Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

merkür2

Φ Yeni Üyeler
  • İçerik Sayısı

    5
  • Katılım

  • Son Ziyaret

merkür2 - Başarıları

Çaylak

Çaylak (2/14)

  • İlk İleti
  • Birinci Hafta Tamamlandı
  • Bir Ay Sonra
  • Bir Yıl İçinde
  • İçerik Başlatan

Son Rozetler

1

İçerik İtibarınız

  1. 6 ileti gözüktüğü halde neden göremediğimi anlamadım.Hotmailime gelen forum başlığından dolayı yazıyorum.Kutsal Kitaba bir de Kuran eklemelisin.Şüphesiz hepsi başımızın tacı,Allahın Kitapları.Elbette Allahın günleri gelecek,kafirlerin ardı arkası kesilinceye kadar yok olacaklar.İnşallah o günler gelecek.Öyle ya,Kitaplarımızda ki her ipucunu bugün yaşamıyor muyuz?

  2. Bazıları "Allah, iyi insan olmamı istiyor, ben iyi bir insanım bu yeterli" diye düşünür. Başkalarıysa ciddi bir günah işleseler bile, iyi bir yaşam sürüyorlarsa Tanrı' nın günahlarını önemsemeyeceğini düşünüyor. Onlar, Yaratıcının cezalandırmaktansa, bağışlamaya istekli olduğuna inanıyor... Elbette, "iyi biri" olmanın tanımı kişiden kişiye değişir. Peki Tanrı' nın onayını kazanmak için ne yapmalıyız? Tanrı' nın gözünde iyi biri olmak ne anlama gelir? Tanrı, Yaratıcımız olduğundan ahlaksal konularda bizi yönelendirme hakkına sahiptir. Kutsal Yazılar aracılığıyla davranışlarımıza ve tapınmamıza yön verecek ilkeler vermiştir. Şu uyarıda bulunur: "Sözümü dinleyin de size emrettiğim her şeye göre onları yapın; böylece siz bana kavm olursunuz, ben size Allah olurum" (Yeremya 11:5) O halde Tanrı'nın bakış açısına göre "iyi biri" olmak, O 'nun standartlarını öğrenmemizi ve bunları uygulamak için hayatımızda ayarlamalar yapmamızı gerektirmektedir. Birinin Dostu olmak istediğinizi düşünün, doğal olarak, dostu olmak istediğiniz kişinin, hangi davranışlardan hoşlandığını öğrenmek isteyecek, sonra da onu memnun edecek şekilde davranacaksınız. Mukaddes Kitap, İbrahim peygamber gibi bizim de Allah'ın dostu olabileceğimizi yani O' nun onayını kazanabileceğimizi gösteriyor. Ayrıca, Tanrı' nın belirlediği standartlar bizimkinden daha yüksek olduğundan, O' nun bizim görüşlerimize uymak üzere değişiklik yapmasını bekleyemeyiz! Belki biri, nispeten küçük sayılan bazı emirlere uymanın önemsiz olduğunu düşünebilir, fakat Tanrı' nın koyduğu kanunların hiçbirisi önemsiz görülmemelidir. Bir ayette "Tanri sevgisi O' nun emirlerine uymayı gerektirir" uyarısı yapılır. (I.Yuhanna 5:3) Tanrı' nın kanunlarına uymak için elimizden gelenin en iyisini yaptığımızda, O' nun çıkarsız sevdiğimizi kanıtlamış oluruz. YARATICIMIZ MÜKEMMELİYETÇİ DEĞİLDİR! Eğer yaptığımız hatalardan dolayı gerçekten pişmanlık duyuyorsak ve o hataları tekrarlamamak için elimizden geleni yapıyorsak, O bizi seve seve affeder. Fakat, bazi kanunlarını KASTEN ihlal edip başka konularda itaatli olmamızın bunu telafi edebileceğini düşünüyorsak sadece kendimizi kandırırız! Bazıları Tanrı' nın hangi emirlerine uyacaklarına kendileri karar veriyor: "bu emir zor, bunu uygulayamam bak bu emir iyiymiş, ben bunu uygulayayım" gibi bir davranışı benimsiyorlar, halbuki