Gün kapımdan usulca yoluna gidiyor. Yeni bir yerde yeniden doğmak üzere. Münferit bir yalnızlık günün son saatleri ve bu yalnızlık bir daha hiç böyle yaşanamayacak biliyorum.
Gün hoyrat kullanılmış yine yavaşça kayıyor ellerimden. Peşi sıra hatıra defterleri bu günün tarihiyle doluyor. Bu gün bir şey bırakmadı bana ve bir şey yazamıyorum hatıralara. Günlüklerde bu günün tarihi en başa yazılıyor ve altında bu gün anlatılıyor.
Gün usulca gidiyor da usulca bir ev sahibi evine giriyor yine. Kalemi eline alıyor pervasızca yazıyor günü kağıda, nasılsa geri gelmeyecekti.
Gün usulca çekiliyor pencerelerden ve günün ardı sıra çekiliyor evlerin sis perdeleri pencerelere. İçim içimi yiyor bir gün daha kayıyordu benden bir gün daha. Korkuyorum yaşadığım, bildiğim, emin olduğum bir günü kaybediyordum gelecek günün nasıl olduğunu bilmeden. Ama umutluydum ama gözlerim yarına kesin inanıyordu. Gün usulca gitti. Geride yıkılmış hayaller, yeni doğan umutlar, yeni doğan yarınlar ve dünküne mümasil bir yalnızlık bırakıyordu.
Eğer umudum olmasaydı güneşleri yatırıp yeni bir güne yine yeniden uyanmazdım...