Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ERBAY

  • başlık
    88
  • yorum
    19
  • görüntü
    113.359

Bu blog hakkında

Ne zaman bir sevda takılsa aklıma,Seni düşünürken suçüstü yakalanırım...

Bu blogdaki başlıklar

Mumdan bir gemiyle ateş denizini geçmek

Şeyh Galib meşhur mesnevisinde 'Hüsn'ü bulmak için yollara düşen 'Aşk'ı mumdan bir gemiye bindirerek ateş denizinden geçirir.   "Mumdan bir gemiyle ateş denizini geçmek de ne ola ki?" diye yormayın zihninizi. Bu akılla kavranabilir bir keyfiyet değildir. Ve bu öyle bir manzaradır ki aklı gözünde olanlarda temaşa zevki dahi uyandırmaz.   Bu tür muammaların hakkından ancak gönül gelir. Öyle ya ateşi gülşene çevirmek için İbrahim İbrahim olmak içinse kainatı gönlün sorgusundan geçirmek gerek. İ

ERBAY

ERBAY

ben artık gidiyorum....

Ben Artık Gidiyorum   Sana sımsıkı sarılmak istiyordum... Ah bir görsem, bitirsem içimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden, sevginden vazgeçmek... Nasıl olsa alışkınım ya seni görmemeye, galiba böyle de başarabilirim...   Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen, tek yapabildigim yazmak oldugundan yine yazıyorum işte! Seni daha önce de yazmıştım ama bu kez bir daha yazmamak üzere, seni beynimde, içimde bitirerek yaziyorum, yada bitirmek isteyerek... Ne kadar sürer bilmiyorum ama be

ERBAY

ERBAY

Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa ben koca bir hayat sığdırdım...

Adına aşk koyduğun o büyük boşluğa ben koca bir hayat sığdırdım... Beni sevmemene isyan edip kaçmak, sende aradıklarımı hayatla doldurmaya çalışmak, ruhumun en büyük yanılgısıydı... Hayat bana en acımasız yüzünü sevgini inkar ettiğim zamanlarda gösterdi... Ve şimdi asıl olmam gereken yerde, hayata başladığım yerde, kalbindeyim... Vazgeçilmez oluşunun sırrı bu işte: Senin olmadığın yerde ne olduğunu biliyorum...     Bir tek seni sevdiğim doğruydu.Sen beni dışladığından beri beni se

ERBAY

ERBAY

Bir Güzel Uzun Şiir

Bir Güzel Uzun Şiir   Beni sen akşamcı ettin Hayal sevgilim Elde kadeh Dilde sen Her akşam bu sofrada bir rüzgardır esen   Yıldızlara isimler verdim kendimce Biri hayal Biri gurbet Biri hasret Biri hep o güzel memlekettir memleket Sokaklarında büyüdüğüm seninle Buluştuğum gözlerinle O güzel memleket bir yıldıza adını verdi Akşamları göğe kaldır başını seyret Belki geçmişin ışıkları henüz sönmemiştir Belki resimler kaybolmamıştır Belki isimler unutulmamıştır

ERBAY

ERBAY

SÖZ OLSUN...

yitirdiğim bir şey var sende arıyorum yüreğim madenci feneri yol uçurum yaklaşma diyorsan peki umudum bir daha kimseden sormayacağım seni söz olsun...   akrep tutmuş gibi kirpiklerinin ucundan beni görünce üşüyorsun, tamam uğramam bir daha kamçılasa da kan sana kör bakacağım görmeyeceğim seni söz olsun...   dağlara doğru uçan kuşlarla tüm sırları çözülmüş nemli düşlerle öfke çiçekleri getiren kışlarla korkma, yokuşlarda yormayacağım seni söz olsun...   kurtlar gibi ulusa da gön

ERBAY

ERBAY

Karşılıksız Aşklara...

