Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2007 18 yıl Aşk-Sevgi-Güzellik ile ilgili bir yazı sadece ama asıl unsuru "Güzellik"... Hayatta güzel olan şeylere dari belkide söylemek istediğim ama aslında anılara dair, bilemiyorum. Ben genelde hep bugünü yaşıyorum, geçmiş sayfalarımı defterime bantlıyorum, yeni sayfalarımı işlemeye koyuluyorum hep. Kaç kişi iz bıraktı ki hayatınızda? Kaç kişiye izin verdiniz, sizde yaşaması için? Kaç kişi için cesur olabildiniz ya da Sevginize kaç kere sahip çıktınız? İlla ki sevgiliniz olmaz hayatınızda iz bırakanlar, kişilerden bahsetmek istiyorum biraz. Yani şöyle söyleyeyim; Geçmşte tanıdığım, hayalleri olan ama başka yerlere savrulan kişilerden... Bugün bulundukları yer ile geçmişte hayal ettikleri yer arasında dağlar kadar farklar olan kişilerden. Adından emin değilim, Gamze'ydi galiba. Güzel bir sesi vardı, ilkokul beşinci sınıfı onların sınıfında okumuştum. "Onların Sınıfı"... Kendimi hiç o sınıfa ait hissetmedim... Bir yıl okudum ama hep eski sınıfımı özledim, hepsi gerçekti benim için. Gamze'nin sesi çok güzeldi. Kendisini bırakın bir yana, bizde emindik bir zaman sonra konservatuar okuyacağına. Güzel bir kızdı, benden uzuncaydı o zamanlar, ben yarım metre kadardım sanırım Aradan 13 sene geçmiş... Eve dönüyordum işten ve alışveriş yapılan güllük gülistanlık bir caddeden geçiyordum. Elinde tepsilerle dükkanlara öğlen yemeği götüren, kiloluca ve bakışları solmuş bir kadın... Kötü, üzücü... Çöpçü Kemal... Matematik öğretmeniymiş. Akli dengesini kaybetmiş. Sokaklara düşmüş... Ben Lisans okurken can vermiş sokaklarda. Varmak istediği son ile vardığı son... Recep'i gördüm mesela bugün. Görmeyeli 6 yıl olmuş, Lisansta tanışmıştık ama aynı semtte oturuyormuşuz meğer. Antalya'da biliyordum, laboratuvar okuyordu o zamanlar. Bir ara kayboldu birden. Kulakları ağır işitiyordu: "Biçtiler Beni" diyordu hep, yanlış ameliyat... Sordum, nerede olduğunu. Adam Öldürmeden zanlıymış. 2 yıl yatıp yeni çıkmış. Oysa bu adam, dibi kararmış diye şikayet ettiğim kahve makinasının içini temizlemek için içine deterjan koyup, düğmesine basıp patlatabilecek kadar alıngan birisiydi... Hassastı biraz... Geldiği nokta farklı yine. Hayat acı gelmiş üstüne... Özgür'ün numarasını aldım Recep'ten, evleniyormuş... Şaşırdım... İçinde hep bi acısı vardı Özgür'ün ve en çok bana anlatırdı. Atlattı mı bilmiyorum. O mu evlendiği bilmiyorum. Aradım, açan olmadı. Kim bilir neresinde şu an hayatının... Hergün kaç hayatla karşılaşıyorum kim bilir dağıtım yaparken. Gözlerinden okumaya çalışıyorum, çünkü uzun süre sohbet edemiyoruz. Müşterilerimin çoğunluğu orta yaşlı yada genç-yetişkin Boşanmış ve ama Çalışan kadınlar. Karşıyaka'da Güçlü Kadınlar var hep. Kendi ayakları üzerinde durabilen... Kim bilir kaç hikaye var aslında... En çok Ercüment'i merak ediyorum. Benden kat kat yetenekliydi resim çizmede. Daha Orta okuldayken iki dakika baktığı bir şeyi bir dakika da çizerdi. Lisede motor meslek okudu, o kadar güzel resim çizebilen kimseyi daha tanıyamama rağmen... Sonra... Bilmiyorum, kaybettim arkadaşımın izini. Kaçını anlatsam bilmiyorum ki... Annemden dem vurayım biraz... Orta okulda Hemşireliği kazanmış, annesi izin vermemiş evin tek kızı diye... Aradan