Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Yerçekimi

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    3
  • Katılım

  • Son Ziyaret

1 Takip eden

Yerçekimi - Başarıları

Acemi

Acemi (1/14)

  • İlk İleti
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde
  • İçerik Başlatan

Son Rozetler

0

İçerik İtibarınız

  1. Bu Türkiye'nin maalesef son bir ayı değil son yarım asrı demek daha doğru olacaktır. Üretemiyoruz, yorumlayamıyoruz, uzlaşamıyoruz. Birileri hükümete geliyor diğerleri gidiyor. Ötekisi farklı renklerle geliyor farklı renklerle gidiyor. Hep birileri var ortada. Koltuğa yapışıyorlar ideolojileri ne olursa olsun bir anda renklerinden arınıyorlar ve gri renge dönüyorlar. Hep renkli geldiler gri gittiler. Orada sanki bir tılsım var. Herkesin rengini grileştiriyor. Tüm ideolojileri denedik. Ne kaldı ki denenmedik. Ama bir türlü maya tutmuyor. Her şey bir anda değişiyor. Çünkü hangi kıyafeti giyersen giy boyalı bir sandalyeye oturursan kıyafet o rengi alır. İşte bizim ideolojileri farklı hükümetlerimiz de 60-70 yıldır geldiler ve o boyanın rengini aldılar. Hep bir vaat sonuç koca bir hüsran. Benim tek zoruma giden bu işlemi sanki bize işkence çektirmek için yaparlarmış gibi bize teslim etmeleri. İşte kendi eğlencelerini sağlayacak ortama bizim oylarımızla gidiyorlar. İtiraz edemiyorsun. Çünkü oyu sen verdin. Bugün muhalefet olabilirsin. Fark etmeyecek bu demokrasi olduğu sürece sıra sanada gelecek. Geldide aslında peki ne yaptın? Hiç bir şey yapamadın. Sıra şimdi onlarda mı. Evet, sıra artık onlarda. Bırak senin ideolojin 70 yıldır ülkeyi sömürmüş birazda annenin, babanın belkide en yakın dostunun ideolojisi bir 50 yıl sömürsün. Onun senaryosu daha acıklı. Eğer bu siyasetten beklentin varsa bırak dert etmeyi. Kulak asma, ciddiye alma. Bırak senin dostunun tuttukları biraz da yesin. Elbette onlarda bir gün doyacaklar sıra senin ideolojine gelecek. Allah uzun ömür verirse göreceğiz bu demokrasi hepimizi iktidar yapacak. Hepimiz aç kurtlar gibi yiyeceğiz bu ülkenin nimetlerinden. Bu ülkede herkese bir nafaka var. Ya oturup seyredeceğiz olup bitenleri. Ya da bir lokma da biz yiyeceğiz bu ülkenin nimetlerinden. Biz karmaşalardan, kargaşalardan, soru işaretlerinden, suikastlardan bıktık. Bırakalım bunları onlar konuşsunlar. Biz Trabzon'dan konuşalım. Yada Eleşkirt'ten olmadı Afyonkarahisardan. Kendileri yediler içtiler bu ülkenin kasalarını boşalttılar. Bir seçimle gemilere, holdinglere sahip oldular. Onlar adına yazı yazan bugünkü topluluk bir zamanlar eski daktilolarda Hz. Ömer'in adaletini göz yaşlarıyla kağıda aktarıyorlardı. Şimdi milyon dolarlık yalılarında son model bilgisayarlarda paralarını hesaplarına tıkır tıkır yatıranların adaletsizlikleri kapatmak için salyalarını akıtıyorlar. Bu yüzden bir ayı yazmayalım bizi bugünlere getiren yarım asırı geçkin Türkiye'mi yazalım.
  2. " " Yorumuma bu güzel demokrasi örneklemesi ile girmek istedim. Çünkü Türkiye'deki demokrasi anlayışını bundan daha güzel özetleyen bir söze henüz rastlamadım. Maalesef ülkemizdeki en büyük sorunların başında Halk demokrasisi kavramını bir türlü oturtamayışımızın yattığını düşünüyorum. Ülkenin demokrasiye ihtiyacı var ama günümüzdeki yerini almış demokrasi "oligarşik demokrasiden" başkasıda değildir. Yani demokrasi proleterya karşısında kompradora, gettodakinin yerine plazadakine, emeklinin yerine milyon dolarlık CEO'lara yani genel anlamda halkın yerine oligarşiye, üst statükoya hizmet ettiği sürece bu ülkede bazı şeyler rayına oturmayacaktır. Amerika’nın yeni sömürge siyasetini oluşturan Ne-con’ların siyaset felsefesi fikir babası Leo Strauss’un olan demokrasi söyleminden bir alıntı: “Yönetme gücü seçkin bir kesimin elinde