Hastanede hasta ziyaretindeyiz,odada manzara oldukça şenlik üç kişi koyu bir sohbetteyiz,hasta yatağında diğeri onun kaşlarını alıyor
Güvenlikçi genç bayan kapıyı açıyor hastanın yattığı yatağa bakınca hayretle gülümsüyor "ilk kez hasta yatağında kaş aldıran birini gördüm"diyor..
Bizim hastamız biraz süslüdür diye cevap veriyoruz.Sonra bize dönüp ziyaret saatinin sona erdiğini söylüyor kibarca kovuluyoruz..
İtiraz etmeden toparlanıp"Ülker biz aşağıda,bahçede seni bekleriz işin bitince gelir
Bir süre önce bir misafirim vardı.
Hani hatırlarsınız yine blogımda bahsetmiştim benim küçük canavarlarım (yeğenlerim) bir kuş alalım diye tutturmuştu ya bende kıramayıp bir yavru muhabbet kuşu almıştım onlara..
Bizim küçüklerin annesi rahatsızlanınca her zaman olduğu gibi ellerinde çantaları bende kalmaya geldiler.Tabi bu sefer yalnız değilllerdi yanlarında kuşları boncuğuda getirdiler.
İlk önceleri bayağı bir huzursuz oldum kuşu görünce,kuş besleyenler bilir etrafa yem saçar tüy döker,her k
Yar;
Ben seni,karanlık dehlizlerde bağrıma kadar çamurlu sular içerisinde el yordamıyla aradım..
Yar;
Ne zaman ki yorgun bitap düşüpte vazgeçmeye karar versem buğulu bir fısıltıyla adımı çağırışını duyarım,duyar tekrar yollara koyulurum dizlerimdeki yaralara ve çatlayan dudaklarıma aldırmadan..
Yar;
Bilirim güneş senin göğsünde,bilirim seni bulmam demek güneşi,gökyüzünü ve serin rüzgarlarıda bulmam demek..
İşte bu yüzden bir tek sen aslında herşeysin,bir vücutta topyekun bir hayatı b
İlk dilediğimde gözlerimin dışarı fırlamasına sebeb olan sonrasında gülme krizlerine girdiğim bir Fuat Saka türküsüdür"şalvar destanı"
Biz ki karadeniz bölgesinin insanları olarak..
Derenin kıyısında şu kızlar çay toplayi
Dişledum memesini altun dişim sizlayi
yada
Of'un altı Sürmene kızlar giyer fermane
Fermanenin altından görünür beyaz meme
Gibi türkülere alışmış olmamıza rağmen yazarının kim olduğunu bilmediğim bu türkü beni bile hayrete düşürecek kadar erotizm içermektedir.
Haftasonunu evde geçireceğimi söyleyince gezmeye kaçan veledini bana bıraktı gitti..
Bir çeşit çocuk bakıcılığı yaptım yani..
Aşırı gelişmiş sorumluluk duygum yüzünden bi şey olur korkusuyla çocukları sokağa çıkarmadım yalnız iki kez para verip kendilerine abur cubur almaları için markete gönderdim.
Giderkende "hemen eve dönüyorsunuz"diye sıkıca tembihledim..
Hal böyle olunca çocuklar evde sıkıldı tabi..
Biraz sonra şikayetler başladı..
Saçımı çektiiiiii
Ayağıma bastııııı
Başka kanal
Akşam üzeri semt parazını dolaşıyorsunuzdur,en taze meyve ve sebzenin olduğunu tezgahları araştırırken gözlerinizle..Birazda acelecisinizdir,çünkü daha eve gidip akşam yemeği pişireceksiniz..
Tam o düşüncelerle bakınıp ilerlerken bir anda yerinizden sıçrayıverirsiniz...
Tam orada,kalçanızın üzerinde çirkin ve bir o kadar lakaty yabancı bir elin dolaştığını hissedersiniz..
