Tamam kabul ediyorum, bazen çocuklarımızdan çok şey istiyoruz...Bazen mi?
En akıllı,en çalışkan,en başarılı,en en en....
Hatta çoğu zaman daha da ileri gidip kendi yapamadıklarımızı onlara yaptırmaya çalışıyoruz,gerçekleştiremediğimiz hayallerimizi onların gerçekleştirmesini bekliyoruz.Yareni küçüklüğünden beri bu uğurda bir sürü kursa yolladım ben:
Bale,basketbol,yüzme,keman dersi,tiyatro kursu diye uzayıp giden bir liste.Özellikle basketbol ve keman dersini bıraktığı z
Her birine HUZUR ÇİÇEKLERİM diye isim taktığım bir musiki grubumuz var.
Onlarlayken bambaşka bir Dünya'da hissederim kendimi...
Sadece ve sadece şarkılarla konuşursunuz.
Herkesin evinden getirdiği birkaç meze,rakı kadehleri olur masada. Bir de tüm dertlerinizi yatırırsınız tabi o masaya.
Şimdi vakit müziğin sihriyle yükselme vaktidir.
Sevgili şefimiz,hocamız kanun çalar,parmakları yanana kadar çalar,onu dinlerken bir yandan da parmaklarının kanunda dans edişini
huşu içinde seyredersi
Uyumaya gitmiştim ama geri geldim.Çünkü içimde bir şeyler biriktimi onları buraya bırakmadan uyuyamıyorum.
Bugün bir arkadaşım geldi,onunla çok ama çok özel bir an yaşadık.Ben ikimiz için kahve hazırlarken bir gün önce katıldığı bir cenazeyi anlatmaya başladı.Ölen uzaktan akrabası bir bayanmış.54 yaşındaymış daha,kansere yakalanalı bir yıl bile olmamış.Bunları atlatmaya başlamadan önce gündelik basit sıkıntılarımızdan bahsetmiştik birbirimize...
-"Ya işte didem, ölüm var o yüzden hiç bir
Pandora salonda uyuduğu koltuğun üzerinden,telaşla sıçradı... Korkulu gözleri pencereden gelen tıkırtıyı anlamak için pencereye yönelmişti.Pencerede gördüğü şey inanılmazdı,pandoranın yüzü kocaman bir gülümsemeyle aydınlandı.Oysa derin bir üzüntüyle uykuya kalmıştı koltukta,bugün onun gidişiyle dolmayacak bir boşluk açılmıştı içinde,aylar sürecek bu yokluğa nasıl alışacaktı.Mayıs sonlarıydı.Herkes yaza girerken, pandoranın yüreğine kar yağıyordu ne garip...
Birgün bir roman yazsam böyle baş
Büyük balıkçılar iş başında
Oğlum sabırla avını beklerken
Ve sabreden dervişşşş...
Ama kediler her zaman ciğer yiyemez biliyorsunuz ki..Selen ve yakaladığı torba..
Ayvalığa günü birlik turumuzdan..Benim bildiğim eskiden şeytan sofrasında dilek ağacı yoktu Zaten görmeyeli dilek ağacına bağlanan kumaş parçalarının yerini kağıt mendil yada kolanyalı mendil almış..
Kızımın dileği pek çokmuş,ağacın başından zor ayırdık..
Bu biskrem,oğlumdan köşe bu
Bir sıçrayışta yanında yatan kocasının üstünden atlayıp pencereye uzandı kadın,ne uyku sersemliği ne de başka bişey,kocaman bir gülümseme vardı yüzünde..Onu böyle heyecanlandıran sesi bu kadar yakından işitmeyeli öyle çok olmuştu ki..Küçük yerlerin hali başka diye düşündü..
-"Napıyorsun pencerede"?
-"Ramazan davulcusuna bakıyorum" diyerek sevinçle gülümsedi kocasına..
Onun bu ufacık şeyler için bile gösterdiği coşkuya alışkın olduğundan,adamın yüzünde bir gram bile şaşkınlık ifadesi
Yeni sloganım:Herkesten, herşeyden nefret ediyorum! (gerçi çalıntı bir slogan ama olsun,artık benim de oldu)
Herşey, herkes üstüme üstüme geldiğinde bunu hiç durmadan sayıklamak iyi geliyor... Bu gece en ennn çok sivrisineklerden nefret ediyorum yine.Sessiz sakin mis gibi bir İzmir gecesini insana zehir etmek için vızır vızır dolaşıyorlar etrafımda.Ne prize takılan kovucu ilaçlar, ne de vücuda sıkılan spreyler sarhoş etmiyor onları.Tek çözüm var sarhoş olmak!Vücudunuz ve beyniniz hissizleşen
Yazacak çok şey var da ben üşeniyorum bu ara
Evdekilerde az konuşmamdan şikayetçi
eee üşeniyorum
sabah uyandığımda gözümü açmaya bile üşeniyorum
panjurları açmıyorum diye kızıyorlar
güneşi içeri almaya üşeniyorum
insan yaşamaya üşenir mi
ben üşeniyorum işte
geçer herhalde du bakalım...
