Zıplanacak içerik
Blog gönderen: Gece Yağmuru - Şurada: Genel
  • Başlık

    228
  • Yorum

    118
  • Görüntü

    264.411

Bu blog hakkında

Vur Şanlı Silahınla Gönül Mülküm Düzelsin...

Bu blogdaki başlıklar

Hani dizeler bazen insanları anlatır...Yüreğinin teline dokunur inceden inceye...Ve yüreğine gömdüğün bir acıyı çalmaya başlar...Her notasında,her dizesinde acıların vardır...Düette ise sen...Bu şarkının sonunda ya ufak bir tebessüm ya da gözyaşı olup akar gider yüreğinden duyguların...   İşte bunlardan biri şuan dilimde... '' Küçüğüm,daha çok küçüğüm...İşte,bu yüzden bütün korkularım...''   Soruyorum bende kendime...Acaba bütün korkularım bu yüzden mi diye ? Ama yaş olarak hiçte küçük sayıl
Sen Vurdunda Ben Ölmedim mi ?   Yokluğunda ne ateşleri hasretimle yaktım da bir seni yakamadım beni yaktığın gibi...Çölde su,mahpusta gün,oruçta ekmek gibi bekledim seni...Sense araya korkular koydun,yasaklar koydun...Bitmez tükenmez engeller koydun..Şimdi nerdesin diye sakın sorma...   Sen çağırdında ben gelmedim mi ?   Sen varken darılmazdım çiçeksiz baharlara,yağmurlu havalara,bu kasvetli akşamlara....Sen varken bakıp içlenmezdim tren istasyonlarında,otobüs duraklarında...Sen varken ayr
Bakma öyle ıslak ıslak gözün gözümde kalacak...Gönül yaram,gözü karam,aşktan yana bahtı karam...Ateşe düşmüş kar gibi eriyorum gülüm eriyorum...Seher yellerini yüreğinde estir...Güneşi gönlünde doğur her şafak,dünya sensin,alem senin içinde..Sen hissederek yaşamaya bak...Bazen gülerek bazen ağlayarak ama tat alarak...Aşk kolaya itibar etmez...Gönül zora tutsak,onun için yalçın kayalara sür atını...Çile mayası ise aşkın,acıdan zevk al...Hasret seni yıldırmasın...Eğme başını bensiz oralarda...Efka
Tesadüf........Hayatta karşımıza hiç ummadığımız anda çıkan herşeye bu ismi takmıyor muyuz ?   Hatırlarsan bizi karşılaştıran ilk şeye de tesadüf demiştik...Ya o bir tesadüf değil de kaderin bir oyunuysa...Yani kaderimize biz tesadüf demişsek...Eğer bu kaderse,kaderin bana oynadığı en güzel oyunuydu bu...Ama oyunun en güzel yerinde rüzgar aldı götürdü kağıttan gemimi..Oysa ben o gemiye umutlarımımdan yelken,hayallerimden dümen yapmıştım...Şimdi nerdedir bilmiyorum...   Neyse beni boşver...S
Küçükken kaç defa düşüp bir yerlerimizi kanatmışızdır...Bu kanayan yaralar bazen canımızı çok yakmıştır...Yanan yaralarımıza birilerinin merhem olmasını istemişizdir...Bunlar hep en yakınımız en sevdiğimiz insanlar olmuştur...Annemiz,Babamız.....   Hatırlarsanız hep bir ağızdan '' Geçecek..Büyüyünce Unutacaksın..'' dediler..Hep inandık onlara,çünkü;Anneler Babalar asla yalan söylemezdi..Kandırmazdı çocuklarını...Sadece inanmakla kalmadık bizde bu yalana ortak olup her düştüğümüzde '' Yeter art
Herşeye rağmen herşeye yeni bir başlangıç...   Son bir ay içerisinde yaşadıklarım bana neyi öğretti diye düşünüp durdum bütün gece...Öğrendiklerimin tekrarıydı sadece...Tarih tekkerürden ibaretti sonuçta...Yine ben yanılmış,yine ben yenilmiştim..Galip gelen yine Tarih olmuştu..Hemde öyle bir güzel tarih ki unutmak namümkün beynimde...07.07.07...Herkes için özel olan bugün benim içinde çok özel olmuştu..Unutulması imkansız...Hayatımda her zaman tarihler beni yeni bir başlangıca götürürken aynı
