Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

batuhanyilmazturk

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    3
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    1

batuhanyilmazturk tarafından postalanan herşey

  1. DAHA ÖNCE HİÇ BÖYLE BİR ROMAN OKUMADINIZ ARAŞTIRMACI YAZAR MEHMET ALPEREN'İN KALEMİNDEN GERÇEK YAŞANMIŞ BİR AŞK ÖYKÜSÜ.. Kitap'dan Alıntı: Sıla! Allah sende olduğundan, senden kopamıyorum; Ve Allah bende olduğundan sana tapamıyorum. Gel, koy başını yüreğime, bak neler söylüyor hücrelerim? Yüreğim yangın yeri , söndüremiyorum. Ve seni öyle yaşattım, öyle yaşattım ki kendimde! öldüremiyorum!.. Kitap'dan Alıntı: Ve dedi ki; Sana geldim rabbim. “ Sevapsız, kitapsız, yazısız, dilsiz, elsiz, ayaksız… Anasız, babasız, kadınsız, evlatsız, makamsız ve parasız sana geldim. Sade bir imanla bu canı sana getirdim.” Beni kabul et” diyeceğim ama buradaki ben bile bir varlık iddiası olacağı korkusu ile sana bensiz geldim. Ruhumu senden kopartmaya çalışan şeytana inat, canımı dünyaya mal etmeye çalışan nefsime inat sana geldim. Sen Allahsın ben hiçim.” Dedi ve seccadeye düştü.
  2. YAZAR: MEHMET ALPEREN O ADAM GELDİ MEHMET ALPEREN DEN YENİ BİR ESER DAHA ABDULHAMİD HAN VE TAYYİP ERDOĞAN ARASINDAKİ BENZERLİKLERİ ELE ALAN MUHTEŞEM ESER ÇOK YAKINDA SİZLERLE.. Bakanlar kurulu toplantısı / ANKARA Türkiye Cumhuriyet Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ülkenin kaderini değiştirecek radikal kararların alması vakit geldiğini biliyordu. Bu sebeple bu bakanlar kurulu toplantısında yapacağı konuşma çok önemliydi; Değerli arkadaşlar; Ceddim Cennet mekan Abdulhamid Han Tahta çıktığı sıralarda ülkenin manzarası hiçte hoş değildi. Ordu siyasete bulaşmış içte ve dışta bölücü hareketler artmıştı. Osmanlıyı yıkmak isteyen batılı güçler içerde Ermenilerle Yahudilerle iş birliği halinde çalışıyorlardı. Abdulaziz gibi bir sultanı bileklerini keserek öldürmeye, yerine geçecek olan Sultan Murat hanı delirtmeye kadar giden saray içi ihanet şebekeleri, dışarda ise devasa osmanlı ordusunu atıl bırakarak Rus ordusunun İstanbul yakınlarına kadar gelmesi ülkenin nasıl bir çember içerisine düşürüldüğünün çok açık bir fotoğrafı değil mi? Abdulhamid han ne yapacaktı. Bu resme bakar ülkenin kaderini tayin edecek gözü kara kararlar alması gerekmiyormuydu?. Bizde öyle yaptık. Abdulhamid han ülkeyi sağlıklı şekilde idare etmenin, bu ihanet çemberinden kurtarmanın, Osmanlı ülkesini paylaşmaya hazırlanan aç kurtları durdurmanın yolunu bulmalıydı. Bunun için sağlam bir istihbarat kadrosunun gerekliliğini anladı ve ilk iş olarak Yıdız İstihbaratı kurmadımı ? Bizde öyle yaptık Sayın bakanlar. Biz yıllar önce siyasete atıldığımızda ülkemiz insanların refahını saadetini düşünerek yola çıktık.Siyaseti bir makam olarak değil bir hizmet aracı olarak gördük ve öyle olması gerektiğine inandık. Bu sebeple rahmetli hocam Necmettin Erbakan beyin arkasından yıllarca mualefete düşmeden partimizin liderine ve kadrolarına karşı olumsuz tavırlar almadan bize verilen görevleri üstlendik ve yerine getirmek için tüm samimiyetimiz ile çalıştık. Allaha şükür Rabbim bu iyi niyetimziden dolayı bize daha yetkili makamlar nasip etti ki ülkemiz insanlarına daha iyi hizmet etme imkanını bulduk. Elimizi taşın altına koyduk. Yıllardan beri ülkeye kan ağlatan statükoculara inat ülkem insanlarının hak ettiği hizmeti getirmek için hukuk alanında idari maslahatta, ekonomide eğitimde şehirleşmede adete çağ atlattık. Geçmiş hükümetlerin yaptıkları