Sen neymişsin Ergenekon...
12 mart döneminde komünist olduğu suçlamasıyla tutuklanan bir yazar bugün faşit bir terör örgütüne üye olduğu idiasıyla gözaltına alınıyor, hem de yeri yurdu belli olmasına rağmen sabahın dördünde baskın yaparcasına. Bu işi yaparken birilerinin hınç alırcasına yaptığına şüphe yok. Bu ülke, meydanlarda faşitlere karşı slogan atıp, sonrada değişen çıkarlar doğrultusunda onlarla kol kola gezenleri çok gördü ama gözaltına alınan üç isimin de yıllardan beri siyasi çizgileri, görüşleri bellidir, tutarlıdır ve bir dönemden sonra çıkıp ben değiştim, eskisi gibi değilim diyen takiyecilerden çok daha onurludur. Gözaltına alınan isimler takiyeye karşıdır, dinin siyaset adına sömürülmesine, ülkenin parça parça satılmasına, iktidar yolundan rant elde edilmesine, AB’ye koşulsuz teslimiyete, ABD sömürüsü ve emperyalizme, her gün can alan teröre, özelleştirme adına ülkenin can damarı kuruluşların yabancılar eline geçmesine, kısıtlanan özgürlüklere de karşıdır ve ne gariptir ki devlet içindeki fettullah yapılanmasına da... Şimdi gelin bu susturma operasyonu ile,( pardon ergenekon demek istemiştim) kimlerin bu işten çıkar elde edeceğini, kimlerin ekmeğine yağ sürüldüğünü bir düşünün.
Ergenekon daha bir milyon doları bulamayan, sözde siyasi cinayetler işleyip ülkede darbe yapmayı planlayan ve her nasıl ise TSK ile ilişkilendirilmeye çalışılan adı haşmetli eylemleri belirsiz bir örgüt. İktidar kazanından pilav yiyen yazarlar bu örgütü halka yüzyılın örgütü olarak duyurdu. Biz de terörün her türlüsüne karşıyız ve içimizde bir ergenekon sempatisi beslemiyoruz ama ülkenin bu kadar derdi varken bu adı haşmetli, eylemleri belirsiz örgütü daha ortada bir iddianame bile yokken yüzyılın örgütü diye lanse etmek akla ve mantığa sığmaz, neden mi?
Bir terör örgütünün gücü ve büyüklüğü, finasal kaynakları, eylemleri ve istihbarat yeteneği ile belli olur. Karşılaştırmalı olarak incelersek; pkk terör örgütünün yıllık geliri Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’un bir konuşmasında belirtilmektedir “Terör örgütünün bu şekilde elde ettiği yıllık gelirinin 400-500 milyon Avro civarında olduğu, bunun 200-250 milyon Avrosunun uyuşturucudan, 100-150 milyon Avrosunun kaçakçılıktan (akaryakıt, sigara, insan kaçaklığı gibi) 15-20 milyon Avrosunun toplanan yardımlardan ve 20-25 milyon Avrosunun da diğer faaliyetlerden sağlandığı...” Ergenekon terör örgütünün maddi desteği bu boyutlara ulaşmış mıdır ya da üstündemidir ki yüzyılın örgütü namını haketsin.
Eylemsel açıdan bakacak olursak (pkk nın aldığı canlara değinmiyorum bile) ortada Orhan Pamuk’un öldürülmesi gibi ses getirecek bir cinayet planı var. Şimdi bu noktda geçmişte haince katledilen Muammer Aksoy , Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi aydınların katilleri bulunmuş ve bu tetikçilerin ardındaki karışık bağlantılar ağı çözlülmüşmüdür ki plan aşamasında kalmış bir Orhan Pamuk cinayeti ile ergenekon bütün bu karanlık ilişkiler ağınından çıkıp yüzyılın örgütü yarışını birinci göğüslemiştir.
İstihbarat bugün devletlerin ve örgütlerin en önemli silahıdır. Altın kadar değerli bir hal almıştır ki Sayın Başbakan’a Amerika’dan anlık istihbarat sözü verildimi yüzü gülmüş ve istediğimizi almış olmanın gururu ile memlekete muzaffer bir komutan edasında dönmüştür. Devlet içersinde yuvalanan fettullahçı kadroların kurduğu istihbarat ağı Nuh MeteYüksel’in, Fethullah Gülen Örgütü Hakkındaki İddianamesinde kısaca şöyle belirtilmiştir “Fethullah Gülen Grubunun basta Milli Egitim ve Emniyet Teskilâti olmak üzere bütün devlet kadrolarina sizma çalismalari yaptigi ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak oldugu bilinmektedir” Söz konusu kadrolaşma ile örgüt büyük bir güce sahip olmuş, devlet, ordu içinde çok gizli bilgilere ulaşır hale gelmiştir. Bu Türkiye için çok büyük bir tehdit oluşturmakta ve devleti orduyu zaafa uğratmaktadır. Bu noktadan hareketle sorulmalıdır ki ergenekon un devlet içindeki kurumlar ve istihbarat teşkilatında ne gibi bir yapılanması vardır, bu yapılanma hakkında ne gibi kanıtlar AKP’ye yakın yazarların eline geçmiştir ki tek celsede yüzyılın örgütü yakıştırmasını, fettullahçıları es geçerek ergenekon a vermişlerdir? Ergenekon cürümü kadar yer yakmakta mıdır yoksa gereğinden fazla şişirilerek gündemi değiştiren bir balonmudur? İşte asıl bunun irdelenmesi gerekir.
Bu örgütün bu şekilde lanse edilmesi, dolaylı yoldan ilk olarak AKP’ye yaramıştır. Çünkü yüzyılın örgütünü çökertten iktidar olarak, oya dönüştürülen rantı yiyecek AKP’dir. İkinci olarak yine AKP’ye yaramıştır: kapatma davasının kamuoyu ve partiyi meşgul ettiği bu günlerde onlara, gündemi değiştirerek soluk alma şansı tanımıştır. Sayın Başbakan “çetelerin üzerine gittik, o yüzden bunlar başımıza geldi” diye mazlum edebiyatı yapmaya ve hedef saptırmaya başlamıştır bile. Üçüncü olarak yine AKP’ye yaramıştır: Antilaik eylemlerin odağı olmak nedeniyle kapatılması istenen partiyi her fırsatta eleştiren laik, ulusalcı isimler yüzyılın örgütü ile ilişkileri gerekçesiyle gözaltına alınıp susturulmuştur.
Ergenekon Operasyonu kapsamında gözaltına alınanan Hüriyet Yazarı İlhan Selçuk, İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek ve İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nun iddia edilen ergenekon ilişkisi nasıl kanıtlanacaktır, en merak edilen konu bu ama gün gibi açık olan bir şey varsa o da; bu ergenekon pastasından aslan payını alacak olan AKP’dir. Fakat unutulmamalıdır ki, çamur at izi kalsın anlayışıyla hareket eden takiyecileri bu millet bir gün o çamurun içinde boğacaktır. Ne mutlu onuru ile üreten, kazanan ve yaşayanlara...