Etkinlikler
17:00
-
12 Nisan 2008 17:00
</B>Frigleri keşfetmek için
Anadolu’da köklü bir uygarlık yaratan, kendilerinden sonra gelen kültürleri etkisi altına alan, birçok ilki
gerçekleştiren Frigler, ilk kez kapsamlı bir sergiyle gündeme getiriliyor. Sergi 13 Nisan’a kadar izlenebilir
Yasemin Bay
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün işbirliği ve himayesinde Yapı
Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi’nde açılan "Frigya" sergisinin en önemli özelliği, dünyanın ilk Frig sergisi
olması.
Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile İstanbul Arkeoloji Müzesi başta olmak üzere Eskişehir, Kütahya,
Burdur ve geçtiğimiz yıllarda açılan Gordion Müzesi’nde bulunan benzersiz Frig eserlerinden 275’i bu sergi
için bir araya geldi.
İlk bir haftada 2 bin kişinin izlediği serginin koordinatörü Şennur Şentürk, "Serginin en önemli özelliği
Friglere dair yeni buluşlara da yer veriyor olması" diyor ve ekliyor:
"Bugüne kadar Frig kralı Midas’ın mezarı olarak bildiğimiz Polatlı’daki büyük tümülüsün Midas’a değil, onun
ailesinden bir soyluya ait olduğu bu sergide gündeme getiriliyor. Öte yandan mitolojide birçok öyküye konu
olan Frigler ilklere de imza atmış. Mesela mozaiğin, 'fibula’nın (çengelli iğne), pan flüt ve yağma mezar
dediğimiz tümülüslerin Frigler tarafından kullanıldığını görüyoruz sergide."
Müthiş eserler ürettiler
Bir Trak boyu olan ve Boğazları aşıp Anadolu’ya gelen Frigler, madeni çok iyi kullanan, tahta işlemeciliğinde
müthiş eserler üreten, sanatçı bir topluluk. Yerleşik Anadolu kültürünü, beraberlerinde getirdikleri Avrupa
kültürüyle birleştirerek bir sentez yaratan Frigleri her yönüyle ele almayı amaçlıyor sergi. Kimi objelerle ya da
fotoğraflarla...
Friglerin yaşamı ve sanatı konusunda çok söz söyleyen serginin yerleştirmesi de özenli. Şentürk, Friglerin
yaşam şekillerini, yaşam alanlarını ve dönemlerini göstermeye çalıştıklarını vurguluyor:
"Eserlerle Friglerin yeme-içme alışkanlıklarını, giyim kuşamlarını, ölü gömme adetlerini, mimarisini
gösteriyoruz. Dağlık Frigya bölgesinde onların esas yaşam şeklini gösteren, kayalara oyulmuş tapınaklar ile
mezarlarını fotoğraflar ve açıklamalarıyla görüyorsunuz sergide. Aynı İslamiyetteki namazgâhlar gibi küçük
altarları vardır. Onları da aynı şekilde fotoğraflarla tanıtmaya çalıştık.
Ahşabı en iyi işleyen uygarlık Frigler. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde müthiş bir masa var, sergide
fotoğraflarla gösteriyoruz onu. Gerçekten dünyada en iyi işlenmiş, en iyi tasarlanmış ağaç işlerinden biri. Aynı
şekilde demiri de çok iyi kullanıyorlar. Sergide Friglerin sanatına da ağırlık veriyoruz."
Sergi için özel müzik
Sanatçı bir uygarlık olan Friglerde müzik çok önemli. Öyle ya, efsanelere göre Apollon ve Marsyas arasındaki
dünyanın ilk müzik yarışmasında Frig kralı Midas jüri olarak görev almıştır. Dansları ve müzikleriyle hele de
pan flütüyle ünlü Frigler. Sergi için de özel bir müzik üretildi.
Frigler üzerine araştırmalar yapan Eskişehir Anadolu Üniversitesi Konservatuvarı’ndan öğretim üyesi Prof. Dr.