borçları ödedik. Bakınzı Ceddim Abdulhamid han tahta geldiğinde ülkenin ne kadar borcu vardı. Eğitim ne kadar ihmal edilmişti. Dış dünyada itibarımız ne hale gelmişti, adalet ne hale getirlmişti. Burada Mithat paşa ve avanesi ülke kaderine kara bulut gibi nasıl hakim olmuştu ? Mithat paşa ve ekibini ve benzer paşaları adalet önüne çıkarttı. Biz geldiğimizde bakın duruma. Boşaltılmış bir bütçe, iflas ettirlmiş onlarca banka, çökmüş bir ekonomi itibarsız bir ülke,uykusu kaçan general irtica çığırtkanlığına karısına kızan general ihtilal hesaplarına oturmuyormuydu? Biz ne yaptık?
  3. son zamanlarda böyle bir Roman okumadınız.ÖLESİYE AŞK – ÖLDÜRESİYE ÖFKE, FELSEFE, MANTIK , AÇILAM METAFİZİK ALEMİN KAPILARI. CİNLER BİR İNSANI NASIL OYUNCAK EDER? VE ŞEYH. ( Özet ) O dedi ki; “ Bende bir anlık visal istemedim hayatta. Her an huzuru aradım. Küçük şeyler zaman zaman huzur ve mutluluk verdi. Bazen bir dağ yamacında sigara ve çayımı yudumlarken, bazen sevdiğimi sandığım insanın yanında tattım bir anlık visali. Oysa bu haller bir anlık visalden öte gitmedi. Bende kesiksiz huzur istedim. Kesiksiz huzuru başımı seccadeye koyunca yaşadım. Ama bunu anlamam için elli yıl geçmesi gerekiyormuş” Böyle bir roman okumadınız. Bir adam. Akıllı, çok okuyan, keskin zekâlı bir adam. Korkunç bir kıyas ve muhakeme yeteneğine sahip bir adam. Keskin bir yargı mekanizmasına sahip. Başka bir ifade ile materyalist felsefe ile mistik felsefe arasında bocalayan bir adam. Metafizik âlem ile fizik âlemi arasında zihni dengesini kurmaya çalışan bir adam. Aklı ile beyninin, nefsi ile ruhunun, duyguları ile yüreğinin, madde ile m***, rüya ile hakikatin, doğru ile yanlışın, cin ile insanın, melek ile şeytanın kısacası varlığı ile yokluğunun arasında korkun bir savaş yapan adam. O dedi ki; ” Metafizik âleminin kapısını zorlamayın. Zorlarsanız mutlaka açarsınız. Ancak orada sizi ilk karşılayanlar asla melek değildir.” O dedi ki; “ Metafizik âlemin içine girdiğin zaman geri dönmek için kapıyı arama, çünkü o kapı artık yoktur. “ Kız dedi ki ona; Sana öyle deliyorum ki abisi, Kendimi sende kaybetmekten korkuyorum.” O dedi ki kıza ; ”Allah sende olduğundan, senden kopamıyorum. Seni o kadar çok seviyorum ki Allah’ı sende kaybetmekten korkuyorum. Ancak Allah bende olduğundan sana tapamıyorum. Böyle bir ikilemde beraberliğin anlamı olmaz.” Sahtekâr şeyhler, büyücüler, Satanistler, Cin ’darlar ve üfürükçüler ile kıyasıya bir mücadeleye giren bir adam. Bu mücadele esnasında oluşan güçlü bir zihin yapısı ile cinleri kontrolü altına alan bir adam. Ancak bunu yaparken, şeytanın tasarrufu altına girdiğini fark etmeyen bir adam. “ Sen tanrısın, sen mehdisin, sen güçlüsün” diyerek içerden ve dışarıdan gelen telkinler karşısında müthiş bir kaosa düştü. Bunu fark ettiğinde ise, daha korkunç bir savaş vermeye başladı . İşte bu adam. Yıllar süren mücadele sonucunda seccadeye ulaştığında dedi ki; “ Ben Aşk önünde diz çöküyorum. Sakın beni cüce zannetmeyin. “ Ve dedi ki; Sana geldim rabbim. “ Sevapsız, kitapsız, yazısız, dilsiz, elsiz, ayaksız… Anasız, babasız, kadınsız, evlatsız, makamsız ve parasız sana geldim. Sade bir imanla bu canı sana getirdim.” Beni kabul et” diyeceğim ama buradaki ben bile bir varlık iddiası olacağı korkusu ile sana bensiz geldim. Ruhumu senden kopartmaya çalışan şeytana inat, canımı dünyaya mal etmeye çalışan nefsime inat sana geldim. Sen Allahsın ben hiçim.” Dedi ve seccadeye düştü Yazar: Mehmet Alperen
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.