Zıplanacak içerik
Blog gönderen: delifırtına - Şurada: Genel
  • Başlık

    43
  • Yorum

    74
  • Görüntü

    68.162

Bu blog hakkında

bir yolcuyum ben yerim yoktur bana ait…

Bu blogdaki başlıklar

Gönderilen : Sen Gönderen : Tanrı Beni dinle. Ağladığını duyuyorum. Sesin karanlığı geçip, bulutlardan süzülüp, yıldızların ışığında parlayıp, güneşin ışığında kalbimin yolunu buluyor. Kapana kısılmış bir tavşanın çığlığı, annesinin yuvasından düşmüş bir serçe, bir gölde umutsuzca çırpınan çocuk bana acı verir.       Seni duyduğumu bil. Huzurlu ol. Sakin ol. Acının sebebini ve ilacını biliyorum ve sana kurtuluşunu getiriyorum. Yıllar içinde dağılan çocukluk hayallerine ağlıyorsun.
Aaaaaaaaaaaaaaa dellendırmeyin beni uleynnn kaç kere deyecez herkes işine baksın deye haaa? (Sinirimde geçti gerçi ben buraya gelene kadar ya neyse artıkın )   Ne alaka mı böölee sokak ağzınnan yazıyom? Aaaay saçlarımı yolasım geldi nassı bilmezsiniz yaww!!.   Pek bi farklı, pek bi özel olmak için şimdi böyle yazmak moda cancağazımm.   Şimdi siz bana bi sorun hele bakayım; "Sen hangi çiçeksin cancağazımm?" deyin... La deyin hadi!!!   Hangisi miyim?   Küstüm çiçeği, herkese, herşey
Bugün ilk kez dinledim bu şarkıyı...Şarkıda klipte sıcacık geldi bana...           aşkım destan olur, arzum ferman olur, nerden baksam, zaman, mekan, yalan olan. derdin bende kalır, aklım sende kalır, nerden baksam, zaman, mekan, yalan olan.       Aşk sahiden de destan olursa aşktır...diye düşündüm dinleyince...
A quoi ca sert l'amour   aDOiWOlltzI         Kadın>>neye yarar aşk? sürekli anlatılır, saçma sapan hikayeler neye yarar sevmek?   Erkek>>aşk açıklanmaz, öyle bir şeydir. kimse bilmez nereden gelir bir anda alır götürür sizi   Kadın>>ben, duydum ki aşk acıtıyormuş aşk ağlatıyormuş neye yarar ki sevmek? Erkek>>aşk neye mi ya
“Celâdet ve adaletin timsâli Yavuz Sultan Selim, Mısır Seferi’nden sonra fethettiği beldede adâlet ve otoriteyi tesis için, bir süre kalmak ister. Bunun için hazırlıklar yapılır ve padişahın otağ-ı hümâyunu kurulur. Sultanın çadırını temizlemekle vazifeli kadınlardan biri, akşamları çadıra dönen Yavuz’u o gün ilk d...efa yakından görür ve o andan sonra onun sevgisiyle yanmaya başlar. Zamanla bu sevgi, bir sevdâ olur Mısırlı kadının yüreğinde. O, düştüğü derdin çaresizliğini bilir; fakat
..... Sen aşkın ne olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi?..   Çoook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu... Ve herhalde onu çok kucakladın... Geceleri buluşur ve öperdin değil mi? Bir kadını öpmek hoş şeydir, hele adam genç olursa...   Yahut sevgilin seni sevmiyordu... O zaman ne yaptın? Geceleri ağladın mı?... Ona sararmış yüzünü göstermek için geçeceği yolda bekledin, ona uzun ve acındırıcı mektuplar yazdın değil mi?... Fakat herhalde ikinci bir aşka a
Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yok. Onu eski haline döndürür. Ve der ki, “Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir faren
Usta bir ressam, genç öğrencisinin eğitimini tamamlaması için bir öneride bulunmuş. Buna göre, yaptığı son resmi kentin en kalabalık meydanına götürüp, birkaç gün herkesin göreceği şekilde sergilemesi gerekiyormuş.   Genç adam tam kapıdan çıkmak üzereyken, ustası yanına birkaç kırmızı kalem alması gerektiğini söylemiş. Ve eklemiş; 'Tabloyu bıraktığın yere bir de not yazmalısın. Lütfen beğenmediğiniz yerleri bu kalemle işaretleyiniz.' Çırak, ustasının dediğini yapıp, doğru en kalabalık meyda
Şimdi efendim,yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği adeta (siyam ikizi) gibi gezdiğim bir arkadaşım var... O arkadaşımın da herşeyi doğarken öğrenip de gelmiş şeytan çekici bir veledi var... Kara kaşlı kara gözlü nasıl tatlı da bişey...Ama erkek sonuçta yinede, ne kadar tatlı olabilir ki....Zakkumda güzel bir çiçektir ama zehirlidir sonuçta...(ben kendimi sigortalattırıp da yazsaydım bu yazıyı iyi olacaktı ya..neyyyyse)   Geçenlerde yine biraradayız,bu zat-ı şahaneleri bücür efendi,babasına kızm
