DÖNÜLMEZ YOLUN BAŞINDA
Sarı perdeyle ayrılmış iki yol uzanıyor önümde,
İki yoldan ilkini nedense seçemedim, üzgünüm!
Siz yolcuysanız varın geçin, daha bekleyebilirim ben…
Kararsızım; tekin değil belli bu yoldan ikisi de;
Nice çalılar bitmiş baksanıza, uzanıyor önümde!
İyi gibi görüneni; kendine çekti, aldı beni
Nice nice üstünlüklerini bir bir saydı döktü.
Renk renk çiçekliydi, üstelik yemyeşildi…
Yolcular birer birer geçtikçe bu yoldan,
Ayak uçlarında uzanırdı yemyeşil dağ yolu.
Sabaha çıkabilen iki kişiden siyaha basanı,
Sıra sıra boyanmış adımlarından bilinir.
Vay bana, başka günler umuduyla ben onu tuttum;
Yollarım çatallaşınca bilgili sandığımı seçtim…
Dönmek istesem de şimdi, dönebilir miydim?
Yüreğimdekini içimi çeke çeke açık etsem de
Yanaklarımda süzülür yalnızca göz yaşlarım değil mi?
Şimdi ne iki yol, ne tahta perde var: Ayrıldım ben de,
Bu defa da yolcusu az olanı seçmeliydim değil mi?
Başka olan, başta yapmam gereken buydu belki de!
Oyhan Hasan BILDIRKİ
Çeviri: Robert FROST (1874–1963 / Dağ Mesafesi, 1920).
0 Yorum
Önerilen Yorumlar
Gösterilecek hiç bir yorum yok