*NATALIA* tarafından postalanan herşey
-
Risale-i Nur Külliyatı
İnsan okudukça ne demek istediğini anlıyor... Bilmem hiç denedin mi ??? '' ÜÇÜNCÜ SÖZ '' Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla Ey insanlar! Rabbinize kulluk ediniz. (Bakara Sûresi: 21.) İbâdet ne büyük bir ticaret ve saadet; fısk ve sefâhet ne büyük bir hasâret ve helâket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle: Bir vakit, iki asker, uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler. Tâ yol ikileşir. Bir adam orada bulunur. Onlara der: "Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar görür. Hem ikisi, kısa ve uzunlukta birdirler. Yalnız bir fark var ki; intizamsız, hükümetsiz olan sol yolun yolcusu çantasız, silâhsız gider. Zâhirî bir hiffet, yalancı bir rahatlık görür. İntizam-ı askerî altındaki sağ yolun yolcusu ise, mugaddî hulâsalardan dolu dört okkalık bir çanta ve her adüvvü alt ve mağlûp edecek iki kıyyelik bir mükemmel mîrî silâhı taşımaya mecburdur." O iki asker, o muarrif adamın sözünü dinledikten sonra, şu bahtiyar nefer sağa gider. Bir batman ağırlığı omzuna ve beline yükler. Fakat kalbi ve ruhu binler batman minnetlerden ve korkulardan kurtulur. Öteki bedbaht nefer ise, askerliği bırakır. Nizâma tâbi olmak istemez. Sola gider. Cismi bir batman ağırlıktan kurtulur. Fakat kalbi binler batman minnetler altında ve ruhu hadsiz korkular altında ezilir. Hem herkese dilenci, hem her şeyden, her hâdiseden titrer bir sûrette gider. Tâ mahall-i maksûda yetişir. Orada, âsi ve kaçak cezasını görür. Askerlik nizâmını seven, çanta ve silâhını muhâfaza eden ve sağa giden nefer ise, kimseden minnet almayarak, kimseden havf etmeyerek, rahat-ı kalb ve vicdan ile gider. Tâ, o matlûb şehire yetişir. Orada, vazifesini güzelce yapan bir nâmuslu askere münâsip bir mükâfat görür. İşte ey nefs-i serkeş! Bil ki, o iki yolcu, biri mutî-i kanun-u İlâhî, birisi de âsi ve hevâya tâbi insanlardır. O yol ise, hayat yoludur ki, âlem-i ervâhtan gelip, kabirden geçer, âhirete gider. O çanta ve silâh ise ibâdet ve takvâdır. İbâdetin, çendan, zahirî bir ağırlığı var. Fakat, mânâsında öyle bir rahatlık ve hafiflik var ki, tarif edilmez. Çünkü, âbid, namazında der: Şehâdet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Yani, "Hâlık ve Rezzâk, Ondan başka yoktur. Zarar ve menfaat, Onun elindedir. O hem Hakîmdir, abes iş yapmaz. Hem Rahîmdir, ihsanı, merhameti çoktur" diye itikad ettiğinden, her şeyde bir hazîne-i rahmet kapısını bulur. Duâ ile çalar. Hem herşeyi kendi Rabbinin emrine musahhar görür. Rabbine ilticâ eder; tevekkül ile istinad edip, her musîbete karşı tahassun eder. İmânı ona bir emniyet-i tâmme verir. Evet, her hakiki hasenât gibi, cesâretin dahi menbaı imândır, ubûdiyettir. Her seyyiât gibi, cebânetin dahi menbaı dalâlettir. Evet, tam münevverü’l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimâldir ki, onu korkutmaz. Belki hârika bir kudret-i Samedâniyeyi, lezzetli