Durmadan kabaran bir şeyler vardı etrafımızda; ama biz susuyorduk...Endişeyle izliyordum onu...İçindeki huzuru yitirmişti. Yıllardır tanıdığım, sürekli içimde taşıdığım bu kadın hakkındaki düşüncelerimin acımasızlığı şaşırttı beni. Susuyorduk gene...   “Onun bedeni bir tımarhane İçinde çok işçi, deli ve çalışkan!   Onun bedeni bir kule İçinde çok basamak, karanlık ve nemli. Güldürerek çıkarır merdivenlerden, Ağlatarak indirir aşağı!   Onun bedeni bir küre Yüzeyi çok giz, parlak ve ak
İnsan hayatındaki boşluları doldurmak için yaşayan ve öldüğünde söz konusu boşlukları bomboş durandır.   İnsan, yaşanmamış hayatlar biriktirmekle ömrü geçendir. Başkalarının hayatlarını, düşüncelerini yaşar durur. Ne zaman kendimizi yaşayacağı aklına bile gelmez. Zira basit yaşamak kolay gelir insana ve kolaydır da.   İnsan, ölümlerden hayat devşiren, yaşam büyütendir. Her ölümle hayatımıza hayat katarız, gizlice, utanarak ama her seferinde.   İnsan, Rabbine karşı tüm renkleri ile ç
Deli olmak lazım belki   yarım akıllı deselerde gülmek herseye...   Kırmak lazım bazen zincirlerı   önünü ardını düşünmeden.   hani deli cesaretı derler ya   işte öyle cesur olmak belki de   mangal gibi yürekli olmak lazım yani...   varını yoğunu tüm paranı   ortaya koyup bir kibrik çakmak,   ve ardına bile bakmadan daga tasa vurabılmelı belkıde   Özgürce haykırmak lazım belki   en masum kelimeleri korkup yutmak yerıne...   Bir Merhaba için bile, yürekli olmak belki de
AŞK   “Hiçbir soylu kadının eşi olamazsın” dedi Arthur. Galahad kızardı ve kekeledi, “Ama Lordum, her şövalye aşkının saflığıyla soylu bir kadına hizmet etmelidir.” “Aşk hakkında ne biliyorsun? diye sordu Arthur. Ses tonunun ithamkarlığı Galahad ‘ı iki kat daha kızarttı. “Eğer soylu bir kadının eşi olmak istiyorsan, sana arasından seçmen için üç tane sunacağım.” Kral hemen yaşlı bir temizlikçi olan gri saçlı ve burnu benli Margaret ‘ i çağırttı. “Ona aşkından dolayı hizmet eder misin dürüst ş
Dedim: Kendimi çok günahkâr hissediyorum.   Dedi: Az günahın olduğu içindir. Çok günahın olsaydı hissetmezdin. Günahlarınla çepeçevre sarılır, günahsızlığı unuturdun.   Dedim: Sen nasıl hissediyorsun?   Dedi: Günahsız. Benimki savunma psikolojisi. Yoksa yaşamaya devam edemem. Zira günahlarım dağları aştı. Kendimi günahsız hissetmek zorundayım.   Dedim: Günlerim ızdırap yüklü, her geçen gün artan yüklerimden ötürü sırtım daha fazla bükülüyor, yere yakın oldum.   Dedi: Zaman kavramı t
-Düşünceler içinde-     Ben gerçekten varsam, adım da Rafael'se, gerçekse burada olduğum, ve bu bir masaysa, gerçekse ısırganlar arasında kara bir taştan az ayrıksı bir şey olduğum, bir kuyunun dibindeki pürtüklü bir taştan az ayrıksı bir şey;     akşamın bu alışılmadık, mor aydınlığı bir gerçekse, bu külrengi, eflâtun şeyler evlerse, bulutlarsa, gerçekse şu sokaktan geçen adamın uyurgezer olmadığı, doğruysa bu sessizliğin inip çıktığı gizemle yaşam arasında, gerçekse var olduğum,
ELLİ yaşında bir adam arıyorum Her düşü kurmuş, her düşü yitirmiş. Yeterince istemesini bilmiş Şimdi ne istediğini bilecek kadar.'     ELLİ yaşında bir adam arıyorum Her borca girmiş, her borcu ödemiş Sonra yeterince papel edinmiş Ama paradan gözleri kamaşmayacak kadar.'     ELLİ yaşında bir adam arıyorum Hem cezbetmiş, hem tiksindirmiş Ve yeterince çocuk edinmiş Duyarlılıktan anlayacak kadar.'     ELLİ yaşında bir adam arıyorum, yaşamış Her tütünü içmiş, her içkiyi devirmiş

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.