Benim hüzünlerim vardır,yüreğimin en kuytu yerinde sakladığım güneş görmez kimse bilmez onları..
Bir annenin çocuğuna gösterdiği şefkat gibi besleyip büyütürüm,an gelir bana sormadan müsademi almadan çıkıverirler o kuytu yerlerinden tüm benliğimi kaplarlar ama en çokta gözlerimi.
Benim hüzünlerim vardır,hepsinin ayrı bir adı ayrı bir anlamı var bir bilseniz nasıl acıtırlar içimi ama olsun çünkü hepsinde öyle derin hikayeler saklıdır ki..
Ben mevsimlerden en çok sonbaharı sevdim,çünkü hüzün ko
Yusuf'u kuyuda ,odada ve zindanda yalnız bırakmayanın adıyla...
-elif-lam-ra-
Kalbim esir düşmüşken beşeri kalıpların acımasız ve hiçleştirici zindanlarında,
Hislerin kalbi değil ,kalıbi yaşandığı bir ışık(sızlık) zuhur etmişken cihanda,
"Gömleğini gönder Yusuf! " nidasıyla,
Bir yakarış dağildı boşluğa.
Ve bulduğum sen oldun ey!...
Yusuf'un gömleğinin aydınlığında.
Artık kayıtsız değildi yüreğim;gözlerin görmediği, yürekleri kamaştıran ışığına...
Bilesin Ey Yar !
D
Yar;
Ben seni,karanlık dehlizlerde bağrıma kadar çamurlu sular içerisinde el yordamıyla aradım..
Yar;
Ne zaman ki yorgun bitap düşüpte vazgeçmeye karar versem buğulu bir fısıltıyla adımı çağırışını duyarım,duyar tekrar yollara koyulurum dizlerimdeki yaralara ve çatlayan dudaklarıma aldırmadan..
Yar;
Bilirim güneş senin göğsünde,bilirim seni bulmam demek güneşi,gökyüzünü ve serin rüzgarlarıda bulmam demek..
İşte bu yüzden bir tek sen aslında herşeysin,bir vücutta topyekun bir hayatı b
Tekrar hoşheldin..
Her zaman ki gibi sorusuz,izinsiz pat kapı çıkıp geliverdin.Göğsümün içerisinde kanat çırpan bir kuş misali gibi oldu gene yüreğim..
.....Ve heyecanlar ve mahcubiyetler ve tutkular..
Hiç gelmeyeceksin hoş gelsen bile asla sana açılmayacak sanıyordum sürgüleri pas tutmuş gönül kapılarımın,açıldı ama bak ardına kadar hemde.Döküldü tüm paslar cilalandı ışıldadı heryer..
Güneş daha bir anlamlı gülümsedi daha bir ısıttı her yanı,gökyüzü nasılda masmavi...
Taze simitin tadım
Denizi,yeşili ve ağaçları ardımızda bırakarak yol alıyoruz bambaşka bir dünyaya doğru..Uçsuz bucaksız düz çorak arazilerden geçiyoruz tepe yamaçlarına kurulu minik köylerden süzülen zayıf ışıklar hayat belirtisi olduğunu haber vermezse bizden başka kimseciklerin olduğunu fark edemeyeceğimiz kadar ıssız yollar..
Kardenizden Güneye en güneye(Hatay)doğru gidiyoruz,hepsi aynı aileye mensup 17 kişinin şekşakrak muhabbetleri eşliğinde..
Bir anda alınmış bir kararı uygulamaya koyup yollara düşüyoruz.
Galiba aşık oldum,dedim arkadaşıma "kime" diye sordu
Dişçime dedim,
Delimisin,o adam evli hemde kiminle biliyormusun?senin aile hekimin varya sağlıkocağında ki işte o kadınla
Şaka olmalı bu,o adam ve o kadın adam ne kadar kibar ve centilmen bir tipse kadın o kadar cazgır ve sevimsiz bir tip..
Üstüne üstlük adam çok yakışıklı bir adam kadın eni boyu bir yürüyen bir futbol topu görüntüsünde..
Bunlar tabi kıskançlıkla söylenmiş sözler değil..aşık olduk dedikse ciddi ciddi aşık olmadık herha
Hastanede hasta ziyaretindeyiz,odada manzara oldukça şenlik üç kişi koyu bir sohbetteyiz,hasta yatağında diğeri onun kaşlarını alıyor
Güvenlikçi genç bayan kapıyı açıyor hastanın yattığı yatağa bakınca hayretle gülümsüyor "ilk kez hasta yatağında kaş aldıran birini gördüm"diyor..
