dervişin günlüğü ;

[Φ layc]

ülkesinin derdi dervis ; mücadelesi benlik, gözleri mavi , hirkasi yeşil , bilinmez hali nedir.

..

mısır tarihini en iyi bilen bir dervis hayatını tanımlar ken anlatımları metropol sehirde yankı yapardı , eski sokak afişleri arasında yürürken kendince konusmaları ne kadar anlamsız gelir di sehirleşmiş insan yapısına, yıllar öncesinde yaşamış örneklere kendini uydurma cabası , gencin dervislerin halini merak ve yazmaya sevk etmişti.

bir ülke ki kanlara çiçek ekmiş yüzyıllar boyu aynı sokaklarda selamlaşan insanlar kavganın bir parcası olmuş benlik değerlerinden ırki tanimlar la kendi değer lerini kurmuş lardı...krallar ..sultanlar...devri belki de tanımsız ve anlamsız kalmıstı..

ewet dervis aglar ken...cariyeler güler di.

saray da cariyeler kendi güzellikleri bozulmasin cabasini yasarken , karanlık odada dervis kendinden gecmiş ağlayış içindeydi....

nedenler vardı , gözleri buğulu güzeller bir yandan saray çiçekleri gibi kendi anılarını yazarken bir yandan da dervis hırkasını yıpratan genç vardi..

renklerin arasında süzülen yüzü karanlığa lila katar, unutulmuş bir hayata geçişleri kalbindeki yaratılış düşüncesini yansıtırdı..kendini tutamadan söylenmeler baslar saatler boyu sevgiyi tarif etmeye calisir di...

kapilar açilir ve saray her günkü gibi bir baska olaya tanık olurdu ..derviş ağlarken kral susardi..yarın için görüşmeler hazırlandı vezirler kralın buyruğu üzerine yıllar sonra dervişin halini sorma ihtiyacı neden hissetmişti ? diye birbirine bakarken ..çirkin kraldan yakınan cariyeler yarın için neler olcak dedokudusunu yapar lar dı ......