Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

rina's Blog

  • başlık
    90
  • yorum
    249
  • görüntü
    77.136

Bu blog hakkında

Hayata dair

Bu blogdaki başlıklar

DUA.!.

İHTİYACIN ANAHTARI:DUA          

rina

rina

İncinmelerinizi kuma,gördüğünüz iyilikleri kayalara kazmayı öğrenin...

Yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikaye anlatılır.   Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar biri Tekine bir tokat atar.   Tokatı yiyenin cani çok yanar ama tek kelime etmez ve kumun üzerine su sözleri yazar:   BUGUN EN IYI ARKADASIM BANA BIR TOKAT ATTI.   Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler.   Tokadı yiyen orada yıkanırken batağa saplanır boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır.   Tam selamete çıktıktan sonra bir kaya paras

rina

rina

Kalp kırıldığında nasıl bir ses çıkarır?

güvercinin telaşlı kanat çırpışındaki ses mi?   yoksa, kelebeğin kanadındaki inadına sessiz bir çığlık gibi mi?   ya da, tuz-buz olan bir sırçanın haykırışı gibi mi?   nasıl bir sestir ki, perişan eder bizi duyduğumuzda?   ne kalpler kırdık bilmeden.. ya da bile bile...... ne setler koyduk aramıza bu kırılmış kalplerden de..   sonra aşmaya çabaladık durduk çok...   dokunmak istedik, ulaşamadık....   ulaşmak istedik, kendi ellerimizle kurduğumuz setler engel oldu yi

rina

rina

BİR KADINI AĞLATMAK...

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme bir şarkıya bir yazıya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa ağlatan   onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!   Işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını ç

rina

rina

Yıldızımızı Bulalım...

“Bir zamanlar yazılarını yazmak üzere okyanus sahiline giden aydın bir adam varmış. Çalışmaya başlamadan önce sahilde bir yürüyüş yaparmış. Bir gün sahilde yürürken plaja doğru baktığında danseder gibi hareketler yapan bir insan silueti görmüş. Başlayan güne danseden biri olabileceğini düşünerek gülümsemiş ve ona yetişebilmek için adımlarını hızlandırmış. Yaklaştıkça bunun bir genç adam olduğunu ve dansetmediğini görmüş. Birkaç adım koşuyor, yerden bir şey alıyor ve yumuşak bir hareketle okyanus

rina

rina

MASALIN BİTTİĞİ YERDE HAYAT BAŞLAR......

İşte o masal;   Her masalın ,her söylencenin uzun uykusunda bir uyanma vakti vardır.Ve o gelmeden girişilen her eylem bir serüven yalnızlığı olarak kalır.Öyle anılır. Ve yüzyıl sonra vadesi erişip bir prens çıkmış ortaya.Masalın ve yüzyılın kendisine verdiği bu görevi seve seve üstlenmiş; zaten uyuyan güzel hakkında yüzyıldır söylenegelenlerin etkisinde daha onu görmeden deliler gibi tutulmuş ona.Kendisine verilmiş misyona mı,uyuyan güzele mi aşık olduğunu ayıredemeyecek kadar toymuş o zama

rina

rina

Adam Dediğin!

ADAM DEDİĞİN!!!! Adam dediğin afilli olacak, Dik duracak başı, her türlü zorluğa karşı Mağrur! Ve Gurur okunacak duruşundan! Ta uzaklardan bile, bileceksin, “Aha, işte o benim” diyeceksin!   Havası değişecek evin İçeri girdiğinde! Gülüşü sevdalı, Yürüyüşü emin, Bakışı sağlam olacak!   Bir elinde ekmek; diğerinde çiçek, Taşımasını bilecek! Sarışın, esmer, saçlı, kel… Bunlar hikaye, Adam dediğin beyefendi olacak! Koluna girdiğinde; “Şu gördüğünüz küçük dağlar

rina

rina

Ben bakırınada razıyım....

