Zıplanacak içerik
Blog gönderen: Gece Yağmuru - Şurada: Genel
  • Başlık

    228
  • Yorum

    118
  • Görüntü

    264.465

Bu blog hakkında

Vur Şanlı Silahınla Gönül Mülküm Düzelsin...

Bu blogdaki başlıklar

Son duraktan bineceksin arkadaş sevda gemisine, Öyle senden önce benden sonrası olmayacak... Almayacaksın başka limandan yolcu, Tabiri caizse süt liman olacaksın... Yelkenlerini hep sevda rüzgarlarına bırakacaksın, Rotaya falan gerek yok yani, Karşına çıkan buz dağlarında , Öyle dümeni sağa sola kıvırmayacaksın boşa, Tam yol ileri giderken.... Batmaz demeyip sıkı sıkı sarılacaksın, Güçlü dalgalar vurduğunda gemini, Fare kılığında saklanmayacaksın, İlk sen terk etmeyeceksin bu gemiyi.
Şimdi git Say ki seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik Say ki gece mektuplarının en güzel aşk şiirlerini Beraber ezberlemedik Say ki sevda trenini kaçırdığım durakta bir süre beraber Bekledik   Sen git Ben gelemem bu yürekle Ya da kal Eylül yağmurlarını bekle   Seni yağmurdan sonra sevicem Saçlarıma ak düşmemiş halimle Sen yaşlardayken 18'inde, 20'nde Seni yağmurdan sonra sevicem Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle Seni yağmurdan sonr
Ne güzel şey seni seviyorum demek Sevdiğini söyleyebilmek ne güzel... Her baharda, gece gündüz, her saniye SENİ SEVİYORUM SENİ SEVİYORUM SEVİYORUM SENİ Diyebilmek ne güzel..   Çünküsü yok, nedeni yok sevmenin Zamanı hiç yok, Dakikalar zaman üstü... Utangaç bir gecenin kucağında Yağmurlar vuruyor pencereme, Aşkın vuruyor kalbimin kıyılarına Gecenin bu çıldırtan yalnızlığında Aşkın ayak seslerini duyuyorum yüreğimde Ve hasretini içimde, SENİ SEVİYORUM   Sesini duymak istiyor
Işıklarını kapattım bir bir bu sevda şehrinin büyüsüne kapılmış , sahte yüzlerle dolanan , maskelerin ardında gülümseyip , dört duvar arasında kendini insan sananlara....Hey be koca şehir kimler geldi kimler geçti bu kaldırım taşlarından..Kimlerin ayak izleri kaldı...Kimleri yuttun bu koca şehrin gölgesinde..Kimleri yok saydın pırıltılı yalan gecelerinde....Kimlere sahte gülümsemeler dağıtıp bir oyuncak gibi oynadın...Gürültülerin içerisinde kimleri ezip geçtin bir solukta..Gül yapraklarının alt
Sen Vurdunda Ben Ölmedim mi ?   Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da bir seni yakamadım beni yaktığın gibi...Çölde su,mahpusta gün,oruçta ekmek gibi bekledim seni...Sense araya korkular koydun,yasaklar koydun...Bitmez tükenmez engeller koydun..Şimdi nerdesin diye sakın sorma...   Sen çağırdında ben gelmedim mi ?   Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,yağmurlu havalara,bu kasvetli akşamlara....Sen varken bakıp içlenmezdim tren istasyonlarında,otobüs duraklarında...Sen varken ayr
İstermiydim sana hoşçakal demek...İstemezdim elbet vurgun yemiş gibi savrulmak bilmediğim yerlere...İstemezdim elbet yaban ellere koyupda seni,bir başıma çekip gitmek...Oysa tutsaydın bu sevdanın bir ucundan dağılmazdık biz hasret rüzgarlarıyla...Acı dolu hatırlara açmazdık kapılarımızı...Belkide ben savurdum bu ateşin küllerini...Yandı canım elbet,bir o kadar da kavruldu yüreğim...Ama istemezdik böyle olsun biliyorum...İstemekle de olmuyormuş bunu şimdi anladık...Çok mu geç kaldık Gece Gözlüm..
Diyor ; İclal Aydın kitabındaki bir paragrafta....Bu cümleyi tekrar tekrar kaç kez okudum bilmiyorum...Ne kadar da doğru bir cümle dedim kendime ..Keza bilmediğimiz yada başımıza gelmeyen bir cümle değildi...Ama her zaman dışardan duyduğumuz sesler sanki beynimizde ilk defa bir dalgalanma yapıyormuş gibi tepki veririz..’’Ne kadar da haklı ‘’ yada ‘’ Ne kadar doğru söyledin’’ ... Bunun gibi bir çok sıralı cümleler aklımızdan gelir geçer...Oysa ki biz zaten birebir bunu yaşamakta ve olumsuz şekild