KUŞ KADIN
Bazen, günlük yaşantımda, sanki hiçbir yere ait değilmiş gibi görünen, fakat çok yetenekli ve zarafet dolu oldukları için hayatıma giren insanlarla karşılaşırım. Birkaç ay önce, Los Angeles ‘da çevre mahallelerde küçük bir yürüyüşe çıkmışken, sahip olduğu azimle beni derinden etkileyen bir kadınla karşılaştım.
Çok yaşlı, ufak tefek bir kadındı, önümde yürüyor ve bir pazar arabasını itiyordu. Onun yıpranmış, rengi atmış, kırmızı paltosuna bakarak evsiz insanlardan biri olduğunu
Kişiliğimin bir bölümünü aldırayım diyorum. Ara sıra diyorum. Yatayım bir ameliyat masasına, ayıklasınlar beni. Aceleciliğimi alsınlar mesela. Haksızlığa dayanamayışımı birazını çıkarıp tıbbi atıklar bölümüne göndersinler. Boşalan yerlere daha fazla ‘hayır’ diyebilmeyi koysunlar.
Hassasiyetin en az yarısını çıkarsınlar.... Onun yerine sert davranma protezi koysunlar. “Arlı arından korkar; arsız sanır benden korkar” diyorlar. Doğru diyorlar. Ar’ımın da birazcığını ar transplantasyonu yapıp versi
Evden son dakika çıkmıştım yine...Neyse olsun,"bas gaza" şarkısını söyleye söyleye yetişirdim ben nasıl olsa...Karşıyaka'nın çıkışına yaklaşırken,önüme motorlu bir trafik polisi geçti,tabi otomatikman bas gaza şarkısı dondu dudaklarımda.Polis ne sağdan gidiyordu ne soldan,zaten sollamayı düşünmedim bile...
Tam rampayı önlü arkalı çıktık (eskort'um ve ben) Altınyol'a inen yokuşun başında polis bana yavaşla diye işaret yaptı.Yokuşun en sonuna baktığımda ne göreyim,korkuluklara çarpıp kaza yapm
5-6 ay evvelsi hastanede bir evrak doldururken tarihi “2019” attım. Alp atıldı “anne napıyorsun “2018” deyiz ya!” diye. “Hadi ordan daha yılları bilmiyorsun” dedim payladım bide paşamı. 😂 Üzerinden bi zaman geçti gazete okurken şöyle bi tarihe ilişti gözüm. Ben şok 😱 hakkaten de 2018 miş. Siz artık ister alık😀 deyin, ister Leyla. Bana sorarsanız meczup’um. 😇 Çünkü ne gün umrumda, ne yıl. Hep an’ dayım çok şükür..🙏 Günler geçer yıllar geçer. Sağlığınız, mutluluğunuz, huzurunuz daim olsun, çok ols
http://www.youtube.c...h?v=mGSiXf0zxJE
Bu ara ölümü fazlaca düşündüm galiba...Zaten her yıl bu ay da boynum bükülür benim...11 yıl önce babaannem ve dedemi bu ayda dört gün ara ile kaybettim...Onları koca yıl hala evlerindeymiş gibi düşler teselli ederim kendimi,bu düşünce özlemimi biraz olsun hafifletir...Ama bu ay geldimi gerçek, bir şamar gibi şaklar suratıma...
Ölümü fazlaca düşünmemin bir sebebi de, ben ve oğlumun birkaç hafta önce ciddi bir kazadan şans eseri kurtulmuş olmamız,b
8iNWtH50zwc
Bu şarkıyı dinlerken her seferinde içim eziliyor ama dinlemekten de alamıyorum kendimi...Gözlerimi kapıyorum vee... Eski,perdeleri sımsıkı kapalı bir evde buluyorum kendimi...Evet evet şarkının içine giriyorum,şarkının hikayesine...
Büyükçe bir salondayım,güneş adeta yasaklanmış eve...Sadece irili ufaklı mumlar yanıyor her yerde.Sanki hergün bir dilek tutulmuş ve adak yakılmış mumlardan.Acının kokusu dolduruyor ciğerlerimi, sonsuz hüzün eşyalara bile sinmiş sanki...
Ö
Dikkat müzik var Kıyamam Sedelina korkmuş geçende aniden çalıverince... Şaka bir yana listedeki şarkılar yüzünden, ben kendı blogumdan çıkamaz hale geldim...Dinlerken kanımda dolaşıyorlar sanki,kopartıp alıyorlar beni olduğum yerden...