ALLAHLA PAZARLIK OLMAZ! Kısacası, iyi olan başka şeyler yaparak, bazı konularda Tanrı' ya karşı yaptığımız itaatsizliği telafi edemeyiz! Yaraticımızı nasıl memnun edeceğimizi tahmin etmemiz gerekmez çünkü O sevgi dolu olduğundan bizi ahlaksal yönden net bir şekilde yönlendirir. O' nun yönlendirmesini uyguladığımızda, insanların çelişkili ahlak görüşleri arasında kalmanın yol açtığı hüsrandan ve şüpheden kurtuluruz. Tanrı' nın rehberliğinin her zaman yararlı olanı bize öğrettiğinden emin olabiliriz. "Iyi biri" olmanin ne demek olduğunu KENDi BAŞIMIZA belirlememiz tehlikelidir, Neden? Hepimiz bencil davranışlarda bulunma eğilimini miras aldık, YÜREĞiMiZ BiZi ALDATABiLiR! Tanrı'nın isteklerinin zor ya da kısıtlayıcı olduğunu düşünürsek kolaylıkla onları göz ardı etme tuzağına düşebiliriz. Örneğin, evli olmayan 2 kişi, cinsel ilişkide bulunurlarsa bu eylemin başka hiç kimseyi etkilemeyeceğini düşündüklerinden, bunun sadece kişisel bir mesele olduğu sonucuna varabilir. Onlar belki de davranışlarının Tanrı' ın kanunlarına uygun olmadığının farkındalar fakat "hiç kimse zarar görmeyeceği" için Allah herhalde itiraz etmez diye düşünüyorlar. Onların arzuları gerçekleri görmelerini engellediğinden, davranişlarının ciddiyetini ve sonuçlarını tam olarak fark edemeyebilirler. Bu ayette Önemli bir noktaya dikkat çekilir: "Yol var ki, adamın önünde doğru görünür; fakat onun sonu, ölüm yollarıdır" (Süleyman'ın Meselleri 14:12) Yaratıcımızın tüm kanunları insanlara duyduğu sevgiyi yansıtırt, acı çekmemizi istemediğini gösterir. Cinsel ahlak ya da diğer davranişlarla ilgili Tanrı'nın standartlarına aldırış etmemek, insanları daha mutlu ve başarılı kılmamıştır. Diğer taraftan, Tanrı' nın kanunlarını uygulamak hem iyi bir yaşam sürmemize hem de gereksiz yere kendimize ve başkalarına zarar vermekten kaçınmamıza yardım eder. Eğer Allah'ın gözünde "iyi biri" olma isteğimizde samimiysek, o zaman O' nun rehberliğine uymak için elimizden geleni yapmalıyız... (Kısmen Yararlandığım kaynak Yehova'nın Şahitlerinin UYANIŞ adlı dergisidir.)
  3. İsa Peygamber hakiki dinin, o dinin gereklerini yerine getirenlerin yaşamından belli olacağını söyledi." Onları meyvelerinden tanıyacaksınız" dedi. " Her iyi ağaç iyi meyve verir" Dolayısıyla hakiki dinin gereklerini yerine getirenlerin inançlarından ve davranışlarından tanınacakları bellidir. Kusurlu olsalar da hatalar yapsalar da Tanrı'nın gerçek hizmetçileri toplum olarak Tanrı'nın isteğini yapmaya çalışırlar. Bu kişileri tanıtan özellikler şöyledir: 1- Öğrettikleri bilgilerin temeli Mukaddes Kitaptır: Bizzat Mukaddes Kitap'ta şöyle der: " Kutsal yazıların tümü Tanrı ilhamıdır ve öğretmek, yanlışı göstermek, düzeltmek ve doğruluk yolunda terbiye etmek bakımından yararlıdır. Bu sayede Tanrı Adamı her iyi iş için tam anlamıyla yeterli ve hazırlıklı olabilir" Hakiki dindeki inançların ve uygulamaların temeli insan görüşleri ya da gelenekleri değil, Mukaddes Kitaptır. İsa Peygamber öğretim verirken Tanrı'nın sözünü temel alırdı ve öğrettiği herşey Kutsal Yazılarla uyumluydu. Çoğu zaman ayetlerde alıntılar yapardı. Benzer şekilde Tanrı'nın gerçek toplumu da kendi fikirlerini öğretmez, öğrettikleri tamamen Kutsal Yazılara dayanır. 