Yüreğim mi kanıyor,sevdiklerim yüreğimimi kanatmış yok canım bana yapmazlar yapamazlar bana kıyamazlarr....durun ya.... batırmayın cam kırıklarını ..yakmayın canımı..valla çok acıtıyor cam kırıkları canımı helekii sevdiklerinin gidişini görmek ...   Görmek ve sessiz kalmakk..sessizce izlemek zorunda olmak...içine atmak duygularını,susmak ve zamanla unutulmak....   Elbette tercihler değişir bundan doğal ne var ki...Ama izi..Yakıp da geçer..Kanatırr....Ağlatır içini, için için...   Duyurmazs

rina

rina

Sussss....Maaaa

İçimdeki sessiz çığlığımmm yeter artıkk ....   s...u...s...t...u...m...     susmak bazen en güzel cevaptır...   susarsan dağlar devirirsin...   susarsan sen olursun...   sevdiğini mi söylüyor...   sus...   çünkü birgün o zaten susacak..   konuştuğuna pişman olacaksın...   seni istediğini söylüyor öyle mi?   sus...   çünkü birgün senden vazgeçtiğini söyleyecek...   senin için öleceğini mi söylüyor?   sus...   çünkü birgün baldan da tatlı olacak canı...   senden

rina

rina

iMkAnSıZ aŞkLa SeVeN yÜrEkLeRe.!

HAYATA DAİR!!!   Karanlikti oda, karanlikti sokaklar, kapkaraydi sehir.. Ne kadar olmustu kendine dokunmayali. Ne kadar zaman olmustu aynada yuzunu gormeyeli. Ne kadar olmustu sadece kendisi icin bir sey istemeyeli.   Kocasi icin cabaliyordu, oglu icin dusunuyordu, is arkadasi icin uzuluyordu. Ya kendisi neredeydi. Kendisi icin cabalayan, kendisini dusunen var miydi. Nasil bir duyguydu simartilmak. Sahi simarmayi bilmezdi ki, ya da kimse ogretmemisti ona simarmayi.   Mutlu muyd

rina

rina

AŞK ÜZERİNE NUTUK.........

Kalem erbabı için aşk üzerine yazı yazmak cüret ister. “Taş” dediğimizde elle tutulan, gözle görülen bir maddeden bahsetmiş oluruz. Varlık alemindeki bir objeyi tanımlamak kolay, ancak aşk gibi tecrübi bir olguyu açıklamak maharet ister. Çünkü tecrübeler şahsidir. Aşk dokunulması muhal bir ahu mudur? Bir muhal üzerine bilgelik taslamak, nutuk atmak ne kadar etik? Aşk, tam olarak anlayamadığımız bir gizilgüç mü? İskender Pala’nın “Babil’de Ölüm, İstanbul’da Aşk” romanında “Aşkı bilen biri için

rina

rina

Akıllı Olun Artık...!

Cevabı uzun ama erkek egemen toplumlarda çok normal. Adeta bir kural.   Televizyonla beslenen, medyatik refleksli toplumumuzun bazı erkekleri, gücün ve iktidarın karşı cinse geçmesi halinde çıldırıyor. Bir aşağılık kompleksi durumu yani cennet anaların ayakları altında deyip, kadın döven zavallıların düştüğü acizlik...   Erkek hep zeki kadından hoşlanır ama zamanla bu zeka yarışında yenilince kızar, küser ve ağlar. Tıpkı yenilgiyi hazmedemeyen bir çocuk gibi. Zeki kadınlar erkeklerin çocuk

rina

rina

Sevgi gününüz kutlu olsun!

Bazen hayatımıza giren öyle insanlar olur ki; onlarin belli amaca hizmet etmek, bize bir ders vermek, kim oldugumuzu ya da olmak istedigimizi bulmamıza yardım etmek için bizimle olduklarını yüregimizin derinliklerinde hissederiz. Bu insanlarin kim olacağını asla önceden kestiremezsiniz; belki oda arkadaşınız, komşunuz, uzun zamandır görmediginiz bir arkadaşınız, sevgiliniz ya da belki de sadece göz göze geldiginiz bir yabanci. Her kim olursa olsun, o kader anında hayatınızın bir biçimde etkilene

rina

rina

BİR KİTAP OLSAYDI HAYATIN?