Yanınızda ki arkadaşınızın kolundan çekiştirip arkanıza bakmadan hızla uzaklaşırsınız.Tuhaflığınız arkadaşınızın dikkatin
Yürüyelimmi,diye sordu arkadaşım.Oluuurr dedim yürümeyi severim çünkü..
Yavaş adımlarla sohbet ede ede yürüyoruz epey bir yol katettikten sonra dirseğiyle dürttü beni..
Şu adam ne yapıyor?
Hangi adam dedim gösteridiği yöne bakarak..
Şu yolun karşısında ki kamyonun gölgesinde yere uzanmış olan
Daha bir dikkatle baktım...Gördüm
Fakat gördüğümü adamda gördü ve alenen ortalık yerde yaptığı normal bişeymiş gibi öyle pervasızca sırttıki bana..
Yürü çabuk uzaklaşalım,gerizekalı başka yer bula
Yazı başlığını okuyanların hafif bir şaşkınlık geçirdiğini tahmin edebiliyorum.Durun yahu
Bir zamanlar bir film oynamıştı izleyenler bilir başrolunu Robert Redford ve Demi Moore'ın oynadığı Indecent Proposal (ahlaksız teklif) zengin bir adamın borç batağına düşmüş bir adama karısını bir geceliğine isteyip bir milyon dolar teklif etmesini konu alır..Çok tartışılmıştı.
Geçenlerdede tıpkı buna benzer bir haber ilişti gözüme gazetede Amerikada genç bir kız eğitim masraflarını karşılayabilmek
Yetiştirmem gereken bir sürü iş var,yemek saatide geçiyor karnım zil çalıyor işe ara verip yemekhanenin yolunu tutuyorum.Amanin o da ne herkes yemiş gitmiş koskoca yerde bir ahçı bir bulaşıkçı birde ben kalmışım.
Yemekte sarma var,bugün bizim ahçı iyi tarafından kalkmış demekki hep aynı sitemle bakıyor yüzüme neden geç geliyorsun der gibi...
Tabağımı alıp oturuyorum ilk çatalı ağzıma koyar koymaz gözlerimden yaş geliyor,yandım,damağımın üst kısmı sızlıyor suda fayda etmiyor...
Kısa bir aray
-Anne bu dünün ekmeği değilmi?
-Evet ne olmuş
-Ne demek ne olmuş bayat ekmekmi yiyeceğiz
-Filistindeki çocuklar onu bile bulamıyor
Dün akşam yemeğine oturunca annemle aramızda geçen konuşmaydı yukarıda yazdıklarım..
Son söyledikleri içime oturuyor resmen,aslında hep söyleriz yemek artık olup çöpe giderken bunu bulupta yiyemeyen insanlar var diye..
Ama akşam gerçekten yüreğimin ta içinde hissettim Filistinli çocukları ve onların annesiz babasız birde aşsız olduğunu..
-Haklısın o çocukla
Telefonumun alarmı çalıyor saat 07:00 yeni bir gün,alarm sesi son derece oynak bir karadeniz türküsü özellikle seçtim kendime gelmem daha kolay olsun diye ama yemiyor yorganı kafama çekiyorum müziğin bitmesini bekliyorum çünkü uyanmak istemiyorum.Alt katta ki komşum bile benim telefon sesine uyanıyormuş öyle diyor kendi saatini kurmaya bile gerek duymuyormuş.
