Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ufuk_efe's Blog

  • başlık
    14
  • yorum
    24
  • görüntü
    29.710

Değer Yargıların ve Kavramların Yanlış Yorumlanması


Ufuk_efe

862 görüntü

Değer Yargıların ve Kavramların Yanlış Yorumlanması

 

İnsanların günlük hayatta sergiledikleri birtakım davranış biçimleri ve modeller vardır. Bazı olaylar karşısında nasıl davranılması gerektiği,bunların yorumlanması ve analizini genelde bu tutum ve davranışlar belirler.

Tüm bunlar insanlarda, çocukluk devrelerinde, aile ortamında ve yaşadığı çevreden aldıkları izlenimlerle oluşur. Bunlar zamanla aile ortamından ,kişilerden ve olaylardan etkilenerek(anne,baba,arkadaş veya bir film kahramanı olabilir.) veya empoze edilerek zaman içerisinde oluşur Kişiler böylelikle kendilerine bir rol- model seçerek kişiliklerini ve genel davranış biçimlerini oluştururlar. Aile içersinde ilişkiler şiddete ve baskıya dayanıyorsa, en güçlü olan en çok otoriteye sahiptir gibi bir izlenim oluşacaktır. Bir başka ortamda,sorunlar ve problemler politik yöntemlerle,hile,şantaj ve saman altında su yürütme gibi vs. çözülüyorsa bu durumda da kişi kendini ispatlama ve kanıtlama yönteminin sıkça yalan söylemek,iki yüzlülük ve içten pazarlılıkla olacağına inanacaktır.

 

Bir baba çocuklarını sürekli korkutuyor ve kızıyor ve bu şekilde cezalandırıp yönlendiriyorsa,burada otorite sahibi en güçlü olandır imajı ortaya çıkar.

Bu kişi bir ağabey veya arkadaş olabilir.

Çoğu zaman böyle davranış sergileyen kişilere bu şekilde davranmak gerektiği kendisine daha öncede başka birisi tarafından empoze edilmiştir.

Kişi bundan dolayı kendini ispatlama yönteminin bu olduğuna inanır.

 

Gelenekçi toplumlarda dışa bağımlılık ve kendini toplum tarafından kabul ettirme isteği daha fazla olarak görülür. Bu insanlar dış referanslı bir hayat biçimi sergileyerek, doğrularını,yaşam biçimlerini ve kararlarını diğer insanların genel bakış açısına göre,toplumda varolma güdüsünü kullanarak belirlerler.

 

Bu bir seçim değil bir zorunluluktur. Öyle yapılması gerekiyordur,bu şekilde davranmazsa dışlanacak istenmeyen insan olacaktır.Genelde neyin neden yapıldığı,bunların sonuçları ve nedenleri hakkında düşünülmez .

 

Günlük hayatta da bazı meclislerde,iş hayatında da buna benzer olaylar ve hadislere rastlarız. Çekemediğimiz ve bizden farklı düşünen ve farklı davranan bir insan gördüğümüzde,dışlayarak,lakaplar takarak, alay ederek,komplolar hazırlayarak yıpratma oyunları oynarız .

 

Hatalar:

 

1-Önyargılar

2-Neyi savunduğunu bilememe

3-Kişisel çıkar sağlama ve örgütlenme

4-Amaçları bırakıp,araçlarla ilgilenme

5-Cehalet,geçmişi bilememe,geçmişle bağlantı kuramama.

6-Kavramları karıştırma

 

Siz böyle insanları kömür dağıtarak kandırabilirsiniz. Düşünmezler. Bize kömür veren yarında verecek mi,biz bebek miyiz şeker verilerek kandırılalım diye düşünmezler. Hoşgörü getiren bir dine,bağnazlık tutuculuk aşılamaya çalışırlar. Bizim değerimiz bir çuval kömür,televizyon olamamalı. Böyle düşünenler kurtuluş savaşında ne yaptı. Kimler bu ülkeyi ayakta tuttu bilmezler.

 

Kavramların yanlış yorumlanmasına bir örnek de bazı davranış modellerine verilen yakıştırmalardır. Kendini çok fazla ön plana çıkaran,saman altından su yürüten,her şeyin kolay ve illegal olan taraflarına yönelen,insanlara kaş göz işareti yapıp onları yanıltmaya çalışan kimseler hakkında “ne kadar uyanık, ne kadar gözü açık ve girişken” gibi ifadeler kullanılır. Aslında uyanıklık bir farkındalık bir bilinçlilik durumunu ifade eder. Yani gafletin zıttı anlamındadır. Ne yazık ki cehalet ve geri kafalılık birleşince ve her şey maddi kazanımlar doğrultusunda değerlendirilince “Üç kağıtçının” tanımı uyanık olabiliyor. Yüzsüzlüğün ve görgüsüzlüğün adı da “girişkenlik”

Bir de böyle insanlar el üstünde tutulup bu davranışlar meşru bir platforma oturtulunca işte o zaman toplumsal kıyım başlıyor.

 

Birde birisinin gelip sizin bu şekilde davranmadığınızı görünce “hadi ya biraz girişken olsana” dediğini düşünsenize. Fakat sizin bunu yapmamanız girişken olmanızla bir ilgisi olmayıp, aldığınız eğitim,aile terbiyesi ve görgü kurallarının buna müsaade etmemesidir.

 

Kemik gelişimi ve protein ihtiyacını gidermek süt içen bir insana “çocuk musun?” Sokakta sağlıklı kalabilmek için spor yapan bir insana “deli gibi koşuyor” ifadelerini kullananlar,elinde sigarayla kurulup gezen,içki masası kurup,bir takım insanlara sarkıntılık yapmayı “delikanlılık, erkeklik” olarak görür.

 

Aslında tüm bu kavramlar çoğu zaman amaçlarından saptırılıp başka kazanımlar için bir araç halini alırlar. Bir takım geleneksel yaptırım araçları bulunup insanları yönetmek ve yönlendirme aracı yapılır.

 

Düşünmediğimizde,saplantılarımızla ve hislerimizle hareket ettiğimizde ve başkalarının yalan yanlış yönlendirmesiyle hareket ettiğimizde hayatımız soru işaretleri ve hayal kırıklıklarıyla dolacaktır.Hayat daima bize ikinci bir şans veremeyebileceği için telafisi olmayan durumlara düşmekten kaçınmalıyız.

 

 

.....

1 Yorum


Önerilen Yorumlar

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.