Sana uzaktan bakıyorum. Sana bakmak inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen gidince aklım da senin peşinden sürüklenip gidiyor, yüreğim de.. Yanında biri mi var, ona bir şey mi söylüyorsun, onunla gülüyor musun.. içim yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin baktığın her yer artık güzel, senin konuştuğun her insan, özel oluyor.   Sen evine şu yollardan gidiyorsun. Ardından yürüyorum. Beni fark etmiyorsun. Önünden geçtiğin evlere, gölgesinde yürüdüğün ağaçlara, her

ERBAY

ERBAY

GÜLBEYAZ...

bugüne kadar izlediğim diziler içinde en sevdiğim dizidir...kadirle gülbeyaz'ın birbirlerini sevmeleri ama bunu kendilerine bile itiraf edememeleri,iki aile arasındaki düşmanlığın aşklarına gölge düşürmesi ve en sonunda aşkın galip gelmesi...herşeyiyle çok güzel bir diziydi...burdada sevdiğim sahneleri sizinle paylaşıyorum...     kadir ve gülbeyazın gizlice buluşması ardından rahmetli kazım koyuncunun şarkısı..   PVIcqbgWK5g   kadir'in gülbeyaza aşkını itiraf ettiği kısım   cmJylLbV1mc

ERBAY

ERBAY

GÖZLERİNE YAZILMIŞ BİR DESTAN....( FERİĞİM'E )

Gözlerine Yazılmamış Bir Destan           bu şiirde iki göz var biri senin; biri onun Senin o karanlık, küf kokulu matem gözlerini terkediyorum   biliyorum; saçlarının sarısı gözlerinin yeşiline karışmış biliyorum; sana benzemek için melikeler birbiriyle yarışmış fosforlu ve derin bakışlarına çağlar boyu nice destanlar yazılmış oysa ben görülmedik bir lale yaprağına gökleri kıskandıran bir destan yazıyorum gözlerin değişip kaplasın karanlığı bütün ufukları sarsı

ERBAY

ERBAY

MÜSLÜMANLIK NERDE BİZDEN GEÇMİŞ İNSANLIK BİLE...

MÜSLÜMANLIK NERDE BİZDEN GEÇMİŞ İNSANLIK BİLE...   Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile... Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nâfile! Kaç hakikî Müslüman gördümse: Hep makberdedir; Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir! İstemem dursun o pâyansız mefâhir bir yana... Gösterin ecdâda az çok benzeyen bir kan bana! İsterim sizlerde görmek ırkınızdan yâdigâr! Çok değil ancak! Necip evlâda lâyık tek şiâr. Varsa şayet, söyleyin bir parçacık insâf

ERBAY

ERBAY

DEVRİM...

DEVRİM     Temiz kalan tek yerdir devrim bütün bir yıl kirlenen duvarda ama görebilmek icin asıldığı çividen indirilmelidir yapraklari biten takvim       Zorbalara direnmektir devrim bir çocuğun annesinin çantasından aldığı paraları altına gizlediğini söylememiştir dövülen hiçbir halı       İçinde yaşamaktır devrim dikiş kutusunun ve toplu iğneler gibi bir arada olmayı gerektirir karşı koyabilmek icin zulmüne makas denilen patronun       Gece ışıklar arasınd

ERBAY

ERBAY

SENİ SANA YAZDIM...

Zamanın gözbebeklerinden yuvarlanıp seni "sana" yazdım dün gece. Oysa yarın erken kalkacaktım. Göğsünde dikenleri taşıyan rüzgarların saçlarını yıkayacaktım gözyaşlarımla. Sütten yeni kesilmiş dağ ceylanlarını sabah ezanında uyandıracaktım. Uyumalıydım aslında. Kirpiklerim, uykuya hazırdı oysa. Ama ben seni düşündüm yıldızların siyahı giyindiği gecenin dar vakitlerde. Uykusuzluğumu taş dibeklerde dövüp ben seni " sana " yazdım dün gece. Yüreğimi kalem bilip sevdamı bıraktım mürekkebin sıcak koyn

ERBAY

ERBAY

DERSİMİZ İSTİKLAL

Kastamonu Lisesi'nin orta kısmında okuyan iki öğrenci, T.B.M.M'nin açtığı İstiklal Marşı yarışmasına katılma kararı alarak, birer şiirlerini gönderirler. Bir süre sonra iki öğrenciye de Milli Eğitim Bakanlığından teşekkür yanıtı gelir, ama bir farkla; birinden 'bu yolda devam etmesini' istiyor ve de başarılar diliyorlardı!   Yaşamdan Dakikalar'da, İstiklal Marşı'nın kabulünün 86. yildönümü için Nebil Özgentürk'ün hazırladığı kısa belgesel öyle ilgi gördü ki, okurlarım hâlâ "Tüm bunlar dogru mu

ERBAY

ERBAY

Artık Uzaklardasın...

