Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2007 18 yıl GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ ÇOCUKLAR... 40 yıldır insanca yaşama umudu ve direncinin şarkılarını söyleyen Edip Akbayram bu kez Tandoğan ve Çağlayan'daydı Bu ülkenin tehlikenin farkında olan bir yurttaşı olarak düzenleme komitesinden mitinglerde sahneye çıkması yönünde çağrı aldığında sevinerek kabul ettiğini söylüyor Edip Akbayram. "Bir sanatçının görevi yaşadığı toplumda yanlışları, hataları söylemek, göstermektir. Çünkü biz şarkılarımızı yaşadığımız toplumla paylaşıyoruz, sevgiyi de, kavgayı da, üzüntüyü de... Bu toplumdan beslenerek yapıyoruz parçalarımızı. Onun için sanatçının görevi dürüst olmak, toplumu olumlu yönde yönlendirmeye çalışmaktır. Fakat dünyanın her yerinde olduğu gibi para o kadar egemen olmaya başladı ki, insanlarda düşünce, hak arama diye birşey kalmadı. Bu mitinglerde çağrılmamasına rağmen bir sürü sanatçı gelip 'Ya, ben de şurada durayım, bir tane de ben söyleyebilir miyim' demeliydi. Bunu beklerdim ben. Oraya Sezen Aksu'yu da beklerdim İbrahim Tatlıses'i de... Şarkı söylemese de herkesin gelip orada durması gerekirdi..." diyor. Bu halkla alay edemezsiniz! - Ankara'daki mitingden sonra Başbakan 'bindirilmiş kıtalar' dedi.. "Başbakan yanlış söylemiş. Bin dirilmiş kıtalar var, bin tane dirilmiş. Bu halkla alay edemezsiniz, bu halkla dalga geçemezsiniz. Ben o mitinglerde öyle pankartlar gördüm ki, bu halk dersine çok iyi çalışıyor. O pankartlar üzerinde uzun süre düşünülmüş, çalışılmış ve oraya getirilmiş... Halk oturup düşündüğü zaman güzel şeyler çıkartabiliyor." - Şimdi bu durumda siz de 'bindirilmiş sanatçı' mı oluyorsunuz. Bindirilmiş sanatçı olarak bundan sonra sokak eylemleri devam ederse siz de katılmayı sürdürecek misiniz? "Başbakanın ifadesiyle değil ama bin dirilmiş kıtalar arasındaki yerimi her zaman alırım." GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ COCUKLAR... Güzel günler göreceğiz çocuklar Motorları maviliklere süreceğiz Çocuklar inanın inanın çocuklar Güzel günler göreceğiz güneşli günler Motorları maviliklere süreceğiz Hani şimdi bize Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır, Yalnız cumaları ,yalnız pazarları Hani şimdi biz bir peri masalı dinler gibi seyrederiz Işıklı caddelerde mağazaları, Hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır. Hani şimdi biz haykırırız Cevap: Açılır kara kaplı kitap:Zindan Kayış kapar kolumuzu Kırılan kemik, kan Hani şimdi bizim soframıza Haftada bir et gelir Ve Çocuklarımız işten eve Sapsarı iskelet gelir Hani şimdi biz İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere süreceğiz Çocuklar inanın inanın çocuklar Güzel günler göreceğiz güneşli günler Motorları maviliklere süreceğiz
Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2007 18 yıl GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ ÇOCUKLAR... 40 yıldır insanca yaşama umudu ve direncinin şarkılarını söyleyen Edip Akbayram bu kez Tandoğan ve Çağlayan'daydı Bu ülkenin tehlikenin farkında olan bir yurttaşı olarak düzenleme komitesinden mitinglerde sahneye çıkması yönünde çağrı aldığında sevinerek kabul ettiğini söylüyor Edip Akbayram. "Bir sanatçının görevi yaşadığı toplumda yanlışları, hataları söylemek, göstermektir. Çünkü biz şarkılarımızı yaşadığımız toplumla paylaşıyoruz, sevgiyi de, kavgayı da, üzüntüyü de... Bu toplumdan beslenerek yapıyoruz parçalarımızı. Onun için sanatçının görevi dürüst olmak, toplumu olumlu yönde yönlendirmeye çalışmaktır. Fakat dünyanın her yerinde olduğu gibi para o kadar egemen olmaya başladı ki, insanlarda düşünce, hak arama diye birşey kalmadı. Bu mitinglerde çağrılmamasına rağmen bir sürü sanatçı gelip 'Ya, ben de şurada durayım, bir tane de ben söyleyebilir miyim' demeliydi. Bunu beklerdim ben. Oraya Sezen Aksu'yu da beklerdim İbrahim Tatlıses'i de... Şarkı söylemese de herkesin gelip orada durması gerekirdi..." diyor. GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ COCUKLAR... Güzel günler göreceğiz çocuklar Motorları maviliklere süreceğiz Çocuklar inanın inanın çocuklar Güzel günler göreceğiz güneşli günler Motorları maviliklere süreceğiz Hani şimdi bize Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır, Yalnız cumaları ,yalnız pazarları Hani şimdi biz bir peri masalı dinler gibi seyrederiz Işıklı caddelerde mağazaları, Hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır. Hani şimdi biz haykırırız Cevap: Açılır kara kaplı kitap:Zindan Kayış kapar kolumuzu Kırılan kemik, kan Hani şimdi bizim soframıza Haftada bir et gelir Ve Çocuklarımız işten eve Sapsarı iskelet gelir Hani şimdi biz İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler göreceğiz Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar Işıklı maviliklere süreceğiz Çocuklar inanın inanın çocuklar Güzel günler göreceğiz güneşli günler Motorları maviliklere süreceğiz Selam Dipnot, basta yazili olan kita ilgimi cekti benim hosgör lütfen..diyor ki.." bir sanatcinin görevi yasadigi toplumda yanlislari , hatalari söylemek göstermektir... bir diyer cümlesinde ise... sanatcinin görevi dürüst olmak toplumu olumlu yönde yönlendirmeye calismaktir... bunlari diyen simdi yanilmiyor isem Edip Akbayram degilmi..? Aslinda Edip Akbayram demis yada bir baskasi, suan benim icin önemsiz..önemsiz cünkü pek tanimam ben Edip Akbayrami, ara sira dinlerim belki okadar...sadece kendisinin bir insan bir sanatci oldugundan ve ismi gectigi icin isim vererek, ele aliyorum konuyu ..."cocuklar inanin inanin cocuklar" dedigi anlar da, acaba diyorum kendisi de inaniyormu yada toplum inaniyormu gercekten bu cümlelere... "yönlendirmeye calismaktir" dedigi cümle de, gerci suan burasi yeri degil sanat bölümündeyiz siyaset degil..hangi partiden oldugunu da bilmiyorum kendisinin....tek bildigim cogunluk cocuklardir..ve bu sarki ile bir sekilde kendisi yönlendirmiyormu simdi...güzel seyler vad edip inanin diyerek.. "icinden belki de asil kendi bile inanmadigi toplumun bile inanmadigi" kendi acimdan söyleyim ben bu cümlelerin vad larin hicbirisine inanmiyorum..fakat hangi cocuk güzel seylere kanmas..? saygilar
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.