SİZ SİZ OLUN...:)
Huzursuz bacak sendromu oldum yine...Ne fena bişeydir bilirmisiniz...Genellikle uyuyamadığınızda çıkar ortaya,bacaklarınızı canınız çıkana kadar koşturma hissi oluşur...Sanki o zaman geçecek sanırsınız...Koridorda çok volta atmışlığım var bu yüzden... Hayır koşu bandıda yok ki,çıkıp koşayım...
Madem uyuyamıyorum bir işe yarasın dimi...Arkadaşım anlattı geçenlerde,onun bir arkadaşının başından geçmiş gerçek bir olay...
Kahramanlarımız nişanlı...Bi dakka ben birer isim takayım onlara...Olamaz isim gelmiyor aklıma... Tamam buldum...Yeliz ve Emre...Yeliz ve Emre,yanlarına Yeliz'in annesini de alarak nişan alışverişine çıkarlar...Aslında o alışverişlere bizim adetlerimizde sürü halinde çıkılarak yapılır,hatta çarşılarda kapışıp nişan bile atan olur bilirsiniz...Yeliz ve Emre akıllılık etmiş bir Yeliz'in anneyi almışlar...Heralde ağırlığını koymuş kayınvalide...Damadın içinden kendisi için sayacaklarını da göze aldı demek ki..
İzmir'liler etiketi pek sever,aslında İzmir'liler diye etiketlendirmeyeyim,Türklerin çoğunluğu sever gösterişi;Babamın bir sözü vardır;ayranı yok içmeye... O nişan tepsinin içindekilerinin markası pek mühimdir,herkes görecek ya...Eğer cüzdan biraz kabarıksa, doğru Alsancak Vakko'ya...
Ben eşimden önce başkasıyla nişanlanmıştım,nişanlandığım insanın ailesi bana herşeyi Vakkodan alınca,annem babanem, teyzemler,güç birliği oluşturup babamı ikna ettiler,bizde nişan tepsisini Vakko'dan hazırlıyalım diye...Doğrusu çok da kolay olmadı çünkü babam etiket ve gösterişten nefret eder,eh azcıkta cimridir...Ben zaten,hiç olacak gözüyle bakmıyordum,katakulleye getirilmiştim...Bişey alınmış alınmamış umrumda değildi yani...Sonunda babam ikna edildi ve tam teşekküllü alındı herşey...Gel gelelim ben bir ayda nişanı attım...O nişan tepsisini babam benim kafama kaktı durdu.."Madem nişanı atacaktın niye bana masraf ettirdin diye:kahkaha: Ben ne bileyim başından sonunu, gerçi ben biliyordum da onların gözü birşey görmüyordu,dinlemediler ki beni...
Yeliz'le Emre'yi unutmadım şimdi geliyorum oraya...Ne zaman Alsancağa gitsem hep şöyle derim..."Lütfen artık birileri şu arabaları katlayıp kolumuzun altında gezdirebileceğimiz şekilde üretsin".Park yeri ararken saçını başını yolar insan kendi kendinin...Vakkonun önünde yer olur mu? Mümkün değil!İşte Emre'ler de Vakko'nun önüne gelirler ve tabi ki yer yok...Emre nişanlısını ve kayınvalideyi indirir arabadan,"siz Vakko'da gezmeye başlayın ben gideyim arabayı park edeyim" der...Yeliz ve annesi inince Emre başlar turalamaya...Derken bir kırmızı ışığa denk gelir...İşte ne olursa o anda olur,yan kapı açılır ve bir eşcinsel oturur yanına...:huh:Emre şaşkın,zaten sinir olmuş park yeri yok,bir de bu yetmiyormuş gibi şimdide yanında kadın gibi görünen ama hor hor erkek sesiyle konuşarak "çabukkkkkkk gazla polisten kaçıyom diyen bir insan"...Emre'nin Polis sözünü duyunca hepten eli kolu salınır...Ama ilk ışıklarda boğuşarak yaka paça indirir arkadaşı...
Emre kan ter içinde gider Vakko'ya...Çok zor park yeri bulduğunu söyler ama allak bullaktır zavallı,arabada başına gelen olaydan hiç söz etmez utanarak...Alışveriş yapılır...(Kesin ödediği paranın farkına bile varmamıştır o,herşeyde bir hayır vardır)Kahramanlarımız Vakko'dan çıkıp arabalarına dönerler...
Arabada giderlerken Emre fren yaptığında ayağına bişey takılır,şöyle yoldan gözünü tamamen kaçırmadan hafifçe tek gözle aşağıya bakar..."Olamaz" der içinden panikle...Çünkü ayağına takılan en az 44 numara bir kadın ayakkabısıdır... Emre renkten renge girer, ilk durduğu ışıkta Yeliz'e çaktırmadan kapıyı aralayıp fıldırır ayakkabıyı...
Nihayet Yelizlerin oturdukları apartmanın önüne gelirler...Yeliz ve Emre bagajdan paketleri indirir fakat kayınvalide hala arabada...Yeliz annesine; " hadi anne ne bekliyorsun" diye seslenir...Annesi de;
-"İneceğim ineceğim kızım da ayakkabımı bulamıyorum,ayaklarım çok şişti gezerken,ayakkabılarımı şuracığa çıkarmıştım,teki var tekini bulamıyorum"der sağına soluna bakınarak...
9 Yorum
Önerilen Yorumlar