Kızıyorum
Yastığımın altında büyüttüğüm
-düşlerime kızıyorum
Yazdıkları cümleleri ben sildikçe inatla tekrar yazan
-ellerime kızıyorum
Ben susuz bıraktıkça,ısrarla tekrar tekrar açan
-içimdeki sevgi çiçeklerine kızıyorum
Sol yanımda heyecanla çırpınan kuşa
yanaklarımı al al yapan,damarlarımda ki serseri kana
Gecenin bir yarısı yarıya bölünen uykularıma
Bitmez karanlığa aldırmadan,kararlı adımlarla
-yüreyen ayaklarıma kızıyorum
her ağladığımda gözy
Şimdi efendim,yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği adeta (siyam ikizi) gibi gezdiğim bir arkadaşım var...
O arkadaşımın da herşeyi doğarken öğrenip de gelmiş şeytan çekici bir veledi var... Kara kaşlı kara gözlü nasıl tatlı da bişey...Ama erkek sonuçta yinede, ne kadar tatlı olabilir ki....Zakkumda güzel bir çiçektir ama zehirlidir sonuçta...(ben kendimi sigortalattırıp da yazsaydım bu yazıyı iyi olacaktı ya..neyyyyse)
Geçenlerde yine biraradayız,bu zat-ı şahaneleri bücür efendi,babasına kızm
“Celâdet ve adaletin timsâli Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden sonra fethettiği beldede adâlet ve otoriteyi tesis için, bir süre kalmak ister. Bunun için hazırlıklar yapılır ve padişahın otağ-ı hümâyunu kurulur. Sultanın çadırını temizlemekle vazifeli kadınlardan biri, akşamları çadıra dönen Yavuz’u o gün ilk d...efa yakından görür ve o andan sonra onun sevgisiyle yanmaya başlar. Zamanla bu sevgi, bir sevdâ olur Mısırlı kadının yüreğinde. O, düştüğü derdin çaresizliğini bilir; fakat
gecenin en sessiz saatinde yarı dalmışken yedi benliğim birlikte oturup fısıltıyla tartışmaya başladılar:
ilk benlik:
bütün bu yıllar boyunca burada bu delinin içinde günlerle onun acısını yenileyip gecelerle kederini tekrar oluşturmak dışında hiçbir şey yapmadan oturdum;artık bu yükü daha fazla taşıyamayacağım ve baş kaldırıyorum..
ikinci benlik:
sen benden daha şanslısın kardeşim;çünkü bana bu delinin neşeli benliği olmak düştü.onun kahkahalarıyla güler,mutlu saatlerinde şarkı söylerim ve
Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...
İngiltere Kraliçesi'ne dev bir inci hediye edilmiş. Kraliçe taca takılmayacak kadar büyük bu incinin delinerek, tahtın arkasına asılmasını istemiş. Ancak İngiltere'deki bütün kuyumcular, böyle nadir bir inciyi delerken kırılmasından korkarak bu işe yanaşmamışlar. İnci, Fransa başta olmak üzere pek çok ülkenin kuyumcularına götürülmüş ama hepsi de aynı gerekçeyi ileri sürüp inciyi delmeye yanaşmamışlar. Neden sonra bir deniz subayı İstanbul'da Kapalıçarşı'da bu işi yapabilecek nitelikte ustaların
Deli olmak lazım belki
yarım akıllı deselerde gülmek herseye...
Kırmak lazım bazen zincirlerı
önünü ardını düşünmeden.
hani deli cesaretı derler ya
işte öyle cesur olmak belki de
mangal gibi yürekli olmak lazım yani...
varını yoğunu tüm paranı
ortaya koyup bir kibrik çakmak,
ve ardına bile bakmadan daga tasa vurabılmelı belkıde
Özgürce haykırmak lazım belki
en masum kelimeleri korkup yutmak yerıne...
Bir Merhaba için bile, yürekli olmak belki de
Zamanın birinde iki tane kız kardeş varmış, nasıl akıllılarmış anlatamam.
Etrafındaki ve okuldaki tüm bilgi onlara yetmez olmuş.
Bir gün anneleri onları dağdaki bilge adama götürmeye karar vermiş.
Kızlar, bilge adamla karşılaşınca ona sorular sormaya başlamışlar.
