Zıplanacak içerik
Blog gönderen: Gece Yağmuru - Şurada: Genel
  • Başlık

    228
  • Yorum

    118
  • Görüntü

    264.497

Bu blog hakkında

Vur Şanlı Silahınla Gönül Mülküm Düzelsin...

Bu blogdaki başlıklar

Kaçardık pencereden bazı geceler Delice bir sevinçle Gözlerimiz ışıl ışıl Gündüz yavuklumuzun yanına gideceğiz diye Özene bezene cilaladığımız çizmelerimizi Kirletmenin zevkini tadarak Bir başka gezerdik Yurttan kaçtığımız firar gecelerinde   Kaçardık pencereden bazı geceler Bekçiye gözükmeden Sessizliği kıskandıracak kadar sessizce Ve bir o kadar da mertçe Aramızda topladığımız son harçlıklarımızla Fırından yeni çıkmış sıcacık ekmek alır Koşar adım dönerdik yurda
Sen, yanlızlıgına inat bütün bir geceyi, sevgilinin düsüyle gecirebilir misin? Gelmeyecegini bile bile, sanki her an kapıdan girecekmis gibi gözünü kırpmadan sabaha kadar bekleyebilir misin?   Bugune kadar ne yasadıysan yasadın. ..Bunların hepsinden sıyrılıp, özünü asla yitirmeden yeni bir kimlikle baska dünyalar kurup yeni hayatı mutlu kılmak icin ugrasabilir misin?   Yağmurun altında aklında sevgilin, dudagında onu anlatan bir sarkıyla mırıldanarak saatlerce yürüyebilir misin? Oysa herkes
- Osman Bey, bu delilik nasıl birşey?   - Gazi Paşam az da olsa herkeste bir parça vardır...   Deyince Atatürk :   - Ne demek istiyorsun,bende de mi var ?   Hoşsohbet ve sözünü esirgemeyen biri olan Mazhar Osman :   - Ohoooo....Sizde herkesten bin beteri var...İçeride ve dışarıda dört iklim yedi cihana kafa tutmak akıllı adamın yapacağı iş mi ?   Atatürk dakikalarca güler...     Kaldır başını kan uykulardan, Böyle yürek, böyle atardamar, Atmaz olsun... Ses ol, ışık ol, yumruk
9 ' uncu yüzyılda dünya üzerinde hiç kimse onlardan daha cesur; daha sadık ve daha kalabalık değildi...Türkler gerçekten çetin insanlardı..Atlarını bedenlerinin bir parçası gibi kullanıyorlardı..Türkler, dinin dünya işlerinden uzaklaşma olduğuna sahip değillerdi... Osmanlı İmparatorluğu'nun bütün toprakları elden çıktığında yalnız Türkiye'de yaşayan zeki,sert ve dayanaklı ırka mensup Türkler, dünyaya vatanseverlik dersi vererek, 20 ' inci yüzyılın ortasında bağımsız bir ülke olarak ort
Ergenekon destanı, Göktürkler'in türeyişini anlatan bir Türk destanıdır. Genel olarak, düşman tarafından hile ile yenilgiye uğratılan Türklerin, Ergenekon Ovası'nda yeniden türeyip tekrar eski yurtlarına dönerek düşmanlarıyla çarpışmalarını anlatır.   Türk illerinde Türk oku ötmeyen, Türk kolu yetmeyen, Türk'e boyun eğmeyen bir yer yoktu. Bu durum yabancı kavimleri kıskandırıyordu. Yabancı kavimler birleştiler, Türkler'in üzerine yürüdüler. Bunun üzerine Türkler çadırlarını, sürülerini bir ara
Ah ne hayatlar ümidiyle Zamansız yollara düştük İlk yenilen biz değildik elbet Gün oldu dünyaya küstük   Ağlama anne benim için ağlama Ben de herkes kadar aldım acılardan Ağlama anne benim için ağlama Ben de herkes kadar yarandım   Sen ne olur çocukluğumu sakla Tek kalan bu elimde avucumda Ağlama anne benim için ağlama   Her birimiz başka bir hikaye anne Bu ayrılıklar niye Sen yine bir ninni söyle bana Yavrum uyusun da büyüsün diye       Az önce Sevgili Gönüldaşım Suheda'nın
