Dün akşam Fethullah Gülen cemaatine bağlı bir dershanenin gecesine gittim özel konuk Reha Yeprem'di,hani şu meşhur sırlar dünyasının sunucusu.
İşten eve gittim gece saat 18:00 de başlıycak "hep öyle derler geç başlar dedim" o yüzden rahat,rahat yemeğimi yedim oyalandım süslendim gittik,gittik ki ne göreyim iğne atılsa yere düşmez nasıl kalabalık,ayakta oturacak yer bakınırken bir bey geldi yer ayarladı oturduk neyse sahneye yakınız...
Program başladı ve Reha Yeprem sahneye müthiş bir slayt gös
Habu akan dereler denizlere dolacak
söylesena güzelum sonumuz ne olacak
Ah duman kara duman sardı dört yanumuzi
ander kalsun sevdaluk alacak canımuzi
Dere akar taş ile gözüm doldu yaş ile
Nerelere gideyim bu sevdalı baş ile
Oy gidi karadeniz sardı dört yanımuzi bu kaybana sevdaluk alacak canumuzi.
Yukarda ki türkü sözleri Kanal D de yayınlanan fırtına dizisinin film müziği,konumuz o değil gerçi konumuz karadeniz türkülerinde ki müstehcenlik
Dikkat ederseniz karadeniz türkülerinde ol
http://www.canakkalesehitleri.org/intro.html
ŞEHİT ÜSTTEĞMEN ZAHİT
Gönderilemeyen Mektup
Bilirsiniz şehitler kanlı elbiseleriyle defnedilir. Kanlı elbiseleri, onların beraat kararları gibidir. Allah'ın huzuruna onunla çıkarlar.
Ve bir şehit. Defnedilmeden önce üstü arandığında mübarek kanına bulanmış bir mektup çıktı cebinden. Karısına hitaben yazmış, ancak gönderecek zamanı olmamıştı.
Şehidin adı Zahit, rütbesi üsteğmen. O zaman
Sabahları uyandığımda sıcak pide eski kaşar ve çayı çok seviyorum.
Hafta sonları afacan yeğenlerimin bana gelip beni öpücük yağmuruna tutup "hala sinemaya gidelim,dışarda yemeğe gidelim"diye dayatmalarını ve isteklerini yerine getirdiğim zaman yaşadıkları mutluluğu görmeyi seviyorum.
Deniz kıyısına gidip kayaların üzerine oturup denizin tuzlu yosun kokusunu içime çekmeyi seviyorum.
Uzun yürüşler yapmayı seviyorum.
Arkadaşlarla kıran,kırana birbirini sinir edip oynadığımız okey pa
Islak ve dar sokaklarda yaşardım yalnızlığı
Ve o zaman aklıma gelmezdi ağaracağı saçlarımın.
Babamı kaybettiğimde yaşamıştım ilk acımı
Daha sonra ise seni sevdiğimde.
Bilmezdim ki ayrılığının
Ölümün yansıması olacağını yüreğimde.
Ben umutlarıma ip bağlayıp salmıştım gökyüzüne
Küçük bir uçurtmanın kanatlarında sana gelmiştim.
Rüzgarsız havalara alışıktım ben
Fırtınana yenildim...
Sen deli bir kısrak, ben isimsiz kahraman
Nasıl da sevmişim seni anlayamadım.
Bir bir kaybe
2 yıl önce........
Küçük bir operasyon geçirmek için hastanedeyim,sabah erken satte hastabakıcı geldi elinde küçük pempe bir ameliyat elbisesi arkası yapıştırmalı gülümseyerek"hazırmısın hadi giy bunu,üzerinde metal hiç birşey kalmasın takılarınının hepsini çıkar sadece bunu giy gidelim"elindekine baktım "ben ayak parmağımdan ameliyat olucağım ne gerek var buna"dedim.
İyi o zaman gir koluma aşağıya inelim doktor söylerse orda giyersin" iyide dedim neden bir tekerlekli sandalye getirmedin basit
Denizleri seviyorsan, dalgalari da seveceksin
Sevilmek istiyorsan, once sevmeyi bileceksin
Cenneti de gordum cehennemi de
Oyle bir ask yasadim ki
Tutkuyu da gordum pes etmeyi de
Bazilari seyrederken hayati en onden
Kendime bir sahne buldum oynadim
Oyle bir rol vermisler ki
Okudum okudum anlamadim
Kendi kendime konustum bazen evimde
Hem kizdim hem guldum halime
Sonra dedim ki 'soz ver kendine'
Denizleri seviyorsan, dalgalari da seveceksi
elini son defa yanağıma koy
istemiyorsan giderim giderim
serin bir sonbahar akşamında söz
ismini unutur silerim silerim
tuttuğun kalem olsa
yüreğinin elleri bir defa daha yazsa
bebeğim bebeğim bebeğim
eğer bir masal perisi
girerse rüyalarına
öldü dersin gül güzeli
tılsımını kaybetmiş...
Ben en çok uçurtmamın ipi koptuğunda ağladım... Birde sen beni bıraktığında...
MUHASEBE
Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!
Bakmayın tozduğuma meşhur Bâbıâlide!
Bulmuşum rahatımı ben bir tesellide.
Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
Evet, kafam çatlıyor, gûya ulvî hastalık;
Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;
Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.
Üstün çile, dev gibi geldi ç
Çok küçüktüm babam öldüğünde,babamı çok severdim her çocuk gibi öyle sevgi doluydu ki bütün kuzenlerim ona Ömer baba derdi her çocuğa bir baba şevkati ile yaklaşırdı,belki bu yüzdendir onu bu kadar çok özlememin sebebi ve her üstesinden gelemeyeceğimi anladığım işte ilk önce aklıma onun gelmesi,o yaşıyor olsaydı herşey daha güzel ve daha kolay olacak diye düşünürüm.