2- Sadece Tek gerçek Tanrı olan Yehova'ya tapınır ve onun ismini bildirirler: İşaya 42:8 de " Ben Yehova'yım, ismim odur" diye okuruz. İsa Peygamber de " Tanrın Yehova'ya tapacak ve yalnız ona ibadet edeceksin" demişti.(Matta 4:10) Yani Tanrı'nın gerçek hizmetçileri Yehova'dan başkasına ibadet etmez. Bu ibadetin kaps***** insanlara gerçek Tanrı'nın ismini ve nasıl biri olduğunu bildirmek de girer. 3- Tanrı'nın toplumundaki kişiler birbirlerine içten, çıkarsız sevgi gösterir: İsa peygamber " Aranızda sevgi olursa herkes benim öğrencilerim olduğunuzu bilecek" dedi. (Yuhanna 13:35) İsa'nın ilk takipçileri arasında böyle bir sevgi vardı. Tanrı'nın bizden istediği sevgi ırksal, ulusal ve sosyal engelleri aşar, ve insanları kopmaz bir kardeşlik bağı içinde bir arada tutar. Sahte dindeki kişiler arasında böyle sevgi dolu bir kardeşlik birliği yoktur. Hatta onlar ulusal ya da etnik farklılıklar yüzünden birbirlerini öldürüyorlar. İsa'nın gerçek takipçileri iman kardeşlerini veya başkalarını öldürmek için ellerine silah bile almaz. Elbette içten sevgi birini öldürmekten daha fazlasını kapsar. İsa'nın gerçek takipçileri zamanlarını, enerjilerini ve olanaklarını birbirlerini desteklemek ve teşvik etmek için özveriyle kullanır.Sıkıntılı zamanlarda birbirlerine yardım ederler ve başkalarına karşı daima dürüst davranırlar. Yaşamlarında Mukaddes Kitabın "Herkes için iyilik yapalım" öğüdünü uygularlar. ( Galatyalılar 6:10) 4- Gerçek Tanrı'ya tapınanlar İsa Mesih'i Tanrı'nın insanları kurtarmak için kullandığı kişi olarak kabul ederler: Mukaddes Kitap'ta Elçilerin İşleri 4: 12'de " Ondan başka kimse kurtuluş getiremez, çünkü Tanrı kurtulmamız için gök altında insanlar arasında başka birinin ismini vermemiştir" diye yazılıdır. İsa Peygamber itaatli insanlar için yaşamını fidye olarak verdi. Ayrıca O tüm yeryüzünü yönetecek Gökteki Krallığa Tanrı tarafından atanan Kraldır. Tanrı sonsuz yaşam istiyorsak İsa'ya itaat etmemizi bekliyor. Bu nedenle Mukaddes Kitap " Oğula iman edenin sonsuz yaşamı olur, Oğula itaat etmeyen ise yaşam görmeyecektir." der.(Yuhanna 3:36). 5- Tanrı'nın gerçek hizmetçileri bu dünyaya ait değildir: İsa peygamber " Benim Krallığım bu dünyaya ait değildir" demişti. (Yuhanna 18:36) Gerçekten de İsa'nın gerçek takipçileri hangi ülkede yaşarlarsa yaşasınlar dünyanın siyasi çekişmelerine karışmazlar. Bununla birlikte başkalarının siyasi bir partiye katılma, seçimlerde aday olma veye oy verme kararına karışmazlar. Onlar siyasi konularda tarafsızdır, fakat kanunlara uyarlar. 6- İsa'nın gerçek takipçileri insanlığın tek ümidinin Tanrı'nın Gökteki Krallığı olduğunu duyururlar: İsa Peygamber " Krallık hakkındaki bu iyi haber dünyanın her yerinde bütün milletlere şahitlik amacıyla duyurulacak ve son o zaman gelecek" demişti.