Uzaklar vardır Çok uzaklar, sen bilemezsin! Sen yürüdükçe uzayan uzaklar Hiç senin olmayan, hiç kazanılmayan Ve ben O uzaklardaki senin ellerine hiç dokunamam Ağlarım. Elimden gelen bu kadar!..     Sen gözyaşlarımı görmezsin Ya da gören körlerdensin Ve ben saçların okşanmasının Insanın yüreğinde uyandırdığı histen bihaber Yaşarım Elimden gelen bu kadar!     Yalanlar vardır Hep o tanıdık bilindik yalanlar Yalanı olmayan tek duygu aşktı hani Ben bilmezdim Gül bahçelerini çiğn
Bir sır perdesi var ardımda..Yarı aydınlık yarı karanlık…Kuytu bir ormanda çaresizce güneşi arıyor gözlerim..Sahil kenarındayım bir gece yarısı..Dalgalar her vuruşunda kıyıya , sanki yüreğime koca bir kaya oturuyor..Bir kıvılcım yetecek biliyorum yüreğimdeki koru alevlendirmeye..Gözlerim her daim ağlamaklı…Bu kadar çok yüklenmemeliydim beklide kendime..Kapalı kapılar ardına atmamalıydım yüreğimi,dipsiz kuyularda bırakmamalıydım kendimi..Belki o zaman her şey daha kolay olurdu,bu kadar çok zorlan
BEN BU SEVDA ATEŞİNDE KAVRULDUM. SAÇLARINI RÜZGAR SANDIM SAVRULDUM. NE DEYİM....   FELEK YIKTI YİNE DOĞRULDUM. SENDE BENİ BİLMEMİŞSİN NE DEYİM.... EL BİLSİN   AĞUSTOSTA KAR İSTEDİN KIŞ OLDUM. GEL DEDİN DE DAĞLAR AŞTIM KUŞ OLDUM. NE DEYİM......   SEN AĞLADIN BEN GÖZÜNDE YAŞ OLDUM. SEN DE BENİ BİLMEMİŞSİN NE DEYİM..... EL BİLSİN     Yıldızdoğan
Hangimizin hayatında eksik bişey yokki..Hepimizin yüreğinde bir eksiklik vardır...İçimizi sızlatan...Gözlerimizi ıslatan..Boğazımızı düğümleyen...Belli belirsiz bir yerlere dalarız sanki beklenen,beklediğimiz gelecekmiş gibi...Keskin bir hançerdir saplanan yüreğe ve damlayan kandır her gözyaşında...Derin bir nefes çeksek de masmavi gökyüzünden,ciğerimize dolan bulutlar hep yağmur yüklüdür...Yağmaya hazır yağmur bulutlarıdır bizi hüzne boğan...Yüreğimizde işte tam orada duyduğumuz bir eksikliktir
Dünya Bir Gündür, O da Bugündür...   İşte geldik gidiyoruz...Zaman ne kadar da çabuk geçmiş...Ne zaman gelmişiz bu dünyaya,ne zaman büyümüşüz,ne zaman ağlamış,ne zaman gülmüşüz,ne zaman aşık olmuş,ne zaman dost olmuş,ne zaman düşman olmuşuz....Ne zaman olmuş bütün bunlar,hangi zamanda ? Bütün bunlar olurken ben mi farkında değildim yada farkında olmayan zaman mıydı ?   İşte geldik gidiyoruz...Yıllar ardı ardına ne zaman geçmiş hiç anlayamadan...Çocukluğumuzu hatırlamaya çalışırken gen
Döndüğüm de bahar yağmurları yağacak içini ısıtacak, Ilık bir rüzgar esecek alıp seni gidecek , Bekleyen bir sen bir de ben olacak, Alıp başını bu diyardan gideceksin demiştim... Sevda çiçeklerimi getirdim sana gelirken Başına taç yapayım da şahlan diye severken Bir türkü seçtim dönerken Dilinden dua gibi söylerken Döneceğimi söylemiştim sana Sevgilim... Bekelenen gün yakınsa varılacak yol da kutsaldır Sığdır bakalım şimdi bu sevgimi nereye sığdırırsan sığdır Taşacak bir ırmak gibi d
Dipsiz kuyuda ki ben Çıkarmak için uğraşmayan sen Dipsiz kuyuda ki sen Bir avuç su için çabalayan ben Kuyu derin,zifiri karanlık Ne su var ne de bir ümit Bir damla su için neler vermezdim   Öyle bir an gelir ki Ne bir söz ne de bir hareket Ne seni anlatmaya ne de beni anlatmaya yeter Sana git demek o kadar zordu ki..... Gitmeni istesem hiç HOŞGELDİN dermiydim? Ay karanlık güneş soğuk İçimi titreten bu ateş Ya beni kül eder ya da seni Ben sana vurulduysam yandıysam ellere ne k
