Prens, Güℓ ve ßüℓbüℓ @--๑ஐ๑--
ßir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ülkelerden birinde yaşayan bir yakışıklı prens varmış... Saray ahalisi Prenslerini çok severmiş, onu yerlere göklere sığdıramaz, ona olan sevgilerini kelimelerle anlatamazlarmış. Lakin Prens yıllardır sarayın dışına çıkmadığından halkı onu asla göremez, göremediği gibi de sadece saray ahalisinden duyduklarıyla onu tanırlarmış. Prens sarayın dışına çıkmak istemediğinden değil aslında sadece çekindiğinden yapmazmış bunu… Bilirmiş çünkü, bu sarayın dışına çıkarsa olacağı bir kuştan ibaretmiş… Bu bir kehanet, taaa Prensin çocukluğundan kalma bir kehanetmiş…
Prens bu kehaneti daha bir çocukken rüyalarına giren bir peri kızından öğrenmiş. Peri kızı her gece Prensin rüyasına girer ve ne olursa olsun ona saraydan dışarı adımını atmamasını salık verirmiş. “Eğer sarayın dışına çıkarsan sen bir kuşa dönüşeceksin.” dermiş. Prens istediği kadar sarayın dışını merak etsin, bu kehanete inandığından söyleneni hep yapmış...
Bir gün sarayın bahçesinde dolaşan Prens, bir güle konmuş bir bülbülü görmüş. Bülbül tatlı tatlı ötmekte, gül ise efil efil esen rüzgarla nazlı nazlı salınmaktaymış… Bu ikisi öyle güzellermiş ki Prens yanlarına yaklaşıp, onları izlemekten kendini alıkoyamamış. Yaklaşmış… Yaklaşmış… Yaklaşmış…Daha da yaklaşmış… Yaklaştıkça fark etmiş ki bülbül sadece ötmemekteymiş aksine bülbül güle dil dökmekteymiş. “Gül’üm” diyormuş… “Gül’üm, beni sensiz bırakma, solma, gitme, ölmeeee… Sen susuz kalma diye ben bülbüllükten vazgeçer bulut olurum, sen güneşiz kalma diye ben sana güneş olurum Gül’üm ama ne olur beni bırakma” Fakat Bülbülün yüreğinden kopan bu feryat nafileymiş, Prens fark etmiş ki gül aslında ölmek üzereymiş… Gül’ün salınışı nazlılığından değil de hasta oluşundanmış… “Zavallı Gül…” demiş Prens içinden ve “Zavallı Bülbül…” Prens bir şey yapamaz mıymış? Gül ile bir de o konuşmayı denese acaba bir şeyleri değiştiremez miymiş?
“Güzel Gül, neden bırakıyorsun Bülbül’ünü böyle sensiz” demiş Prens, “Neden bu vakitsiz gidişin, sevenini terk edişin?”
Gül yere doğru eğdiği boynunu usulca kaldırmış, Prense dönmüş ve “Ben Bülbül’ümü hep çok sevdim ama aynı zamanda ona zarar vermekten de hep korktum” demiş. “Benim dikenlerim var, sevenime bile batar, daha fazla acıtamam onun canımdan değerli canını… Daha fazla acıtmayacağım da…” demiş. Sonra usulca kaldırmış olduğu o incecik boynunu yine usulca yere çevirmeden önce son bir kez bütün acısı ve aşkıyla Bülbül’ünün taaa gözlerinin içine bakmış. “Seni çok sevdim” demiş gözleri, sevdiğinin gözlerine… Ardından usulca kapamış gözlerini dünyaya… Bülbül anlamış ki sevdiği artık gitmiş, bir daha dönmemek üzere gitmiş… O halde yaşamanın ne önemi varmış ki bu dünyada… “Ben de gitmeliyim” demiş, “Gitmeliyim Prensim ama gitmeden sana anlatacaklarım var.”