(Matta 24:14) İsa'nın gerçek takipçileri, insanları, sorunların çözümünü bu dünyadaki yöneticilerden beklemeye teşvik etmez. Bunun yerine insanlığın tek ümidinin Tanrı'nın Gökteki Krallığı olduğunu duyururlar. Şimdi yukarıdaki bilgiler ışığında kendine şöyle sorun: HANGİ DİNSEL GRUBUN ÖĞRETTİĞİ TÜM BİLFİLER MUKADDES KİTABA DAYANIYOR? KİMLER YEHOVA'NIN İSMİNİ DUYURUYOR? HANGİ GRUP TANRI'NIN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE SEVGİ GÖSTERİYOR, iSA'YA İMAN EDİYOR? GÖKTEKİ KRALLIĞI TÜM MİLLETLERE DUYURAN TOPLULUK HANGİSİ? DÜNYADAKİ TÜM DİNLER İÇİNDE HANGİ DİN BU ŞARTLARIN HEPSİNİ KARŞILIYOR? Eğer samimi ve önyargısız bir şekilde araştırırsanız böyle bir grubun olduğunu görürsünüz, evet gerçekler bu grubun YEHOVA'NIN ŞAHİTLERİ olduğunu gösteriyor....
  4. Tanrı insanları cezalandırmak için doğal afetleri kullanmaz, bunu hiçbir zaman yapmadı ve de yapmayacak. Çünkü Mukaddes Kitap 1.Yuhanna 4:8'de söylendiği gibi Tanrı sevgidir. Tanrı'nın yaptığı herşey sevgisinden kaynaklanır. Sevgi masum insanlara zarar vermez, çünkü Mukaddes kitap "Sevgi komşuya kötülük yapmaz der". Eyub 34:12 de " Gerçek Allah kötülük etmez"der. Mukaddes Kitabın günümüzde depremlerin olacağını önceden bildirdiği doğrudur. Fakat bir meteoroloji uzmanı, önceden bildirdiği bir tayfunun yol açtığı zarardan nasıl sorumlu değilse Tanrı da felaketlerin yol açtığı yıkımlardan sorumlu değildir. Peki bu afetler Tanrı'dan gelmiyorsa neden oluyor? Bunun ilk sebebi bu dünyanın İblis Şeytanın denetiminde olmasıdır. Mukaddes Kitap 1.Yuh 5:19'da bunu açıklar. Şeytan insanlık tarihinin başlangıcında isyan etmiştir ve o zamandan bu yana kötülük yapmaktadır. Onun davranışlarına hırs ve bencillik hakim olduğundan bencillik üzerine kurulu bir ortam yaratmasına şaşırmamak gerekir. Günümüz dünyasının ortamı insanın sömürülmesine o derece göz yumuyor ki birçok savunmasız insan doğal olarak gelişen ya da insanların neden olduğu felaketlerin oluşabileceği yerlerde yaşıyor. Felaketlerin çoğu insan kaynaklıdır. Mesela rüzgar ve yağmur gibi doğa olaylarının felakete dönüşmesi büyük ölçüde insanın çevreyle ilgili cehaletinin, mühendislik konusundaki ihmalkarlığının, planlamadaki hatalarının, uyarılara aldırış etmemesinin ve yönetimdekilerin idari yetersizliklerinin sonucudur. Peki bizzat Tanrı'nın eliyle meydana gelen bir felaket var mı? Bundan sonra olacak mı? Mesela Nuh Peygamberin günlerindeki küresel TUFAN ve Lut'un günlerindeki SODOM veGOMORRA şehirlerinin yok edilişi bunlara iki örnektir, iki olay da bizzat Tanrı'dan gelmiştir. Bu Tanrısal hükümler ıslah olmaz kötü insanları yok etti, fakat Tanrı'nın gözünde iyi olan insanları korudu. Çok yakında Yaratıcımız kötülüklerle dolu olan bu dünyayı tıpkı Tufan'da olduğu gibi kötü insanlardan temizleyecek, Armagedon olarak bilinen bu olayla Tanrı'nın iradesine göre yaşayan insanlar cennet yeryüzünde yaşama imkanı bulacaklar, bu felaketten sağ kurtulmak istiyorsak bizler de şimdiden Tanrı'nın iradesine göre yaşamalıyız. Çünkü Armagedeon insanlık tarihindeki en büyük felaket olacak...
