Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

GÜNEYDOĞU İLE KUKLA DEVLET ARASINDA EKONOMİK ENTEGRASYON

 

ABD'nin Edelman'dan önceki Büyükelçisi Pearson'ın, Türkiye'den ayrılmadan kısa bir süre önce 17 Temmuz 2003 'te Türkiye Müteahhitler Birliği'nin verdiği yemekte söyledikleri: "Türkiye'nin güneydoğusuyla Irak'ın kuzeyi tek bir ekonomik bölgedir."

Amerikan işgalinin hemen ardından Kukla Devlet'in sınırlarının kuzeye, yani Türkiye'nin güneydoğusuna doğru genişletilmesi için zemin oluşturulmaya başlanmıştı. Bunun için ilk iş, Kukla Devlet'in güneydoğuda yaşayanlar için ekonomik bir cazibe merkezi haline getirilmeye çalışılmasıydı.

 

MAL TAŞIMANIN ŞARTI: KÜRT ORTAK

Nitekim, bu faaliyet şimdi de yoğun bir şekilde devam ediyor. Türkiye'yle Irak arasında ticaret hacmi 2,5 milyar doları buldu. Bu sadece mal ihracat ve ithalatıyla ortaya çıkan para. Bir de 1.2 milyar dolara ulaşan altyapı yatırımları var. Bu altyapı yatırımlarının önemli bir kısmı da Kukla Devlet için yapılıyor.

 

Güneydoğu'da ayrılıkçılık temelinde siyaset yürütenlerin önemli bir bölümü Kukla Devlet yöneticilerinin ticari ortağı haline gelmiş durumda. Her türlü ticaret bu kişiler üzerinden yapılıyor.

Kukla devlet yöneticileri Irak'a mal gönderecek firmalardan mutlaka bir "Kürt ortak" bulmalarını istiyorlar. Bu ortaklar daha çok yöneticilerin yakınları, akrabaları arasından seçiliyor. Türkiye'nin Güneydoğusu'ndan Kürt kökenli yurttaşlar da "ortak" olarak kabul edilebiliyor. Eğer bu şartı yerine getirmezseniz, mallarınız nereye giderse gitsin, Habur'dan geçtikten sonra, gideceği yere sağlam bir şekilde ulaştırılmıyor. Kamyonlar yakılıyor, kamyoncular öldürülüyor. Bölgeye mal taşıyan kamyoncular, bir dönem çok artan kamyonlara yönelik saldırıların direnişçiler tarafından yapılmadığı bilgisini veriyor.

 

BARZANİ VE TALABANÎ'NİN TÜRKİYE'DEKİ FİRMALARI

Bunların yanısıra, çok önemli bir gelişme de 1991 yılından sonra Türkiye'de sayıları hızla artan Kuzey Irak kökenli firmalar, istihbarat birimlerine göre özellikle Mersin Serbest Bölgesi'nde Barzani'nin çok sayıda firması faaliyet yürütüyor. Askeri kaynaklar da Türkiye'de, Barzani ve Talabani'nin resmi ve gayrı resmi ortaklıklar yoluyla sahip olduğu 175 firma bulunduğunu kaydediyor.

Yine Türkiye'den Irak'ın kuzeyine mal satan çok sayıda büyük firma, Kukla Devlet yöneticilerinin isteğiyle ana bayilikleri yönetici yakınlarına veriyor. Örneğin bir Iraklı Türkmen bulunduğu kentte bayilik almak istediğinde, ana bayi, "kendini Kürt diye yazdırırsan bayiliği alırsın" şartını koşuyor.

Daha önce Irak'ın kuzeyinde küçük de olsa ticaret yapabilen Türkmen işadamları AKP Hükümeti'nin bu uygulamayı bırakın engellemeyi, teşvik ettiğini vurguluyor. Iraklı Türkmenler, Amerikan işgalinin ardından AKP Hükümeti nezdinde bu durumun önlenmesi için yaptıkları girişimlerden hiçbir sonuç alamadılar.

Irak'ın yeni Anayasası'yla resmileştirilecek olan "Kürdistan Federe Bölgesi" kimliği aleni olarak, Güneydoğu bölgemizde Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına veriliyor. Yine Mesut Barzani imzalı "Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi" başlıklı kitaptan binlercesi güneydoğuda parasız dağıtılıyor.