Bir kitap olsaydı hayatın, gönül kütüphanesinin neresine koyardın onu? Tarih kitaplarının mı, felsefe kitaplarının mı, romanın mı, şiirin mi, yoksa günlüklerin arasına mı? Göze çarpan bir yerde mi durmasını isterdin veya dikkatle bakanların bile göremeyeceği bir yere mi yerleştirirdin onu? Sık sık açıp okur muydun hayatının kitabını, yoksa sadece ayda yılda bir, tozunu silmek için mi eline alırdın? Veya büsbütün unutarak onu gönlünün hiç bakmadığın bir köşesine mi atardın? Peki kitabını eline al

rina

rina

BİLDİM......

güneşle ıslanmaya uyanmak   Uzun zamandır sinsice yerleşen bir telaş var ellerimde, nereye koysam, ne iş yapsam gitmiyor bir türlü bu dalgalanmalar. hiç bir işe yetişemiyorum, hep yarım kalan resimler, oyalar, bulaşıklar..   aslında kalbimin sızısını ellerime yükledim, hiç bir şeye mecbur değilken üstelik.   neyi tamam olabilir ki insanın, bir kendi eksikken kendine.   rüya kadar bile bellirgin değilken hiç bir suret, kimden ödünç aldığım bile muamma olan karışık bir gülüş yapışı

rina

rina

Öyle biri ki......

biri... öyle biri ki...   renkler yok...   umutlar gürültüyle kırıldı ama içimde çıt yok...   susuldu...   susandı yarın'a...   yarın nerde?   kayıp mı olduk, hiç mi yoktuk?   kim keşfetti bölündükçe çoğalan dertleri   ve   kim öldürdü paylaşıldıkça çoğalan sevgiyi?   herkes nerde?   bir yanlış üç doğru mu götürüyordu öteden beri?   herkes yalnız mı?   herkes kendi içinde kalabalık mı?   kaç kişiyim? diye ben değil, içimdeki binlerce "ben" soruyor ayrı a

rina

rina

Benimde..!.:)

Uzak gizemli bir ülkedir aslında hepimizin yaşadığı, soluk aldığı, âşık olduğu şehir... Her birimizin apayrı bir hikâyesi var... Pek çok şey biriktirdik... Pek çok şeyi yarım bırakıp, yanıbaşımızda fesleğenler büyüterek uzak başka uzak ülkelerden gelecek gemileri izledik...   Aslında hiç bir şey bize aşina değil artık..., Yalın bir yangının içinde gonca güller büyütmek bile, birilerini sevip, onlara ömrümüzü adamak bile zamanın içinde bir kayboluş. Pek çok kez kaybolduk... Ne kadar ço

rina

rina

Hayatın içinden.!

Her işin bir çıraklık, kalfalık, bir de ustalık dönemi vardır. İyi usta olacaklar daha kariyerlerinin ilk yıllarında belli olurlar ve başarı için pek çok bedel öderler. Elde edilen başarıda ise sadece kendi renklerini taşırlar…   Sultan bir gün komşu ülkeyi ziyarete gider. Mükemmel ağırlamanın yanı sıra, sultanı etkileyen bir başka şey daha olmuştur. Komşu ülkenin sultanının sarayının duvarları öyle bir tuğladan yapılmıştır ki, alır götürür bizim sultanı başka bir dünyaya. Öyle bir renktir

rina

rina

HER 'BAZEN'İN BİR ZAMANI VARDIR

Bazen yorar insanı küçük şeyler; büyük sırlar vardır küçük şeylerin içinde. Açıldıkça açılır, boyuna posuna bakmadan...   Bazen dinlendirir insanı uzaklar; uzakliğa bir yakınlığı vardır gözlerin. Gözlerin olduğu kadar gönlün de...   Bazen durur tüm adımlar; adamların tembelliğinden değil, yolların düşündürücülüğünden. Öyle çetrefillidir ki, susar ayaklar da kimi zaman...Bazen sorar gözler, diller kabul etse bile. Maharet gözleri bile ikna etmektir, güzel söz söylemek değil. Bazen durur düny

rina

rina

Gözyaşı olmalıdır.!.

