Zıplanacak içerik
Blog gönderen: made in turkey! - Şurada: Genel
  • Başlık

    137
  • Yorum

    46
  • Görüntü

    77.601

Bu blog hakkında

BİR TÜRK YAPIMI:)

Bu blogdaki başlıklar

gönlümde akşamları karşılıyorum bugün…sevdiğim!   gözyaşına yeminlim!...   sen ağlıyorsun ya, sen sahte sevdalara intizarsın ya…   kalamam sende, bırak gideyim…   sen mutlu ol!...   bekleyenim bir kara haberse, durma önümde!...   bırak!...kurşunlara geleyim!     ben seni sevdim!...anladım ki! kederlerden ölüm seçtim!...   ne zaman ki seni görsem, ne zaman ki gözlerime düşsen, ağlarım!   ben seni sevdim! gözyaşıma hesap sorarım!...   olmayacaksın ya!...kalsan da bende! ölüm
Evi beyaza boyattım Kapısına seni yazdım Erkenden uyandım Yağmurlara baktım Yağmurlara baktım Daldım oyalandım Güller açılınca, gülüyorsun sandım Kuşlar uçuşunca, biliyorsun sandım Hadi geliver, hadi gülüver Mini mini minnacık Hadi geliver, hadi gülüver Mini mini sevdacık Evi beyaza boyattım Kapısına seni yazdım Derdime de dayandım Mazimize baktım Mazimize baktım Daldım oyalandım Güller açılınca, gülüyorsun sandım Kuşlar uçuşunca, biliyorsun sandım Hadi geliver, hadi gülüve
Yine saçlarını toplamış gidiyor güneş Deniz gidip gelip eteğini öpüyor sahillerin Uzaklardan, çok uzaklardan görmesi zor tekneler geçiyor Hayallerim iç cebimde Ağır ağır yola çıkarım ben de seninle İsmin hece hece çınlar içimde Seni her düşündüğümde Güzel şeyler gelir aklıma her nedense Süzülür uçurtmalar gibi hatıralar Uçurtmanın ipi kaçar elimden İpi kaçar uçurtmanın Uçurumun kenarında bulurum kendimi birden Uçurumun kenarında Kelebeğin şansını seyrederken Kelebeğin
Ne zaman tanıdım seni diye düşündüm dün gece Bulamadım Sanki hep vardın bir yerlerde Saklanmış Ve bir anda Ortaya çıkmıştın Sen Zamanda bulamadığımsın...   Ne kadar seviyorum seni Sevgi... Aşk... Tutku... Hayal... Sanki hepsinden de öte Kalbimde En derinde Bir Duygusun Sen Adını Koyamadığımsın...     Bitecek ve gideceksin bir gün Biliyorum ama önemi yok Sen bende sonsuza kadar kalacaksın Ama Ben sende olacak mıyım Bir soruyum Sen de Cevabını bulamadı
Ben seni nedensiz sevdim. Bir rüyaydı uyanmak istemediğim. Ama bir tek seni sevdiğim bir rüya... Tek sevdiğin ben olmadığımı bile bile sevdim seni...   Yangına körükle gittim belki, Sevdim seni diyerek. Ama dost olayım istedim sana, Zor gününde başını yaslayacak omuz olmak istedim. Senin olmak imkansız olduğu içindi belki...     Ben, ben olmak isteseydim... Sen benim ol ebedi, Bir beni sev isterdim.   Omuzuma gömdüğünde başını, Nefesinle boğulmayı sevdim. Kucaklam
Biliyorum, konuşacak bir şeyimiz kalmadı, paylaşacak hiçbir şeyimiz yok ortada. Yine de yüreğimden, gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum. Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım, sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum. Cümlelerimi kısalttım, kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen evlat dudaklarımda. Bir ihtimal gelişine sığındığımı fark ettiysem de, engel olmadım gurursuz ama umutlu ve sabırlı hasretine. Anlık hayaller anlık mutluluklara gebe kalıyo
yüreğini eline alarak çıkacaksın bu yola seni sen yapan ne kaldı söyle ? beynin ! yüreğin ! düşüncelerin ! ideallerin ... gem vurmadığın ne kaldı ? düşüncelerini mi söyleyebiliyorsun özgürce, yoksa gelecekle ilgili mutlu hayaller mi kurabiliyorsun ? ya da beynini mi geliştirebiliyorsun. özgürce yaşayabiliyormusun sevdalarını. çılgınca haykırabiliyormusun sevdiğine "seni seviyorum" diye. hangisini yapabiliyorsun. söyle seni diğer insanlardan ayıran ne kaldı ? anlat bana; ayş
