Çile Bülbülüm - Safiye Ayla Sevgi Deli Gönülden Gönüle Bir Akıştır - Alaeddin Yavaşça Boğaziçi - Alaeddin Yavaşça Geceler - Hamiyet Yüceses Akşam Oldu Hüğzünlendim Ben Yine - Zeki Müren - Müzeyyen Senar Her Mevsin İçimden Gelir Geçersin - Hamiyet Yüceses - Nesrin Sipahi Gördün Seni Birgün ve daha niceleri devam edeceğim...
-
Rint arkadaşıma yürkten katılıyorum ve summerain rumuzlu arkadaşıma da tavsiyemi yineliyorum. Madem nota bilginiz var. Dinleyiniz Bülent Ersoy'un herhangi bir Türk Müziği parçası yorumunu ve de aynı şarkının notalarını takip ediniz, aynı anda. Seslere, notaların seyrine, duraklara ve makamın işlenişine dikkat ediniz. Sonra Bület Ersoy Hanımefendi(!)yi savunuyor ve hala onun yorumunu kusursuz buluyorum diyor iseniz benim söyleyecek bir sözüm yok... Bu sizin müzik kulağınızdır... Ayrıca kendisine Ümmü Gülsüm lakabı takılması beni bir Türk olarak sevindirmez yalnız üzer Ümmü Gülsüm bir Arap Müziği sanatçısıdır. Bundan şunu anlayabiliriz Türk Müziğini bu Hanımefendi(!) Arap Müziğine benzetmiş özgünlüğünden uzaklaştırmış. Ayrıca Paris ve Amerikadaki müzik otoriteleri de beni ilgilendirmiyor hangisi Türk Müziği'nin inceliklerini biliyor. Klasik Türk Müziğinden ne anlıyorlar. Eğer bir otorite arıyorsanız gidiniz Alaeddin Yavaşca Hoca'nın görüşlerini alınız. Şu an yaşayan en büyük otorite kendisidir. Saygılarımla...
-
-_-Klasik Türk Müziği yada popüler adıyla T.S.M. Nereye Gidiyor ?
koyu_mavi şurada cevap verdi: koyu_mavi başlık Türk Sanat Müziği
Her işin temelinde olduğu gibi bu işin temelinde de ekonomi yatıyor bu bağlamda haklısınız GSTurk. Ancak TRT bir kamu kuruluşu ve kar amacı gütmeyen bir kuruluş. Özel televizyonlar gibi para kazanmak birinci önceliği değil. Ulusal kültüre hizmet etmesi en başta gelen görevi değil midir? Musikimize, Folklörümüze ve diğer kültürel değerlerimize sahip çıkması varolma nedeni değil midir? -
Sayın acsev2003 rumuzlu arkadaşım tespitlerinizde haklısınız. Yaylı batı müziği sazları biraz fazlaca kullanılmış. Bu albümlerin bir eksisi... Ancak GSTurk arkadaşımıza teşekkürü unutmuşsunuz sizin gıyabınızda ve kendi hesabıma da arkadaşa teşekkür ediyorum... Bu güzel müzikleri paylaşımı için... Her ikinizin de kulak zevkini ve müzik anlayışını tekrar tekrar yürekten tebrik ederim. Saygılarımla...
-
Kardeş katli ilk saltanat yıllarından itibaren süre gelmiştir. Tek kişi iktidarının olmazsa olmazıdır. Ve en kötü yanıdır. Fatih Sultan Mehmet kardeş katlini yasal hale getiren padişahtır. Devrinden sonra hanedanlık içinde kardeş katli suç teşkil etmekten çıkarılmıştır.
-
2. abdülhamit ulu hakan mıydı yoksa kızıl sultan m
koyu_mavi şurada cevap verdi: Unarm başlık Türk Tarihi
Ben Atatürk ve Cumhuriyet fikrinden bahsediyorum. Siz bana II. Abdülhamit'in tek bir yönünü anlatıyorsunuz Japonlarla kurduğu ittifakı. Bu yönü olumlu olabilir. Belki aslı astarı olmayan bir hikaye de olabilir Hatta siz Abdülhamit'i çok da sevebilirsiniz. Abdülhamit'in imparatorluğu bir arada tutma amacı taşıdığı da su götürmez bir gerçektir. Ancak bu kişi demokrasi fikrinden, cumhuriyet fikrinden çok uzaktır... Rauf Orbay da mutlaki idareyi savunan bir subaydır. Onun Abdülhamiti övmesi kadar doğal bir şey yoktur. Şimdi diyebilirsiniz ki Mustafa Kemal'in kurtuluş savaşınında silah arkadaşlığı yaptığı kumandanlardan biridir Rauf Orbay. Doğrudur. Fakat burada tarih anlatacak değilim. O başka mesele... Tekrarlıyorum Türk devletinin kurucusu Mustafa Kemal'i Şam'a süren II. Abdülhamittir. Fikirleri tamamen zıt bu iki kişiyi aynı anda nasıl savunabilirsiniz. İktidar gücüyle devletimizin kurucusunu sürdürmüştür Abdülhamit. Yalnız bu bile Atatürkçülükle Abdülhamitçiliğin bağdaşmayacağının göstergesidir. -
Doğru söylüyorsun koma almayan makamları çok sesli seslendirebilme imkanın olabilir ama o makamı icra ettiğinde icra ettiğin acaba o makam mıdır ? Yoksa herhangi bir batı müziği dizisi üzerinden çalınan bir eser midir ? Notaları sekiz ses pest ya da sekiz ses tiz perdeden çaldığında acaba Türk Müziği makamı özelliğini kaybetmiyor mu ? Bu arada Türk Müziğinde yarım ses (4,5 koma) bir ses de yoktur. Saydığın makamları dahi çok sesli icra etsen, hatasız icra edemezsin. yarım koma hatalı çalarsın. O nedenle tekrarlıyorum. Türk Müziği çok sesli yorumlanamaz... Olsa bile o yorum Klasik Türk Müziği olmaz...
