Ruhumu şımartmak...
Uzun yorucu bir yolculuktan soluksuz dönmüş gibi bir halim var..Epey bir süredir üzerime çökmüş olan kaostan sıyrıldığımı hissediyorum yavaş, yavaş,baharın gelişindenmidir nedendir bilmiyorum ama garip tatlı bir huzur var içimde..
Bir kaç günlüğünede olsa bir tatil fırsatı kollluyorum ya İstanbul'a kaçıp kafamı dinleyeceğim yada her zaman yaptığım gibi bir kafile ile tur gezisine çıkacağım..
Gerçi ikincisi daha cazip geliyor bana İstanbul bildiğim tanıdığım bir yer ne zaman istesem giderim..ama turlarla hiç görmediğim yerleri görüyorum..
Geçenlerde bir Suriye teklifi gelmişti bana fakat yurt dışındaki ablamın gelişi ile çakıştığı için gidememiştim..
Birde Suriye Hatay sınırı, nasılsa her yıl Hatay'a gidiyorum orada bulunduğum bir zaman Suriyeye geçebilirim çok şey kaybetmedim yani..
Türkiye içerisinde karış karış gezilmedik yer bırakmıycağım bu gidişle ondan sonra dünyaya açılıcağım
Sırf bu yüzden para biriktirmeyi bile düşünüyorum (bunu annem duysa nasıl sevinirdi ben ve para biriktirmek) kazandığımı çarçur etmektense dünyayı görürüm ve en çokta Mısır'ı Tur-i Sinayı görmek istiyorum, orada güneşin doğuşunu seyretmek..
Canım müthiş bir şekilde sıcak bir iklimde olmak istiyor sıcak taşlar üzerinde yalın ayak dolaşmak güneşi içime çekmek..
Yok bakmayın öyle ben normal biri değilimdir...
Her şeye rağmen tüm bunlar bende hala hayat belirtileri olduğunu gösteriyor.
Her ne kadar kendimi hüzne mahkum etmiş olsamda arada değişiklik iyidir.Seyehat etmek bende oldukça olumlu etkiler yapıyor bir süre sonra geçsede bazen ruhumu mutlu edip şımartıyorum böyle..
Hep derim ben yanlış bir zamanda dünyaya geldim benim ruhum bu dönemi sevmiyor ben çok eski zamanlarda doğmalıydım..
Ya büyük sutunları olan şatolarda yaşamalıydım yada bir çöl ortasındaki vaha kıyısında,ya Tanrı dağı eteklerinde bir çadırda Metehan'ın sevgilisi olmalıydım Yada Anadoluda gözleri yollarda sefere giden atlı bir akıncıyı beklemeliydim..
Belki bu yüzdendir eski tarihi mekanlara duyduğum müthiş ilgi,dolaşırken hep orada bir zamanlar yaşamış olanları tahayyul ederim ve kendimi hemen oranın o eski sahibesi yerine koyarım...
Gelişmiş çağa ayak uydurmuş kalabalık modern şehirler hiç bana göre değil ben eski tarih kokan yerleri seviyorum.Binlerce yıl önce birilerinin yaşadığı yerler olmalı..Bizim gibi hayalleri olmayan,bizim gibi sıkıntıları olmayan ve bizim gibi aşık olmayan..
Hatay'ın şehir merkezi Antakya'da bir mozaik müzesi var bilen bilir dünyaca ünlüdür.Sümerlilerden Hititlerden kalma eserler sergilenir orda düşünsenize binlerce yıl önce yaşamış insanların sanat eserleri (bir sürü kendi çektiğim fotoğraf var orada bir ara hatırlatın foruma ekleyeyim) o sanat eserlerine bakarken hep eserden çok onu işleyeni düşünmüşümdür,kimdi?nasıl bir ruh hali ile o sanat eserini yapmıştı,mutlumuydu?Üzgünmüydü?Nasıl bir evde yaşardı?v.s v.s ...
Tamam kabul, normal olmadığım gibi birazda çatlağım..
Her neyse demem odur ki benim ruhum bunlardan mutlu oluyor, kendini ait hissettiği dönemlerden...O yüzden tarihi yolculuklarla onu şımartmalıyım..
Tüm bunların üzerine eski bir şarkı dinleyelim...Bize göre eski aslında çokta eski değil...
bDif9mMitJ4
Sahi şu elmayı yıkamadan peçete ile silip yesem üzerindeki kimyasallar temizlenirmi?Çünkü üşeniyorum lavaboya gitmeye yazdıklarımızı çocuklar okumuyor değilmi?
4 Yorum
Önerilen Yorumlar