Gül üşüdü gül üşüdü, Çığ düştü gül üşüdü, Bülbül kanadını topla, Daldan al gül üşüdü, Sen beni sen beni, Yine tuttursan sen beni, Dert için mi yarattın Yaradanım sen beni...   Günde ben günde ben, Yüzünü görem günde ben, Sen zülüf gölgesinde, Gör ki yanam ben sende...   Keman titrer keman titrer, Yay titrer yay titrer , Gözüm yari gören de, Yüreğim yaman titrer...
Demedim mi bu hasret bitirir seni Ay dolanır gider, yalnız kalırsın. Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın Demedim mi yüreğim sevme! İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz Geri dönen hangi güvercinin var? Senin hangi çiçeğini sakladı bahar? Demedim mi aklım inanma! Birgün naza çeker kendini demedim mi? Görmesen, zindana döner bu şehir Görsen, umursamaz, aldırmaz kafir. Demedim mi gözlerim bakma! Demedim mi bu ürperten sıcaklık Bu taze güzellik kaybolur birgün? Sonra boşu boşuna aranır,
Anlat bana yüreğim anlat, Sensin benim deli yarim...   Anlat bana, Oydu gecen, Ilık rüzgar gibi esen Anlat bana yüreğim anlat Gözüm değince gözüne Fırtınaydı kopan   Aşk buydu,Deli gönlüme akan   Kapıldım şavkına,Takıldım aşkına Düştüm peşine,Deli yarim   Ah bir sarılsam,Adarım canımı Duysa feryadımı,Deli Yarim...   Ben ağlarım hep, Ağlarım... Can çekişte rüyalarım, Ben ağlarım hep, Ağlarım... Dinmek bilmez, Gözyaşlarım....   Söz geçmez ,Yoldan çıkmış aşkıma   Baktı
İnceden inceye bu vuryor bu deli rüzgar yüreğime, Saçlarıma dokunmuyor da yüreğimde ne varsa dağıtıyor... Sana geldiğim bütün yolar bana dar geliyor, Yüreğim kabarıyor,boğazım düğümleniyor... Elimde sıkı sıkıya tuttuğum gül fidelerinin dikenleri batıyor, Batıyor batmasınada sensizliğin acısı kadar acıtmıyor canımı... Oysa ne ilk gelişim sana ne de son... Fakat her seferinde dizlerimin bağı çözülüyor, Titriyorum... Giriş kapısında oturup uzun uzun soluklanıyorum, Bütün cesaretimi toplay
Daha az seviyorum seni.. Unutur gibi seviyorum.. Azala azala... Aramızdaki uzaklığın karanlığında.. Geceler kısalıp.. Gündezler uzuyor öyle olunca.. Daha az seviyorum seni.. Kendini iyileştiren bir yara gibi.. Daha az.. Ve zamanla.. Sen geceyi tutyorsun.. Ben nöbetini.. Uzak dağ kışlalarında.. Görmüyoruz birbirimizi.. Usul usul sis iniyor.. Kopmuş yollara.. Işığı hafif.. Uykusu ağır koğuşlarda üstünü örtüyorum senin.. Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda.. Yıldızları daha büyükt
Vay be çeyrek asırlık yüreğim ne çabuk virane şehre dönmüş böyle..Yanmış,yıkılmış ve bitap düşmüş...Neresinden tutarsa tutsun hayatı hep elinde kalmış dalları... Yapraklar hazana varmadan sararmış... Bunca zamana bu kadar çile ne zaman yüklenmiş... Her geçen bir hançer saplamış yüreğime kan gölüne dönmüş... Kendi kanında boğulmak bu mudur ?   Doğan güneşi hiç görmemek,sıcaklığına yüz sürememek,karanlık bir gecenin koynunda ordan oraya savrulmak çaresizce...   Bahçemde güllerim,gökyüzünde yı
Soğuk bir kış günü yağan yağmurda Buğulanmış penceremin ardından yazıyorum sana bu mektubu Ne yazık ki yine okuyamayacaksın bu yazdıklarımı... Satırlarıma başlamdan önce demek isterdim ama Daha ne yazacağıma bile karar veremedim doğrusu Gözüm masanın üzerine takıldı da Sana yazdığım ve geri dönen mektupları gördüm Her defasın da tamam bu defa yazmıyacağım dediğim Ama yine dayanamadığım mektuplar Almış başını gitmiş Adresi mi yalnış hatırlıyorum yoksa sen mi almak istemiyor musun bu mek

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.