Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Yüzyılın Dahisi Atatürk


BlackCADY

Önerilen İletiler

Bursa Nutku

 

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardaır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

 

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

 

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”

 

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türk Milleti!

 

Kurtuluş savaşına başladığımızın 15'inci yılındayız. Bugün cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.

 

Kutlu olsun!

 

Bu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.

 

Yurttaşlarım!

 

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, Temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkarane yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü, Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir.

 

Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihi bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür. Türk milletine çok yaraşan bu ülkü, onu, bütün beşeriyete hakiki huzurun temini yolunda, kendine düşen medeni vazifeyi yapmakta, muvaffak kılacaktır.

 

Büyük Türk Milleti,

 

On beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vaat eden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, milli ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medeni alem, az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıyla, atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.

 

Türk Milleti!

 

Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.

 

Ne mutlu Türküm diyene!

 

Ankara, 29 Ekim 1933

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Samsun'a Çıktığım Gün Genel Durum ve Görünüş

1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir :

Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa 'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.

 

Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...

 

İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul' da. Adana iIi Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, İtilâl Devletleri'nin uygun bulması ile Yunan ordusuda İzmir'e çıkartılıyor.

 

Bundan başka, memleketin her tarafında Hristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.

 

Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira Hey'eti illerde çeteler kurmak ve idare etmek, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Kızılhaç'ı ve Resmî Göçmenler Komisyonu , Mavri Mira Hey'eti'nin çalışmalarını kolaylaştırmakla görevli. Mavri Mira Hey'eti tarafını,olan yönetilen Rum okullarının izni teşkilâtları, yirmi yaşından yukarı gençleri de içine almak üzere her yerde kuruluşunu tamamlıyor.

 

Ermeni Patriği Zazen Efendi de, Mavri Mira Hey'eti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tıpkı Rum hazırlığı gibi ilerliyor. Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde örgütlenmiş olan ve 4 İstanbul'daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiç bir engelle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya İstiklal Ya Ölüm

 

Bu kararın dayandığı en güçlü muhakeme ve mantık şuydu :

 

Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun istiklâlden yoksun millet, medeni insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemez.

 

Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir.Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.

 

Halbuki Türk'ün haysiyeti, gururu ve kaabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!...

 

O halde, ya istiklal ya ölüm!

 

İşte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır. Bir an için, bu kararın uygulanmasında başarısızlığa uğranacağını farz edelim. Ne olacaktı? Esirlik!

 

Peki efendim. Öteki karalara boyun eğme durumunda sonuç bunun aynı değil miydi?

 

Şu farkla ki, istiklali için ölümü göze alan bir millet, insanlık haysiyet ve şerefinin gereği olan bütün fedakarlığı yapmakla teselli bulur ve hiç şüphesiz, esirlik zincirini kendi elleriyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete bakarak dost ve düşman gözündeki yeri bambaşka olur.

 

Sonra, Osmanlı hânedan ve saltanatının devam ettirilmesine çalışmak, elbette Türk milletine karşı en büyük kötülüğü işlemekti. Çünkü, millet her türlü fedakarlığı göze alarak istiklalini kazanmış olsa da, saltanat sürüp gittiği taktirde, bu istiklale kazanılmış gözüyle bakılamazdı. Artık ,vatan ve milletle hiçbir vicdan ve fikir bağlantısı kalmamış bir sürü delinin, devlet ve milletin istiklâl ve haysiyetinin koruyucusu mevkiinde bulundurulmasına nasıl göz yumulabirdi?

 

Halifeliğin durumuna gelince, ilim ve tekniğin nurlara boğduğu gerçek medeniyet dünyasında gülünç sayılmaktan başka bir yanı kalmış mıydı?

 

Görülüyor ki, verdiğimiz kararın uygulanmasını sağlayabilmek için daha milletin alışkın olmadığı bazı konulara dokunmak gerekiyordu. Ortaya atılmasında, kamuoyu bakımından büyük sakıncalar doğuracağı sanılan hususların dile getirilmesinde kaçınılmaz bir zaruret vardı.

 

Osmanlı Hükumeti'ne, Osmanlı padişahına ve Müslümanların halifesine başkaldırmak, bütün milleti ve orduyu ayaklandırmak gerekiyordu.

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

UNUTTURULAN ATATÜRK

 

Atatürkçülük ne demektir?

Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir. Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir kurtuluş savaşını başlatan ve sürdüren bir eylem ve öğretidir.

 

- Amacımız , ulusal sınırlarımız içinde toprak bütünlüğümüzü ve ulusal tam bağımsızlığımızı sağlamaktır. Buna engel olmak üzere karşımıza çıkacak kuvvet, kim ve ne olursa olsun hiç duraksamadan çarpışırız ve başarı kazanırız. Bu konuda karar ve inancımız kesindir.

