Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Yayamaz Kayımca's Blog

  • başlık
    17
  • yorum
    14
  • görüntü
    29.497

Görmediğim bir yüzle tanıştım..


Okunmamış mektupların yasak sevdaların kentinden geldim ben;

Kavanozlara hapsolmuş kırılgan güneşlerin

Kimsenin birbirine dokunamadığı sevgilerin kentinden.

İçimde kocaman bir acıyla pek çok korkuyla geldim;

Ürkeklikle kırılganlıkla umutsuzluk ve çaresizlikle geldim.

Aylarca hüzünle dolaştı bu şehirde gözlerim

Yalnızlık ve açlıkla;

Sevgiye açlıkla.

Bir bir tanıdım bu kentin ıslak ve yağmurlu köşe başlarını

Gözleri yaşlı çıkmaz sokaklarını.

Her kaldırım taşına dokundum

Her ağacına sarıldım

Her sesini ve sessizliğini dinledim.

Her agıdını yaktım

Her kederine ağladım.

Acım hiç azalmadı

Korkum bir parça bile eksilmedi.

Daha da arttı yalnızlığım

Umutsuzluğum daha da çoğaldı.

Söylediğim her şarkıda

Yazdığım her şiirde daha da büyüdü kendimden nefretim.

Karanlık ve ıslak gecelerde gördüğüm her ışıklı camda acıyla dağlandı gözlerim

Pençe pençe kuru ağaç yapraklarına yazdığım sevgim günden güne yittigitti.

Sonra sen çıktın karşıma.

Bu kentin senin kentin olduğunu öğrendim

Bu ağaçların bu göğün senin olduğunu.

Bambaşka bir kimliğe büründü her şey.

O ışıklı camlardan birinin senin olduğunu öğrendim

Nefret etmedim ışıktan.

Sessizliği yırtan seslerden birinin senin sesin olduğunu öğrenince gürültüyü sevdi gözlerim.

Önce bir parça

Sonra bir parça daha...

Böyle böyle umut doldu içim

Acılarımdan sıyrıldım

Ölüme bile çare buldum.

Geldiğim kentin korkudehşet ve acı doluyalan ve nefret dolu sokaklarını unuttum

Çığlıklarla yıkanan gecelerini unuttum.

Senin şehrin ağıtlar yerine türküler söylemeye başladı bana.

Mutlulukla tanıştı yüreğim

Yeniden sevgiyle tanıştı.

Sonra öğrendim ki...

Senin kentim benimkinden daha yalancıymış

Senin sözlerin benim kentimin çığlıklarından daha çok acıtıyormuş.

Öğrendimsenin ve kentinin sahte yüzünü; sonra çok sonra.

Ama bu kez kaçıp gidebileceğim bir başka kent yoktu

Kaçıp sığınabileceğim bir başka ben yoktu.

Acımkorkum ürkekliğim çaresizliğim;

Benden uzaklara gönderdiğin ne varsa hepsi yanlarında yeni dostlarıyla

Yeni düşmanlarımla gelip yerleştiler içime.

Geceyle tanıştım yeniden

Geceyle tanıştım sonra... yeniden

Islak sıcak demeden yürüdüm gecenin içinde

Yine ıslak ve karanlık gecelerde ışıklı camlara baktım

En çok senin camına baktım

O dalgın camın ardında başını masaya eğmiş bir şeyler yaptığını biliyordum;

Saçının yüzüne dokunduğunu

Elinin saçına dokunduğunu

Gözlerinin bana hiç gerçekten dokunmadığını biliyordum

Ağlıyordum.

Kimi zaman ben karanlık bir köşeden senin camına bakarken camda çocuk yüzün beliriyordu

Dalgın dalgın deliyordu karanlığı bakışların

Bana ulaşmıyordu

Bunun için bir çaba harcamadığını biliyordum.

Eski harap bir mezarlık gibi kalıyordu boşlukta

Sen ışığı söndürüp başka dünyalara gittikten çok sonra bile gözlerin

O mezarlıkta bana ait bir ot bir taş parçası bile olmamasının verdiği buruklukla

Senden nefret edememenin

Senin için hiçbir şey ifade edememenin verdiği yorgunlukla

Ertesi gece camlarla

Camınla buluşmak üzere gözlerimi ve bedenimi alarak

Kalbimi hep çok gerilerde bırakarak

Evim dediğim taş duvarların arasına dönüyordum sonra.