  5. Gerçekleri Öğrenmek İster misiniz? NEYLE ilgili gerçeklerden söz ediyoruz? İnsanların merak ettiği en önemli konulardan bazılarıyla ilgili gerçeklerden. Belki siz de şunlara benzer sorular soruyorsunuzdur : Tanrı bizimle gerçekten ilgileniyor mu? Savaş ve acılar bir gün sona erecek mi? Ölünce bize ne oluyor? Ölüler için ümit var mı? Dualarımın Tanrı tarafından kabul edilmesi için nasıl dua etmeliyim? Gerçek mutluluğu nasıl bulabilirim? Bu soruların cevaplarını nerede arardınız? İnsanlara sorarsanız, birbirinden farklı yanıtlar alırsınız, din adamlarına giderseniz çelişkili cevaplar duyarsınız, kütüphanelere ya da kitapçılara bakarsanız bu soruları yanıtladığını iddia eden binlerce kitap bulabilirsiniz. Ancak genelde kitapların içeriği birbiriyle çelişkilidir. Bazı kitaplarsa o an için geçerli görünür, fakat zamanla çağdışı kaldığı için yeniden düzenlenir ya da yerini yeni yayınlara bırakır. Ancak bu sorulara güvenilir yanıtlar veren bir kitap var. Bu kitapta gerçekleri bulabilirsiniz. İsa peygamber Tanrı’ya dua ederken şöyle dedi: “Senin sözün hakikattir” (Yuhanna 17:17). İsa’nın değindiği bu Söz, Mukaddes Kitaptır. Bu kitap Tevrat, Zebur ve İncil olarak da bilinir. Tanrı Bizimle Gerçekten İlgileniyor mu? BUNU SORMAMIZIN NEDENİ: Adaletsizlikle dolu acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Birçok din, acıların Tanrı’nın isteği doğrultusunda yaşandığını öğretiyor. MUKADDES KİTABIN CEVABI: Tanrı asla kötülüğe neden olmaz. Eyub 34:10 şöyle der: “Haşa ki, Allah kötülük ede, ve Kadîr haksızlık eyliye. ” Tanrı’nın insanlarla ilgili sevgi dolu bir amacı var. Bu nedenle İsa şöyle dua etmeyi öğretti: “Göklerdeki Babamız, . . . . . Gökte olduğu gibi yerde de Senin isteğin gerçekleşsin” (Matta 6:9,*10). Tanrı bizimle o kadar yakından ilgileniyor ki, bu vaadin gerçekleşmesi için büyük özverilerde bulundu (Yuhanna 3:16). Savaş ve Acılar Bir Gün Sona Erecek mi? BUNU SORMAMIZIN NEDENİ: Savaş sayısız can almaya devam ediyor. İnsanların acı çekmesi hepimizi derinden etkiliyor. MUKADDES KİTABIN CEVABI: Tanrı tüm dünyaya barış getireceğini bildiriyor. O’nun göklerde kurduğu yönetim tarafından yönetilen insanlar “artık cengi öğrenmiyecekler.” Tersine ‘kılıçlarını saban demirleri’ yapacaklar (İşaya 2:4). Tanrı tüm adaletsizlik ve acılara son verecek. Mukaddes Kitapta şu vaat bulunur: “[Tanrı] gözlerinden bütün gözyaşlarını silecek. Artık ölüm olmayacak, artık matem, feryat ve acı da olmayacak. [Günümüzdeki adaletsizlikler ve acılar da içinde olmak üzere] önceki şeyler geçti” (Vahiy 21:3,*4). Ölünce Bize Ne Oluyor? BUNU SORMAMIZIN NEDENİ: Dünyadaki dinlerin çoğu, insan öldükten sonra, görünmez bir kısmının yaşamaya devam ettiğini öğretir. Bazıları ölülerin yaşayanlara zarar verebileceğini iddia eder. Bazıları da Tanrı’nın kötüleri cezalandırmak için onları ateşli bir cehennemde sonsuza dek işkence çekmeye mahkûm ettiğini düşünür. MUKADDES KİTABIN CEVABI: İnsan ölünce yok olur. Vaiz 9:5 şöyle der: “Ölüler bir şey bilmezler.” Ölüler hiçbir şey bilmediğine, hissetmediğine ve yapmadığına göre, yaşayanlara zarar veremez ya da yardım edemezler (Mezmur 146:3,*4). Ölüler