bir hayret ile seyredecek. Fakat, meşhur bir münevverü’l-akıl denilen kalbsiz bir fâsık feylesof ise, gökte bir kuyruklu yıldızı görse, yerde titrer. "Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?" der, evhâma düşer. (Bir vakit böyle bir yıldızdan Amerika titredi. Çokları gece vakti hânelerini terk ettiler.) Evet, insan nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu halde, sermâyesi hiç hükmünde. Hem nihayetsiz musîbetlere mâruz olduğu halde, iktidarı hiç hükmünde birşey. Adetâ sermâye ve iktidarının dairesi, eli nereye yetişirse o kadardır. Fakat emelleri, arzuları ve elemleri ve belâları ise; dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir. Bu derece âciz ve zayıf, fakir ve muhtaç olan ruh-u beşere ibâdet, tevekkül, tevhid, teslim ne kadar azîm bir kâr, bir saadet, bir ni’met olduğunu, bütün bütün kör olmayan görür, derk eder. Mâlûmdur ki, zararsız yol, zararlı yola velev on ihtimâlden bir ihtimâl ile olsa tercih edilir. Halbuki, meselemiz olan ubûdiyet yolu, zararsız olmakla beraber, ondan dokuz ihtimâl ile bir saadet-i ebediye hazînesi vardır. Fısk ve sefâhet yolu ise hattâ fâsıkın itirafiyle dahi menfaatsiz olduğu halde, ondan dokuz ihtimâl ile şekâvet-i ebediye helâketi bulunduğu, icmâ ve tevâtür derecesinde, hadsiz ehl-i ihtisâsın ve müşâhedenin şehâdetiyle sabittir ve ehl-i zevkin ve keşfin ihbarâtıyla muhakkaktır. Elhâsıl, âhiret gibi dünya saadeti dahi, ibâdette ve Allah’a asker olmaktadır. Öyle ise biz dâimâ, Emirlerine itaate ve hayırlı işlerde başarıya ulaştırdığı için Allah’a hamd olsun demeliyiz ve Müslüman olduğumuza şükretmeliyiz.
-
Risale-i Nur Külliyatı
Bi konu açılmış ama konu nerdee yazılanlar nerde.. ? Konuyu dağıtmadan devam edelim lütfen.. İllaki tartışacaksanız başka topicte tartışın..! Bu sayfayı ******.. Ben tsk ederim ahirzaman Elimden geldiğince birşeyler eklemeye çalışacagım
-
Asiklar atisiyor
Vay imansız vay Uğraştırırmış seni Kim o söle bakim Çizeyum onun da yüzini
-
Asiklar atisiyor
İnek buzagı dedi yaaaa Bizim tatlılığumuz Çok şeker yemekten Ha siz erkekler denemeyin Dişleriniz çürür.. gercekten Bizum ali nerdedir Bir garip köşededir Öle geziodum kanalları Kızların oldugu yerdedir ( bu pek uydurma oldu yau )
-
Asiklar atisiyor
Neyse vazgeçtim vurma Barıştık biz onunla Sever gibi görünür Çiçek göndermiş bana
-
Asiklar atisiyor
Koydum hocam koydum Vazo biraz küçük geldi Ne cok çiçek almışsın Beni pek seversin belli ( belli ya ) Ahaaaaaaaa Ali turca çıktı Ahanda bizim ali çıktı meydane Peynirli gözlemem misin der Bize çay demleyecekmiş hocam Bak o da bizi çok sever
-
Asiklar atisiyor
Kendi söküğümü kendim dikerim Kralx dövmezse ben döverim Sen savunmasız mı sandın beni Bana çiçek verecekmişin şaşarım Keselum çimenleri Sevelim kuzulari Sora da oturup İçelim limonatalari Yav ben sensiz ne ederim Sen gelmezsen bu forumu terk ederim ( inanma ) A benim canım oynak beyim Bilirsin seni pek severim
-
para size ne ifade ediyor?