Bizim hastamız biraz süslüdür diye cevap veriyoruz.Sonra bize dönüp ziyaret saatinin sona erdiğini söylüyor kibarca kovuluyoruz..
İtiraz etmeden toparlanıp"Ülker biz aşağıda,bahçede seni bekleriz işin bitince gelir
Bugün hiç birinizin hoşuna gitmeyecek can sıkıcı,mide bulandırıcı bir şeylerden bahsetmek istiyorum..Ve hepimizin zaman zaman gezatelerde,tv'de,nette rastladığı haberler,yazılar..
Yakın akrabalarımdan genç bir bayan anlatıyor bana,10 yaşlarında ki kızı işyerinde yanındayken canı sıkılıyor buda oturtuyor internetin başına "hadi hikaye bul ve oku" diyor..
Biraz sonra çocuk annesine seslenip ekranda okumaya çalıştığı şeyin ne olduğunu soruyor."Yanına gidip ekrana bakmamla kapatmam bir oldu" di
-Halaaaaa lütfen bana bir kuş al
Bu benim küçük yeğenimin telefonda bana yakarışı,Allahım bir çocuk bu kadarmı çok sever hayvanları aylarca köpek sevdasından vaz geçirmek için uğraştık.Neymiş evde köpek beslemenin sakıncaları varmış,yalan ben köpeklerden ölesiye korktuğumu söyleyemedim bu şekilde ifade ettim..
Sonra kediye döndük tamam çok güzel bir hayvan ama ben ondanda korkuyorum ne var canım!korkuyorum işte elimde değil,sanki ben bayılıyorum bu tuhaf huylarıma..
Geçenlerde Uzungöle
Şehirler arası uzun bir yolda seyrediyoruz,arkaya yatırdığım koltuğa yaslanmış ayaklarım torpido üzerinde..
Bütün dikkatimi fonda ki müziğe vermişim,Volkan Konak söylüyor "aynalar"
aslında bu şarkıyı ben en çok Gülay'dan dinlemeyi seviyorum keşke o söylüyor olsaydı diye düşündüm..
Yolculuk esnasında konuşmayı hiç sevmem bu yüzden çok da iyi bir yol arkadaşı değilimdir.
En çok tek başıma yürürken ve arabada seyahat ederken düşünebiliyorum çünkü..Bu yüzden her ikisinide seviyorum..
Düşünmek
-Anne bu dünün ekmeği değilmi?
-Evet ne olmuş
-Ne demek ne olmuş bayat ekmekmi yiyeceğiz
-Filistindeki çocuklar onu bile bulamıyor
Dün akşam yemeğine oturunca annemle aramızda geçen konuşmaydı yukarıda yazdıklarım..
Son söyledikleri içime oturuyor resmen,aslında hep söyleriz yemek artık olup çöpe giderken bunu bulupta yiyemeyen insanlar var diye..
Ama akşam gerçekten yüreğimin ta içinde hissettim Filistinli çocukları ve onların annesiz babasız birde aşsız olduğunu..
-Haklısın o çocukla
Yetiştirmem gereken bir sürü iş var,yemek saatide geçiyor karnım zil çalıyor işe ara verip yemekhanenin yolunu tutuyorum.Amanin o da ne herkes yemiş gitmiş koskoca yerde bir ahçı bir bulaşıkçı birde ben kalmışım.
Yemekte sarma var,bugün bizim ahçı iyi tarafından kalkmış demekki hep aynı sitemle bakıyor yüzüme neden geç geliyorsun der gibi...
Tabağımı alıp oturuyorum ilk çatalı ağzıma koyar koymaz gözlerimden yaş geliyor,yandım,damağımın üst kısmı sızlıyor suda fayda etmiyor...
Kısa bir aray
Biliyormusun;
Dedi bir arkadaşım..Benim falanca arkadaşım varya iskambil kağıtları ile süper fal bakar
İyi de ben fala inanmam ki,hem baktırsam bile söylenilen şeylerin hepsi anında uçar gider aklımdan
Sen yinede onu bir dene
Konuştuk pek yanaşmadı uzun zamandır bakmadığını söyledi.Kabul etmemesi merağımı arttırınca ısrar ettim sonunda kabul etti.
Yalnız iskambil kağıdım yok dedi..
Sorunmu hemen tedarik ederim..
İş çıkışı bir süper markete girip aldım.Normalde unutmamam gereken şeyleri un
Sana bir fıkra anlatayımmı diyorum,muzip bir şekilde sırıtarak..