Çaresizlik öğrenilmiştir... Başarılı olmak da öğrenilebilir... Sende sandığından daha fazlası var... Gelebileceğin en iyi yerde değilsin... Yeni bir hayat için gereken,yeni bir akıldır... Doğru şeyi yapmak için yanlış zaman yoktur... Rüzgarı suçlamayı bırak yelkenleri kullanmayı öğren... Seyirci koltuğundan sıkıldıysan sahneye çık... Zirvede her zaman bir kişiye daha yer var... Herşey Seninle başlar ! Başkaları yapabildiyse,sen de yaparsın... Hayatta ya tozu dumana katarsın, Ya da to
*Pers imparatorunun basveziri Buzur Mehir tarafindan 1400 yil once tasarlanan tavla oyunu; dunyanin en populer oyunlarindan biridir. Zaman kavramindan alinan ilhamla tasarlanan oyunun zamana boylesine direnmesi son derece etkileyici. Senenin birligi olarak tavla bir tanedir. 4 kosesi 4 mevsimi, tavlanin icindeki karsilikli 6'sar hane 12 ayi, pullarin toplami ayin 30 gununu ,siyah-beyaz pullar gece ve gunduzu, karsilikli 12'ser hane gunun 24 saatini simgeler.. *   *Eski zamanlarda Hint
Buz gibi bir ekranda sıcak bir merhabaydın sen, En gerçekten daha gerçektin. Rotasını, klavyeye dokunan parmaklarımızın çizdiği yolculukta aynı durakta karşılaştık biz.Sıcacık bir merhabaydın sen buz bir ekranda.Yalnızdık ,yolu yok yalnızdık,bir şekilde yalnız. Gerçek yaşam içindeki sanallığımızdan kaçıp,sanal yaşamdaki gerçekliğe soyunmamışmıydık cebimizdeki yalnızlık ağırlaşınca. Sonra çıplaklığımıza kelimelerimizi giyinmemişmiydik! Açıp tüm gizlerimizin önünü,istediğimizce özgür,diled
Bugün de yalnız merhaba dedim doğan güneşe Şöyle derin bir nefes çektim içime Kokundan eser kalmış mı diye Yok be gültanem Ne kokundan ne de senden bir eser kalmamış Ne de çabuk unutmuş seni bu kah'pe şehir Ne de çabuk harcamış kokunu Çiçeklerimizi suladım Bunlar neden boyunları büktüler hiç anlamadım Oysa hergün sularını veriyorum Konuşuyorum da.. Yok bunlarda benim gibi seni özlediler... Masada ki resminle konuştum yine Senin gibi o da bana hiç birşeyin cevabını vermiyor Bu c
Herşeye rağmen herşeye yeni bir başlangıç...   Son bir ay içerisinde yaşadıklarım bana neyi öğretti diye düşünüp durdum bütün gece...Öğrendiklerimin tekrarıydı sadece...Tarih tekkerürden ibaretti sonuçta...Yine ben yanılmış,yine ben yenilmiştim..Galip gelen yine Tarih olmuştu..Hemde öyle bir güzel tarih ki unutmak namümkün beynimde...07.07.07...Herkes için özel olan bugün benim içinde çok özel olmuştu..Unutulması imkansız...Hayatımda her zaman tarihler beni yeni bir başlangıca götürürken aynı
Sana bir çiçek çizdim; Asla solmasın diye... Senden başkası bakmasın; hiç kimse görmesin, Koklamasın diye... Gözyaşlarımla sulayıp büyüttüm, Ölmesin,her zaman hatırlansın diye... Sana bir çiçek gönderiyorum, Artık büyütemiyorum; Ölmesin diye, Ben unutuyorum, Sen,asla unutma Artık sen büyüt diye...     Gitme diyemedim sana hiç Gözlerim gözlerinde kaldı Susus çicek büyür mü hiç? Su sende, çicek bende kaldı...
Yanlızlığım sarıp sarmalamış beni bu sessiz ve karanlık gecenin koynunda... Bir çırpınsam kurtulacağım sanki üzerimdeki bu kara bulutlardan... Boğazımda düğümlenen cümlelerimin boynuna ilmik çoktan geçmiş... Hazin bir sonbahar akşamında, Yüreğimde kırılmış umutlarım, Gözlerimde kurumayan pınarlar, Bir ben bir de yanlızlığım, Sessiz ve kimsesiz karanlık gecenin koynunda, Yüreğimi esir bırakıp yol alıyorum, Seni sakladığım bu şehirden... Sus sakın bir şey söyleme, Söyleme gözlerin kals
Burada yağmur yağıyor Aralıksız yağıyor günlerdir Ama sen yine de şemsiyeni Almadan gel ilk otobüsle   Buğulanan camlara usulca Yüzünü çiziyorum ki yüzün Bir yağmur damlası olup Düşüyor yapraklarına gülün   Güller de bozamıyor bu uzun Karanlık sessizliğini kentin Anılarını yitiriyor sokaklar Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları   Tarih de kekemeleşiyor bazan Ki o zaman aşktır tek bilici Aşksa yürümek gibi bir şey Duyabilmek kuşların gelişini   Anısı bizsek eğer bu

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.