 

Atatürkçülüğü, "tam bağımsızlık" inancından ayırmanın ve çok yönlü uluslararası ipotekleri "Atatürkçülük" adına savunmanın hiç olanağı yoktur. Kurtuluş Savaşı'nın başlarında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bütün programlarına dayanağı, şu iki temeldir: Tam bağımsızlık, kayıtsız koşulsuz ulusal egemenlik!..

 

- Tam bağımsızlık demek, elbette, siyaset, maliye, iktisat, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamı ile bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir. Biz, bunu sağlamadan ve elde etmeden başarıya ve esenliğe erişeceğimiz kanısında değiliz...

 

İşte Atatürk budur, işet "Atatürkçülük" budur...

 

Kurtuluş Savaşı, kökeninde "antiemperyalist" ve "antikapitalist" düşüncelerin kutsal harcını taşır:

 

- Biz bu hakkımızı saklı tutmak, bağımsızlığımızı emin bulundurmak için genel kurulumuzca, ulusal kurulumuzca bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı kavga vermeyi uygun gören bir yolu izleyen insanlarız.

 

Bu sözleri söyleyen ve her adımında ulusal bağımsızlığı, devrimci ve ilerici bir dünya görüşü ile sağlayıp pekiştiren Atatürk'ü bugün içine itildiğimiz ekonomik tutsaklığın temeli ve adı gibi görmek, Atatürk'e ve Atatürkçülüğe karşı yapılabilecek en ağır ve de en sinsi saldırıdır.

 

Atatürkçülük bağımsızlık demektir, Atatürkçülük ulusal onur demektir, Atatürkçülük devrimcilik demektir. Kurtuluş Savaşımızın ve ulusal devrimlerimizin önderi Mustafa Kemal, bugünkü emperyalist ilişkileri daha o günden görmekteydi:

 

- Karşılıklı güvenlik ve esenlik, bütün dünya uluslarının üzerinde titremesi gereken bir mutluluk ilkesidir. Ancak bu ilke bütün uluslar için gerçekleşmedikçe, genel bir barışma sağlamaktan çok, sömürülmek istenen birtakım uluslara karşı, bir takım güçlü ulusların yeni davranış ve ayrıcalıklar kazanmasını sağlamak niteliğinde görülse yeridir. Hele uluslararası silah alışverişinin, birtakım ulusların denetimi altında tutulmasını sağlayacak önlemlerin alınması bu kuşkuyu artırmaktadır...

 

Unutturulan, unutturulmak istenen Atatürk ve Atatürkçülük budur! Televizyon ekranlarında Türk halkına tanıtılmayan, anımsatılmayan sözler de işte bu sözlerdir:

 

- Biz Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve bağımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batı emperyalistlerin güçleri ve bilinen her aracı ile Türk ulusunu emperyalizme araç yapmak istemelerine engel oluyoruz. Böylece bütün insanlığa hizmet ettiğimiz kanısındayız...

 

"Ezilen uluslar bir gün ezen ulusları yok edeceklerdir" diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, yeniden ezilen ulusların, Asya ve Afrika halklarının bayrağı yapmak, biz Atatürkçülerin, biz devrimcilerin namus borçlarıdır.

 

- Bütün dünya bilsin ki benim için tek yanlılık vardır. Cumhuriyet yanlılığı, düşünsel ve sosyal devrim yanlılığı...

 

Atatürk'ün bütün dünyaya duyurduğu bu ilerici ve devrimci düşünceleri ne yazık ki, ülkeyi Atatürk'ten sonra yöneten, yönettiğini sanan politikacılar eliyle hançerlendi ve Atatürk, gerçek nitelikleri ile değil, beylik anma törenlerinin donmuş kalıpları olarak tanıtılmak ve benzetilmek istendi.

 

Atatürk'ü hiç olmazsa bu yıl, gerçek nitelikleri ile tanıtabilirsek, geçmiş dönemlerin ihanetleri bir ölçüde unutulmuş olur. Kurtuluş Savaşı'nın yüce önderini "Atatürk Yılı"nda inançla selamlıyoruz:

 

Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa...

 

Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 6 Ocak 1981 ( Uyan Gazi Kemal! )

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...
UNUTTURULAN ATATÜRK

 

Atatürkçülük ne demektir?

Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir. Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir kurtuluş savaşını başlatan ve sürdüren bir eylem ve öğretidir.

.

.

.

Atatürk'ü hiç olmazsa bu yıl, gerçek nitelikleri ile tanıtabilirsek, geçmiş dönemlerin ihanetleri bir ölçüde unutulmuş olur. Kurtuluş Savaşı'nın yüce önderini "Atatürk Yılı"nda inançla selamlıyoruz:

 

Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa...

 

Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 6 Ocak 1981 ( Uyan Gazi Kemal! )

Paylasım ıcın cok tesekkurler, bunları okuyan ve ozumseyen herkese de hosgeldın bence...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

unutturulan Atatürk...

 

evet doğru cümleyi sevgili Uğur Mumcu yıllar önce bulmuş. Allah rahmet etsin...