Anlat,diyor nasıl bir fıkra olduğunu tahmin ederek..
ama çok açıksa söyle gözlerimi kapatayım
Kapat o zaman
Adamın biri her akşam aynı bara gidip efkarlı efkarlı içiyor,en sonunda barmen dayanamıyor.
Beyfendi,diyor nedir derdiniz
Adam,sorma ne yaptımsa karımı orgazm edemiyorum
Barmen,ooo dert ettiğiniz şeye bak ilişkinizde heyecan bitmiş demekki çözümü basit
Adam,gözleri sevinçten açılarak soruyor-neymiş çözümü?
Barmen,
Hz.Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler, derlerki
-Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.
Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gence dönerek:
-Söyledikleri doğrumu diye sorar.
Suçlanan genç derki evet doğru bu söz üzerine Hz Ömer:
-Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.
Bunun üzerine genç anlatmaya başlar,derki :
-Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerinde olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık kader bizi arkadaş
Mecnunu bilirsiniz.Hani şu leylaya kavusmak ugruna collere düşmüş.Leyla kim mi? rivayete göre bir gözü kör,öteki şaşı, kara kuru bir kız.Ama mecnunu var onun deli mi deli bir sevdalıktır mecnunluktur.Adı üstünde:cezbeli.Bagdat'ın sorul(a)madıgı aşıklardan...
Leyla der de baska bir şey demez.Derken mecnunun babası bu aşkın altını deşeler.Kızı (leyla) görmek ister.Bakar ki....
-"Oglum "der "Bu mu senin aşkın?"
"Evet baba "der "bu" "Ama oglum bu kız kör şaşı ve saire"diyecek olur ;bunun üzerine
Ben hep yanlış zamanlarda yanlış insanları sevdim bu yüzdendir acı çekmelerim..tıpkı yalancı baharlara aldanan kır çiçekleri gibi sonra vurdu gecenin ayazı dağıldım parçalandım..
Bir şey öğrendim hayattan ya bir çınar gibi güçlü olacaksın zemherin en koyusuna karşı yıllarca dimdik ayakta kalarak yada bir kelebek gibi bir günlük olmalı ömrün,tüm güzellikleri bir anda yaşayarak..
Ya siyah olmalı renkler ya beyaz ikisinin ortası olmamalı..tıpkı ölümle yaşam arasında ki ince çizgi gibi..
Öyle kır
Her yıl olduğu gibi müthiş bir İstanbul gezisi yaptım tarihi mekanları boğazı Adaları içime sindire sindire gezdim..
Bu arada ufak tüyolar vereyim size Büyükada'da at boku koklamak (faytonla gezinti) 50 ytl olmuş o kokuyu solumaktansa üşenmeyin yayan dolaşın gerçi bayağı bir zahmetli olacaktır ama inanın faytonla dolaşmaktan daha iyidir..
Bizim her yıl bir ada faciamız olur İstanbul'da,ben her yıl olduğu gibi gitmek istemem ama yoğun ısrarla hatta zorla ve cebren götürülürüm.Adaya adımınızı at
Vakit tamam, seni terk ediyorum
Bütün alışkanlıklardan öteye
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum
Doymadım inan, kanmadım sevgiye.
Korkulu geceleri sayar gibi
Birdenbire bir yıldız kayar gibi
Ellerim kurtulacak ellerinden
Bir kuru dal ağaçtan kopar gibi.
Aşk sabitti gülse hiç dermedik
Bul kendine kuytularda hadi dal
Seninle bir bütün olabilirdik
Hoşçakal gözümün nuru, hoşçakal
Hoşçakal canımın içi, hoşçakal
Hoşçakal iki gözüm, hoşçakal.
Vakit tamam seni terk ediyorum
Ramazan öncesi birgün,öğlenden sonra işyerindeyim..
Karnımda kaburgalarımın hemen altından vurup geçen hafif bir ağrı var,zaman ilerledikçe ağrının şiddeti ve periyod aralığı iyice sıklaşmaya başlıyor.Kasılma şeklinde dayanılmaz bir ağrı öyleki nefesim kesiliyor geldiği zaman...Eve gittim spazm çözücü bir ilaç alıp yattım,annem bal şerbetleri bitki çayları getirip,getirip zorla içiriyor.....Ağrı artık dayanılmaz bir hal alıyor evdekiler hastaneye gidelim ısrarında ben "hayır anlamazlar,boş yere
KALDIRIMLAR
I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil ç