Şu unutkanlığıma takıldım yine...Geçenlerde bir hafta kadar, sürücü belgem olmadan araba kullanmışım.Farkettiğimde evi talan ettim ama yokkkkkkkk.Sonra bir şimşek çaktı beynimde,benim ehliyet Avea satış noktasında!!!Yarene hat almıştık en son, kimlik yerine
bıçak kınında kalsın
söz yürekte
hakimin hükmü gibi kırdım kalemi
bir dağa verdim de ben sırtımı şimdi
topluyorum huzur çiçekleri
kurşun namluda kalsın
öfke geride
bir ummana attımda ben şimdi kendimi
dinlendiriyorum sularında yüreğimi
ok yayda kalsın
dün dün de
herşey olduğu yerde
ben kuşlarla birlikte sabaha koşuyorum şimdi
"güneşli günler, merhaba"...
radya
Yatağına yüzlerce beden girse de
Hiç kıskanmıyorum seni biliyormusun
Sen hiç bir tende bulamayacaksın beni
Rüzgarların fısıltısında arayacaksın sesimi
Kokumu ararken, koku yetini kaybedeceksin
Aynalarda yıkılmış benliğini seyredeceksin
Pencerende hep bir güvercin bekliyeceksin
Üzülüyorum biliyormusun
Çünkü ne kadar arasan da
Bir BEN daha yok!!!
Sizce şu yukarıda ki afacan napıyor?
UYUYOR MU???
HAYIRRRRRR
Bizim evde yazın sonuna yaklaştıkça bir gerginliktir başladı...Okul açılacak ya!
Bazen kendi kendime düşünüyorum acaba bu oğlan aşçımı olacak diye.Çünkü Alp'in en keyif aldığı şey ben yemek yaparken beni izlemek.
Ben ocağın başına geçtiğim an,bangonun üstünde yerini alıyor.Tencerede ki yemeği karıştırmak istiyor,yumurtaları o kırsın istiyor,kek çırparken mikseri tutmak istiyor.Bir keresinde kendi başına makarna bi
Bugün neye çok ihtiyacım var oturdum şöle bi düşündüm?
TE-RA-Pİİİİİ
Yani;
Ya ölesiye spor yapmalıyım,ya denizin derinliklerinde bir yolculuğa çıkıp balıklarla flört etmeliyim ya da direksiyona geçip en sevdiğim müzik kulaklarımda uzunca bir yol almalıyım.
Hayır hayırrrr ben hepsinden keyiflisini seçtim.
DOST SOHBETİ
Gerçi kim kime terapi yaptı bilemiyecem de
>>Ahmettt bu yaylar hala benim ayağımın altında,uzayda yürüyo gibiyim kardeşim
Filmleri ort
Hayat nedir??? Bir de senden dinlemek isterim...
Pekiiiiiiiiiii....
Bana sorarsaniz hayat kocaman bir boşluk ama ben dışında olduğum zaman,içine girdiğimiz an, dolup anlam kazanan bir boşluk.
Herkesin boşluğu, herkesin hayatı.Siz o boşluğa ne isim takarsınız neyle doldurursunuz bilemem...
Ben BAHÇEM dedim ona...
Çocuklarım...En nadide çiçeklerim,üzerlerine titrediklerim.
Bahçemin bir köşesi tüm ailem,bir yanda dostlarım.
Yıllarca sırtınızı dayadığınız ama yaşlanan ömr
İnsanın ortak kaderi doğum, ölüm ve o aradaki zaman, yaşam...
Doğmak, ölmek isteğe bağlı değil...
Ölmek, belki bazen.
Bize düşen yaşamak.
Koşullar ne olursa olsun yaşamak...
Ayakta kalmak...
Hadi sıyırttın sıyırttın, hayatta kalabildin zar zor...
Uzun yaşamak, bir ayrıcalık.
İyi, güzel...
Ama ayakta kalmak, kalabilmek.
Ceza!
Müthiş bir ceza!
İlkokuldaydım, birinci sınıfta.
Hiç unutmadığım bir cezaya çarptırıldım.
Karatahtanın önünde, sırtım
Ne şehrin, ne de kendimin tutup gidemediği zamanlardı. Ölüm duygusunu yaşatan, koyu bir karamsarlık içinde, dönenip duruyordum. Kapılar yüzüme kapalıydı, hem de sımsıkı. Kolumdan tutup beni sarsacak, kendine getirecek, çimdikleyecek birileri olmalıydı. Kimseyi istemiyordum, beklemiyordum aslında. Kendimin kapılarını açacak anahtarım olmalıydı oysa. Yoksa…
Yoksa biri ben miydim?
Yağmurlu şehrin adamı / kadını. Bütün bu soruları sorduran sebep kendime bir türlü rahat vermeyiş
Bugün ,yeni güne neşeyle açmıştım gözlerimi.Oğlumu okuluna bırakıp geldim,keyifle kahvemi içtim,tam Ebru şallı ile pilates yapıyordum ki kapım çaldı...
Karşımda kimleri göreyimmm,pek sevgili alt komşum.
Bu eve ilk taşındığımızda merdivenlerde karşılaşmıktık onunla.Alt katımda oturduğunu duyunca çok sevinmiştim çünkü onu bir yıl'a yana yakındır Alpi takibe götürdüğüm anasağlığı polikliniğinden tanıyordum.Kendisi oranın ÇOCUK doktorudur.Yani Alpi doğduğu andan itibaren kucağına alan,aşılarını