Bilge adam bütün soruları doğru cevaplamış: kızlar çok sevinmişler ve
annelerinden eğitimleri için bir süreliğine izin isteyerek bilge adamın
yanında kalmışlar.
Sordukları soruların hepsinin cevabı doğruymuş. Bir süre çok mutlu
Bugün ilk kez dinledim bu şarkıyı...Şarkıda klipte sıcacık geldi bana...
aşkım destan olur, arzum ferman olur,
nerden baksam, zaman, mekan, yalan olan.
derdin bende kalır, aklım sende kalır,
nerden baksam, zaman, mekan, yalan olan.
Aşk sahiden de destan olursa aşktır...diye düşündüm dinleyince...
A quoi ca sert l'amour
aDOiWOlltzI
Kadın>>neye yarar aşk?
sürekli anlatılır,
saçma sapan hikayeler
neye yarar sevmek?
Erkek>>aşk açıklanmaz,
öyle bir şeydir.
kimse bilmez nereden gelir
bir anda alır götürür sizi
Kadın>>ben, duydum ki
aşk acıtıyormuş
aşk ağlatıyormuş
neye yarar ki sevmek?
Erkek>>aşk neye mi ya
Özgürlüğün Resmi
Küçük kızın babası İspanya`nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu.
Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi.
Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.
Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı...
Çok üzülmüştü küçük kı
Saat geceyi ben geçiyor
Bir çingeneden çaldım zamanı,
Kırık, buçuklu, yarım.
Ne tamım, ne tamamım.
Ne yerim var, ne dünüm, ne yarınım,
Bu gece neyse o kadarım.
Topladıklarımla, sakladıklarımlayım.
Bir çingene zamanındayım.
Necla Maraşlı
-Düşünceler içinde-
Ben gerçekten varsam, adım da Rafael'se,
gerçekse burada olduğum,
ve bu bir masaysa,
gerçekse ısırganlar arasında kara bir taştan az ayrıksı bir şey olduğum,
bir kuyunun dibindeki pürtüklü bir taştan az ayrıksı bir şey;
akşamın bu alışılmadık, mor aydınlığı bir gerçekse,
bu külrengi, eflâtun şeyler evlerse, bulutlarsa,
gerçekse şu sokaktan geçen adamın uyurgezer olmadığı,
doğruysa bu sessizliğin inip çıktığı gizemle yaşam arasında,
gerçekse var olduğum,
Aaaaaaaaaaaaaaa dellendırmeyin beni uleynnn kaç kere deyecez herkes işine baksın deye haaa? (Sinirimde geçti gerçi ben buraya gelene kadar ya neyse artıkın )
Ne alaka mı böölee sokak ağzınnan yazıyom? Aaaay saçlarımı yolasım geldi nassı bilmezsiniz yaww!!.
Pek bi farklı, pek bi özel olmak için şimdi böyle yazmak moda cancağazımm.
Şimdi siz bana bi sorun hele bakayım;
"Sen hangi çiçeksin cancağazımm?" deyin... La deyin hadi!!!
Hangisi miyim?
Küstüm çiçeği, herkese, herşey
Pollyanna'ya Mektuplar
IV.
Muhabbet kuşumuz öldü
Arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak
Biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman
Acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur Pollyanna
Uyumadığım gecelerin sabahında
Göz altlarımdan mor çocuklar doğardı
Mor çocuklarıma ninni söylerdi sabah ezanları
Fırtınada ters çevrilen şemsiyelere benzerdi
Duaya açılan avuçlarım
Avuçlarıma kar yağardı
Kimi zaman tipi...
Kaç kere avuçlarımda mahsur kaldım.
Bi
Durmadan kabaran bir şeyler vardı etrafımızda; ama biz susuyorduk...Endişeyle izliyordum onu...İçindeki huzuru yitirmişti. Yıllardır tanıdığım, sürekli içimde taşıdığım bu kadın hakkındaki düşüncelerimin acımasızlığı şaşırttı beni.
Susuyorduk gene...
“Onun bedeni bir tımarhane
İçinde çok işçi, deli ve çalışkan!
Onun bedeni bir kule
İçinde çok basamak, karanlık ve nemli.
Güldürerek çıkarır merdivenlerden,
Ağlatarak indirir aşağı!
Onun bedeni bir küre
Yüzeyi çok giz, parlak ve ak