-
Önce saygısız ve seviyesiz uslubunuzu düzeltiniz summerrain. Beni cahillikle suçlamak haddiniz değildir. Ben bu müziği yıllardır dinliyorum ve amatör anlamda da uğraşıyorum. Ve izin verin de kimin yorumunun iyi olduğunu bileyim. Bülent Ersoy'u kalın puntolarla yazmakla onun yorumunun büyük olduğunu ima edemezsiniz. Biraz nota bilginiz varsa açınız herhangi bir Türk Müziği eserini notaları takip ediniz. Duraklara eslere notaların değerlerine eserin işlenişine ne kadar uyuyor bu hanımefendi(!) bakınız. Her sesi güzel olan iyi yorum yapacak diye bir kural da yoktur. Eğer nota bilginiz yoksa kendi hakaretinizin muhattabı olduğunuz da açıktır.
-
II. Mahmut "Vermeyince Mabud Neylesin Sultan Mahmut" diye bir sözü vardır padişahın... Arkadaşta koymamış ismini neylersiniz. Bence en önemli padişah kendisidir. Bir çok yenilik yapmış Mustafa Kemal'in inklaplarına temel teşkil eden islahatlarda bulunmuştur. Yeniçeri ocağını kaldırmış modern askeri okullar açmış, kılık kıyafette düzenlemeler yapmış. Yönetimde demokratikleşme çabalaına ilk adımı o atmıştır. "Senedi İttifak"
-
Neden hala yuvarlak cevaplar veriyorsunuz. TBMM; Vahdettin ve tüm Serv'i imzalayanları vatan haini ilan etmiştir. Sevr'in altında da bizati Sultan Vahdettin Han (!!!!) 'ın mührü vardır. Kaldıki CYRANO rumuzlu arkadaşımız padişahın kendi mektuplarını delil göstermiştir.
-
2. abdülhamit ulu hakan mıydı yoksa kızıl sultan m
koyu_mavi şurada cevap verdi: Unarm başlık Türk Tarihi
Bence Abdülhamit'i aşırı yermek doğru değildir. Ancak eleştirilmesi doğaldır. Abdülhamit Osmanlı devletinin padişahı olarak imparatorluk içinde yaşanan rejim değişikliği taleplerini bastırmıştır. Bunu da baskı ve zor kullanarak yapmıştır. Atatürk'ün görüşlerinden etkilendiği kişiler olan Namık Kemal, Ziya Paşa ve Şinasi gibi aydınları hapsetmiş sürüdürmüş ya da ölümlerine neden olmuştur. Kanun-i Esasiyi getiren Abdülhamit değil Jön Türkler yani yukarda adını ettiğim kişilerdir. Abdülhamit 93 harbi ardından anayasayı rafa kaldırmıştır. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk'ü Şam'a sürdüren Sultan II. Abdülhamit'in ta kendisidir. Türk Milliyetçisi, ya da Turanclığı savunan kişiler Abdülhamit'i nasıl olur da övebilirler? Türkçülüğü bastırmaya çalışan ve bu düşüncenin etkisiyle 1908 de tahtından indirilen ve canını zor kurtaran bir kişiyi nasıl olur da büyük bir Türk Milliyetçisi ilan ederler anlamıyorum. Vatan hainliği meselesine gelince Abdülhamit vatan haini değildir. Yalnız düşünce kalıpları ve dünya görüşü dar olan bir yöneticidir. Abdülhamit'i göklere çıkarırcasına öven kişilerin Atatürk ve Cumhuriyet fikrini benimseyememiş oldukları kesindir. Ve yazıktır ki tarih bilinmiyor, tarihi yazanlar solcu veya kominist diyerek kendi bilgisizliklerini tarih yazarlarına yüklüyorlar. II. Abdülhamit Osmanlı Devleti'nin son Mutlaki yöneticisidir. (1299-1908) geri kalan 10 yıllık dönemde padişahın yanında halkın seçtiği bir meclis bulunmuştur. Arkadaşlardan birisi demiş ki Çanakkale Savaşlarında İstanbul işgal edilebilir gerekçesiyle başkenti eskişehire taşımak istemişler ama II.Abdülhamit Han reddetmiş. Bu arkadaşın tarihini ne kadar doğru bildiğini gösteriyor(!). Çanakkale Savaşı ne zaman yapılmıştır? 1915-1916. Ancak Abdülhamit tahttan 1908 yılında indirilmiştir. (31 mart vakası ardından hareket ordusu tarafından ki bu ordudaki subaylardan biri de Mustafa Kemal'dir.) 1908 de 1918'e kadar olan dönemin yöneticileri Turancılar yani Enver-Cemal ve Talat Paşalardır. Tarih bilgilerinizi iyi yoklayınız hatırınızdan kaçanları araştırınız ve öyle yazı yazınız. Kulaktan dolma bilgileri lütfen tarih bilgisi diye buraya yazmayınız. Sultan II. Abdülhamit ne vatan hainidir. Ne de "Ulu Han" sıfatını hak edecek özelliklere haizdir.