Artık Uzaklardasın     Nasıl anlatamazsan aşkın ne olduğunu Ben de anlatamıyordum sana dokunduğumda kanatlanıp uçtuğumu   Artık uzaklardasın, göklerde kalmak mümkün olsaydı seni görürdüm   Neden bulut olmayı istemedim masal cinlerinden, pişmanım Üç dileğim olsaydı Üçü de seninle olmak olurdu Uzun bir yaşam boyu Uykusuz gecelerinden Mutluluk sağmayı bilirdim ben   Artık uzaklardasın, tutunmak mümkün olsaydı sana, bırakmazdım   Sarmaşıklar ne tutkundur hayata, gökyüzü

ERBAY

ERBAY

bu kaçıncı gece....

Bu kaçıncı gece hasretinle yandığım Kaçıncı gece yıldızları yıkadığım göz yaşlarımla? Mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla Bosnalı kadınlar duydu feryadımı. Sen, sen duymadın mı can?   Ne vardı bu kadar uzak yerlerde açacak? Benden uzak o iklimlerin, Benden uzak o şehrin, Kahrolası o kalabalıkların Benim kadar ihtiyacı mı vardı sana, Benim kadar hasret çekti mi Kahrolası o şehrin semaları, Benim kadar yandı mı? Ne vardı can? Ne vardı uzak iklimlerde açacak?   Ne vardı Kendim

ERBAY

ERBAY

SONSUZLUĞUMSUN

Sonsuzluğumsun   Tomurcuklanan düşlerim. Beni sana götürüyor, Hayatın kokusunu, Kendimden şaşırmışlığımla, İçime çekiyorum. Ve içindekileri dışına çıkarıyorum. Kollarının sıcaklığına bürünerek, Aşkını düşüncelerimle, Kanarak içiyorum. Zaman ve mekan, İçimdeki huzurla birleşiyor.   Bana geleceğin yolu, Kırmızı güllerle süsledim. Ağaçların dallarına, güneş ışınlarını astım. Geceden kalan ayın parlaklığını, Saçlarıma serperek beklemelere sarıldım.   Sana doğru i

ERBAY

ERBAY

Canım İSTANBUL

Canım İSTANBUL   Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.   İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım...

ERBAY

ERBAY

hepsi senin için feriğim....

Ayrılmalıyız   Zamanlar fazlaydı paylaşmak için Bir bakış yeterdi anlatmaya Anlamaya yeterdi bir tek kelime Alışmak sevmekten daha beterdi Ve zamansız gelen yarınsız bir sevgi Bi gün bi yerde ansızın biterdi   Biterdi hiç bitmeyecek sandığımız sevdalar Çekip giderdi anılar, Fotoğraflar yakardı kendi kendini; Simsiyah, duman duman... Artık, artık hiçbir vazoya sığmazdı ayrılığın çiçekleri Sevişen geceler çekip giderdi Susardı şarkılar, çalmazdı kemanlar Şiirler yazmazdı bu kırık h

ERBAY

ERBAY

İşte ayrılık saati geldi....

İşte ayrılık saati geldi.Bir akşam üzeri gittin bir daha gelmemek üzere...Ellerimi aldın,dudaklarına götürdün;hala sızlıyor gözyaşlarının değdiği yerler.Oysa hiç istemiyordum gitmeni,hep benimle kalacağına öylesine inanmıştım ki ! Geçici ayrılıklarına ne kadar uzun olsa katlanıyordum.Çünkü;yine sana kavuşmak ümidi vardı içimde.Şimdi bomboşum,herşey anlamını yitirdi gözlerimde.Biliyorum,artık hiç gelmeyeceksin.Seni beklediğim öğle sonları bir gece yarısının zifir karanlığına gömülecek.Koridorlar

ERBAY

ERBAY

Aşkı Anlatmak

Aşkı Anlatmak     Aşkı anlatmak Bütün mesele bu Önce tatmak   Fakat sıkıntı Aşk mı değil mi anlamak Çünkü tarifi yok hiçbir yerde ve yürekte Herkesin öyküsü başka Anlattığı başka o yüzden En büyük belirti O olmazsa yaşam yok demek aniden Onsuz yaşamaya hayret etmek Nasıl aşık olduğuna şaşırmak Ve Acaba bu aşk başka bir şey mi demek Ve yeniden açılmak limanlarına bilinmez kıyıların Arkanda şiirler bırakarak Köprüler yakarak Ağlayarak çoğunlukla     Aşk

ERBAY

ERBAY

Bir Elif Miktarı Gülümse...