Acilmiş sarmaşık gülleri kokularıyla baygın   En görkemli saatinde yıldız alacasının   Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader   Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın   Rüzgar uzak karanlıklara surmuş yıldızları   Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan   Onu çok arıyorum onu çok arıyorum   Herlerimde vücudumun ağır yanık sızıları   Bir yerlere yıldırım düşüyorum   Ayrılığımızı hisettigim an demirler eriyor hırsımdan   Ay ışığına batmış karabib
Yuregimi aldin sevgili, oylesine aldin ki. Utandim onceki asklarimdan kendimden. Anladim ki anlarida, kendimide kandirmisim. Ve hepsi silindi sen gelince. Simdi kalan izlerden utaniyorum. Butun kapilari kapandi yuregimin. Sen geldin. Yuregimi oylesine aldin ki sevgili. Senden once yapilan aptalca kurlardan, konusmalardan, gecelerden utandim. Ogrenememisim, becerememisim. Anladim senden oncesinin yalan oldugunu. Yuregimi oylesine aldin ki sevgili... Uzaklasiyordu dusuncelerim ve yur
Bir Hasret Mektubu (iki gözüm)     Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.   Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.   Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi,
Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,   Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,   Dağlara dönmeli yüzünü insan.   Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli, yüreğini ferahlatacak;   Yeni insanlarla 'tanışmalı, yeni keşifler yapacak....   Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa, Gerçekleştirmeyi denemeli!   Her geçen gece, ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir,   Kendisinin bir sal olup da, O dursa da yolculuğu
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, Kendi yolumu çizdiğimde anladım.. Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.. Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım.. Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan da
Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi… Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne… … Sen bulanıklaşsan da, gözüm hep ufuktaki yalnız haberciyi gördü… Buğulanmış cama çarparken yağmur damlaları, ben çizdim bir kâlp içine iki bedeni… Zamanın bilmem hangi köşesindeydik hatırlamıyorum. İşime gelmeyen buluşmalardan kaçmadım sen varsın diye… Çam diplerinde petunyaları kuruturken ellerimizde, sen bana SENİ SEVİYORUM derken bile bakamıyordum gözlerine. Utancımdan … alışık olmadığımdan b
Otuz beşime bastım geçen hafta... İlk yarı bitti: Hayat: 1 - Ben: 0!.. Ama belliydi böyle olacağı… Nicedir başlamıştı belirtiler: Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene" diye seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin… Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü, Baktım; lise fotoğraflarım sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış. Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş, seyahat ve aşk yerine... Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses düğmesini k
(Ne zaman rüzgar esse Onu çarpar yüzüme Ve ne zaman ağlasam...) İliklerime yağardı .   Ne şemsiye para ederdi, Ne ağaç gölgesi, Ne dam...   Sevdiğim bir yağmurdu. Islatırken ıslanan...   Birbirimize giyinmezdik biz Birbirimize soyunurduk Ve koşmazdık asla birbirimizde; Dururduk   Beyin hücrelerimiz Yetişip yazamazdı yaşantımızı. Evrim’in tekerine sokardık çomağı; Darwin utanırdı   Hiçbir tarihe yazdırmadık adımızı, Ne yeryüzü, ne gökyüzü. O bende kaldı.