olmalı ve geri kalan toplum yönetme gücünden tamamıyla uzaklaştırılmalı. Yığınların demokrasi ile kendi kendilerini yönettiklerini zannetmeleri ve bu sebeple kendilerini mutlu, huzurlu ve güvenilir hissetmelerinin önemini vurgular. Yığınlarla direkt muhatap olunmaz ve onlara hakikat verilmez. Tüm siyasi gücü seçkinlerin, elit kesimin önceliğine bırakır. Bu yüzdendir ki demokrasi denen kavram cahillerin ve eğitimsizlerin yönetimidir.” Yani görüldüğü gibi ülkemizede hediye edilen bu "İthal demokrasi" kavramı sayesinde halk kendini özgür zannettikçe aslında sonsuz bir esarete doğru sürüklendiğini hiçbir zaman anlamayacaktır. Batının bütün çalışmaları bunun üzerinedir. Batı siz ona sonsuz teslimeyette yaklaştıkça size gerekli değeri vereceğini bağıra çağıra söylemektedir. M.Emin Değer'in "Oltadaki Balık Türkiye" kitabının kapağını süsleyen Eisenhower-Rockefeller konuşmasında geçen sözler ile Türkiye'deki demokrasi anlayışının nasıl bağdaştığını çok net bir şekilde görebilirsiniz. Bizim demokrasiye anlayışımız ile bize milli demokrasi üretmekten yoksun ısmarlama demokrasilerle vatandaş olmayı öğretenlerin demokrasi anlayışı arasında bir uçurum olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Bize göre Demokrasi anlayışı Bireyin şartlar neyi gerektirirse gerektirsin ülkesinin çıkarlarına ters gelmeyecek şekilde tüm hak ve özgürlüklerden yararlanırken eşit dağılımcı, özgürlükçü bir yaşama sahip olması demekken devletin erklerince ısmarlanmış demokrasi anlayışı ise bağlayıcı, statükocu (var olan ile yetinen, teslimiyetçi bir anlayışla olanlara gözlerini kapama ve ses çıkarmadan sadece sonsuz itaat ile yaşamayı öğrenme şeklinde cereyan etmektedir.
  3. Hangi gelişmiş ülke sömürgelerine özgürlüklerini sınırsız tanımıştır merak ettim. Söylemleriniz kanın durması adına, bölgesel istikrarın, barışın sağlanması adına güzel söylemler ama örneklemeler yanlıştır. Bugün İngiltere'nin sömürgesi olarak yaşamış ve ulusal bağımsızlık savaşları ile İngiliz Emperyalizminin elinden kurtulmuş milletlerin hepsi Amerikan emperyalizminin boyunduruğundadır.(Güney Kore, Pakistan, Irak, Afganistan, Uzak doğu ülkeleri) Bugün Filipinliler öyle asimile edilmişlerki kendilerini öz dillerindeki adlarıyla çağırmaya utanmaktadırlar. Çekik gözlü esmer tenli Coniler, Maykıllar, Monikalarla doludur Uzak doğunun bu garip ülkesi. Kendi kimliklerini benliklerini talep edemeyecek kadar utanmaktadırlar geçmişlerinden. Peki biz böylemiyiz. Bin yıldır aynı toprakları paylaşıyoruz. Türk Kültürü, Kürt Kültürü diye birşey mi kaldı bu topraklarda. Hepsi harmanlandı. Anadou kültürü oldu. Bu ülkede Türk'ten, Kürt'ten, Laz'dan, Asurlu'dan, Frig'den, Hitit'ten, Bizans'tan daha kuvvetli bir kültür harmanlaması var. Sorun devletin acizliğindendir. Devlet üvey evlat muamelesi göstermektedir doğu bölgesine. Sorun özgürlüklerden kaynaklanıyorsa verin sonsuz özgürlükleri. Sorun emektir, ekmektir, sofradaki çorbadır. Bunları vermedikçe bölge halkına bin yıl daha açılsan bir arpa boyu yol alamazsın. Osmanlı geldi şeyhe, feodal ayağa yat, kat, toprak verdi halka nasihat. Cumhuriyet dönemi geldi belki bir hamle o da boşa çıktı yine şeyhler, toprak ağaları paralandılar. Holding sahibi oldular.Halka yine kalan bir demet nasihat. Açılım özgürlük demekle bitmiyor. Açılım benim soframda ne varsa doğudaki kardeşimin sofrasında da aynısının olması demektir. Benim plazalarımın ihtişamının onunkiyle aynısı olmak demektir. Birileri batıda iliğine kadar sosyal özgürlüğü ve refahı içinde yaşarken doğudaki kardeşini de keleşten, baskından, yoksulluktan, acizlikten, derebeylerinden kurtardıkça açılımın açılım olur.
  4. Hoş geldin Sevgili Yerçekimi:)

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.