Gönderi tarihi: 28 Haziran , 2007 18 yıl PKK’DA İÇ HESAPLASMA SÜRÜYOR!.. LİDERLİK/SİYASİ RANT KAVGASINA ÜÇ KURBAN DAHA!.. Kanla beslenen değirmen kan öğütmeye devam ediyor. Yürekleri ve beyinleri kendilerine ait olmayan tetikçiler, niçin ve kimi öldürdüklerini bilmeden, cinayetlerine yenileri eklerlerken, aslında bir gün sıranın kendilerine gelebileceğini görmekten halen uzaktalar… Türkiye’de demokrasi sürecini baltalamaya, etnik ayrımcılığı körükleyerek Türk-Kürt çatışması yaratmaya çalışan taşeron örgüt PKK’da, liderlik/rant kavgasına bağlı olarak “örgütü kimin yönettiği” yönündeki tartışmalar boyutlanırken, örgüt içi infazların da sonu gelmiyor. Kandil’in yanı sıra, Avrupa ve Türkiye alanından kaçışların artarak sürdüğü PKK’da, “dağ-şehir”, “kadın-erkek”, “Suriyeli-Türkiyeli”, “Bingöllü-Urfalı” kadroları arasındaki hizipleşmenin yanı sıra, Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrasında örgüt yönetimini ele geçiren Murat Karayılan ile silahlı kanadın başındaki Fehman Hüseyin arasında yaşanan liderlik kavgasının son kurbanları, Suriyeli “Şiyar” kod, “Sipan” kod ve “Agit” kod adlı örgüt sorumluları oldu. “Hawlati” ve “Kürdistan Report” gazetelerine yansıyan haberlere göre (21 Haziran 2007), Duhok’un Çoman ilçesine bağlı Kelatser Köyü yakınında Suriyeli üç PKK sorumlusunun kafaları kesilmiş cesetleri bulundu. Köy muhtarının ihbarı sonucu bölgeye gelen güvenlik güçleri ile ölüleri bölgeden kaçırmaya çalışan PKK’lılar arasında silahlı çatışma çıktığı, ancak PKK’lıların cesetleri bölgede bırakarak kaçmak zorunda kaldıkları kaydedildi. Yerel kaynaklar, Fehman Hüseyin tarafından hassas görevlere getirilen “Şiyar” kod, “Sipan” kod ve “Agit” kod adlı örgüt sorumlularının, Murat Karayılan’a yakınlığı ile bilinen Ronahi Amanos kod adlı Felek Er, Cesur Gever kod adlı İlyas Yıldırım ve Hozan Serhildan kod adlı Orhan Çağal’ın geçen ay Fehman Hüseyin’in talimatıyla öldürülmelerinin intikamının alınması amacıyla öldürülmüş olabileceklerini belirtiliyor. Geçen ay Soran ilçesinde PKK’nın kadın yapılanması sorumlularından “Ziryan” kod adlı bayanın, kafasına tek kurşun sıkılmış olarak ölüsü bulunmuştu. Örgüt içi hesaplaşmanın boyutunu gözler önüne seren bu cinayeti “kaza” olarak duyuran PKK açıklamasında; “Ziryan adlı örgüt sorumlusu kendi tüfeğini temizlerken silahın yanlışlıkla ateş alması sonucu kafasına isabet eden kurşunla ölmüştür” denilmişti. Bu arada, Amanoslar’da faaliyet gösteren PKK sorumlusu Azad kod Baran Karaağaç’ın, örgütten kaçmayı başararak, adli makamlara sığındığı kaydedildi. Yerel basın-yayın organlarına yansıyan haberlere göre, PKK’nın önde gelen sorumlularından Azad kod Baran Karaağaç’ın, bölgedeki örgüt yapılanması ile ilgili çok önemli açıklamalarda bulunduğu kaydedildi. Bugün PKK’nın başındaki Murat Karayılan, Fehman Hüseyin, Cemil Bayık şunu unutmamalı: “İntihar etti”, “kendini yaktı”, “yıldırım düştü”, “kayadan yuvarlandı”, “selde boğuldu”, “psikolojik bunalımdaydı”, “kalp krizi geçirdi”, “kaza kurşunu” türünden bahanelerle kamuoyuna duyurulan Faruk Bozkurt, Engin Sincer, Yasin Kanat, Viyan Soran, Berzan Dürre, Mustafa Günaydın, Murat Bayun, Nazime Adtürk, Salih Tatoğlu, Abdurrahman Öz, Bilal Dilek, Özcan Koyuncu, Atilla Kanda, Şeyhmus Erden, Suriyeli Ziryan kod, Sakine Kahraman, Akif Zagros, Şirvan Nali gibi yüzlerce cinayetin gerçek nedenleri mutlaka açığa çıkarılacak ve Kürtler bu cinayetleri işleyen katillerden mutlaka hesap soracaklardır. Bu cinayetler, Murat Karayılan, Fehman Hüseyin, Cemil Bayık ve ardıllarının kanlı defterlerine kara bir leke olarak yazılırken, defterin altına koyu renk ve silinmesi mümkün olmayan bir kalemle “ileride yargı önüne çıkarıldıklarında bu cinayetlerin hesabını mutlaka verecekler” notunun düşülmesi ihmal edilmiyor tabii ki… Dikkatimi çeken şey; Türkiye’de insan hakları konusunda en küçük bir olumsuzluk yaşandığı zaman dünyayı ayağa kaldıran, üst üste basın açıklamaları yapan, uluslararası kuruluşlara şikayet mektupları yazan insan hakları dernekleri ile bugün PKK tarafından belirlenen bağımsız adaylarla seçimlere giren Demokratik Toplum Partisi sözcülerinin, PKK’nın Kürtlere ve örgüt sorumlularına yönelik cinayetleri ile ilgili olarak bugüne kadar tek kelam etmemeleri. Tuhaf bir suskunluk bu. Şiddet kültürü karşısında boyun eğmek belki de... Ama globalleşen dünyada Kürtleri gerçek anlamda mutluluğa götürecek ve sorunlarını çözecek en önemli unsur; İmralı-Kandil çizgisindeki şiddet kültürünü reddederken, demokrasi kültürünü benimsemeye çalışmaktır. PKK cinayetleri ve suikastleri karşısında suskun kalmaktan kurtulabilmek, şiddet kültürüne isyan etmektir önemli olan... İşte esas soru: bugün bağımsız aday olan ve Parlamento’ya girerek, Kürtlerin sorunlarını demokratik platformda gündeme getirmeyi planlayan Kürt aydın ve siyasetçileri bunu yapabilecek mi?.. PKK boyunduruğundan kurtulabilecekler mi? Yoksa, Leyla Zana, Orhan Doğan’ın yaptığı hataları tekrarlayarak, Türkiye’yi demokratik çıkmaza sürükleyerek Kürtlere bir kere daha ihanet edecekler mi? Küçük hareketlenmeler gözleniyor. Ancak gerçek barışın, demokrasinin yolunu açabilmek için bugün artık inandırıcı olunması ve ezberlerin bozulması gerekiyor. Yoksa, örgüt içi rant kavgasına kurban edilen Kürt gençlerinin hesabını kim soracak?... Nail Amudi Nail Amudi
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.