ZAMAN TAPINAĞI-2
Zamanla zamansızlığın birleşimidir Süleyman Tapınağı. Yerin, denizlerin ve göklerin birleştiği
noktadır. Her şeyin birleşip göğe yükseldiği noktadır. Yerlerle göklerin ayrı olmadığının bu dünya üzerinde bile yaşandığı noktadır.
Güneşin yüzlerinden biridir Süleyman. Belkıs, ayın yüzlerinden biri. Güneş, Süleyman'ın bir yüzüdür, Ay , Belkıs'ın bir yüzü. Güneşle Ayın tapınağıdır Süleyman Tapınağı. Güneşle Ayın birbirine kavuştuğu ancak yine de hep ayrı kalacaklarını bildikleri o noktadır. Usta, bunu bilmiş ve böyle söylemiştir.
Belkıs'ın gözyaşları, buradan yağmur olup yerleri, yeryüzünü ve gökleri yıkayacak. Dünyanın üç denizi, Belkıs'ın gözyaşıyla yıkanacak arınacak. Üçü birbirine kavuşacak en sonunda. Yepyeni bir deniz doğacak bu beraberlikten. Ve yepyeni bir yaşam...
Belkıs'ın gülüşü orada ve hep orada olacak. Oradan ışıtacak doğmamış, yaşayan ve yaşamış dünyayı. Aynı noktadan. Güneşin ışığını yaratılanlara dağıtacak, dağıttı, dağıtıyor. Ve güneşin ışığını gözyaşlarında eritip sunuyor, sundu, sunacak.
Süslemeler, ayın ve güneş ışığının tamburdaki pencerelerden belli zamanlarda düştükleri noktalara yerleştiriliyor. Her biri birer şifre. Taşın yanı sıra metal de kullanılıyor bu kubbenin iç tarafındaki süslemelerde. 12 sayısı önemli. Daha çok göksel imgeler kullanılıyor ve bu çember dönebiliyor.
Gezegenlerin yıllık hareketlerine göre döndürülebiliyor. Özellikle ayın ışığının yansımasına göre hareket ediyor. Ayın belli bir günü, ışığın düştüğü sembolün altında, beyazlar giyinmiş bir rahibe duruyor.
Rahibeler halka olmuş. Hepsinin gücü... ay ışığı ve sembolün gücü o rahibe üzerinde toplanıp ana kristale yansıtılıyor... Rahibenin ve kristalin üzerinden yansıtılıyor. O alan altın ve gümüş ışıklarla yıkanıyor. Bütün önemli noktaları kapsıyor bu. Tapınağın çevresinde altından ve gümüşten bir yoğunlaşma... Bütün alan yıkanıp arındırılıyor.
Tapınak ilk yapıldığı yerde değil bugün. Kristal karardı çünkü. Herşey düzeltilmeye çalışılıyor önce, sonra taşınıyor tapınak. Ancak enerjisi hala orada. İşlevini yerine getiriyor. İşte her an orada olması ve olmamasının anlamı bu. Ve tapınağın taşınması ile, esas tapınağın; yeraltındaki tapınağın da girişi kapatılıyor.
Alt tapınağın inşasında yeraltı ülkesinden gelenler çalışıyor. Yeraltından taşları ve madenleri taşıyorlar, işliyorlar. Süslemeleri yapanlar ise Deniz Ülkesinin Evlatları.
Girişi kaplayan büyük rölyef, önce yerde işleniyor. Sonra duvar örülüyor. Çok yavaş ve büyük bir özenle yapılıyor herşey.
Sütunların üzerindeki yılanların pulları bile tek tek işleniyor. Sevgi yüklü bu tapınak. Deniz ülkesi, Yeraltı ülkesi ve Dünya çocuklarının Amon'a sevgisiyle yüklü. İşte buydu oluşturulan.
Dünyada yaratılan kötülük, kristali karartınca uzaklaştırıldı tapınak. Bu sevgi alanı bozulmasın diye. Ancak o saf sevgi orada hala.
Sor hakime
Kim tutar gökte ayı
Dil söyler, kulak işitmez tufanı
Kor yürekler yanar
Sönerse gönüller söner
Işığı söner dünyanın
Zaman, zaman içinde
Gerçek hayal içinde
Hayal deniz içinde
Deniz benim,
Suyu benim içimde
Tuttuğun ne, bak eline
Benim dediğin dönmemiş mi toza ?
Hakimi olduğun nedir ?
Sen bilmezken kendini
Ellerde bir tutam çorak toprak
Eller benim olmayınca
Önerilen Yorumlar
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.