Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

PKK-DTP’NİN SİYASİ RANT KAVGASI BOYUTLANIYOR!..

 

 

 

22 Temmuz 2007 tarihinde yapılacak milletvekili genel seçimlerine bağımsız adaylarla girme kararı, DTP ile PKK arasındaki siyasi rant kavgasını boyutlandırırken, diğer taraftan da partinin “ağaların mı, yoksa yoksulların partisi mi olduğu” tartışması yapılıyor.

 

Demokratik Toplum Partisi (DTP)'nin belirlediği bağımsız adaylarla seçime girme stratejisi, parti içinde istenen desteği bulamadı. Parti içinde bir kanat, DTP'nin PKK’nın baskısına boyun eğmeden, hiç olmazsa bu defa özgürce hareket etmesi ve kendi adıyla seçimlere girerek, barajın zorlanması gerektiğini savunuyor.

 

Ama, daha önemli itiraz, muhtemel bağımsız adaylar konusunda ortaya çıkıyor. “PKK’nın belirlediği adaylar mı, yoksa halk tarafından seçilen adaylar mı?” tartışması boyutlanıyor.

 

DTP'nin 8-9 Mayıs’ta Diyarbakır'da düzenlediği toplantıda her iki yönde de itirazlar gündeme geldiği belirtiliyor.

 

DTP'nin oy topladığı seçim bölgelerini iyi bilenler, PKK’nın şiddet politikasına karşı çıkamayan ve “Türkiye partisi” olmak yerine, “PKK’nın vekil partisi” olmakta ısrar eden, “kitle” yerine “kabile” partisi olmaktan bir türlü kurtulamayan DTP'nin, kentlerin yanı sıra, kırsal kesimlerde de çok oy kaybedeceği kanısındalar.

 

DTP tabanının bir rahatsızlığı da; DTP'nin giderek daha fazla aşiret ağırlıklı bir siyasete yönelmesi. Partinin emekçilerden uzaklaşması, tabandaki itirazların en önemli yönünü oluşturuyor. DTP’nin, bugünkü yapısıyla Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu'daki aşiretleri, toprak ağalarını temsil ettiği görülüyor. Bu nedenle DTP tabanının, kendisine yakın başka partilere kaydığı, genel seçimler öncesinde tabanını kaybeden PKK’nın DTP’ni de erittiği kaydediliyor.

 

Parti'nin kıdemli yöneticilerinden Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Sakık, basın-yayın organlarına yansıyan açıklamasında; "DTP'nin toprak ağalığına karşı bir politikası var mı?" sorusuna şöyle yanıt veriyor: "Bizim yöneticilerimiz arasında da toprak ağaları var." Sakık'ın savunması da oldukça ilginç: "İstanbul'daki 5 dönüm toprakla, Diyarbakır'daki 5 dönüm toprak aynı para etmez. O nedenle Güneydoğu’daki toprak sahipleri toprak ağası sayılmaz."

 

Rahatsızlığın bir başka nedeni de DTP'li belediyelerin karıştığı yolsuzluk iddiaları. Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu'da halk, belediyelerde yolsuzluk ve kadrolaşma nedeniyle düzgün hizmet alamıyor.

 

Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, başkan vekilini ve başkan yardımcısını değiştirmek zorunda kaldı. DTP'nin Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa ve Van örgütlerinin de yolsuzluk iddiaları nedeniyle Genel Merkez'in istediği başarıyı gösteremediği belirtiliyor.

 

Geçtiğimiz ay “kendisini Abdullah Öcalan için yaktığı” öne sürülen Murat Kargı’nın “Abdullah Öcalan veya PKK” için değil, “Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde yapılan ihale yolsuzluklarından elde edilen yüklü miktardaki paraların belediye hizmetleri yerine, bazı kişilerin şahsi hesaplarına aktarılmasını protesto etmek amacıyla, kendisini yaktığı ortaya çıkmıştı.

 

Oy kaybı nedeniyle DTP tabanının umutsuzluğa kapıldığı belirtiliyor. Irak'ta yaşanan iç savaştan etkilenme olasılığı da DTP'lileri kaygılandırıyor. ABD'nin faktörü nedeniyle, "Devlet kursak bile bağımsız olamayız, kukla oluruz" görüşü hâkim.

 

Bağımsız adaylıklar için Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Leyla Zana, Orhan Doğan gibi DTP'lilerin yanı sıra Mihri Belli, Rakel Dink, Eşber Yağmurdereli gibi kişilerin de adları geçiyor. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ise aday olmayacağını açıkladı.