Bülent Alaner, Frig modunda bir müzik oluşturdu. Eserlere ve sergiye çok yakışan bir müzik... Yine sergi
boyunca tiyatro sanatçıları, "Midas’ın Eşek Kulakları" ve "Midas’ın Altın Hırsı" adlı mitolojik öykülerden
okumalar yapacaklar.
Görkemli Frig dünyasını yakından tanımak için mutlaka izlenmesi gereken bir sergi olan "Frigya"nın bilimsel
danışmanlığını Eskişehir Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taciser Sivas yapıyor.
13 Nisan’a kadar izlenebilecek olan sergiyle eşzamanlı olarak yayımlanan kitap da oldukça kapsamlı.
Frigler kimlerdir?
M.Ö. 1190 sıralarında Anadolu’ya gelen Balkan kökenli boylardan biri Frigler. Ancak siyasi topluluk olarak
M.Ö. 750’den sonra ortaya çıktılar. Friglerin ilk kralı, ülkenin başkenti Gordion’a adını veren Gordias. En
bilinen ve meşhur kralları Midas döneminde ise Orta ve Güneydoğu Anadolu’ya egemen, güçlü bir krallık
düzeyine ulaştılar. Önceleri Eskişehir, Afyon, Ankara ve Sakarya vadilerini içine alan bir bölgede yerleşen
Frigler, sonraları Kütahya-Kızılırmak-Ankara-Denizli’ye dek olan bölgede hüküm sürdüler. Kimmer istilaları
sonunda ise tarihe karıştılar
</B>
-
12 Nisan 2008 17:00
Objektifin ardındaki uçak mühendisi
Fotoğrafçılığı henüz 12 yaşındayken bakalitten yapılmış bir makineyle başladı. 1960'lardan bu yana dünyanın tanık olouğu
en önemli anları oböetefiyle ölümsüzleştirdi. Asıl mesleği ise uçak mühendisliği. Bugüne kadar kimin çektiğini bile
bilmeden belki onlarca fotoğrafını gördüğünüz Josef Koudelka'nın retrospektif sergisi,
13 Nisan'a kadar Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi'nde.
Sanatçının orijinal fotoğrafları Pera Müzesi'nin 3 katında 6 bölüm halinde sunulacak. İlk kez Türk sanatseverlerle
buluşacak sergi, "Tiyatro"dan "Çingeneler"e, "İşgal"den "Sürgün" ve "Kaos"a kadar pek çok temanın işlendiği
bölümlerle sanatçının yaşamının tüm dönemlerini kapsıyor.
Aslen uçak mühendisi olan sanatçı, fotoğrafa 12 yaşında bakalitten yapılmış bir makineyle başladı. Koudelka, ilk sergisini
ise 1961 yılında Prag'daki Semafor Tiyatrosu'nda kendi bastığı siyah-beyaz fotoğraflarla açtı.
Müzenin sergi salonlarında 6 bölümden oluşan serginin "Başlangıçlar" serisinde, Koudelka'nın 1961 yılında 23
yaşındayken gerçekleştirdiği ilk sergisinden, nadir ve özgün fotoğraf baskıları yer alıyor.
Benzersiz derecede güçlü ifade yeteneğinin yanı sıra, biçime, sıra dışı bir boyut getiren fotoğraflar, Koudelka'nın yaratım
hayatı boyunca geliştireceği ve eserlerinin ayrılmaz parçası haline gelecek belirleyici özelliklerin işaretlerini barındırıyor.
Sanatçının 1962-1970 yılları arasında çekmiş olduğu, Slovakya ve Romanya'da yaşayan Çingenelerin öteki dünyaları
üstüne fotoğraflarından oluşan "Çingeneler" dizisinde yer alan fotoğraflar ise, Çingenelerin sadece etnik özellikleri,
gelenekleri veya toplumsal alışkanlıkları değil, zamansız bir diyarın "bohem" yapısını da ortaya çıkarıyor.