Sonra evime dönüyordum...

Kendimi sorguluyordum;

Korkumuacımı yalnızlığımı sorulara boğuyordum.

Aynalardan nefret ediyordum

Kendimden nefret ediyordum ama yinede seni seviyordum.

Yasak sevdalar okunmamış mektuplar kentinin insanı olduğumu;

Yasak sevdalara acılara mahkum olduğumu bile bile seni seviyordum.

Acı çekiyordum

Parmaklarımla aynaları parçalıyordum

Aynalarla parmaklarımı parçalıyordum.

Ruhsuz camıma dokunup kanlı parmak izlerimle sana sesleniyordum

Yüzüme dokunuyordum paramparça ellerimle

Senin hiçbir zaman gerçekten dokunmamış olduğun yüzüme

İçimin resmine.

Acımı hissetmiyordumacımı hissetmiyordun.

Rüyalarımda saçlarım gökkuşağına karışıyordu

Rüyalarımda dokunuyordun bana

Bu kent beni seviyordu rüyalarımda.

Bir zamanlar beni seven dostum olan bu kent gerçekte nefret ediyordu benden oysa

Bu kent nefret ediyordu benden

Senin kentin olduğu için

Her toz zerresinde senden bir parça taşıdığı için.

Gidecek başka bir yerim yoktu oysa benim

Yüzümü gömüp yüreğimi gizleyebileceğim başka bir şehrim yoktu.

Yasak sevdalar kentine dönemezdim

Dönemezdim çünki orası çoktan yerle bir olmuştu.

Başka bir şehre gidemezdim çünki gözlerim bu kentin göğüne tutsak olmuştu

Karanfillere asılmışyanmış kağıt parçalarıyla

Duvarlara hapsolmuş bomboş yüzlerle bile olsa bu kentte kalmalıydım;

Senin kentin olduğu için

Sen bu kentte olduğun için.

Ben senin umurunda değildim oysa biliyordum.

Biliyordum beni umursamıyordun.

Çoktan yeni ülkelerle buluşmuştu gözlerin

Yeni sayfalara yazı yazmışyeni sınırlar çizmişti ellerin.

Yeni anılara gülüyordu sesin.

Umutsuz aşkların çocuğunu unutmuştun çoktan

Resmim en ufak bir iz bile bırakmadan

Belleğinden bir ter damlasın karışıp gitmişti.

Bir ot parçası boş bir kutu bir şeker kağıdı kadar bile değerim olmamıştı gözünde

Oysa sen

Eski fotoğrafları kaplayan

Onları gizeme boğan

Yaldızlı toz taneleri kadar değerliydin benim için;

Taşlar kadar

Kuru yapraklar kadar

Anılar kadar değerliydin.

Duvarlarımı süslediğim kuru gonca güllere senin adını vermiştim ben

Her şeyi isminle süsleyip

Kendimi bile isminle sevmiştim ben.

Her şeyi isminle sevmiştim ben;

Şimdi her şeye iyice sinmiş olan

Hiçbir şeyden silinmeyen isminle

Dudaklarımı kutsayan isminle.

Meydanlarda kırık ağaç dalları gibi kaldım sonunda

Savaş meydanlarında ağlayan

Yüzünü

Geleceğini kaybetmiş çocuklar gibi

Güneşi elinden alınmış ninniler gibi.

Sonunda ışıklı camından yılgın bakışlarından kaçtım

Senden kendimden kaçtım.

Kendimden kaçtım.

İnsan kendinden ne kadar kaçabilirse

Kendini ne kadar dışlayabilirse.

Kendimden kaçmakla kaderimden kaçabileceğimi düşündüm

Başaramadım.

Yeni açmazlara düştüm.

Bu koca kentin sahte yüzünden kaçmaya çalışırken onun sokaklarında kayboldum.

Sonra bir gün;

Hiç görmediğim

Ama hep gözümün önünde olan bir yüzle tanıştı gözlerim.

Onun acılarını öğrenip anılarını dinledikçe

Yavaş yavaş kendi benliğimden uzaklaştığımı

Eski kabuğumdan sıyrılıp yeni bir kimlik kazandığımı hissettim

Ve bu yüzden kaçtım ondan;

Çünki yeni bir yüz yeni acılar demekti

Bunu sen öğretmiştin bana.

 

 

alıntı.....

0 Yorum


Önerilen Yorumlar

Gösterilecek hiç bir yorum yok

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.