Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Burada herkes aslında belki biraz "Öz Eleştiri" yapsın diye düşündüm.

Geçmişte, hayatınızda yaşadığınız neleri yaşamasaydınız

Bugünki halinizde olmazdınız.

 

"Keşke Yaşamasaydım" ya da

"İyi ki Yaşamışım" diyebildiğiniz yaşantılarınız nelerdir?

 

Mesela ben küçükken köye gittiğimizde bir keresinde Traktör kasasından düşmüştüm.

Ogünden önceki yaşantılarımı hatırlamıyorum.

Acaba hafızam kayboldu da, yeni bildiklerim üzerine mi yazıldı?

 

Tabii ki böyle bir şey değil aslında konuşmak istediğim.

 

Orta okulu yeni bitirmiştim ve İzmir'in bir tatil yerinde, bir lokanta da çalışmaya başlamıştım komi olarak.

Aldığım ücretimle anne ve babama ucuz da olsa saat almıştım.

Eve geldim, tabi ayda bir geliyorum eve o zaman...

Annem aslında kötü bir niyetle söylemedi belki de ama saati niye aldığımın hesabını sormuştu.

Gereksizmiş.

Yani küçücük bedenimle o kadar çalışmışım, kendi ihiyacımı karşılasaymışım...

Haklıydı belkide, bilmiyorum.

Ama ben ogün yanlış anladım ve yaptığımın kötü bir şey olduğunu düşündüm.

Artık o günden beridir ne kimseden hediye alıyorum,

Ne de kimseye hediye alıyorum...

 

Taa ki içimden çok çok isteyinceye kadar.

Engelleyemeyecek kadar çok isteyinceye kadar.

O zamanda kendimi küçücükte olsa hediye almaktan alıkoyamıyorum.

 

Sanıyorum ki o olay bende küçük bir sorun meydana getirmiş :)

Ya hiç almıyorum içimden gelmedikçe,

Ya da içimden gelince de ufacıkta olsa ya da gereksizde olsa almaktan alıkoyamıyorum kendimi.

 

Neyse,

Sizde var mı böyle şeyler?

 

Tanımlayalım...

 

Ama burası "İtirafhane" gibi olmasın.

Tahlilimizi yapalım...

Gönderi tarihi:
  • Yazar
The time machine kitabini okurken bir soz aklimda kalmisti "Gecmisi degistirmek gelecegi de degistirmektir diye....Nasil olacagini bile tahmin edemiyorum ama eminim guzel olurdu........

Geçmişimizle hesaplaşabilirsek, en azından her şeye rağmen bizi "Biz" yapan şeylerin o geçmişimiz olduğunun farkına varabilirsek ve tabii ki doğal bir sonucu olarak herşeyimizle; geçmişimizle, umutlarımızla, hatalarımızla, mağduriyetlerimizle, mazlumluğumuzla, zalimliğimizle... Yani herşeyimizle kendimizi kendimize kabul ettirebiliyorsak, geçmişi değil ama geçmişin yarattığı "Biz"i de değiştirebiliriz... Bu demek oluyor ki "Kimlik Bütünlüğümüzü" oluşturabiliriz... Huzur'un en temel şartı budur. Önemli olan geçmişimizle hesaplaşabilmek ve bizi "Biz" yapan her şeyi kabullenebilmek. Yanlışlarımızın farkına varıp en azından değiştirmeye çalışmak... Bunu yaptığımız zaman bugünü olmasa bile, emin ol ki geleceği değiştirebiliriz.

 

"Geleceğe Dönüş" filiminde şöyle diyor:

Gelecek daha yazılmadı ki? Değiştirmek te senin elinde...

 

Tek yapman gereken, artık kendini tanımlaman...

 

"Kimim Ben?"

 

Hatalarımın, İnatlarımın ve Mağduriyetlerimin yarattığı insan mıyım?

Yoksa

Hatalarımdan, İnatlarımdan ve Mağduriyetlerimden ders alan insan mıyım?

 

Hatalarınızın, İnatlarınızın ve Mağduriyetlerinizin sizi değiştirmesine mi izin verdiniz?

Yoksa

Hatalarınızı, İnatlarınızı ve Mağduriyetlerinizi siz telafi edip, değiştirdiniz mi?

 

Asıl önemli olan bu...

 

Gerçekte hangisi olduğunuz...

 

Değişimin sonucu musunuz?

Yoksa

Değişimin kendisi misiniz?

 

Ben Değişimin Kendisi olmayı tercih ediyorum.

Değişimin Sonucu olmak, her zaman için "Edilgen" olmak demektir.

Hayatı başkalarından kopya çekmek demektir.