İkinci kez başlıyor müzik on dakika arayla çaldığına göre saat 07:10 kalkıyorum yorganla kavga ederek tüm suçlu sanki o yorgan.. tek gö
Aşağıdaki manzaraya doğru bakıyorum,hava nasılda güzel pırıl pırıl içimde garip bir hüzün karşımda eski çok eski bir şehrin görüntüsü..yanıma küçük bir çocuk yaklaşıyor,parmağıyla hemen aşağımızda az önce dolaştığım yeşillikler içerisindeki küçük gölü gösterip;
"Abla aşağıdaki o gölün adı Zeliha biliyormusun"diyor
Oturduğum taşın üzerinden ona doğru dönüp tebessüm ediyorum,"biliyorum ama birde sen anlat bakalım deyip yanıma oturmasını işaret ediyorum büyük bir sevinçle kabul ediyor hikeyenin s
Sabah gözümü bir açtım,dışarıdan odanın içerisine yansıyan ışıktan havada bir tuhaflık olduğunu sezdim.Yataktan kalkıp pencereye gittim perdeyi çekmemle dışardaki manzara gözümü kamaştırdı.Allahııımm kar yağıyor hemde lapalapa kocaman taneler halinde nasıl bir sevinç kapladı içimi nasıl heyecanladım,çocuk gibi,hoş bir yanım hep çocukturya neyse..
Sabah beri onun coşkusu içimde ve içimde dayanılmaz bir şekilde karda yürüme isteği,tabi bu beklenmedik misafir tüm yılbaşı planlarımızı suya düşürdü
http://www.cozumvar.com.tr/tr/Liderlik_Egilimleri_Anketi.asp
Suheda
Karakter Tipi : ÇSUY
Bu karakter tipinin toplam içindeki yüzdesi: % 3.27
Dışa Dönük % 37.5 % 62.5 İçe Dönük
Duyusal % 25 % 75 Sezgisel
Düşünsel % 37.5 % 62.5 Duygusal
Yargısal % 62.5 % 37.5 Algısal
Ş Dışa Dönük % 37.5
Gereksinim duyduğu dış dünyaya yönelir. Dışarıdan gelecek telkinlere açıktır. Ç İçe Dönük % 62.5
Kendi iç dünyasına dönük yaşamyı tercih eder. Kendi düşünceleri ve değ
O nu ilk kez iki yıl önce tanımıştım..
Sabahları işe gitmek için bindiğim başka bir kuruma ait servis aracında..
Gencecik uzun boylu güzel bir kızdı asil bir havası vardı.İlk başlarda çok soğuk bulmuştum onu kesin o da benim için aynını düşünmüştür genelde ilk karşılaştığım insanlarda bıraktığım izlenimdir soğuk..
Zamanla sohbet etmeye başladık,kimya mühendisiymiş çöp arıtma tesisinde çalışıyormuş..
Servis aracında bir tek ikimiz farklı yerlerde çalışandık diğerleri hep aynı işyerinin eleman
Ben hep yanlış zamanlarda yanlış insanları sevdim bu yüzdendir acı çekmelerim..tıpkı yalancı baharlara aldanan kır çiçekleri gibi sonra vurdu gecenin ayazı dağıldım parçalandım..
Bir şey öğrendim hayattan ya bir çınar gibi güçlü olacaksın zemherin en koyusuna karşı yıllarca dimdik ayakta kalarak yada bir kelebek gibi bir günlük olmalı ömrün,tüm güzellikleri bir anda yaşayarak..
Ya siyah olmalı renkler ya beyaz ikisinin ortası olmamalı..tıpkı ölümle yaşam arasında ki ince çizgi gibi..
Öyle kır
KALDIRIMLAR
I
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil ç
Öyle insanlar vardır ki,asla verdiğiniz değeri hak etmezler..
Birde siz biraz üzerine düşüp ona kıymet verdinizmi aman aman bir afra bir tafra,kendilerini bir şey sanmalar bir şekiller bir havalar..
İkide bir ruhi bunalıma girip ilginizi çekme çabaları ilgi gösterince kendine kapanıp susmaları, ilgilenmeyip "ne halin varsa gör" şeklinde davrandığınız zaman deli gibi peşinizde koşmaları..
Ne edeceğinizi nasıl davranacağınızı kestiremez şaşar kalırsınız..
Atsanız olmaz satsanız olmaz,tavır koy
Her yıl olduğu gibi müthiş bir İstanbul gezisi yaptım tarihi mekanları boğazı Adaları içime sindire sindire gezdim..