İçin Ümit Var mı? BUNU SORMAMIZIN NEDENİ: Mutlu bir yaşam sürmek ve hayatımızı sevdiklerimizle birlikte geçirmek istiyoruz. Ölen sevdiklerimizi yeniden görmek istememiz gayet doğaldır. MUKADDES KİTABIN CEVABI: Ölen insanların çoğu diriltilecek. İsa peygamber şu vaatte bulundu: “Mezarlarda olan herkesin onun sesini işitip çıkacağı zaman geliyor” (Yuhanna 5:28,*29). Diriltilenler cennet bir yeryüzünde sonsuza dek yaşama fırsatına sahip olacak ve böylece Tanrı’nın başlangıçtaki amacı gerçekleşecek (Luka 23:43). Bu vaadin kaps*****, itaatli insanların kusursuz sağlığa ve sonsuz yaşama kavuşması da girer. Mukaddes Kitap şöyle der: “Salihler yeri miras alır, ve onda ebediyen otururlar” (Mezmur 37:29). Dualarımın Tanrı Tarafından Kabul Edilmesi İçin Nasıl Dua Etmeliyim? BUNU SORMAMIZIN NEDENİ: Hemen hemen her dinden insan dua eder. Fakat birçok kimse dualarının yanıtlanmadığını düşünüyor. MUKADDES KİTABIN CEVABI: İsa kalıplaşmış sözlerle dua etmekten kaçınmamız gerektiğini söyledi. “Dua ederken aynı sözleri tekrar tekrar söyleme” dedi (Matta 6:7). Tanrı’nın dualarımızı dinlemesini istiyorsak O’nun istediği şekilde dua etmeliyiz. Bunun için Tanrı’nın isteğinin ne olduğunu bilmemiz ve buna uygun şekilde dua etmemiz gerekir. 1.*Yuhanna 5:14 şöyle der: ‘Tanrı, amacına uygun her dileğimizi dinleyecek.’ Gerçek Mutluluğu Nasıl Bulabilirim? BUNU SORMAMIZIN NEDENİ: Birçok insan para, ün ya da güzelliğin kendilerini mutlu edeceğini düşünüyor. Bu nedenle bunların peşinden koşuyor, ancak mutluluğu yakalayamıyorlar. MUKADDES KİTABIN CEVABI: İsa şu sözlerle mutluluğun nasıl elde edileceğini gösterdi: “Ne mutlu manevi ihtiyacının farkında olanlara” (Matta 5:3). Gerçek mutluluk yaşamdaki en önemli ihtiyacımızı, yani Tanrı ve amaçları hakkındaki gerçekleri bilme arzumuzu karşılamak için adım atmamıza bağlıdır. Bu gerçekler Mukaddes Kitapta bulunur. Bu bilgi, hayatta neyin gerçekten önemli neyin önemsiz olduğunu ayırt etmemize yardımcı olabilir. Karar ve davranışlarımıza Mukaddes Kitaptaki gerçekler doğrultusunda yön verirsek daha anlamlı bir yaşam süreceğiz (Luka 11:28).
  6. " Benim kendi inancım var, asla da değiştirmem. Zaten hangi dine mensup olduğunun bir önemi yok, ne de olsa hepsi aynı Tanrı'ya tapınıyor." Böyle diyen biriyle hiç karşılaştınız mı? Birçok kişi tüm dinlerin insanı Tanrı'ya götürdüğünü ve yaşamın amacını bulmayı sağladığını düşünür. Bazıları da her dinin iyi ve kötü yönleri olduğunu söyler; kimileri de hiçbir din Tanrı'ya giden tek yolun kendisi olduğunu iddia edemez diye düşünür. Böyle görüşler hoşgörülü olduğunu söyleyen ve tümvinançların eşit sayılması gerektiğine inanan günümüz toplumlarında yaygındır. Hatta bunun aksini düşünen insanlar bağnaz ya da dar görüşlü olarak görülebilir. Peki acaba dini ne olursa olsun herkes aynı Tanrı'ya mı tapınıyor? Kişinin hangi dine mensup olduğu fark eder mi? Bir ansiklopediye göre şu anda dünya çapında 9900 din ve mezhep var. İnsanlığın yaklaşık % 70'inin şu beş büyük dine mensup olduğu düşünülüyor: Budizm, İslamiyet, Yahudilik, Hristiyanlık