Kendi hayatını çizememek demektir.

Değişmek demek değil, Değiştirilmek demektir.

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Sayın Boşig,

 

Çok doğru ifadeler kullanmışsın sana katılmamak mümkün değil.

 

Geçmişte yaşadığım iyi kötü ne varsa iyiki yaşamışım ki şimdi onların beni yoğurması ile olgunlaştım.

 

İnsan yaratılışından gelen bazı özelliklerini törpülüyor ama yok edemiyor anlık hatalar, zaaflarımız değişiklik gösterebiliyor ama karakterimizi oluşturan ana temeller değişiyor olsada ortadan kalkmıyor, zaten günden güne değişimi o temeller üzerine inşaa edebiliyorum. Deneyimlerimiz, düşüp kalkmalarımız, güvenip hayal kırıklıklarına uğramalarımız çok şey öğretiyor.

 

Bakıyorsunuz her insan kendi deneyimleri ile var ve onların bir kısmı sizinkine benzerken bir çoğu farklı deneyimler oluyor. Düşünceler ise tamamen bağımsız ve özgür kendi gözlemlerinizde var oluyorlar...

 

Kimim ben?

 

Bu gerçekten kendi kendine cevap vermesi çok zor bir soru... kimsin seni cevaplamak daha kolay, ama onunda %100 doğru olması mümkün değil, her insan bir muamma çünkü... her insan ancak düşünce ve duygularını gösterebildiği kadar tanıtıyor kendisini.

 

Sen kimsin, ben kimim bir insanın kendisini ve bir başkasını bütün özellikleri ile anlatabilmesi imkansız. Hayyam'ın da dediği gibi hep bir sır daha var bütün çözdüklerinizden başka...

 

Kendini tanımak! İtiraf edebilmek demektir. İtiraflarsa zor...

 

Hem değişimin sonucu, hem değişimin kendisiyim galiba...

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Değişimin sonucu ve Değişimin kendisi olmak...

 

İki arada bir derede kalmak gibi bir şey mi?

 

1- Hem etken hem Edilgen olmak...

 

2- Yaşadıklarımızın bizi değiştirmesine izin vermek ve yaşadıklarımızdan ders almak.

 

Şu son cümlemde bence çok ufak bir nüans farklılığı var iki anlam arasında.

 

Yaşadıklarımızın bizi değiştirmesine izin vermek: Kötü bir olay yaşadık ve gerginliğimiz, hıncımız, öfkemiz, kinimiz arttı. Buna esir olup yeni öğrendiklerimizi ve yaşantılarımızı buna göre değiştirirsek, asla ve asla kendimiz olamıyoruz. Yaşantılarımızın kötü izlerine mahkum oluyoruz. Bilinç altımız bizi yönetmeye başlıyor. Her şeye o olayların penceresinden bakıyoruz ve yaşamımız hep "Keşke"lere mahkum oluyor ondan sonra. "Edilgen"i oluyoruz yaşantılarımızın, esiri oluyoruz. Önyargılar, şartlanmışlıklar, keşmekeşlikler ve kararsızlıklar...

 

Yaşadıklarımızdan ders alaran değişmek: Yine burada değişimin nedeni, ilkinde olduğu gibi yaşantılarımız. Ama bu sefer yaşadıklarımızı, kendi dışımızda değerlendiriyoruz. Hani "Empati" vardır ya, bir başkasının yaşadığı olay karşısında, kendimizi o insanın yerine koyarız. Birde bunun tersi vardır aslında. Yaşadığımız bir olayda, kendimiz yerine bir başkasını düşünürüz. "O olsaydı ne yapardı?". Bu düşüncenin de kişilik olarak iki seçeneği var. Ya başkasının ne yapacak olduğunu düşünüp, öyle davranırız ve yine kendimiz olaMAMAKtan kurtulamayız, ya da başkasının ne yapabilecek olduğunu düşünür kendi doğrularımızı ve kendi davranışlarımızı oluştururuz. İşte o zaman Değişimin kendisi oluruz. Yaşadıklarımızı tüm yaşamımızı değiştirecek ve yaşantılarımıza esir olmayan şekilde değiştirebiliriz. Önyargılarımızdan, koşullanmışlıklarımızdan, kötü yaşantılarımızın onarılmaz izlenimlerinden kurtulabiliriz. Kendimizi, geçmişimizle birlikte bir bütün olarak kabul edebiliriz. Kimlik bütünlüğümüzü oluşturabiliriz.