Gelmiş geçmiş en güzel aşk şiirlerini bir araya getirsem tozlu rafların arasından...En mükemmel aşk mektuplarının arşivini sersem yüreğinin ortasına...Ne sana olan sevgimi anlatabilir ne de sana olan özlemimi ifade edebilir...   Bu gece, uykumdan uyanıp delice...Sana ağladım...Sessizliği dinlerken gecenin koynunda eski tahta sandığı açtım...Genzimi yaktı tüm hatıraların...Mektuplar sararmış...Çiçekler dalından kopmuş...   Gittiğin günden bu yana açmaya cesaret edemediğim bu eski tahta sandığ
Kaçardık pencereden bazı geceler Delice bir sevinçle Gözlerimiz ışıl ışıl Gündüz yavuklumuzun yanına gideceğiz diye Özene bezene cilaladığımız çizmelerimizi Kirletmenin zevkini tadarak Bir başka gezerdik Yurttan kaçtığımız firar gecelerinde   Kaçardık pencereden bazı geceler Bekçiye gözükmeden Sessizliği kıskandıracak kadar sessizce Ve bir o kadar da mertçe Aramızda topladığımız son harçlıklarımızla Fırından yeni çıkmış sıcacık ekmek alır Koşar adım dönerdik yurda
Bu anlamsız,zamansız bir o kadar sebepsiz fırtınalarla baş etmek o kadar zor ki...   Gelişi güzel yazılmış bir not var elimde...'' Üzgünüm....''   Neyi ifade ediyor tahmin etmek güç değil elbet...Lakin sorguluyor insan işte benliğinin bir yerinde...   Buruşturup attım ama gözüm takılı kaldı...Tekrar aldım,düzelttim ve bir daha okudum.. '' Üzgünüm. ''   Ağlamak istedim...Delice,hıçkırarak...Sebebini bilmeden ağlamak...   Olmadı...Ağlayamadım...Yutkundum...   Bin parçaya bölsem her kel
Çıkma Benim Bahtı Karam Gece Yarısı...Yağar Yağmur Rüzgar Söyler Ölüm Şarkısı...   Susss....Sakın...Sakın birşey söyleme... Öylece kal...Öylece kal ki bu büyü bozulmasın... İlk defa korkularından söz ediyorsun... İlk defa...Duyuyor musun ?   Şişşş...Sakın...Sakın vazgeçme... Öylece kal...Öylece kal ki gözlerindeki yağmuru seyredeyim... İlk defa korkmadan ağlıyorsun... İlk defa...Görüyor musun ?   Oysa bu anı ne kadar çok beklemiştim...Bir ömür vermeye değer demiştim... İçimin Gülen
Hani diyordum ya belli belirsiz bir sızı var yüreğimde..İşte tam şuramda...Sanki bir hançer saplanmışcasına...   Çok acıyor bilemezsin...   Hani bazen boğazım düğümlenirdide konuşamazdım..Yutkunurdum...Susardım...Ağlamak işime gelmezdi..   Çok ağlıyorum göremezsin...   Kimi zaman sitem ederdim sana ama kıyamazdım o güzel gözlerine...Çek git derdi bi aklım...   Çok istedim ama gidemedim...   Şimdi ne geçti elime..Soruyorum bazen kırık bir aynanın gölgesinde parçalanmış kendime...  
Çok uzun bir yol...   Duraklarım var belli belirsiz...Kar aralıksız yağmakta sislerin içerisinde...   Yol uzak...Zaman senden uzak...Uzayan yolda tek yolcu benim...   Ağaçlar var,sıralı ve yaralı...Dallarında umut türküsü fısıldayan kuşlar...   Gelip geçiyor hayat otobüsüm...Durmuyor...Tıpkı ömrümüz gibi...Ya da tutamadığımız zaman gibi...   Oysa böyle hayal etmemiştim bu yolculuğu...Hani nerde ardımdan mendil sallayan...Nereye sakladınız o nazlı çocuğu...   Sarılmalı doyasıya ve ağl
İsyanın gölgesinde kaldım..Ezildim bu ağır yükün altında...Bir fırtına tuttu bizi peki nereye savurdu bende ki seni..   Kaç vakit geçti bilmecesi beynimi zorluyor...Hesabımda bi yalnışlık olsa gerek bu güneş kaçıncı kez doğuyor sensiz...   Göze alabilmek herşeyi...İstemek ve hissetmek...   Bak tarihler nasıl da geçti bizden habersiz...Söylesene bugün günlerden ne ? Dört mevsimden hangisindeyiz ?   Bende buruk bir hazan mevsimi var...Peki ya sen ? Sen hangi anın içinde çiçek açmaktasın ?