 

 

 

AKP Diyarbakır milletvekili İhsan Arslan'ın, Barzani lehine Vatan gazetesinde konuşturulması, Güneydoğunun Barzanileştirilmesinde AKP'nin üstlendiği rolün çarpıcı bir kanıtı.neler söylemiş bakalım..

 

"Barzani'yle çıkarlarımız at başı gidiyor. Böyle bir ittifak Türkiye'yi Ortadoğu'da güçlü kılar. Yakın geçmişte TSK ile birlikte PKK'ya karşı çok ciddi bir mücadele vermişti. Bence Barzani her zaman böyle bir mücadeleye hazır."

İhsan Arslan'dan, HAK-Par Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Güçlü'ye, Şeyh Sait'in torunu Abdülmelik Fırat'tan "Türkiye'de federasyon istiyoruz" talebini içeren "Kürtler ne istiyor" bildirisini örgütleyen Serbesti Dergisi Yazıişleri Müdürü Ümit Fırat'a ve Cengiz Çandar'dan Ertuğrul Özkök, Taha Akyol, Hasan Cemal'e, değişik kesimlerden bir koro, son dönemde şu propagandayı yapmaya başladı: "Kürt devletini tanıyalım. Kırmızı çizgilerden vazgeçelim. Böylece PKK'yı da tasfiye ederiz."

 

Tayyip Erdoğan 10 Ağustos 2005 günü, "seçim barajının düşürülerek Kürtler'in Meclis'te temsiliyetinin sağlanması, PKK'ya genel af çıkarılması, AB reformlarının sürdürülmesi ve askere ilave yetki verilmemesi" talepleriyle yola çıkan aydınlarla Başbakanlık'ta üç buçuk saatlik bir görüşme yaptı. Görüşmenin sonunda bir mutabakatın ortaya çıktığını heyetin sözcüleri açıkladı. Heyet sözcüsü Gencay Gürsoy, "Başbakan Erdoğan, Kürt sorununun demokratik platformlarda, demokrasiden taviz verilmeden çözüleceği konusunda bir teminat verdi. Bu son derece önemlidir ve ziyaretimizin başarıyla sonuçlandığının kanıtıdır" diye konuştu.

AKP Diyarbakır milletvekili İhsan Arslan'ın, Barzani lehine Vatan gazetesinde konuşturulması, Güneydoğunun Barzanileştirilmesinde AKP'nin üstlendiği rolün çarpıcı bir kanıtı.

Tayyip Erdoğan'sa, "Türkiye'nin bir Kürt sorunu vardır. Bu sorunla yüzleşecek özgüvenimiz ve demokratik cesaretimiz vardır. Çözüm demokratik cumhuriyet içinde olacak" dedi.

 

 

 

ERDOĞAN- ARSLAN İLİŞKİSİ

İhsan Arslan, AKP içinde nerede duruyor? Ne ifade ediyor? Başbakan Erdoğan'a yakınlığı şu sözlerle anlatılıyor: "İhsan Arslan'ın Sakarya'nın Sapanca ilçesinde villası var. Sayın Erdoğan da Arslan'ı zaman zaman Sapanca'da ziyaret eder. Belki de önümüzdeki günlerde Sapanca'da ev yaptırabilir Sayın Erdoğan. Bir not daha: Arslan'ın oğlu Mücahit Arslan'a, Erdoğan ailesi evlendirmek için kız bile bakmıştı. Yakınlığın derecesini varın siz anlayın."

İhsan Arslan'ın oğlu Mücahit Arslan, Erdoğan'ın danışmanlarından. Asıl ismi, Ali İhsan Arslan. Ancak, çevresi onu "Mücahit" ismiyle biliyor. Arslan'ın asıl işi müteahhitlik, ithalat, ihracat işleriyle de ilgilenen Arslan, özellikle Ortadoğu ülkeleriyle yaptığı ticari ilişkilerle biliniyor. Partinin "kasası" olarak nitelendirilen Arslan, Erdoğan ailesine de çok yakın bir isim.

AKP içinden bir isim parti içindeki lobiyi şöyle tanımladı:

"Cüneyd Zapsu, Egemen Bağış, Mücahit Arslan, Dengir Mir Fırat. Bu isimler, 'Kürt politikasını'nda Erdoğan'a 'yol' veren isimler."