Kirlenmek güseldir... ( OMO )
-
Asiklar atisiyor
Bak kral ne gösel yazmış Sen yerden yere vur çekirgenii Bırakıp gidecek bi gun seni Kalacaksın ortada ( ) gibi ( buraya bişi bulamadım ) Bu sana kapak olsun Erbay Bana dokunursan gelir albay Dedemin de sana selamı var Der ki: de o velete bay ( valla dedem böle bişi demedi acıcık uydurma ) Elini korkak alıştırma Vur sende iki tane (kral) Bak beni yalnız gördü Gelio üstüme üstüme
-
Asiklar atisiyor
Sen biraz zor döversin beni Akıllanmamışsın yine çizerim seni Hangi deli benim tırnaklarımu kesecekmiş Çarparım iki kere elimin tersini ( Dagıttım iyice ya )
-
Asiklar atisiyor
Koptum yaa Erbay saçmalıo işte Öcü möcü yok Kral sen nire giden İstersen limonata cok Tırnaklarımı takayım Bekle erbay geleyrım Yüzünü cırmıklıcam Ben bunu çok seveyrım
-
Asiklar atisiyor
Resmen hakaret edio yaa Terlik gelio kafana Sus fazla konuşma Dır dır bu ne böle Milletin dedikodusunu yapma Canım sedelinam korkmuyom Boşuna kendini helak etme Azıcık kandırıverdim sizi Hemen oltaya gelme ( )
-
Asiklar atisiyor
Öcü de neymiş Yok öle bişey evde Kormutmaya çalışmayın Sizi tınlamıom bile Bak bebe ben yalan dimem Doru konuş bi daha limonata getirmem Saçların yine yolunmak ister herhal Elimde kalırsın gerisine ben karışmam
-
İçindeki nakaratı yaz...
Haydi güzelimm Şeker ezelimmm Bu sene dee bekar gezelimmm Bu sene de bekar gezelimmmm
-
Şu an ne dinliyorsunuz
Grup 84 _ Affet ne olur
- Çağrışım
-
Hadin benide tannıyın:D
*NATALIA* şurada cevap verdi: Lost_95_ başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHadi bakalım sende hoşgeldin
-
Risale-i Nur Külliyatı
'' İKİNCİ SÖZ '' Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. O takvâ sahipleri ki, görmedikleri halde Allah’a ve Onun bildirdiklerine İmân ederler. (Bakara Sûresi: 3.) Îmanda ne kadar büyük bir saadet ve ni'met ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlamak istersen; şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle: Bir vakit iki adam, hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler. Biri hodbîn, tali’siz bir tarafa; diğeri Hudâbîn, bahtiyar diğer tarafa sülûk eder, giderler. Hodbîn adam, hem hodgâm, hem hodendiş, hem bedbin olduğundan bedbinlik cezası olarak nazarında pek fena bir memlekete düşer. Bakar ki: Her yerde âciz bîçareler, zorba müdhiş adamların ellerinden ve tahrîbatlarından vâveylâ ediyorlar. Bütün gezdiği yerlerde böyle hazîn, elîm bir hâli görür. Bütün memleket, bir matemhane-i umumî şeklini almış. Kendisi, şu elîm ve muzlim hâleti hissetmemek için sarhoşluktan başka çare bulamaz. Çünki: Herkes ona düşman ve ecnebi görünüyor. Ve ortalıkta dahi, müthiş cenâzeleri ve me'yusâne ağlayan yetimleri görür. Vicdanı, azab içinde kalır. Diğeri Hudâbîn, Hüdâperest ve Hak-endîş, güzel ahlâklı idi ki: Nazarında pek güzel bir memlekete düştü. İşte bu iyi adam, girdiği memlekette bir umumî şenlik görüyor. Her tarafta bir sürur, bir şehr-âyin, bir cezbe ve neş'e içinde zikirhâneler.. herkes ona dost ve akrabâ görünür. Bütün memlekette yaşasınlar ve teşekkürler ile bir terhisat-ı umumiyye şenliği