Ne çok şey anlatır gözyaşları...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi,bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi...Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları... Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer anlayabilirse...İnsanoğlu bir garip...Sevinir ağlar,üzülür ağlar,hasret çeker ağlar,kavuşur yine ağlar.Kelimeler kifayetsiz kaldığında,gözyaşları görev başındadır.Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet... Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor.Hala insan olduğumuzu, hiss

rina

rina

Anılar Şarkım Çalıyorrrr........

Bazı şarkılar vardır.... dinlerken o şarkıda erirsiniz yok olursunuz... Sizi bir yerden alır bambaşka bir dünyaya götürür... ayaklarınız yerden kesilir dinlerken... bir sevda yeli gibidir heyecanlandırır.... Her enstruman sizin duygularınızı seslendirir sanki... her nefes soluğunuz olur.... her parmak ucu yüreğinizin tellerine dokunur... her vuruş daha coşturur... gençken olduğu gibi deli akmaya başlar kanınız damarlarınızda... herşey kıpırdamaya başlar... eskiye dair ne varsa hortl

rina

rina

Ama Birazda şans gerekirr....

Yeni bir hayata, atlamak isteyip de kıyısında dolaşanlar için,   kamburken dik durmaya çalışanlar için,   sıkıp sıkılanlar, sıkanlar için,   isteyip gidemeyenler yapamama korkaklıgında olanlar için,   fena şeyler düşünüp korkmayanlar için,   takmayanlar için,   küçük harfleri sevenler için,   büyük sözler söylemek değil,   hayata dair bir deepnot düşmektir hayat...     Eski zamanlarda Hint Imparatoru, satranc oyununu yaninda bir mektup ile hediye olarak Pers İmparat

rina

rina

Hoş anıların denizdeki pırıltıları.....

Nedense herkes yanlış bilir, Yakamoz Ay ışığının suya, denize vuran yansıması değildir.   Yakamoz aksine Ay olan gecelerde olmaz. Yakamoz bir canlıdır, latince ismi Noctulica Milliaris olan bu canlı aynı bir ateş böceğinin denizde yasayan versiyonudur. Limunisans maddesini vücudunda barındıran bu canlıya dokunulduğunda bir ışık saçar. Bu canlı bir planktondur, yani milimetrik boyutlarda bir canlı.. Bunlardan milyonlarcasi bir araya geldiginde geceleri bir kayık geçerken, veya bir balık sürüsü

rina

rina

İşte budur.!.____

Mut'un bir dağ köyünde dostlarla birlikte gezerken yaşlı bir karı koca gördüm.   Baktım bir kanepenin üzerinde oturuyorlar...   İyice yaklaştığımda tezekten yapılmış evlerinin bahçesinde oturdukları kanepenin bir tarafının tamamen kırık olduğunu, kanepenin sağlam tarafına sıkışarak oturduklarını ve sohbet ettiklerini anladım.   Yüzlerinde bir tebessüm vardı. Evin halinden ve karı kocanın kılık kıyafetinden maddi durumlarının hiç iyi olmadığı ve yeni bir kanepe alacak güçlerinin olmadı

rina

rina

OFFF OFFFFF

Kısaca düşüncelerimi paylaşmak istiyorum sizinle. Belki katılırsınız düşüncelerime, belkide saçmaladığımı düşünürsünüz.... Orasını bilemem ama....
hayatı bir tiyatro sahnesine benzetiyorum... Hepimiz üstlendiğimiz rolleri oynuyoruz.... Kimimize neşe dolu mutluluk rolleri biçilmiş,kimimiz moralsiz.... Bende bu gün nazlanacak birilerini arıyorum yani biraz moralsiz bir günümdeyim... Çok güzel bir aile ortamında yetiştim yani benim çocuklarıma veremediğim mutlu bir aile ortamında..... Benim b

rina

rina

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.