yıllar geçti; 35 yıl kadar. Dağıtım yaparken Karşıyaka'da bir müşteri, kimlik sordum, annemin memleketlisi. Annemin her konu açıldığında anlattığı, izini kaybettiği tanıdım bir aile... Aldım numaralarını hemen anneme verdim. Aradı akşamına, meğer annemin Öğretmeninin akrabasıymış. Annem, o hanımın ilk öğrencisiymiş; unutulur mu? Öğretmeninin görüştüğü arkadaşları varmış annemin. Hepsine ulaştı; 35 yıl sonra. Akşam boynuma sarıldı; "Sana ne kadar teşekkür etsem azdır oğlum" Diye ağlamaklı... Ağlamaklandımdı... Salı günü annemin en yakın okul arkadaşları 35 yıl sonra buluşuyorlar. Hepsi gelmek istediği yerlerden farklı yerlerdeler belki. Tek tesellileri buluşmak olur belki. Annemi hiç unutmamışlar. Annemde onları... Ben mi? Bilmiyorum. Öğretmen olmak istiyorum, şu an kuryelik yapıyorum. Bazen çekip gitmek istiyorum. Arkamda iz bırakmadan gitmeyi severim hep. Üzülmemek için, varmak istediğim bir nokta tayin etmiyorum pek kendime. Erişemediğimde acımayayım diye. Programlamıyorum hayatımı. Şu an sadece iki şeye endeksledim hayatımı, o kadar... Birincisine ilişik yaşıyorum, düşecekmiş gibi, emaneten... Diğerini ise ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim... Eee? Sizin anlatacağınız bir kimseniz yok mu? Varmak istediği son ile, Bulunduğu yer arasında Dağlar kadar farkı bulunan? Belki de kendinizi anlatırsınız? Saygılar en önce benden...
Gönderi tarihi: 25 Haziran , 2007 18 yıl Ben kendimi anlatayım.Çok parlak bir öğrenci oldum hayatımda.Lise sonda deneme amaçlı üniversıte sınavına girdım kazandım,o zamanlar tercıh sınavdan önce yapılıyordu.Kazanıp gitmediğimden buyukçe bır puanım kesıldı.Buna rağmen dersane 2.sıydım ve puanlarım en buyuk üniversıtelerin burslularına bile yettiği halde çok farklı bir bölümü kazandım puanım kesıldiği için.Sosyoloji bıtırdım,okurken sınıf öğretmenliği formasyonu vermişlerdi.Sınıf öğretmeni olarak atandım. Fakat sosyolojıyı de çok sevdım,ama en çok istediğim hukuk okumaktı.Neyse sosyolojıyı bıtırdım.1sene boyunca ingilizce ve bılım sınavı için evde çalıştım.Kendı üniversıteme master için başvurdum,gırenler arasında en buyuk les puanına sahıptım ve çevırıyıde tam yaptım.Ama torplımız yetmezmişmiş.Ve oyle yıldım ki,en çok istediğim şey olduğu halde masterdan vazgeçtim. İşte olmak istediğim ile olduğum,benım kararlarım ile hayatın verdiği karralar arasındaki fark. Ama şunu söyleyebilirim,hıç aklımda olmayan bir meslekti belki,fakat şuan küçük çocukları yetiştirmeyı,onlara sarılmayı,bana sevgiyle bakmalarını çok sevıyorum. Belki de olması gereken buydu,belkı de o dar çevrede yetişmiş,akraba evliliği sonucu sakat kalmış o çocukların benım sevgime ıhtıyacı vardı.belki de kader benı onların ayağına getırdı
Gönderi tarihi: 30 Haziran , 2007 18 yıl Yazar Bugün mesela... Şöyle bir bakıyorumda... Başladığım yerle Geldiğim nokta arasında Gece ile gündüz kadar fark var... Nasıl başladığınız önemli değil, Kendinizi nerede bulduğunuz önemli...
Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2007 18 yıl ne sen sor ne ben söyliyim derler ya öyle..bize uymayan ama hayatın direttiği yola girmemek için belki çok çabalıyoruz deniyoruz değiştirmeyi ama..olmuyor bazen işte..
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.