Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2009 Laplace?e ve klasik determinizmi yanlış.. Modern Determiniz,Kaos ve Kuantum oda yanlış---. KÜLLİ İRADE. Var olan her şey bir plan ve tasarımdır ve bu plan,tasarımı yapan bir ?NEDEN? nedir? CÜZİ İRADE? Bu planlı yapılanmada ?Kainat ve İnsan? Bilinç ve İrade sahibi olarak yanlız İnsan? ?Bütün kainatı insan için, insanı kendim için yarattım. Hadis?. Ve yaratılan İnsan determinizm diyecek sonra kaos diyecek ama Kuantuma geldiğinde Atom altı incelemesine ve dur diyecek, determinizm ve Laplace tarihte kaldı? Determinizm?in bilime faydası; Güneş tutulması vs vs? Gerisi teferruat Bu konuda çok yazı yazdım isteyen şimdi vereceğim topiklere gidip okuyabilir... Bu kadar yeter zannedersem... Kul huva?llah sübhana?llah vird eylesem Bir ü barım didarıngnı körer min mü Başdın ayağ hasretingde derd eylesem Bir ü barım didarıngnı körer min mü Altmış üçe yaşım yetti, geçtim ******; Hak emrini muhkem tutmadım, kendim cahil; Oruç, namaz kaza kılıp oldum kâhil; (Erişkin) Kötüyü izleyip iyilerden geçtim işte. AHMET YESEVİ Müslüman?ım diyen kişi şartı nedür bilse gerek Tanrınun buyruğın tutup beş vakt namaz kılsa gerek Tanla turup başun kaldur elleruni suya daldur Tamudan azadlu oldur kullar âzad olsa gerek Öyle namâzın kılasın her ne dilersen bulasın Nefs düşmanın öldüresin nefs hemişe ölse gerek Ol ikindiyi kılanlar arı dirlik dirilenler Olardur Hakk?a irenler daim Hakk?a irse gerek Ahşamdurur üç farıza tağca günahun eride Eyü amellerün sana şem?ü çırağ olsa gerek Yatsu namazına ol hazır hâzırları sever kadir İmanun eksiğin bitir iman piş-rev olsa gerek Her kim Müslüman olmadı beş vakt namazı kılmadı Bilün Müslüman olmayan ol tamuya girse gerek Yunus Emre Divanı,s:75) Farkı,farkedenler anlar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2009 Laplace determinizmi modern determinizm tarafından kabul görmüyor. Ondan hemen sonra gelen Henri Poincaré modern determinizmin öncüsüdür. Modern determinizmin üç kurucusu vardır: Hadamard, Duhem ve Poincaré. Laplace işin neresinde? Klasik determinizm ile modern determinizmin tam geçiş noktasını tutar. Napolyon ile konuşmasında görüldüğü gibi klasik bir determinist değildir. Ama etkisinden tam kurtulduğu da söylenemez. Esasen bir köylü çocuğu olmanın, bir aristokrat olmamanın ezikliğini nedense hiç atamamıştır. O yıllarda "köylüden bilimci felsefeci mi olur, bilimci felsefeci dediğin asil bir soydan gelecek" diye bir anlayış var mıydı bilmiyorum. Muhtemelen vardı. Laplace kökeninden daima utanarak hayatını tamamladı. Bilemiyorum... Üzücü bir durum. Her neyse, modern determinizm Laplace savını reddetmiştir. Onu durduğu kritik noktaya rağmen klasik determinist saymıştır. Ben durduğu o kritik geçiş noktası nedeniyle saygıyı hakettiğini düşünüyorum. Napolyon'a verdiği yanıt da aynı durduğu nokta gibi kritiktir. Bu yanıtla nasıl bir tanrı inancına sahip olduğunu anlamak mümkün olmuyor. Maslahata mı gitti, diplomatik veya kaçamak yanıt mı verdi, yoksa düşüncesinin özünü mü ifade etti, bunu bilmeyi isterdim. Böyle ünlü sözlerin arka planını çok merak ederim. Örneğin Einstein'in çok ünlü "tanrı zar atmaz" sözü ile ne demek istediğini ölesiye merak etmişimdir. Bence düşüncesinin özünü ifade etti. Napolyon'dan çekindiğini sanmıyorum. Belki de "tanrının hiç işi gücü yok mu?" demek istemiş bile olabilir. Ancak bildiğim bir şey var, bu tavır en modernine kadar tüm deterministlere yansımıştır. Hiç birinin net bir biçimde materyalist bir diyalektik geliştirmediklerini izliyorum. Tanrıyı inkar etmekten kaçınır, ama tanrının sözünü de etmezler gibi bir tavırları var. Ağzından determinist olduğunu belirten bir söz duymadım, ama felsefi olarak görüşü sorulsa determinist olduğundan kuşku duymadığım Richard Dawkins, ki ateist olarak bilinir, o bile "muhtemelen tanrı yok!" diyor... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2009 Ağzından determinist olduğunu belirten bir söz duymadım, ama felsefi olarak görüşü sorulsa determinist olduğundan kuşku duymadığım Richard Dawkins, ki ateist olarak bilinir, o bile "muhtemelen tanrı yok!" diyor... Muhtemelen,raslantısal,varsayımsal,gibi yakıştırmalar bildik 19.yüzyıl pozitivizm'im sloganik takıntılarıdır bütün beklentilerini (teori) şanş faktörü içine hapsetmiş düşünce biçimi... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2009 Kişisel olarak ben de tanrı hakkında yargı üretmekten kaçınırım. Tanrının varlığı hakkında olduğu kadar, yokluğu hakkında spekülasyon üretmeyi de ancak bir mecaz, yazım sanatı, kurgulama, fikir egzersizi gibi durumlar için geçerli kabul ederim. Oturup ciddi ciddi bunun tartışmasını yapmak, bir tarafa bir grup oluşturup varlığını, diğer tarafa bir grup oluşturup yokluğunu savunmak akıllıca bir iş değildir. En azından bir okul münazarası olmak için iyi bir konu seçimi değil. Tanrıyı inkar çoğu kez öfkenin sonucudur. Çünkü dünyaya ve olaylara baktığımızda aklı başında bir tanrı böyle yaratmaz veya böyle yönetmezdi diye düşünebiliriz. Fakat bu yine de tanrının yokluğunu kanıtlamaktan uzaktır. Nihayetinde belki bu dünya acemi bir tanrının staj yeri, veya tanrının acemilik dönemindeki başarısız denemelerinden biri, ya da öfkelenip yüzüstü bıraktığı bir dünya da olabilir, böyle olmadığı kanıtlanamaz. Agnostisizm bu yönlerden hayli popülerlik kazanmıştır, ateist olmaktan kaçınan bir çok kişi agnostisizmi yeğlemiştir. "Muhtemelen yok" ifadesinin altında bu nedenler yatıyor. Bunun korku ile ilgisi yok, tanrı çarparsa ya bi de varsa, yamultursa gibi endişelerden kaynaklı değil... Milenyumda bilgisayarların küresel bir sistem krizine gireceğinin ve bilişimsel yapının çökeceğinin söylendiği günlerde şöyle bir fıkra üretilmişti: Tanrı kıyameti milenyumda koparmaya karar verir ve bunu üç önemli insana bildirir. Hemen ardından Gorbaçov asık suratla Duma'da konuşur: -"Durum kötü, birbirinden kötü iki haberim var: Birincisi tanrı varmış, ikincisi kıyameti koparmaya karar vermiş!" O sırada Kongre'de konuşmakta olan Clinton ise: -"Bir iyi, bir kötü haberim var: İyisi, ABD dünya egemenliğini asla kaybetmeyecek, kötüsü, milenyumda kıyamet kopacak!" diyormuş. Bu sırada Bill Gates ise Microsoft yönetim kurulunda coşkulu bir konuşma yapıyormuş: -"Millet, haberler süper. Birbirinden mükemmel iki haberim var: Biri, dünyanın en önemli üç kişisinden biriyim, ikincisi, milenyum sorunumuz olmayacak!" Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2009 Yazıya fıkra ile başlamak iyi birde bu fıkra cevap teşkil ederse daha iyi. Şimdi soğuk savaş döneminde bir ABD başkanı Sovyetleri ziyaret ediyormuş. Malum soğuk savaşın önemli propaganda aletlerinden biri karşı tarafı zor durumda bırakan olaylar ve bakın sizin başkanınız ne durumlara düştü durumuda var. Sovyetleri ziyaret eden ABD başkanına bir ziyafet verilmiş ve bu ziyafette ABD başkanından Piyano çalması’da istenmiş ve başkan Piyanonun başına geçtiğinde tuşlardan birinin KIRMIZI olduğunu fark etmiş yani tuşların hepsi beyaz ama biri kırmızı ve o tuşa’ta bir numara olacağını uyanmış fakat çaldığı her ne ise o tuşa basmadan çalınamıyor ve tuşa basmış aniden kendini yerde bulmuş tuş bir mekanızma ile başkanın oturduğu sandalye ile bağlantılı imiş ve tuşa bastığı an başkanı üzerinden atmış tabiî ki ABD başkanının düştüğü durum ve Sovyetlerin sevinci malum. Gel