ve Hinduizm... Eğer hepsi aynı Tanrı'ya tapınıyorsa bu beş dinin öğretilerinde,Tanrı'yı tanımlama biçimlerinde ve O'nun amacıyla ilgili açıklamalarında birçok ortak nokta olması gerekir. Peki ama gerçekler ne gösteriyor? Aslında büyük dinlerin temelde bazı ortak noktaları olduğu doğrudur. Çoğu adam öldürmemeyi, yalan söylememeyi, hırsızlık yapmamayı, ana babaya saygı göstermeyi öğretir. Ancak bu büyük dinler başka konularda özellikle de Tanrı'yı tanımlarken çok farklı şeyler öğretirler. Örneğin Hindular sayısız tanrıya tapınırken, Budistlerin kişiliğe sahip bir Tanrı'nın varlığından emin olmadıkları söyleniyor. İslamiyet ise tek bir Tanrı olduğunu öğretir. Hristiyanlar da bunu öğretir, fakat pekçok kilise aynı zamanda Tanrı'nın üçlü bir Tanrı olduğunu ileri sürer. Kiliseler arsında bile büyük öğreti farklılıkları vardır. Elbette birbirinden bu kadar farklı şeyler öğreten dinlerin insanı aynı Tanrı'ya yönelttiğini düşünmek mantıklı olmaz. Tüm dinlerin Tanrısı aynı olsaydı, her birinin gücünü insanlar arasında barış ve birlik sağlamak için kullanması gerekirdi. Peki gerçekler ne gösteriyor? Tarihe bakacak olursak dinler insanlığı birleştirmek yerine bölünmelere ve çatışmalara yol açmıştır, hatta pek çok insan dinler yüzünden hayatını kaybetmiştir. Gerçekler ortadadır. Dünyadaki dinler barış ve birlik getirmemiştir ve insanları aynı Tanrı'ya yöneltmezler... Tam tersine insanlığı bölmüş, Tanrı'nın kimliği ve ona tapınma şekilleri konusunda çelişkili bilgiler sunmuşlardır. Peki gerçek Tanrı'ya giden yolu nasıl bulacağız? Tanrı'nın gerçek hizmetçilerini nasıl ayırt debiliriz? İsa Mesih takipçilerine Tanrı'nın gerçek ve sahte hizmetçileriyle ilgili şöyle demişti: "İnsanlar hiç dikenlerden üzüm,ya da çalılardan incir toplar mı?nAynı şekilde her iyi ağaç iyi meyve verir, fakat her çürük ağaç kötü meyve verir. İyi ağaç kötü meyve veremediği gibi çürük ağaç da iyi meyve veremez. ... O halde onları meyvelerinden tanıyacaksınız." (Matta 7:16-20) Dolayısıyla gerçek hizmetçiler meyvelerinden yani işlerinden tanınacaklardı. Bununla birlikte aralarında onları gerçek hizmetçileri olarak tanıtacak kadar belirgin bir sevgi olmalı. Dolayısıyla Tanrı'ya gerçekten inanan insanların kimseyle savaşması düşünülemez bile, eğer bir kişi savaşa evet diyorsa demek ki o kişinin Tanrı'sı gerçek olamaz, çünkü Tanrı'nın en başta gelen emirlerinden biridir "Adam öldürmeyeceksiniz" emri. Malesef neredeyse tüm dinlerde savaş var... Evet, tüm dinlerden insanların aynı Tanrı'ya tapınmadığı açıktır. Fakat diğerlerinden ayrı duran tek bir grup var. Onlar Tanrı'nın sözünü öğreterek ve uygulayarak başka hiçir grubun ya da kurumun yapamadığı birşeyi başarıyorlar. Çeşitli dillerden, milletlerden, kültürlerden ve ırklardan insanların birlik içinde olmasını sağlıyorlar. Pekçok kişinin inandığı gibi tüm dinler Tanrı'ya ulaşmaz!!! Tanrı'ya ulaşmanın tek bir yolu vardır; çünkü doğru tektir.... Peki acaba sizin dininiz gerçek mi?Lütfen biraz düşünün ve araştırın....
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.