Penceresi önünde karanfil saksı Oturmuş yazar yarim birine yazı Kimi sever bilinmez dumanlı başı Zalim olma sevgilim taşdan değilim Batmam elin üstüne diken değilim Zalim olma sevgilim taştan değilim Kaldır başını bir bak haram değilim   Penceresi önünde üzümlü asma Benden başka birini aklına takma Benimkide yürek canım üstüne basma Zalim olma sevgilim taştan değilim Batmam elin üstüne diken değilim Zalim olma sevgilim taştan değilim Döndür başını bir bak haram değilim      
Suskunuz... Hem de çığlık çığlığa bir suskunluk bizimkisi...   Bu konuşacak bir şeyimiz olmadığından değil. Konuşmaya çalıştığımız şeylerin, alıştığımız yalnızlığımızdan uzaklaştırması aslında bizim korkumuz...   İkimizde cesaret edemiyoruz. Öylesine alışmışız ki içimizde büyüttüğümüz yalnızlığımıza. Seviyoruz onu. Bekli de yaşandığında yok olacağı korkusu bizi tereddütte düşüren. Kaybetmekten korkacağımız bize ait bir şey oluşturma kaygısı...   Sen yapamadığın hamlenin, hayatın
VATAN HAİNİ   "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz de
OTOBİYOGRAFİ   1902'de doğdum doğduğum şehre dönmedim bir daha geriye dönmeyi sevmem üç yaşında Halep'te paşa torunluğu ettim on dokuzumda Moskova komünist üniversite öğrenciliği kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu ve on dördümden beri şairlik ederim kimi insanlar otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin   hapislerde de yattım büyük otellerde de açlık çektim açlık grevi de içinde ve tat
NÂZIM HİKMET RAN   15 Ocak 1902'de Selanik'te doğdu. Heybeliada Bahriye Mektebi'ni bitirdi. Hamidiye Kruvazörü'nde güverte subayı iken, sağlık nedeniyle askerlikten ayrıldı, bu arada ilk şiirlerini yayımladı. 1921 başlarında Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Anadolu'ya geçti, Bolu'da öğretmen olarak görevlendirildi. Daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne (KUTV) yazıldı. Burada siyasal bilimler ve iktisat okudu. 1924'te yurda döndü. Aydınlık Gazete
Öyle içimdesin ki. Yanağımda dolaşan rüzgardan daha gerçek dokunuşların. Küçük, ürkek, kesik dokunuşlarınla, belki de her zamankinden daha yanımdasın. Yani öylesine, o kadar bensin ki. Ah nasıl anlatsam. Boşuna bu çabalarım, doğru kelimeleri aramalarım. Ne kitaplar yazıyor, ne de sözlüklerde karşılığı var. Yalnızca hissediyor insan, yaşıyor. Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız.       Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de. Çok başka bir şey. Sevginin ortasında
Eğer ;       O'nu hatırladıkta başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla O hüzünden bu neşeye konup kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin... O'nunlayken pervaneleşen yelkovanlar, O'nsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir akrep kadar hain...       sınıfta, büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, O'ndan söz edilince yüzünüz, sizden habersiz,
Sevgilim Yeşıl eriğim benim Ben içine hapsolmuş çekirdeğinim senin Hapiste günler ağır geçer diyordun Olsun be ben vazgeçtim zurriyetimden Yeterki yetim bir çocuk gibi bırakma beni Zira sensiz bu can bir yüktür yüreğime Kaldır öpülesi alnını ve bak bana Gordünmü gülüm bir tek gözlerim değişmedi gene Bır tek gözlerim   Açılır açılır gözleri gülümün İçlerinde yeşil çam ağaçları Uyanışların en tazeleri Odamızdan geçer gülüm seninle   Feriğim fidanım feryadım Hey benim zizil parmak

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.