“Benim Gül’üm, yani senin rüyalarında gördüğün güzeller güzeli Peri’n… Bir zamanlar o tıpkı bir gül kadar güzel bir peri kızı; ben ise bir beyaz atlı Prens… Senin rüyalarına girdiği gibi benim de rüyalarıma girdi… “Çıkma sakın bu sarayın dışına” dedi, “Yoksa bir kuşa dönüşürsün…” Ama ben onu dinlemedim çünkü rüyalarımda ilk gördüğüm an ona vuruldum da kavuşmak için bedenimden vazgeçtim… Evet, doğru… Daha sarayımdan dışarı ilk adımımı attığımda ben artık bir kuştum… Bir bülbül… Fakat onu bulmalıydım… Prens olmasam da bülbül olsam ne yazardı ki, ne değişirdi… Bedenim değildi ki ona aşık olan, benim yüreğimdi… Çok aradım, çok yoruldum ama onu aramaktan hiç vazgeçmedim. Bir gün dinlenmek için geldim ve Gül’ümün olduğu bu bahçeye konuverdim...Geceydi… Her yer zifiri karanlık… Sessiz, herkes uykuda… Bir güller vardı bahçede uyumayan, bir de ben vardım uyumadığını bırak, burada olduğu bile fark edilmeyen… Sonra bir ışık süzüldü güllerin arasından, ardından bir parıltı… Bir gül vardı ki güllerin içinde, gül kokulu bir periye dönüştü sonrasında… Benim Perim, benim Gül’üm… Meğer bir gülmüş benim perim… Meğer bir gül… Ondan sonra dinlenmek üzere durduğum bu bahçeden bir daha da hiç ama hiç gidemedim… Hep korktum, ya Gül'üm solarsa... Ya beni terk edip giderse... Eveeet Prensim, böyle başlamıştı işte bizim masalımız ve gördün, böyle de bitti…”
Prens duyduklarından şaşkın, Bülbül’e öylece bakakalmış, Bülbül ise son bir hamleyle Gül’üne sımsıkı sarılmış. Gül’ünün dikenleri Bülbül’ün yüreğine batmış ama o yüreği asıl acıtan onun dikenleri değil, bir daha dönmemek üzere gidişiymiş… Gül’ünün ardından Bülbülün yaşamı anlamsızlaşmış, anlamsızlaştıkça yüreğinin kanayışı artmış, yüreğinin kanaması arttıkça Bülbül Gül'üne kavuşmuş… Prens bu yaşananlardan sonra düşünmüş, “Benim de bir Gül’üm olmalı elbet” demiş ve sarayın dışa açılan kapısına doğru kararlı adımlarla yürümeye başlamış… Kapılar açılmış, Prens nihayetinde sarayın dışına ilk adımını atmış… O artık bir kuşmuş… O artık bir bülbül… Gül’ünü arayan bir Bülbül…
(©ZTB-02.11.2008 )
____________________@@ @ __________________________________________________
____________@@@__@_@@@@_________________________________________________
____________@@__@@_____@_________________________________________________
___________@@@_@__@_____@________________________________________________
__________@@@@_____@@___@@@@@@________________________________________
_________@@@@@______@@_@______@@_______________________________________
________@@@@@_______@@________@_@@_____________________________________
________@@@@@_______@_______@ ___________________________________________
________@@@@@@_____@_______@____________________________________________
_________@@@@@@____@______@_____________________________________________
__________@@@@@@@@_______@______________________________________________
__@@@_________@@@@@@@_@@______________________________________________
@@@@@@@__________@@_____________________________________________________
_@@@@@@@_________@______________________________________________________
__@@@@@@_________@@_____________________________________________________
___@@@___@_______@@______________________________________________________
___________@_____@__@_____________________________________________________
_______@@@@_@___@________________________________________________________
_____@@@@@@__@_@@_______________________________________________________
____@@@@@@@___@@________________________________________________________
____@@@@@______@_________________________________________________________
____@@_________@ __________________________________________________________
_____@_________@___________________________________________________________
_____________@_@___________________________________________________________
______________@@___________________________________________________________
______________@ ____________________________________________________________
______________@ ____________________________________________________________
-
1
12 Yorum
Önerilen Yorumlar