Hiçbir filiz kendi gölgesinden öte bir yerde ölümü tatmamıştır..”   Ey gözlerime bahşedilmiş mucize,   Ey yüreğime hediye edilmiş Cennet kokusu,   Ey nefesime serpiştirilmiş bir yudum taze hayat,   Kan ter içinde susuz dudaklarıyla ve semâya dönen dualarıyla “ bir avuç deryâ’yı “ dileyen bir Haziran Cumartesi vaktinden düşüyorum sen kokan bu satırları..Vaveylâ eden bir öğle saatinde bulunduğun yerin deli rüzgarlarında düşlüyorum seni..Deli esen rüzgara inat başını eğmeyen gözlerine b

ERBAY

ERBAY

Acı Şiir

Acı Şiir     Bir yerleriniz yaralanmıştır mutlaka, ya düşmüşünüzdür çocukken, ya da incinmişinizdir aşıkken   Kapanmaz sandığınız ne yaralar kapanmıştır Durmaz sandığınız ne kanlar pıhtılaşmıştır kabuk bağlayıp Hani efkar bir sis gibi çöktüğünde başınıza Bir yüz ararsınız Tüm yüzlerle yerdeğiştiren gözlerinizde Yaranızı kanatan Hep ağrıyan yerinize değmek istercesine Mazoist bir duygu çöreklenir beyninize İşte o zaman Yalnızlığın atlıları Boşanıp dizginlerinden Kar

ERBAY

ERBAY

sevgilim yetimim...

Sevgilim.. yetimim benim, aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken..   kapılar kapalı, dünya buzlu can uyuşmuş gözlerimin önünde hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan..   ikimizin yerine dinliyorum sevdiğin şarkıları siyah tişörtünü giyiyorum yatarken gömleklerini, kazaklarını, kokunu senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken gün boyu elimde kahve fincanı..   kapıyı açmıyorum telefonlara çıkmıyorum başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların..   Sevgilim, y

ERBAY

ERBAY

GÜL BAHÇESİNDEKİ SEVGİLİYE AĞIT

Gül Bahçesindeki Sevgiliye Ağıt     Sen ki, mağrur çehrenle, asi bahar gülüsün. Önünde secde eden, bülbüle gülen gülsün. Bense sarp kayalarda, yorgun yıldız çiçeği. Tek bir sözüne vurgun, kanlı sevda çiçeği. Sen gül bahçelerinde, ağıtlardan uzaksın. Beyaz gönül kuşumu, yaralayan tuzaksın.   Gökkuşaklı hayaller, uykunu süsledikce, Gecelerin tenine, aşkla seni işledim. Göklerinde yıldızlar, şiirler söyledikce, Çürüttüğün baharın, hazarını izledim.   Yalnızlığın küf kokan

ERBAY

ERBAY

Can Gülüme Gönderilmeyen Mektup

Can Gülüme Gönderilmeyen Mektup       Can Gülüm,   veda mektubumdan sonra aylar ve mevsimler birbirini kovaladı.. Sana yazıp da göndermediğim bu kaçıncı mektubum, ben de bilmiyorum.. Nasıl gönderebilirdim ki? Aşkımızı bitiren, aramızdaki tüm bağları acımasızca koparan sendin.. Henüz yaşamadığımız o yüce aşkı mezara gömmeyi hiç istemedim.. Bana yüreğinin dokunuşuyla dünyaya meydan okuyacak güç verdiğini, bir tek sözünün beni sana bağlayacağını anlatamadım.. Gözlerinin içinde gördüğüm, aşk

ERBAY

ERBAY

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.