görüyor. Hem, tekbir ve tehlil ile mesrurâne ahz-ı asker için bir davul, bir musiki sesi işitiyor. Evvelki bedbahtın hem kendi, hem umum halkın elemi ile müteellim olmasına bedel; şu bahtiyar, hem kendi, hem umum halkın süruru ile mesrur ve müferrah olur. Hem güzelce bir ticaret eline geçer. Allah'a şükreder. Sonra döner, öteki adama rastgelir. Halini anlar. Ona der: “Yâhu sen divâne olmuşsun. Batınındaki çirkinlikler, zâhirine aksetmiş olmalı ki; gülmeyi ağlamak, terhisatı soymak ve talan etmek tevehhüm etmişsin. Aklını başına al. Kalbini temizle. Tâ, şu musibetli perde senin nazarından kalksın, hakikatı görebilesin. Zira, nihayet derecede âdil, merhametkâr, raiyet-perver, muktedir, intizâm-perver, müşfik bir Melikin memleketi, hem bu derece göz önünde âsâr-ı terakkiyat ve kemâlât gösteren bir memleket, senin vehminin gösterdiği sûrette olamaz.” Sonra o bedbahtın aklı başına gelir. Nedâmet eder. “Evet, ben işretten dîvâne olmuştum. Allah senden razı olsun ki, Cehennemî bir hâletten beni kurtardın.” der. Ey nefsim! Bil ki: Evvelki adam kâfirdir. Veya fâsık-ı gafildir. Şu dünya, onun nazarında bir mâtemhâne-i umumiyyedir. Bütün zîhayat, firak ve zeval sillesiyle ağlayan yetimlerdir. Hayvan ve insân ise; ecel pençesiyle parçalanan kimsesiz başıbozuklardır. Dağlar ve denizler gibi büyük mevcûdât, ruhsuz, müdhiş cenazeler hükmündedirler. Daha bunun gibi çok elîm, ezici, dehşetli evham, küfründen ve dalâletinden neş'et edip, onu mânen ta'zib eder. Diğer adam ise; mü'mindir. Cenâb-ı Hâlikı tanır, tasdik eder. Onun nazarında şu Dünya, bir zikirhâne-i Rahmân, bir tâlimgâh-ı beşer ve hayvan ve bir meydan-ı imtihan-ı ins ü cândır. Bütün vefiyât-ı hayvâniyye ve insânîyye ise; terhisattır. Vazife-i hayatını bitirenler, bu dâr-ı fâniden, mânen mesrurâne, dağdağasız diğer bir âleme giderler. Ta yeni vazifedârlara yer açılsın, gelip çalışsınlar. Bütün tevellüdat-ı hayvaniyye ve insânîyye ise; ahz-ı askere, silâh altına, vazife başına gelmektir. Bütün zîhayat, birer muvazzaf mesrur asker, birer müstakîm memnun memurlardır. Bütün sadalar ise, ya vazife başlamasındaki zikir ve tesbih ve paydostan gelen şükür ve tefrih veya işlemek neş'esinden neş'et eden nağamattır. Bütün mevcûdât, o mü'minin nazarında, Seyyid-i Kerîm'inin ve Mâlik-i Rahîm'inin birer mûnis hizmetkârı, birer dost memuru, birer şirin kitabıdır. Daha bunun gibi pek çok lâtif, ulvî ve leziz, tatlı hakikatlar, îmanından tecelli eder, tezâhür eder. Demek îman, bir mânevî Tûba-i Cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise mânevî bir Zakkum-u Cehennem tohumunu saklıyor. Demek selâmet ve emniyet, yalnız İslâmiyette ve îmandadır. Öyle ise, biz daima: اَلْحَمْدُ ِللّهِ عَلَى دِينِ اْلاِسْلاَمِ وَ كَمَالِ اْلاِيمَانِ -1- demeliyiz... -1- İslâm dinini ve mükemmel İmân nimetini ihsan ettiği için Allah’a hamd olsun.
- Çağrışım
-
bu isim senin neyin oluyor?...
yok barış
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
Tsk sardumyam Vişnem Erbay, Gece , Mine, Kralx, Tan, Sedelina, yumote, Aça, Celine, Alaturka, Serenade, Sardunyam.. İsmini unuttuğum tüm arkadaşlara..