Bu arada ufak tüyolar vereyim size Büyükada'da at boku koklamak (faytonla gezinti) 50 ytl olmuş o kokuyu solumaktansa üşenmeyin yayan dolaşın gerçi bayağı bir zahmetli olacaktır ama inanın faytonla dolaşmaktan daha iyidir..
Bizim her yıl bir ada faciamız olur İstanbul'da,ben her yıl olduğu gibi gitmek istemem ama yoğun ısrarla hatta zorla ve cebren götürülürüm.Adaya adımınızı at
Şehirler arası uzun bir yolda seyrediyoruz,arkaya yatırdığım koltuğa yaslanmış ayaklarım torpido üzerinde..
Bütün dikkatimi fonda ki müziğe vermişim,Volkan Konak söylüyor "aynalar"
aslında bu şarkıyı ben en çok Gülay'dan dinlemeyi seviyorum keşke o söylüyor olsaydı diye düşündüm..
Yolculuk esnasında konuşmayı hiç sevmem bu yüzden çok da iyi bir yol arkadaşı değilimdir.
En çok tek başıma yürürken ve arabada seyahat ederken düşünebiliyorum çünkü..Bu yüzden her ikisinide seviyorum..
Düşünmek
Anneannemin sandığındaki naftalin kokusu,ve küçücük ellerimle sıkıca tuttuğum armut ağacında asılı salıncağımın ipleri..
Çocuk kahkahalarımda terk etti gitti beni uzun zaman önce,arada gözlerin anımsatır bana çocukluğumdan kalma günbatımlarını..
Kimbilir!belki birgün uyanıveririm bu nemli soğuk karanlıklardan,kanayan dizlerimle uzanırım güneşe yüzümde çocukça bir tebessüm..
Havada çok eskilerden kalma kiraz kokusu,ama mevsimlerden sonbahar bu nasıl bir çelişkidir Yarabbi bir yanım güneşe b
Benim hüzünlerim vardır,yüreğimin en kuytu yerinde sakladığım güneş görmez kimse bilmez onları..
Bir annenin çocuğuna gösterdiği şefkat gibi besleyip büyütürüm,an gelir bana sormadan müsademi almadan çıkıverirler o kuytu yerlerinden tüm benliğimi kaplarlar ama en çokta gözlerimi.
Benim hüzünlerim vardır,hepsinin ayrı bir adı ayrı bir anlamı var bir bilseniz nasıl acıtırlar içimi ama olsun çünkü hepsinde öyle derin hikayeler saklıdır ki..
Ben mevsimlerden en çok sonbaharı sevdim,çünkü hüzün ko
Tekrar hoşheldin..
Her zaman ki gibi sorusuz,izinsiz pat kapı çıkıp geliverdin.Göğsümün içerisinde kanat çırpan bir kuş misali gibi oldu gene yüreğim..
.....Ve heyecanlar ve mahcubiyetler ve tutkular..
Hiç gelmeyeceksin hoş gelsen bile asla sana açılmayacak sanıyordum sürgüleri pas tutmuş gönül kapılarımın,açıldı ama bak ardına kadar hemde.Döküldü tüm paslar cilalandı ışıldadı heryer..
Güneş daha bir anlamlı gülümsedi daha bir ısıttı her yanı,gökyüzü nasılda masmavi...
Taze simitin tadım
Hayatta hiç bir şey tesadüf değildir..
Her şey belirli bir düzen içerisinde kader dediğimiz olaylar zinciridir,yaşadıklarımızın irademizlede bir ilgisi yoktur.Hiç dikkat ettinizmi bilmem bazı şeyler için ne kadar uğraşırsak uğraşalım değiştiremiyoruz.Bir şekilde bizim kontrolumuzden çıkıyor olaylar yaşantımıza hükmeden bambaşka bir gücün varlığına şahit oluyoruz.
Ankara'da 7 üniversiteli gencin ölümü mesela "gitmeseydiler ölmeyeceklerdi"hepimizin aklından geçmiştir mutlaka oysaki gideceklerdi