Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Şehr-i Hüzün

  • başlık
    48
  • yorum
    202
  • görüntü
    27.179

Pavlov'un köpeği..


Yetiştirmem gereken bir sürü iş var,yemek saatide geçiyor karnım zil çalıyor işe ara verip yemekhanenin yolunu tutuyorum.Amanin o da ne herkes yemiş gitmiş koskoca yerde bir ahçı bir bulaşıkçı birde ben kalmışım.

Yemekte sarma var,bugün bizim ahçı iyi tarafından kalkmış demekki :) hep aynı sitemle bakıyor yüzüme neden geç geliyorsun der gibi...

Tabağımı alıp oturuyorum ilk çatalı ağzıma koyar koymaz gözlerimden yaş geliyor,yandım,damağımın üst kısmı sızlıyor suda fayda etmiyor...

Kısa bir arayla ikinci yanışım, bu bir sinyalmidir nedir anlamadım.Allah uyarıyor beni ama niçin :unsure:

Neyse bunu düşünecek vaktim yok,Rüzgar gibi geçti kitabını okudunuzmu hani oradaki baş kadın kahramanımız vardı ya

Scarlett O'Hara her sorunda aynı şeyi tekrarlardı "bunu daha sonra düşünürüm"bir ara hayat felsefem olmuştu..

Çabuk,çabuk yemeği bitirdim.Bu hızlı yemek yeme alışkanlığım yüzünden sürekli mide şikayeti çekerim,üstüne birde arkadaşların dalga geçmesi eklenir "az yavaş arkandan koşturanmı var" ne yapayım her işim böyledir benim bir an önce olsun bitsin isterim.Annem bu huyum yüzünden "tez canlı" der bana..

İşlerimi tamamladım.Siz bakmayın benim böyle foruma takıldığıma o arada bir sürü işi gözü kapalı yapıyorum,gerçi hep aynı şeyler ezber oldu artık benim için..

Aslında yaşadığım her şey ezber oldu düşüncelerim dışında..kendimi Pavlov'un köpeği gibi hissediyorum hep aynı şeyleri yaptığım için..

Arada ufak tefek değişik şeyler yapıyorum ama yetmiyor bana,bir insan olduğunun tam aksine bir hayat sürermi ben sürüyorum işte..Ben ne kadar tez canlı,hareketli isem işim bir o kadar rutin..(nefret ediyorum çalışmaktaaann)

Tabi bu rutinlik hayatımada yansıyor, enerjimi boşaltamadığım için ve sürekli yeni şeylere kendimi aç hissettiğim için ruhum tatmin olmuyor,bu da beni mutsuz yapıyor..

Şimdi neden kendime Pavlov'un köpeği benzetmesini yapıyorum çalıştığım masa bana ait benden başka kullanan yok sağ üst çekmecesinde özel eşyalarım durur neler mesela,abur cuburlar cep telefonum kredi kartı ekstrelerim okuduğum kitap gibi,işin ilginç yanı cep telefonumu oradan alıp sol taraftaki çekmeceye koyarsam onu kesinlikle orda unutup eve gidiyorum.Yani şartlanmışlık refleksi..Arada ki tek fark zil sesi duyunca benim salyalarım akmıyor.

Mesela şemsiye taşımayı oldum olası sevmedim öyle bir alışkanlığım olmadığı için ne zaman yanıma bir şemsiye alsam gittiğim yerde unuturum.

Bu evdede böyledir,her hangi bir şeyin yerini değiştirdiğim zaman işin yoksa arada bul,aynı şeyi farklı bir yöntemle asla yapmam alışkanlığın vermiş olduğu ezbercilik..

Her akşam yatağa girince bir sürü radikal kararlar alırım ama ertesi sabah hepsini unutur giderim.Unutkanlık dedimde yaklaşık üç haftadır daraltılması için terziye verdiğim eteğimi almayı unutuyorum parmağıma ipmi bağlasam..

Birde hiç değişmeyen markalarım vardır benim,yediğim gıdalardan,giydiğim iç çamaşırına içtiğim sigaradan kullandığım kozmetiklerden,temizlik malzemelerine kadar hepsi yılların alışkanlığı ile vazgeçemediklerim...Ve isim yapmamış hiç bir markayı kabul etmem..

Tuhaf bir şey benimkisi saplantılı değil ama şartlanmışlık..

 

 

 

Bu arada damağım hala acıyor..

 

Suheda

0 Yorum


Önerilen Yorumlar

Gösterilecek hiç bir yorum yok

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.