-
Korkmuyorum Seni Sevmekten
Korkmuyorum Seni Sevmekten Kaçmaya çalıştığın gerçek, Birgün karşına çıkacak. Ve işte o gün Kaçacak yerin olmayacak. Ben senin varlığını seviyorum, Yokluğunu seviyorum Sana ulaşamadığım dakikalarda. Seni duymayı Seni özlemeyi Hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum. Hiç korkmuyorum seni sevmekten. Senin gülüşünü seviyorum. Her bana bakışında Gözlerinede okuduğum o duyguyu Gözlerindeki gözlerimi seviyorum. Gönlünü seviyorum Özünü seviyorum senin Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Ben sendeki o sıcaklığı Sana olan uzaklığı seviyorum. Yanaklarından akan göz yaşlarını En çok, dağınık olduğunda saçlarını Beni arayan ellerini seviyorum. Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen Ayrılığını seviyorum, En çok yalnız kaldığımda Beni bulan gönlünü seviyorum. Ben en çok senin bana olan Sevgini seviyorum. İçimden haykırmak geliyor. Dünyaya sığdıramadığım seni Kalbime sığdırmak geliyor. Ağlamak geliyor seni görmezsem Özlemek geçiyor içimden seni Sevmek geçiyor. İçimden sana doğru giden Bin bir türlü yol geçiyor. İçimden sen mutlu olacaksan Ölmek bile geçiyor gülüm. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Ben yalnızca seni seviyorum, Ne o muhteşem güzelliğin Ne kalbimdeki özelliğin Ne de sevdiğim için değil, Seni yalnızca sen olduğun için, Ruhun için Kalbin için Aklın ve sevgin için seviyorum seni. Ben seni en çok kendim için seviyorum Belki de ilk defa bencil oluşumu Sana borçlu olduğum için. Seni her şey için seviyorum. Ve sahip olmadığım Hiçbir şey için. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Her dakika seninle olmayı seviyorum. Gözlerimi her açtığımda Aklıma gelişini seviyorum. Her gece uyumadan önce Seni sevdiğim aklıma gelince Sensiz uyumayı bile seviyorum Uyumadan önce seni düşününce. Ben seni en çok Umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Ben seni bu şehirde olduğun için değil Benimle aynı toprağa ayak bastığın için Benimle aynı gökyüzünü paylaştığın için seviyorum. Geceleri benim yüzüme vuran ay ışığı Senin de gözlerine vurduğu için seviyorum. Benim kemiklerimi ısıtan yaz güneşi Sana da sıcaklık veriyor diye seviyorum seni. Beş bin yaşındaki bu dünyada Benimle aynı zamanı paylaştığın için seviyorum. Ben seni benimle yaşadığın için Benden hiç gitmediğin için seviyorum Beni hiç terketmediğin için. Ellerini seviyorum tanrıya açıldığında Kalbini seviyorum kapıları açıldığında Ve gözlerini seviyorum Her karşımda kapanıp açıldığında. Bana baktığında İçimde yakaladığın coşkumu seviyorum, Her bana baktığında Seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Her kibrit çaktığımda Alevin içinde seni görmeyi seviyorum. Her sigara yaktığımda Dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum. Her bana baktığında O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi Yalnızca sen olduğun için hayatımda Kendimi bile seviyorum Sen olunca aklımda. Kalbimi seviyorum seni seviyor diye Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye. Ruhumu seviyorum, senin ruhuna Bu kadar yakın diye. Varlığımı seviyorum, Sırf sana borçlu olduğum için Mutluluğumu seviyorum. Gülümsememi seviyorum seni düşününce Ayakta kalışımı seviyorum sebebi sen olunca Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Ben sana olan sevgimi yazan Kalemimi seviyorum. Senin adını yazdığım kağıdı seviyorum. Sana olan sevgime benzettiğim Her sevgiyi seviyorum. Bana seni hatırlatan herşeyi Sana giden yolları seviyorum. O kadar çok seviyorum ki seni Seni kaybetmek korkusunu bile, İçinde yalnızca, sen olduğun için Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için Korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Yine de korkmuyorum seni sevmekten. Seni seviyorum. Murat Apaydın Hayatıma anlam kattığın için Seni Seviyorum..
-
Cennete gelirsin diye
Her güneş doğuşunda Her güneş batışında Seni anarım Her gece ay ışığında Senin için ağlarım Her gün seni beklerim Buluştuğumuz sessiz ve ıssız yerde Bir gün geri dönersin diye Saklıyorum sevgini yüreğimde Bir gün geri dönersin diye Gözyaşlarımı silmedim hala Bir gün gelip görürsün diye O zaman anlayacaksın Ve sen de ağlayacaksın Bu büyük sevgimi gördüğünde İşte o zaman ben gideceğim Ardıma bile bakmadan Bekleyeceğim seni Cennete gelirsin diye
-
Asiklar atisiyor
Canım sedelinam benim Sen ne tatli bi kızsun Aman seni yerlerse Onlara bişey demeyesun Güle güle oynakbeyim Yolun açık olsun Akşama bekleruk ha Sakın geç kalmayasun
-
Asiklar atisiyor
hahahahaa Napim Gülsün ben yaparım der Ben seyrederim o yapar Karpuz falan yok sana Limonata yeter de artar