"Çingeneler" dizisi, ilk olarak 1975 yılında New York'taki Modern Sanatlar Müzesi'nde (MOMA) sergilendi.
Josef Koudelka'nın gerçekçi yapıtlarının olduğu "İşgal" serisinde fotoğrafçının 1968'de Rusların Çekoslovakya'yı işgal ettiği
döneme ait fotoğraflar yer alıyor. Dünyaca ünlü fotoğraf ajansı Magnum, Koudelka'yla bu fotoğraflar sayesinde tanıştı.
Ailesine yapılabilecek zulümden çekinen Josef Koudelka'nın işgal dönemi fotoğrafları yıllarca dünya basınında "isimsiz
Çek fotoğrafçı" imzası ile yayınlandı.
Sanatçının hemen hemen tüm eserleri soyut bir anlatım biçimi taşımasına rağmen sadece "İşgal" serisinde somut bir
olayın yansıması bulunuyor.
Aslında haber fotoğrafçısı olmamasına rağmen, bu fotoğraflar haber niteliği taşıyan elle tutulur görüntüler gibi kabul
ediliyor.
Josef Koudelka, sıra dışı ve üstün cesaret örneği olan fotoğraflara verilen "Robert Capa Altın Madalyası" ödülünü 1969
yılında "adı bilinmeyen bir Çek fotoğrafçı" imzası ile kazandı.
Bu fotoğraflar, sadece Çekoslovakyalıların Rusların işgaline karşı direnişini değil, dünya üzerindeki tüm silahlı işgallere
karşı, silahsız olanın güçlü olduğunu simgeleyen anıtsal fotoğraflar olarak da zihinlere kazındı.
Kendisi de bir göçmen olan sanatçının nostalji, özlem, yabancılaşma gibi duyguları barındıran, kendi iç ve dış sürgünlerini
de anlattığı "Sürgün" serisi ise, 17 yılını vatansız bir göçmen olarak geçiren Koudelka'nın, 1987 yılında Fransız
vatandaşlığına kabul edilmesine kadar olan süreci kapsıyor.
Sanatçının "Tiyatro" serisinde yer alan ve Prag'da yayınlanan Divadlo / Tiyatro dergisi ve Divadlo Za Branou / Kapının
Ardındaki Tiyatro için yapmış olduğu çalışmalarda ürettiği eserler, soyut ve grafik sanat niteliği taşıyor.
Koudelka'nın 1986'da panoramik fotoğraf makinesiyle tanışmasının ardından başlayan "Kaos" serisi, gelişen uygarlığın
yarattığı felaket ve yıkımı, bir paradoksu, kusursuz ve ustaca kullanılmış panoramik fotoğraf estetiğiyle gözler önüne
seriyor.
Sergi, Ağustos 2007'de yaşamını kaybeden Vakfın Kültür ve Sanat Danışmanı Samih Rifat'ın düzenleniyor.
-
12 Nisan 2008 17:00
Friglerin Gizemli Uygarlığı” Sergisi
Dünyanın ilk Frig Sergisi Yapı Kredi Nedim Tör Müzesi'nde açıldı. Ezber bozacak olan sergide mobilyacılıktan,
madenciliğe kadar bir çok alanda ilklere imza atan görkemli bir medeniyetle karşılaşacaksınız
Tarih:10 Ocak-13 Nisan 2008
Yer:Vedat Nedim Tör Müzesi
Şehir:İstanbul Avrupa
-
12 Nisan 2008 17:00
İstanbul Gelinlik, Abiye ve Moda Fuarı
İstanbul’un ilk Gelinlik ve Abiye Toptancıları Fuarı Wedist’08 gelinlik ve abiye toptancılarını yurtiçi ve yurtdışı alıcılarıyla
buluşturuyor! ”
Tarih:10-13 Nisan 2008
Yer:Feshane Ulus. Fuar Kong. ve Kül. Mrkz.