DTP, "siyasal rakipleri" HAK-PAR ve KADEP'le ortak liste belirmeye de şimdilik sıcak bakmıyor. Delil Karakoçan'ın 10 Mayıs 2007 tarihli Gündem Gazetesi’nde çıkan yazısı da bunun bir göstergesi. Karakoçan, bir durum tahlili yaptıktan sonra adayların DTP'li olmasını istiyor ve ekliyor: "DTP, gerisi yalan..."

 

Bu arada, Genel Merkez tarafından DTP’li belediye başkanlarına gönderilen bir talimat, belediye çalışanlarının tepkisine neden oldu. DTP’nin genel seçim çalışmalarında kullanılmak üzere, Türkiye’deki tüm DTP’li belediye çalışanlarından zorunlu olarak 1 maaş tutarı para toplanması (haraç) yönünde çalışma yürütüldüğü ortaya çıktı.

 

DTP Genel Merkezi’nin talimatı doğrultusunda harekete geçen belediye başkanlarının, Mayıs 2007 ayından itibaren işçilerin maaşlarının tamamının kesmeye başladıkları, ihtiyaç duyulması durumunda Haziran 2007’de ikinci kez çalışanların maaşlarına el konulabileceği belirtiliyor.

 

Uygulamayı “hukuk dışı” olarak nitelendiren belediye çalışanları, yargıya başvurmaya hazırlanırken, belediye başkanları tarafından “1 veya 2 maaş tutarındaki zorunlu para kesintisinin 12 ay üzerinden taksitlendirilebileceği” yönünde açıklamaların uygulamaya yönelik tepkileri azaltmadığı ve bu durumun DTP’nin oy kaybında etkili olabileceği kaydedildi.

 

DTP’de yaşanan skandalların, seçimler öncesinde vatandaşların partiye yönelik tepkilerinin boyutlanmasına neden oluyor. Hatırlanacağı üzere, geçen ay Tuncer Bakırhan ile birlikte Brüksel’e giden DTP Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın, Avrupa Parlamentosu Milletvekili Feleknas Uca ile Lüksemburg Meydanı çıkışındaki bir barda sabaha kadar eğlendikleri ve geceyi birlikte geçirdikleri iddiaları, DTP Genel Merkezi ve belediyede şok etkisi yaratmıştı.

 

Bugün bölge halkı, sadece Kürt konusuna odaklanan bir partiyi yeterli bulmuyor, desteklemiyor. Halk, artık kendi günlük sorunlarıyla ilgilenen, eğitim, işsizlik, altyapı başta olmak üzere kentin sorunları için çözüm üretebilen, belli bir kesimin değil gerçekten vatandaşı kucaklayan bir parti istiyor.

 

 

Uzun yıllardır da bölgedeki belediye başkanlıklarının DTP’nin elinde olmasına ve seçimlere çok az bir süre kalmasına rağmen halen DTP’nin; toprak reformu, işsizlik, yoksulluk, sağlık, eğitim, kentin imarı, töre cinayetleri, dış ticaretle ilgili projeleri neler, belli değil. Çünkü DTP, PKK’nın sözcülüğünü yapmak ve örgüt yöneticilerinin talimatlarını yerine getirmekten, “yasal ve siyasi bir parti olduğu” gerçeğini bugüne kadar hep arka plana attı veya atmak zorunda kaldı. Aynı şekilde DTP’li belediye başkanları da bugüne kadar gündeme ya “PKK”, ya “Abdullah Öcalan”, ya da yolsuzluk, aşk skandalları ve yurt dışı gezileriyle gündeme geldiler.

 

Yolsuzluk, siyasi rant kavgası, liderlik savaşı, intihar süsü verilerek yakılan insanlar, aşk dedikoduları, adam kayırma, rüşvet, halkın, emekçilerin yerine ağaların, aşiretlerin partisi olma, PKK ve Abdullah Öcalan’ın dışında hiçbir politika üretememe, çözüm üretme yerine sorun çıkarma, etnik milliyetçilik, tehdit ve şiddet… İşte DTP gerçeği!..

 

Son cümle; başta Kürtler olmak üzere, Türkiye kamuoyu, DTP üzerine düşen PKK gölgesinin net olarak ortadan kaybolmasını bekliyor… Bakalım, DTP bu defa başarabilecek mi?..

 

Nail Amudi

Nail Amudi

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.