İstermiydim sana hoşçakal demek...İstemezdim elbet vurgun yemiş gibi savrulmak bilmediğim yerlere...İstemezdim elbet yaban ellere koyupda seni,bir başıma çekip gitmek...Oysa tutsaydın bu sevdanın bir ucundan dağılmazdık biz hasret rüzgarlarıyla...Acı dolu hatırlara açmazdık kapılarımızı...Belkide ben savurdum bu ateşin küllerini...Yandı canım elbet,bir o kadar da kavruldu yüreğim...Ama istemezdik böyle olsun biliyorum...İstemekle de olmuyormuş bunu şimdi anladık...Çok mu geç kaldık Gece Gözlüm..
İçim acıyor..Sebep nedir bilinmez ama yüreğim içten içe kanıyor..Ruhum daralıyor...Hava kapalı belki de ondandır bu üzerimdeki belirsiz kasvet...Bakıyorumda hayatımda ne kadar çok belirsizlik var meğerse...İnsanoğlu hep bir belirsizlik içerisinde değilmidir zaten...Bana has bir özellik olmasa gerek...Ya da ben çok karamsar olduğum içindir bu belirsizliklerin nedeni..Ya da neden bulamadığım içindir...Sabah sabah bu kaçıncı kahvem ve sigaram...Gerçi artık benimle bütünleştiler,benden öte ben oldul
İsmini bilmediğim bir şehirden merhaba demek isterdim sana...Öyleki alıp bu virane başımı bilmediğim yollara vurmak isterdim..Çok zormuş senin nefes aldığın şehirden ayrılmak..Çıkıp delice bağırsam,haykırsam içimdeki yangını,söyleyebilsem seni nasıl sevdiğimi ve bir duyabilsen sonsuz hasretinin acısını...Ayrılık çok zormuş sevdiğim...Ellerini bırakıpda ellerimden çekip gitmek yürek acısıymış...Çok zor sevdiğim çok zor....
Özlenmez olur mu hiç ? Özleniyor elbet bir çift göz,bir tatlı söz...Geçen zaman içerisindeki özlem dolu yıllar bile özleniyor...Zaman geliyor ve zaman akıp gidiyor,avuçlarının içerisinde tutamadığın zaman bile özleniyor..Özleniyor elbet iyi kötü ne varsa şu hayata dair...Hayat denilen paslı demir bile gün geliyor özleniyor...İçtiğim sigaranın dumanı,kahvemdeki acı kafein ve umuda dair hangi bulut varsa özleniyor elbet...Sevdiğinin göz bebeklerinde olmayı,yüreğinde çarpmayı özlendiğini bilmek bil
Bırakma ellerimi, Bırakma yalnız beni, Son defa seyredeyim, O yaşlı gözlerini...   Artık bülbül ötmüyor, Gül dolu pencerede, Yalnız hatıran kaldı, Boş kalan çerçevede...   Aşkların en güzelini, Yalnız sende bulmustum, Son defa seyredeyim, O yaşlı gözlerini...   Artık bülbül ötmüyor, Gül dolu pencerede, Yalnız hatıran kaldı, Boş kalan çercevede...    
Boşlukta çarpışıp yankılanan sesim, Sana hiç mi gelmez ki duymazsın... Giderken parçalayıpda kanattığın yüreğim, Yüreğini hiç acıtmazmı ki derman olmazsın... Itırlı bir bahar sabahında sevdim seni, Şimdi yağmurlar yağıyor göz bebeklerime... Benim sevdam dillere destan oldu, Fermanım sana gelmezmi ki dönmezsin... Bir acı hayattır ömrümün son demi, Biliyorum gelsende bir gelmesende, Gönül özlüyor başka birşey değil... Gözlerim görmek istiyor gülen gözlerini, Gem vuramıyorumki sensizliğ
Demedim mi bu hasret bitirir seni Ay dolanır gider, yalnız kalırsın. Her gün yeni baştan dağılır, ufalırsın Demedim mi yüreğim sevme! İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz Geri dönen hangi güvercinin var? Senin hangi çiçeğini sakladı bahar? Demedim mi aklım inanma! Birgün naza çeker kendini demedim mi? Görmesen, zindana döner bu şehir Görsen, umursamaz, aldırmaz kafir. Demedim mi gözlerim bakma! Demedim mi bu ürperten sıcaklık Bu taze güzellik kaybolur birgün? Sonra boşu boşuna aranır,

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.