Şehir:İstanbul
-
12 Nisan 2008 17:00
3. Uluslararası Lale Festivali başladı
3. Uluslararası Lale Festivali, Taksim Meydanı'nda gerçekleştirilen törenle başladı.
Törende konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, Osmanlı döneminde Orta Asya'dan getirtilen ve
bir devre adını veren lalenin, sanayileşme süreci ile birlikte ihmal edildiğini ve 150 yıl önce İstanbul'dan ayrıldığını söyledi.
Topbaş, Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan ''Lale evine dönüyor'' adlı çalışmasıyla lalelerin 3 yıldır yeniden
İstanbul'a döndüğünü anımsattı.
Türk sanatı ve edebiyatına yansıyan, kültürel bir olgu olmasının yanında ekonomik bir değer de yaratan lalenin, Silivri,
Çatalca ve Şile'deki yetiştiriciler tarafından üretildiğini dile getiren Topbaş, yaratılan büyük sinerji ile artık sadece
İstanbul'un değil başka şehirlerin de lale ile buluştuğunu söyledi.
Kadir Topbaş, ''Bu yıl İstanbul'a 12 milyon civarında lale soğanı dikildi, 7 büyük lale bahçesi oluşturuldu. Bunun için
2,7 milyon YTL harcandı. Bu rakam Park ve Bahçeler Müdürlüğü bütçesinin sadece yüzde 1,2'sini oluşturuyor'' dedi.
Atatürk Havalimanı yakınındaki fidanlıkta büyük bir mezat salonu oluşturduklarını anlatan Topbaş, İstanbul köylülerinin
seralarda lale yetiştirmesini sağladıklarını kaydederek, ''Başta lale olmak üzere, bu çiçeklerin oradan dünyaya satışını
yapacağız. Bu, yılda 230 bin insanın emeği, iş gücü ve ekmeği anlamına geliyor'' diye konuştu.
-LALELER EVLERDE DE AÇIYOR-
Topbaş, lale sezonunda ayrıca 1 milyon 800 bin lale soğanının halka dağıtıldığını ve lalelerin evlerde de açtığını ifade
ederek, bu aktivitenin de insanlara doğa sevgisi ve yaşama sevinci aşıladığını söyledi.
Laleyi şehirdeki birçok mekana taşıarak, yaşam alanlarına soktuklarını belirten Topbaş, şehre dikilen laleleri koruyan,
zarar vermeyen İstanbullulara teşekkür etti.
Topbaş, konuşmasının ardından Taksim Meydanı'na kurulu çadır alanını ve sergi alanını gezdi.
Ebru sanatçısı Bora Özpeker ile birlikte ebru çalışması yapan Topbaş, yaptığı lale figürünü basına gösterdi.
Kadir Topbaş, Hollanda'nın ve Japonya'nın lale teması ile geleneksel sanatlarını sergilediği çadırları ve 3. Uluslararası Lale
Festivali kapsamında açılan ''En Güzel 100 Lale Fotoğraf Yarışması''nda ilk 100'e giren fotoğrafların bulunduğu sergi
alanını da ziyaret etti.
-1 YTL'YE LALELER-
Açılışta 1 YTL'den satışa sunulan lalelere de halkın ilgisi büyük oldu. Festival kapsamında Taksim Meydanı'nda çocuklar
için kurulan çadırlarda da çocuklar da çeşitli materyallerden lale figürleri yaptı.
Taksim Meydanı'nda kurulan hediyelik eşya satış noktalarında, İSMEK ve Kültür A.Ş'nin lale konseptinde hazırladığı
hediyelik eşyalar satışa sunuldu.
İstanbul'da festival kapsamında Emirgan Korusu, Yıldız Korusu, Yedikule Soğanlı Bitkiler Parkı, Hidiv korusu, Göztepe
Gül Bahçesi, Büyük Çamlıca Korusu ve Küçük Çamlıca korusunda lale bahçeleri oluşturuldu.