zaman git zaman bir Sovyet başkanıda ABD’i ziyarete gitmiş ve aynı seronomi Sovyetlerin başkanına’da uygulanmış ve en sonunda Piyanonun başına oturmuş Sovyet başkan üstelik Piyanonun tuşlarından biride KIRMIZI imiş,başkan ister,istemez kırmızı tuşa basmış fakat ne sandalyeden yere düşmüş,nede herhangi bir olay ziyafette olmamış bunun üzerine Sovyet başkan bir şey olmuyor diye habire Kırmızı tuşa basıp,basıp gülümsüyormuş, Sonunda müzik bitmiş ve Sovyet başkan ABD’li muhataplarına sormuş bizim piyanodaki KIRMIZI tuşa basan sandalyeden düşerken sizin piyanodaki Kırmızı tuşa ben defalarca bastığım halde bir şey olmadı acaba neden demiş Sovyet başkanın ABD’li muhatapları başkana, sizin KIRMIZI tuş sandalyeyi harekete geçirip üzerindekini atarken,bizim KIRMIZI tuş nükleer füzeleri harekete geçirdi ve siz her tuşa bastığınızda Sovyetlere bir nükleer füze gönderdiniz demişler… Şimdi fıkraya,fıkra ile cevap iyide,eğer fıkrayı ciddiye alıp cevap yazmak olmaz olay şirazeden çıkar bu durumda bizde Bill Gates’i konuşturarak sonunu bağlayalım. Millet; ben Microsoft’u kurdum Aklım ve İrademle ve Aklı ve İradeleri ile ABD ve Sovyetler birbirini yiyorlar birde Agnostisizm’ci takılanlar var ve Determiniz’min ne modernine nede klasik öğretisine uyuyorlar sorun şuki agnostik düşünce; insanın bilme yetisinin sınırlı olduğunu ve bu nedenle, görülebilenin ardındaki hakikati yakalayamayacağını savunur ama İnsanın nasıl oluştuğu ve Bilinç ve İradesinin nasıl varolduğu hakkında BİLME YETİSİNİN üzerine bir sürü teori ortaya atar, şimdi determinist düşünce agnostik takıldımı bu ister klasik ister modern determinist olsun yine gelip İRADE’ye tosladığının bir kanıtı oluyor, nasılmı madem agnostik Düşünce bilmekten, YETİ’ye (BİLİNÇ) sığınıp görünemeyenin ardına bakmanın yine bu sefer sınır koyarak Yeti (BİLİNÇ,İRADE) sığınıp hakikatin yakalanamayacağını savunmak üstelik DETERMİNİST olmak hem modern hem klasik anlamda beni şaşkına uğratıyor… Bitti… Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2009 Bu sevdiğim bir fıkra ama daha iyi anlatabilirsiniz, şöyle: Sovyetleri ziyareti sırasında Kremlin'de ağırlanan ABD başkanını bir salona alıp biraz beklemesini rica etmişler. Salonda bir piyano olduğunu gören başkan piyano çalmayı çok sevdiği için beklerken hemen piyanonun başına geçmiş. Fakat dikkatini kırmızı bir düğme çekmiş. Üzerinde "bu düğmeye dokunmayınız" yazıyormuş. Merak bu ya, ucunda ölüm yoktur deyip düğmeye basmış. Basar basmaz da kapak açılıp bir yumruk çıkmış, başkan kendini yerde bulmuş. Üstünü başını düzeltmeye çalışırken Sovyet lideri alaycı bir gülümsemeyle içeri girmiş: -"Sayın başkanım, o kadar da yazdık, okuma yazmanız da mı yok?" diye alay etmiş. Başkan hiç sesini çıkarmamış. Görüşmeden sonra o da Sovyet liderini ABD'ye davet etmiş. Sovyet lideri ABD'ye geldiğinde Beyazsaray'da bir salona alınmış ve beklemesi rica edilmiş. Salonda bir piyano olduğunu görünce: "Bu Amerikalılarda hiç zeka yok. Aynı numara yapılır mı?" diye düşünmüş. Yaklaşıp bakınca bir kırmızı düğme ve "lütfen kesinlikle dokunmayınız!" uyarısı görünce "Bari biraz yaratıcı olsaydınız" diye mırıldanmış. Bastonunu çıkarıp uzaktan düğmeye basmış. Fakat hiç bir şey olmamış. "Anlaşılan beni mahcup etmek istemişler" diye düşünmüş. ABD başkanı içeri girince: -"Sayın başkan, size Sovyetlere geldiğinizde kaba davrandık, kusurumuza bakmayın, lütfen Sovyetler'e tekrar gelin de kabalığımızı telafi edelim" deyince ABD başkanı anlamsız bir yüz ifadesiyle: -"Sovyetlere mi? Hangi Sovyetler? diye sormuş... Bu tür fıkralara "jetonlu fıkra" denir. Açıklama yapılmaz. Muhatabın bir kaç saniye düşündükten sonra gülmesi beklenir... Diğer konular tabii ki düşünsel özgürlük kapsamında herkesin kendine ait bir felsefesinin olabileceği özgür konular. Uzun uzadıya tartışılmasını çok da anlamlı bulmuyorum, açıkladığım gibi... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2009 Orjinal olan benim yazdığım ve unutmuştum birden aklıma geldi bazı yerleri benden olabilir... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2009 Bu tür anlatımlar ortalıkta dolaşa dolaşa o kadar çok şekil değiştirir ki, orijinal diye bir şey pek söz konusu olmaz. Yalnız tabii benim herkesin kendi özgür ve özgün inancı diyerek tartışılmasını fazla doğru bulmadığım konu, teizm, ateizm, agnostisizm inançları. Bunların birbirini ikna etmeleri pek mümkün değildir. Yoksa determinizmi tartışma dışı tutmayı hiç düşünmedim, düşünmem. Ancak bu konuyu ben de defalarca ortaya koymuş olduğum için, tekrarını gereksiz görüyorum. Ancak çok kısaca söylemem gerekirse, determinizmin başta gelen savı, tesadüf diye bir şeyin olmadığıdır. Çünkü nedensellik bağı ile birbiri ile ilintili olmayan hiç bir şey yoktur ki tesadüf olabilsin. Tesadüf adı verilen, ardındaki nedenselliğin bilinemediği durumdur. Küllisini külsüzünü bilmem, ama determinizmin irade karşıtı olduğu, iradeyi yadsıdığı iddiası doğru değildir. Bilinç sorunu elbette ki evrenin, dolayısıyla determinizmin en önemli sorunudur. Bilincin tanrı iradesinin yansıması olduğunu söyleyerek sorunu çözmüş olduğunu sanmak, determinizm açısından koca bir hiçtir. Böyle bir çözümle asla yetinilemez. Bu, şirketin cirosunun niye düşük olduğunu, geçen mali yıldan borç yükü devraldığı ile açıklamak gibidir. "Borç yükü niye oluşmuş" sorusunu "Orasını kurcalama" ile geçiştirmek gibidir. Hani soruşturmalar "ucu nereye dayanırsa dayansın sürdürülecek" denir ya! Determinizm nedenselliği sorgulama çabasında tanrı veya başka bir sınır tanımaz... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2009 Küllisini külsüzünü bilmem, ama determinizmin irade karşıtı olduğu, iradeyi yadsıdığı iddiası doğru değildir. Bilinç sorunu elbette ki evrenin, dolayısıyla determinizmin en önemli sorunudur. Bilincin tanrı iradesinin yansıması olduğunu söyleyerek sorunu çözmüş olduğunu sanmak, determinizm açısından koca bir hiçtir. Böyle bir çözümle asla yetinilemez. Bu, şirketin cirosunun niye düşük olduğunu, geçen mali yıldan borç yükü devraldığı ile açıklamak gibidir. "Borç yükü niye oluşmuş" sorusunu "Orasını kurcalama" ile geçiştirmek gibidir. Hani soruşturmalar "ucu nereye dayanırsa dayansın sürdürülecek" denir ya! Determinizm nedenselliği sorgulama çabasında tanrı veya başka bir sınır tanımaz... Bilinç Evren ve determinizim arasında en önemli sorun olduğunu yazmak büyük aşama? Bilincin Evrende?ki yansıması neyin sonucudur? Madde?mi,değil o zaman determinist düşünce modern?i,klasiği ile fos çıkmıştır sebebi 21. yüzyıl bilimsel verileri ile Evrenin bir başlangıcı olduğu ve bir sonu olacağını dolayısı ile bu başlangıç ve sonucun bir NEDEN?i olmasının gerektiğini,bu gerekliliğin bir plan dahilinde olması ise zaten İRADE olmadan,olmayacağı aşikar dolayısı ile KÜLLİ İRADE yazdığımız zaman olayı küllisi,külsüzü mizahı ile kılıflayıp determinizm açısından bir hiçtir yazmak abesle iştigaldir sebebi zaten determiniz iflas etmiş bir düşünce olarak fikir beyan etmesi olanaksız o zaman bize düşen iyi determinist?ler deterministlere demektir yolunuz açık olsun ve mutlu olun? Şirket cirosu için;orasınıda kurcalama demek AHLAKİ İRADE?DİR,ben kurcalıyacağım? Ucu nereye varırsa varsın demekte NEDENSELLİĞİ sorgulama determinist düşünceyi haklı çıkarmaz sebebi bu olayıda sorgulayan cüzi İRADE "Hiç bir şey kendi kendisinin nedeni olamaz. Çünkü, nedenin kendisi, oluşandan öncedir." (Farabi) prensibince KÜLLİ İRADEYE tabiidir dolayısı ile ve 21. yüzyıl verileri ile madem Evren?in bir başlangıcı ve sonu var üstelik bu Evren?de Madde?nin üretemeyeceği bilinç sahibi İnsanoğlu var ****? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2009 Determinizmin tabii ki hayallerinde dikensiz gül bahçeleri yaratanlarla bir işi olmaz. "İrade nerden geldi?" sorusu "Külden geldi, dumandan geldi..." ile geçiştirilebilecek bir soru olsa, biz çoktan amennayı çekerdik. Yok yani, çözümü olan bir sorun için uğraş verecek mazoşist miyiz yahu? Bir atomaltı parçacığı daha bulmak ve "her şeyin teorisi"ne bir adım daha yaklaşmak için 27 kilometrelik tünel, apartman büyüklüğünde dedektörler, süper güçlü mıknatıslar yapılmış, dikensiz gülcülere göre fasa fiso. Bulacakları iki "hmmm..." diyecek bir bilgicik, değil mi? Hazırlop çözümcü külcülere göre çemberimde gül oya, gülmedim doya doya... Siz buyrun dikensiz gül bahçenizi hayal etmeye devam edin. Biz bu varlık evrenini çözümü zor sorunları ile birlikte sevdik! Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2009 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2009 Determinizmin tabii ki hayallerinde dikensiz gül bahçeleri yaratanlarla bir işi olmaz. "İrade nerden geldi?" sorusu "Külden geldi, dumandan geldi..." ile geçiştirilebilecek bir soru olsa, biz çoktan amennayı çekerdik. Yok yani, çözümü olan bir sorun için uğraş verecek mazoşist miyiz yahu? Bir atomaltı parçacığı daha bulmak ve "her şeyin teorisi"ne bir adım daha yaklaşmak için 27 kilometrelik tünel, apartman büyüklüğünde dedektörler, süper güçlü mıknatıslar yapılmış, dikensiz gülcülere göre fasa fiso. Bulacakları iki "hmmm..." diyecek bir bilgicik, değil mi? Hazırlop çözümcü külcülere göre çemberimde gül oya, gülmedim doya doya... Siz buyrun dikensiz gül bahçenizi hayal etmeye devam edin. Biz bu varlık evrenini çözümü zor sorunları ile birlikte sevdik! Bizde öyle sayın Demirefe..çözümü zor fakat mutlaka çözülebilir problemleriyle birlikte sevdik Hayatı.. Çözümü açılımı anlamı manası MAKSADI olmayan hiç bir şey yok..var diyenler çıkabilir elbette.. Anlamsız manasız vede MAKSADSIZ yani BOŞ bir HAYAT değil yaşadığımız.. Dinleri ve felsefesini bu güne taşıyan efendi abilere müteşekiriz..bu gün Dinleri ve felsefelerini inceleyip Fikrini ortaya koyanlarada çok teşekkür ederiz.. Alıntı
Φ arci Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 "HZ. MUHAMMED BİZİM MODELİMİZ" Bu baslik cok dogru olmasi lazim.. Bilhassa Muhammedin izini yakinca takip edenler icin. Sarvnaz Chitsaz , Tehran, Iran'da dogan bu kadinin hazirladigi "kadinlara karsi siddet" konusundaki raporunda gorulenler: +++ Iranda bakire bayanlar idam edilmeden once, kizliklari alinir, muhafızlar tarafindan. Islam dinine gore inanirlarki, bakireler cennete gidebilir ve bunu onlemek icin Kizlarin muhafizlar tarfindan tecavuze ugrarlar. Muhafiz bu tecavuzu idam edilmeden onceki gece yapar, idam edildigi gun, bu kadinin evlilik belgesi, onun ailesine gonderilir. +++ Halan Taşlama vardir Iranda. Bu taşlamakla oldurmek 1979 den beri tekrar başlamiştir. +++ Kucuk kiz cocuklar satilir Iranda. Evlilik kontratlari yapilir cocuklari satmak icin. Fakirlik yuzunden, cocuklar $33 e bile satilmistir. Kaynak: -http://www.uri.edu/artsci/wms/hughes/mhviran.htm- her kaynağa inanma,önce araştır sonra yaz,bekliyorum!!!!!!!!!!!!! Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Determinizmin tabii ki hayallerinde dikensiz gül bahçeleri yaratanlarla bir işi olmaz. "İrade nerden geldi?" sorusu "Külden geldi, dumandan geldi..." ile geçiştirilebilecek bir soru olsa, biz çoktan amennayı çekerdik. Yok yani, çözümü olan bir sorun için uğraş verecek mazoşist miyiz yahu? Hayatın dikensiz gül bahçesi olması İnsan için değildir sebebi’de zamanında durağan evren modeli ve determinist anlayışı şekillendiren ve İnsan için bilinen en eski tarihten beri putperestliği savunan görüşün ortak özelliği inançsızlığı temel alıp yaymaktı bu durumda İRADE’ye külden geldi,dumandan geldi ve geçiştirelemeyecek bir olay olduğunu yazmakta ilerlemedir ha determinist düşüncenin Amenna çekip,çekmemesi ve mazoşist olup olmaması’da durumu kurtarmaz sebebi Artık Evrende 5. boyut tartışılıyor biline… Bir atomaltı parçacığı daha bulmak ve "her şeyin teorisi"ne bir adım daha yaklaşmak için 27 kilometrelik tünel, apartman büyüklüğünde dedektörler, süper güçlü mıknatıslar yapılmış, dikensiz gülcülere göre fasa fiso. Bulacakları iki "hmmm..." diyecek bir bilgicik, değil mi? Hazırlop çözümcü külcülere göre çemberimde gül oya, gülmedim doya doya... Her şeyin teorisi’ne bir adım daha yaklaşmak için CERN deneyi Determinizmin belasıdır dolayısı ile dikensiz gül bahçesi olayını yaşayan,yaşatan materyalist Dünya görüşü burada her zaman olduğu gibi bir darbe daha yiyecektir. Cern olayına kimse fasa,fiso dememiştir diyemezde ve kara bahtım,kem talihim takılan materyalistler dışında ha birde modern’i ve klasiği ile deterministler… Siz buyrun dikensiz gül bahçenizi hayal etmeye devam edin. Biz bu varlık evrenini çözümü zor sorunları ile birlikte sevdik! Bizim dikensiz gül bahçemizde İMTİHAN ve ADALET vardır bundan dolayı’da İnsan hem bilim,hem İlim yapar İRADESİ ile yoksa at ortaya bir teori yat üstüne ve biz bu Evreni sorunları ile sevdik de ne ala hampadan,rampa ... Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47) Gerisi teferruat… Bizde öyle sayın Demirefe..çözümü zor fakat mutlaka çözülebilir problemleriyle birlikte sevdik Hayatı.. Sizin oralarda "ezoterik" Cern olayına nasıl bakarlar... Mesela "KABZ" hali varmıdır veya inisiyasyon takılırlarmı... Dinleri ve felsefesini bu güne taşıyan efendi abilere müteşekiriz..bu gün Dinleri ve felsefelerini inceleyip Fikrini ortaya koyanlarada çok teşekkür ederiz.. Taşıyana değil taşıtana bakmak gerek... SUPHANALLAH LAİLAHEİLLELLAH AMENNA VE SADDAKNA Alıntı
Φ K A R A G Ü M R Ü K Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Bütün yapılan bu İlim,Bilim hepsi dikensiz gül bahçesi için değilmi.Birileri hayal edecek,diğeri bu hayali gerçek edecek. Hayal edenlerde bu eylemi gerçekleştirenlerede Teşekkür edecek. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 "HZ. MUHAMMED BİZİM MODELİMİZ" Bu baslik cok dogru olmasi lazim.. Bilhassa Muhammedin izini yakinca takip edenler icin. Sarvnaz Chitsaz , Tehran, Iran'da dogan bu kadinin hazirladigi "kadinlara karsi siddet" konusundaki raporunda gorulenler: +++ Iranda bakire bayanlar idam edilmeden once, kizliklari alinir, muhafızlar tarafindan. Islam dinine gore inanirlarki, bakireler cennete gidebilir ve bunu onlemek icin Kizlarin muhafizlar tarfindan tecavuze ugrarlar. Muhafiz bu tecavuzu idam edilmeden onceki gece yapar, idam edildigi gun, bu kadinin evlilik belgesi, onun ailesine gonderilir. +++ Halan Taşlama vardir Iranda. Bu taşlamakla oldurmek 1979 den beri tekrar başlamiştir. +++ Kucuk kiz cocuklar satilir Iranda. Evlilik kontratlari yapilir cocuklari satmak icin. Fakirlik yuzunden, cocuklar $33 e bile satilmistir. Kaynak: -http://www.uri.edu/artsci/wms/hughes/mhviran.htm- Bunları okurken,gerçekten de "olmaz be bu kadar" dedim.Der demez de kendi ülkeme baktım önce,sonra ahlaki yobazlığın yaşandığı coğrafyalara çevirdim yüzümü...."deveye neren eğri demişler;deve,nerem doğru demiş." kıssadan hisse,kendimize dönelim. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Bizim buralarda kabız olundumu müshil kullanılır..yaşamayana yaşananı anlatmak gerdeğe girmeyene gerdeği anlatmak..köre maviyi sarıyı kırmızıyı anlatmak gibi bir şey.. Kim ne anlatıyorsa kim ne yazıyorsa İÇ,indekini yani kafasındakini yazıyor..fakat bu kafaya bu yazılanlar kimden ve nereden geldi..elbette bizden önce yaşamış ve deneyimlemiş olanlardan..değilmi..değilse değil deyin..işte biz bir toplamız..biz birikerek büyüyen BİLGİDEN başka bir şey değiliz.dayatmayın..paylaşın.. Gelecek nesillere bize bırakılan gibi VERİ tabanı bırakın..o verilerle hayatlarını daha kolay ve daha güzel YAŞASIN,lar.. Aynen bizler gbi.. :D Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Bizim buralarda kabız olundumu müshil kullanılır..yaşamayana yaşananı anlatmak gerdeğe girmeyene gerdeği anlatmak..köre maviyi sarıyı kırmızıyı anlatmak gibi bir şey.. Kim ne anlatıyorsa kim ne yazıyorsa İÇ,indekini yani kafasındakini yazıyor..fakat bu kafaya bu yazılanlar kimden ve nereden geldi..elbette bizden önce yaşamış ve deneyimlemiş olanlardan..değilmi..değilse değil deyin..işte biz bir toplamız..biz birikerek büyüyen BİLGİDEN başka bir şey değiliz.dayatmayın..paylaşın.. Gelecek nesillere bize bırakılan gibi VERİ tabanı bırakın..o verilerle hayatlarını daha kolay ve daha güzel YAŞASIN,lar.. Aynen bizler gbi.. :D :D Dayanamadım dayı, Sana bir çiçek daha bu akşam: Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2009 GÖNÜL bahçesi sahipleri çömerttir..Dostlarına çiçeklerini verir.. çiçeğin değerini bilenlerde Teşekkürü borç bilir..teşekkür ederim dayım.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Dil esirin olduğu günden beri azâdedir Mâsivaya bağlanırmı bağlanan vicdan sana -M Naci- Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde -Ziya Paşa- Bucephale adında ünlü bir at vardı. Üzerine kimsenin binmesine izin vermeyen hırçın bir at, Büyük İskender'e hediye edilmişti. İskender atın huysuzluğunun sebebini aradı ve çok geçmeden buldu. Bucephale'in kendi gölgesinden ödü patlıyordu; hayvan sıçrıyor,gölge sıçrıyor,korkununda bir türlü sonu gelmiyordu. Bunun üzerine İskender,hayvanın yüzünü güneşe doğru çevirdi; gölgesi ardında kalan hayvan'da huysuzluğu bıraktı. Kısadan hisse... Saygılar sunarım. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Tam yanıt vereyim diyordum Bizim buralarda kabız olundumu müshil kullanılır..cümlesini okuyunca bundan iyi yanıt olmaz diye vaz geçtim :DDayanamadım dayı, Sana bir çiçek daha bu akşam: Ben de bu çiçeğe katılıyorum... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Yalnız açıklanması gereken birkaç konu var. Birincisi; modern determinizm tüm soruların yanıt bulacağı bir gün gelmeyeceğini kabul eder. Evren sonludur ve son gününde, eğer hâla insan varsa yanıt bulamadığı sorular olacaktır. Tek evren yoktur, paralel evrenler ya da gazozda köpüren kabarcıklar gibi evrenler vardır. Gazoz kabarcıklarının genişleyip sona ermesi gibi evrenlerin de varlıkları belli sürede son bulur. Evrenin sınırı gözlemlenemediği için, başka boyutta olmaları ya da boyutların kavranamaz oluşundan dolayı başka evrenler de gözlenemez, bunlar sadece kuramdır. Modern determinizmin klasikten en önemli farkı budur. Laplace tam bu noktada klasik determinist sayılmıştır. Yeri gelmişken Farabi İslam tarihinin en önemli deterministidir. Kendisine son derece saygı duyarım. Onu anlasak ve geliştirsek, çok başka bir konumda olurduk. Gazali bağnazlığı bu büyük ışığı perdeleyip karartmıştır ne yazık ki. Yetmemiş, onu izleyen İbn Sina'yı da karartıp bilimi