 

neden unutturulduğunuda satır aralarında gayet güzel açıklamış...

 

Unutanlar olduğu gibi hatırlayanlar ve bütün gayretiyle onu doğru anlamaya çalışanlarda var ve onlar çoğalacaklar. Çünkü insan günü kurtarmaktan fazlasını yapması gerektiğini yaşadığı acı tecrübelerle yeniden öğrenir yönünü çizer...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

UNUTTURULAN ATATÜRK

 

 

Unutturulan, unutturulmak istenen Atatürk ve Atatürkçülük budur! Televizyon ekranlarında Türk halkına tanıtılmayan, anımsatılmayan sözler de işte bu sözlerdir:

 

 

 

Atatürk'ün bütün dünyaya duyurduğu bu ilerici ve devrimci düşünceleri ne yazık ki, ülkeyi Atatürk'ten sonra yöneten, yönettiğini sanan politikacılar eliyle hançerlendi ve Atatürk, gerçek nitelikleri ile değil, beylik anma törenlerinin donmuş kalıpları olarak tanıtılmak ve benzetilmek istendi.

 

Atatürk'ü hiç olmazsa bu yıl, gerçek nitelikleri ile tanıtabilirsek, geçmiş dönemlerin ihanetleri bir ölçüde unutulmuş olur. Kurtuluş Savaşı'nın yüce önderini "Atatürk Yılı"nda inançla selamlıyoruz:

 

Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa...

 

Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 6 Ocak 1981 ( Uyan Gazi Kemal! )

 

sene 2007......... kimlerin yol aldığını görmek hiç zor değil..

 

kim ne derse desin ben ATATÜRK'ü unutmayan ve unutturmayacak olan o dip dalgasının hala var olduğuna inanıyorum..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

adamlar vardır halk için yaşar halk için ölür

adamlar vardır .......

Mustafa Kemaller unutulmaz unutturulmak istensede unutulmaz. insan zeka sahibi olduğunu savunuyorsa düşünür ve yolunu bulur kendisine rağmen bir yaşam kurulmaz.

 

Kapatılmak istenen Kemalist yol muhakkak açılacak ama bunun bedelleri ödendikten sonra.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

unutturulan Atatürk...

 

evet doğru cümleyi sevgili Uğur Mumcu yıllar önce bulmuş. Allah rahmet etsin...

 

neden unutturulduğunuda satır aralarında gayet güzel açıklamış...

 

Unutanlar olduğu gibi hatırlayanlar ve bütün gayretiyle onu doğru anlamaya çalışanlarda var ve onlar çoğalacaklar. Çünkü insan günü kurtarmaktan fazlasını yapması gerektiğini yaşadığı acı tecrübelerle yeniden öğrenir yönünü çizer...

 

Ben bunu anlamıyorum, Atatürk'ün söyledikleri ne gibi yanlış anlaşılır??? Atatürk'ün bu ülke için ne istediği belli. Karmaşık, içinden çıkılamayacak, yoruma açık cümleler de kurmamış. Eeeee....????

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben bunu anlamıyorum, Atatürk'ün söyledikleri ne gibi yanlış anlaşılır??? Atatürk'ün bu ülke için ne istediği belli. Karmaşık, içinden çıkılamayacak, yoruma açık cümleler de kurmamış. Eeeee....????

 

Atatürk'ü doğru anlamış olsaydık biz bugün bunları yaşıyor olmazdık...

Ne söylediyse tersini yaptılar, ne yaptıysa yıkmaya çalıştılar... hala onun heykelleri önünde saygı duruşunda bulunmanın putperestlik olduğunu sananlar var... kimileride diyor ki, tamam bizim için savaştı bitti şimdi artık geride kaldı... geride kalan ne anlamış mıdır bunu soran?

 

Atatürk en hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir diyor... Yıllarca ilim diye bize ne öğrettiler?

Atatürk ne mutlu Türk'üm diyene diyor... Şimdi sen Türk'üm dersen ötekide Kürdüm der diyenler, Atatürk yaşasaydı bizim gibi yapardı diyorlar... peki halk onu doğru anlasaydı bunlara inanır mıydı?

Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti tekkeler, tarikatler yeri değildir diyor... Şimdi tarikatler Allah bizimledir kemalizm putperestliktir onu yıkmak bize farzdır ve cihat başlamıştır diyorlar (tabi bunu aleni değil kendi aralarında söylemeyi tercih ediyorlar) peki biz Atatürk'ü anlasaydık bunlara pabuç bırakırmıydık?

 

Ama anlamamıştık seçtiğimiz adamları denetlemedik biz hep bir kurtarıcı bekledik gelen kurtarıcı Mustafa Kemal'di anlamadık... Bundan sonra yine kurtarıcı beklemeye devam İsa mesih gelecek hepimizi kurtaracak zaten bizim aklımız yok biz kapana kısılırız sonra biri bizi kurtarır... hatta mesih gelmiş şuanda istanbuldaymış? :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.