d.günü şeysi
şimdi şöyle oldu yarenler: bendeniz antalyanın adı pek bi manasız bi alışveriş merkezine gittim. Aslında bakkal irisi bi yer de adı alışveriş merkezi işte, neyse gittim manav reyonu önünde acep bir kilo patates mi daha ağır yoksam bir kilo marul mu diye geyik yaparken abiyle; arkamda bi ışık hüzmesi belirdi. Allahım: dedem gibi bi adam. Nur yüzlü, bi sakalı eksik, pantalon askıları göbeğinin üzerinden gerilmiş,kırsaçlı, pembe mavi çizgili gömlekli, Nubar Terziyanın 2007 görmüş hali işte. Ben bu arada dedemin magirus marka otobüsünü hatırlayıp(hatırlatın anlatayım bi ara süper bi hikayedir...) nostalji deryasına dalmıştım bile ki amcanın o güselim sesi ile irkildim:
-küçükhanım bişey sorabilir miyim? burdaki koyu renk yazılmış kelimelere dikkat buyurunuz sayın okur...allahım....allahım... yıllardır duyduğum en güzel sıfat tamlaması,(bu arada dil bilgisi derslerimi de ihmal etmiyorum farkındaysan okur kitle)
ah amcacımm... bakmam mı? sen bana küçük hanım dersin de ben sana bakmam mı? kölen olurum kapında yatarım ben senin yahu?
bütün küçük hanımlığımla ayıptır söylemesi amcaceyizime dönüp dedim ki:
-buyrun, tabi?(yaw bunu söylerken beni görmeliydiniz,belgin dorukla,filiz akın arası bişey olmuştum...)
-Bunların hangisi maydanoz?
-şu soldakiler efendim...
-peki bana bi demet seçer misiniz küçük hanım?
(ah, seçmem mi? ben sana maydanoz tarlası satın alırım dedelerin gülü?)
Verdim amcama seçtiğim en yeşil, en taze, en güzel maydanoz demetini. Mutlu mutlu bakıştık bi kaç saniye. sonra amca kasaya doğru süzülüverdi.... Masal da burda bitti...
Böyle oldu yoldaşlar,29 yaşımın arife günü küçük hanım sözünü şahsıma yöneltilmiş olarak duyunca bi karış yükseldim yerden valla billa...
hadi dağılın şimdi...
0 Yorum
Önerilen Yorumlar
Gösterilecek hiç bir yorum yok