İslam coğrafyasından kovmuştur. Yoksa İslam coğrafyası Cabir, Ebül İz gibi çok önemli bilimciler yetiştirmiştir. Dolayısıyla durağan evren modelini eleştiri konusu yapmanın hiç bir anlamı yoktur. Bugün evren durağandır diyen tek determinist bulamazsınız. Görüş ve düşünceler haliyle evrilir, o nedenle geçmiş düşüncelere yönelik eleştirileri bugün tekrarlamak, takılmış CD (eski teknolojiye göre konuşursak plak) sendromudur. Bu tıpkı evrim teorisini eleştirirken Lamarkçı hipotezlere yüklenmek gibidir. Darwin Lamarkçılığı geliştirdiği gibi, Einstein de Newton durağan evrenini tabii ki geliştirdi. Newton da yaldızlı mermer gibi yıldızlar gömülü kristal gök katı kürelerini paramparça etmiş, bilim tarihinin en büyük sayılan devrimini yapmış dahi deterministlerin en büyüklerindendir. "Fizik, kendini metafizikten sakın" ünlü sözü ona aittir. Bilim tarihinde bu değişimler olağandır. Kimse Kopernik'e "amma bilgisizmiş, hiç güneş evrenin merkezi olur mu?" demez. Çünkü o dünyayı merkeze koyan anlayışı yıkarak en büyük devrimlerden birini gerçekleştirmiş bir dahidir. Halbuki henüz gökte kristal gök katları olmadığını bilmiyor, kristal gök katları üzerine kitap yazıyordu. Her görüş içindeki çağa göre değerlendirilir. CERN'den beklenen en önemli sonuç, kuantumu determinizme eklemlemektir. Kuantumun determinizmi yıkacağı beklentisi son derece spekülatif ve ciddi bilimcilerin ihtimal vermediği bir savlamadır. Bugün bile bilinen kuantum ilkelerin determinizmi dışlamadığını kanıtlayan sayısız bilimsel makale yayınlanmıştır. Determinizmin gücü, kendi aleyhine çalışmasından gelir. Kendini çürütmeye çalışarak kendini kanıtlar. Geçersiz kılınamadığı her girişim, determinizme bir kanıt daha ekler. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Sn. Demirefe.. Gezegenler arasındaki uzaklık ile doğru orantıda bir uzaklık var ise,gezegenler gibi yuvarlak olan KAFALARDA,anlaşılmak ve anlamak o kadar zordur.. İNSAN anlaşılmadan hiç bir şey için gerçek anlamda ''ben bunu anladım''diyemeyyiz..Kendini bilmeyen,yani kendisiyle tanışmayan karşısındakini asla tanıyamaz.. tanışılacak İNSAN her kişinin KENDİSİ..başkaları değil..bu kadarda yakın yani.. Bu çiçekte dayıdan size.. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 anlaşılmak ve anlamak o kadar zordur.. Dayı, inan bana daha önce de değişik vesilelerle belirttim, bu benim hayatta üzerine en çok kafa yorduğum konular arasında başlarda gelir. Ne yaptın şimdi, bir espresso içip biraz daha kafa yorayım mı? İş çıkardın gene bana... Bir ara bu sorun yüzünden tepem atıp kahırlı bir şiir yazmıştım ama, şimdi harddiski kurcalayıp bulur muyum bilmem. Belki de hangi yedeğe attım kim bilir şimdi, harddiskte de yoktur o... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 inisiyasyon takılırlarmı... Yahu bu nerden çıktı sarıgöl kardeş... Daha önce de söyledim, bir taş atıp dalgaların sahile gelmesini bekleme diye... Ben şimdi nerden bileyim, masonlukta var bu kavram, onu mu demek istiyorsun, yoksa çağımız sahte inisiyatörler çağı deniyor, ona mı imada bulunuyorsun, nasıl anlayalım ki neye atama yaptığını? Alıntı
Φ K A R A G Ü M R Ü K Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 2 Şubat , 2009 Gelecek nesillere bize bırakılan gibi VERİ tabanı bırakın..o verilerle hayatlarını daha kolay ve daha güzel YAŞASIN,lar.. Aynen bizler gbi.. Sn.dayı ietilerini genelde okuyorum bir iletinde Allah idrak demiştin yanılmıyorsam ve yoluna devam edecek olan da o idrak demişsinde. Gelecek nesillere bırakılan veri tabanı dediğin bu idrakla aynı şeymi?İdraktan kastın ne onu anlamak için sordum. Selam Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.