 

 

Peki İhsan Arslan kim? Tanıyalım!

1980'lerde "radikal islamcılar" Güneydoğu'da Vahdet Kitabevi'nde toplanmıştı. Burada dört isim önce çıkmıştı: Molla Mansur Güzelsoy, Fidan Güngör, Hüseyin Velioğlu, Mehmet İhsan Arslan. Arslan'ı 1980'lerden bu yana tanıyan bir isim şöyle konuştu: "Özellikle 80'li yıllarda, işadamı kimliğiyle öne çıktı ve servet sahibi oldu. Şirketinin adı, Elif Dış Ticaret'ti. Bir yandan da Vahdet grubu 12 Eylülcüler tarafından destekleniyordu. Hizbullah ilişkisinde fikri olarak değil ama işadamı kimliğiyle öne çıktı."

İhsan Arslan'ı tanımaya devam ediyoruz. Arkadaşları anlatıyor: "12 Eylül yönetimine yakındı. 1986'da Zaman gazetesinin üç kurucu ortağından biriydi. 1987'de gazetede bir darbe yaptı ama 15 gün sonra tüm hisselerini Alaaddin Kaya'ya devretti. Fehmi Koru da Arslan'ın yanındaydı sonra Kaya'nın yanına geçti."

HİZBULLAH ARABULUCUSU

İhsan Arslan, Ankara'da olduğu yıllarda da Diyarbakır'a gidip gelmektedir. 1990'lı yılların başında, Hizbullah'ı temsil eden iki kitabevi var. Hüseyin Velioğlu'nun başında bulunduğu İlim Kitapevi ve Menzil Kitabevi'nin başındaki isimler, Fidan Güngör, Molla Mansur Güzelsoy. İlim-Menzil arasında yaşanan ayrılığın temelinde "silahlı mücadele"ye bakış açısı yatıyor. Çatışmalar başlar. 1992 yılı, Hizbullah için dönüm noktasıdır. Velioğlu (ilim) ve Güngör (Menzil), Yolaç (Diyarbakır- Silvan) köyünde bir araya gelir ve konuşurlar. Anlaşamazlar. 21 Aralık 1992 yılında, Ilim-Menzil çatışmasında, Menzil kanadının liderlerinden imam Ubeydullah Dalar öldürülür. O dönemi yaşayan ve Hizbullah'a yakınbir isim şöyle konuştu: "MlT bu çatışmayı İhsan Arslan'ın durduracağını düşündü. Arslan Menzil grubuna daha yakındı. Ama dengecidiydi. Arslan bölgeye geldi ama barış olmadı. Bir not da şu: Menzil grubu o dönem PKK ile ateşkes halindeydi."

1994 yılında Menzil'in lideri Fidan Güngör kaçırılır. Güngör'den bugüne kadar haber alınamadı.

İhsan Arslan'ın her zaman ateşli bir "insan hakları savunucusu" olduğu belirtiliyor. 199O'lı yıllarda Mazlum-Der Genel Başkanlığı, Başkan Yardımcılığı görevleri de yapan Arslan 1996'da, bir heyetle PKK kampına gitmişti.

 

VE SON OLARAK..

 

TC BAŞBAKANI DİYARBAKIR'DA "MİSAFİR"

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir son olarak gazetelere verdiği demeçte Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır gezisi ile ilgili olarak "Misafirimizdir. Kendisini en iyi şekilde ağırlayacağız" anlamında sözler sarfetti. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı Türkiye'nin bir şehrinde "misafir" olarak ağırlanıyor.

Kukla Devlet propagandasının vardığı aşamayı göstermesi ve Türkiye'nin bir bölgesinin Türkiye'den ayrı bir varlık olduğunun kamuoyunun bilincine yerleştirilmesinde sergilenen çabaların ne aşamaya geldiğinin bundan daha çarpıcı ifadesi olamaz.

İktidar cephesinden bu sözlere hiçbir tepki gelmedi....

 

ALINTIDIR....

 

Hatırlamakta zorluk çeken ..görmeyen.. duymayan.. bilmeyen.. yada işine böyle gelenlere... hatırlatmadır....

 

yaşanan süreçler ve şimdi gelinen nokta....

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.