 

Ben bu ikinicisini seçiyorum. İnsan kendisiyle ve geçmişiyle barışık olmalı. İtiraf etmekten korkmamalı kendisine bazı şeyleri. Etkisini atabilmeli. Empati'nin o tersi olan hali yaşamalı. Hem o zaman kendimizi daha da güçlü hissediyoruz. "Şu olsa belki şöyle yapardı, oysa ben direndim, doğrusunu buldum". Tabi bu bazı güçsüz insanları "Benmerkezcilik"e de götürebilmektedir lakin kendisinin gerçekten farkında olan insanlar için tam bir ilaçtır.

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Canım Anneciğimin kendimi bildim bileli migreni var..Küçüklüğümde ben de en çok yara açan şey onun migren krizleriydi.Kendini bir odaya kapar sabahlara kadar inlerdi.Okuldan koşa koşa gelirim bir bakarım tülbenti yine anlına dolamış işte o an küçücük omuzlarım çökerdi.İlaç ilaç heryer ilaç!Faydası olmadığı halde habire yutardı.Tabi o kadar ilaç bu sefer hadi bakalım mide rahatsızlığı ve başka sağlık sorunları.Tüm bunlar bende öyle bir iz bıraktı ki hastalık lafı geçtiği an şimşekler çakıyor beynimde hemen agresifleşiyorum.Hastalandığımda hastalıkla inatla mücadele ediyorum,ilaç içmeyide şişdetle reddediyorum.Arkadaşlarım gelir bazen," başım ağrıyo bir ilaç versene" diyecek olsalar veremem çünkü yoktur...Hayatta en korktuğum şey amansız bir hastalığa tutulup sevdiklerimi üzme kabusumdur -_-

Gönderi tarihi:

Değişimin sonucu ve değişimin kendisi olmak iki arada bir derede kalmak değil bana göre...

 

Çünkü insan su misali, değişken ve akışgan bir canlı... Değişimin tam anlamıyla bir sonucu ise zaten yok... Yani ona şöyle diyebiliriz... "en son hal"... Değişimlerden geçerek, bir son noktada durabiliriz... Ama o halde değişecektir... Bir yıl önceki sizden şuan ki size kadar çok değişim geçirmiş olmalısınız... Bu değişimler radikal değişimler olabileceği gibi, bakış açılarının genişlemesi ve daha fazla detay görmekte olabilir... Radikal ve köklü değişimler ise çok nadir ortaya çıkar... Çoğu kez bir buhran sonucu gelişir bu köklü değişimler...

 

Yaşadıklarımızdan ders aldığımız zaman tekrarlamayız bazı şeyleri... Ya da tekrarlarız... Bilerek ve isteyerek çünkü o yaşanmışlık bir çok şey katmıştır size, sizi siz yapmaya yaramıştır...

 

Etken ve edilgen olmak anlık olarak değişiklik gösterebiliyor, sanırım öyle... İnsan çoğu zaman değişimden kaçar, örneğin bir şehre ilk defa gittiğimizi düşünelim aynı şehre tekrar gittiğimizde yine bildiğimiz yollardan gideriz... Farklı şeyler görmektense aynı şeyleri görmek daha cazip gelebilir bize... En azından kendimizi ilk seferinde ki kadar yabancı hissetmeyiz...

 

Bazen bu seferde bir değişiklik yapayım diyebiliriz... Aynı şeyleri yaşamaktan sıkılabiliriz... Aslında çoğu zaman insanların şikayet ettikleri budur... Monoton yaşam... Tekrarlar... Değişim bir ihtiyaçtır aslında... Değişemeyen, risk alamayan, hayatına renk katamayan tekrarlara mecbur... Hayat çoğu zaman sürprizlerle dolu ama biz onlardan korktuğumuz için açmıyoruz o sürpriz paketleri... Aklımızda kalmıyor değil ama... :unsure::) Yine de risk almıyoruz...

 

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir... Bu söz meselenin özü aslında... En değişmedim diyen insan bile farkında olmadan çok büyük değişimler yaşamakta...

 

Benim izmlerim... Asla asla dememeyi öğrendim... Hayat çok karmaşık öğrendim... İnsanın kendisi muamma öğrendim... Duygularda dahil olmak üzere herşey değişime tabi öğrendim... Kainatta değişmeyen bir şey yok öğrendim... Saplantılar, uçlar çok sakıncalı öğrendim... Yeryüzünde yerçekimine maruz kalan madde gibi aşklar bile yerçekimine yenik öğrendim... Herşeyin bir sonu var öğrendim... Öğrenmenin sonu yok öğrendim... Bunlara istinaden hiç bir şeyden emin olmamaizmi geliştirdim... Bilmediklerimiz, bildiklerimizden fazla... Bilemeyeceklerimiz çok daha fazla... Asla bildiklerinden emin olma... Şaşırabilirsin...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.