Hayatım boyunca hep sorumluluklarla yaşadım ve bazen öyle taşınması zor ağır yükler taşıdım ki bu yüzden galiba herşeyden yoruldum
İpe çekilen Saddam’ın bedeni idi ama asılan Arapların onuruydu...
Darağacına metanet ile yürüyen Saddam’ın bakışlarında Amerika mandacılarının iddia ettiği gibi asla korku görmedim. Ama ihanete uğramanın öfkesini sezinledim. Boynuna urgan geçirilirken Saddam kafalarında çuval olan infaz görevlilerinin gözlerinin içine bakıyordu. Televizyonda ve internet sitelerindeki görüntüleri defalarca seyrettim. Biraz sonra ölecek idam mahkumunun son anındaki onurunu zedelemekle görevli cellatların elleri t
İki gündür kar yağıyor bugün kar yağışı durdu ama feci bir soğuk var her yer buz,hiç beceremem buzda yürümeyi ve çok korkarım düşüp bir yerimi kırarım diye dün düştüm ama bir yerime birşey olmadı,çok estetik düştüm öyle tepeleme yere serilmeden dizlerimin üzerine yanımdan geçmekte olan bir bey yaklaşıp bişeyin yoktur inşallah dedi yok teşekkür ederim dedim ama ölücem gülmekten insan demekki kendi düşüncede gülebiliyormuş.
Ama ayaklarımı çok üşütüyor bu soğuk birde o kadar çok giyisi giyiyoru
Fikriye'yi bilirsiniz hani şu Atatürke deli gibi aşık olan kız.
Hakkında her okuduğum yazı içimi titretir.Atatürk'ün annesi Zubeyde hanımın ikinci eşi tarafından akrabası olur,bu akrabalık bağı ile Atatürk'ü görme köşkte kalma şansına sahip olan bu genç kız sonrasında deli gibi bir tutku ile Atatürk'e aşık olur.Anlatılanlara göre ne Zubeyde hanım nede Makbule hanım onu sevmemiştir,ama Atatürk sevmiş korumuş sahip çıkmış ta kiii Latife hanımla karşılaşıncaya kadar Atatürk Latife hanımla tanışıp
Ahde Vefa
Hz.Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler, derlerki
-Ey halife bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.
Bu söz üzerine Hz.Ömer suçlanan gence dönerek:
-Söyledikleri doğrumu diye sorar.
Suçlanan genç derki evet doğru bu söz üzerine Hz Ömer:
-Anlat bakalım nasıl oldu diye sorar.
Bunun üzerine genç anlatmaya başlar,derki :
-Ben bulunduğum kasaba hali vakti yerinde olan bir insanım ailemle beraber gezmeye çıktık ka
Son zamanlarda sürekli bir çocuk ******* söylentisi dolaşıp duruyor İzmirli küçük kızdan sonra şimdide çocuk doktorunun yaptıkları konuşuluyor anlamıyorum,anlayamıyorum anlamak istemiyorum çocuklara yapılan hiç birşeyi aklım mantığım kabul edemiyor çünkü hiç bir anlamı yok.Bir düşünün şahıs hırsılık yapsa "yaaa parası yoktu belki"deyip bir anlam yüklemeye çalışırız bir kadın tecavüze uğrasa onada kem kum yaparız ne biliyim biri çıkıp karşısındakini vurup öldürse ağır tahrik varmıydı diye bakarız
SEN SEN SEN
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden...
Dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter...
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter...
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter...
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır, sende naz...
Gündüzünden vazgeç
Bekli çok kötü hissediyordum,şimdi hatırlamıyorum çok uzun zaman oldu,neden çekmiştim o telefon mesajını aynen şöyle yazmışım.
Sen hiç karanlık dehlizlerde kayboldunmu?
Ipısız bir dağbaşı yalnızlığı yaşadınmı?
Çaresizlik ne demektir biliyormusun?
Hiç düşünmedi telefonun ucunda ki arkadaşım aynen şu cevabı yazdı.
Aslında hayatın ta kendisidir bir kaç adımdan sonrasını göremediğimiz karanlık dehliz,
Ve hiçte korkunç değildir,kalabalıklar içerisinde yaşanan yalnızlıklara kıyasla dağb
Baslangıcta dogruydu belki
Sıradan bir serüven,
Rastgele br iliski gibi baslayıp günden güne
Hayatımda yayılan,büyüyüp kök salan,
Benliğimi kavrayıp,varlığımı ele geciren
Bir aska bedeldin
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün asklarımı temize cektim
Anladığındaysa yapacak tek birsey kalmıstı sana
Bütün kazanalar gibi terkettin...
Murathan Mungan
Saat gece yarısına yaklaşmış,"işte geldik" dedi gurub başkanımız "burası Gelibolu az sonra kalacağımız motele varmış olacağız"sisli bir bahar gecesiydi Geliboluya indiğimizde saatler gece yarısı otobüsten inince anlatılmaz bir duygu kaplıyor içinizi müthiş bir huzur ve bir o kadar hüzün hissediyorsunuz.
Burası Gelibolu,tarihin en kanlı savaşının yapıldığı yer,motel personeli bizi kapıda karşıladı turla gezmenin en güzel avantajlarından biri herşeyi hazır buluyorsunuz siz hiç birşeyle ilgilenmiy