-FESTİVAL ETKİNLİKLERİ-
Festivalde, 13 Nisan'a kadar sürecek etkinlikler kapsamında, konserler, resim ve heykel sergileri, yarışmalar gibi çeşitli
aktiviteler düzenlenecek.
Taksim Meydanı'nda festival boyunca her gün Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, pop müzik ve enstrümantal olmak
üzere 4 farklı müzik grubu canlı performans sunacak.
Ayrıca, Emirgan Korusu Beyaz Köşk ve Sarı Köşk bahçeleri, Ortaköy Meydanı, Sultanahmet Meydanı, Bağdat Caddesi
ve Göztepe Parkı olmak üzere 5 ayrı noktada, festival boyunca her gün 11.00-19.30 saatleri arasında farklı müzik
gruplarının gösterileri olacak.
Topkapı Sarayı Müzesi 2. Avlu Revnakları'nda 7 Nisan Salı günü ''Lale Yansımaları Sergisi'', Emirgan Korusu Beyaz
Köşk'te
13 Nisan Pazar günü ''Laleler Heykel ve Tasarım Sergisi'', Yıldız Sarayı Büyük Mabeyn'de
13 Nisan Pazar günü İsmail Acar'ın ''Lale'' temalı resim sergisi açılacak.
Bu arada, ''En Güzel 100 Lale Yarışması'' ödül töreni de Emirgan Korusu'nda 10 Mayıs Cumartesi günü yapılacak.
</H2>
Yakın Etkinlikler
-
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
- 0 yorum
-
10 Kasım Atatürk'ü anma günü ve Atatürk haftası
10 Kasım Atatürk'ü anma günü ve Atatürk haftası
- 0 yorum
-
24 Kasım Öğretmenler Günü
24 Kasım Öğretmenler Günü....
Bütün öğretmenlerimize yaşamları boyunca mutluluklar diliyoruz...
- 0 yorum
-
25 Aralık Christmas Day - Dini Gün (Noel)
Christmas Day - Noel Dini Gün
Noel Baba Vikipedi, özgür ansiklopedi
Noel BabaNoel Baba (aslen Santa Claus,Saint Nicholas, Saint Nick, Father Christmas, Kris Kringle, Santy veya Santa) Noel gecesi (24 Aralık'ı 25 Aralık'a bağlayan gece) çocuklara hediye dağıtan yerel bir kahramandır. Türkiye'de ise Noel Baba yılbaşı gecesi hediye dağıtan kişiye dönüşmüştür. Kökeni Saint Nicholas`a dayanır, fakat kültüre göre farklılık gösterir. Noel Baba dünya çapında daha çok sevilmiş ve Santa Claus isminin yerini almıştır. Örnek olarak "Santa" yerine İtalya`da "Babbo Natale", Brezilya`da "Papai Noel", Çek Cumhuriyeti`nde "Deda Mráz", Portekiz`de "Pai Natal", Romanya`da "Moş Crăciun", Almanya`da "Weihnachtsmann", İrlanda`da "Daidí na Nollag", Fransa`da "Le Père Noël", İspanya ve Meksika`da "Papa Noel", Türkiye`de "Noel Baba" olmak üzere farklı isimler kullanılır.
Hikaye Türkiye doğumlu tarihsel bir figür olan psikopos Saint Nicholas`ın (Nikola) fakirlere hediye dağıtmasına dayanır. Bilinen en meşhur yardımı da, üç kızı olan bir babayla arasında geçenlerdir. Bu olayın 320'li yıllarda gerçekleştiğine inanılır. Fakir bir baba kızlarına çeyiz parası karşılayacak durumu yoktur, bu yüzden hiçbir erkek onlarla evlenmek istemez. Böyle bir durumda da kötü yola düşmek zorunda kalabilirler. Oldukça eğitimli ve zengin bir aileden gelen Nikola da üç kızı için üç külçe altını geceleyin gizlice fakir adamın penceresinden içeri atar. Hikayenin bu noktada birçok versiyonları mevcuttur.Bu üç külçe altının 3 gün arayla ya da 3 yıl ard arda atılması ile ilgili; ancak sonu aynıdır. Fakir adam çıkıp kendisini görünce şaşırır ve o'na teşekkür eder; bir rahip olan Nikola da "Bana değil, Tanrı'ya teşekkür et." der. Bu olayın ortaya çıkmasından sonra, o yörede birçok gizlice yapılan yardımların aslında Nikola tarafından yapıldığı anlaşılır. Nikola'nın ölümünden sonra da yöre halkı birbirlerine gizlice hediye vermeye başlarlar ve bir gelenek oluşur.
320 yılından önce Jermen kültüründen mevcut olan senelik hediye verilmesi ise, Odin'e dayanır. Odin'in uçan atı Sleipnir için çocuklar patiklerinin içine havuç ve şeker koyup duvara (ya da kapıya) asarlar. Odin de bu iyiliği karşılığında çocuklara hediyeler, tatlılar, ve şekerlemeler verir.
Bu olay mitolojik bir karakter olan Sinterklaas'a esin kaynağı olmuştur. Hollanda, Belçika ve Almanya'da (ölüm tarihi 6 Aralık bir gece önce 5 Aralık'ta kutlanmaktadır) Sinterklaas adına büyük kutlamalar düzenlenir. Aslında Flemenkçe "Sinterklaas" kelimesinin New Amsterdamlılar(sonradan New York) tarafından yanlış telaffuz edilmesiyle Santa Claus şekline dönüşmüştür.
Noel Baba, batılı ülkelerde, Japonya'da ve Asya'nın doğusunda bir Noel geleneği olarak varlığını sürdürmektedir.
İnanışa göre, Noel Baba kır saçlı, uzun kır sakallı, sevimli, koca göbekli, tonton birisidir. Beyaz tüyleri olan kırmızı bir cüppe giymekte aynı görüntüde bir de kukuleta takmaktadır. Noel gününe geçilen gecede uçan geyiklerin çektiği kızağı ile evden eve hediyeler dağıtır; evlere bacadan girip, şömineden ulaşır. Yılın geri kalan zamanlarını ise eşi ve elfleri ile birlikte bir sonraki Noel için oyuncaklar hazırlayarak geçirir. Evinin yeri ülkelerin geleneklerine göre değişiklik göstermektedir. Kuzey Kutbu, Finlandiya'daki Korvatunturi, İsveç'teki Dalecarlia veya Grönland bunlardan bazılarıdır.
Noel Baba, sevimli görünüşü ve hediye dağıtmasından dolayı çocukların çok sevdiği bir karakterdir. Büyükler arasında da Noel yaklaşınca, Noel Baba'ya olan saygı ve sevgi ifadesi olarak, kukuletasını takanlara sıkça rastlanır.
1875 te Kanada'daki bir gazetede Noel BabaBir iddiaya göre günümüzdeki Noel Baba imajının (kır sakallı, koca göbekli, kırmızı cübbeli, kukuletalı) kaynağı, 1931'de Haddon Sundblom adlı çizerin Coca Cola reklamları için yaptığı çizimlerdir. Ne var ki Coca Cola reklamlarından çok önce, 19. yüzyılın başında Noel Baba'nın çeşitli çocuk kitaplarında ve karikatürlerde günümüzdeki Noel Baba imajına benzer şekilde resmedildiği görülmüştür. 1862 Noel'inde Noel'in henüz ABD'de tatil dönemi olmadığı ve Noel Baba figürünün kullanılmadığı dönemde Thomas Nast adlı Amerikalı karikatürist Harper's Weekly adlı derginin kapağında Noel Baba figürünü kullanmış ve kimilerince Noel Baba'nın mucidi kabul edilmiştir.
- 0 yorum
-
Yılbaşı - Yeni Yılın İlk Günü
Yılbaşı - Yeni Yılın İlk Günü
- 0 yorum