Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

kutlu doğum haftası


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

1.jpg

 

 

Yağmur

Pazar, Şubat 4th, 2007 in Hz. Muhammed (s.a.v.), Yağmur, Sevgili, Peygamber, Nurullah Genç, Gül

 

Vâr eden’ in adıyla insanlığa inen Nûr

Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından

Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur

Kutlu bir zaferdir bu ebâbil dudağından

Rahmet vâdilerinden boşanır âb-ı hayat

En müstesna doğuşa hamiledir kâinat

 

Yıllardır boz bulanık suları yudumladım

Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

 

Hasretin alev alev içime bir ân düştü

Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü

Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde

Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

 

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebî’nin

Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla

Mehtâbını düşlerken o mühür sahibinin

Sarsılır Ebû Kubeys kovulmuş feryatlarla

Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak

Yeryüzü âvaredir, yapayalnız ve kurak

 

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım

Heyûlâ, bir ağ gibi ördü rüyalarımı

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

 

Yağmur, gülşenimize sensiz , baldıran düştü

Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü

Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe

Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

 

Bir güzîde mektuptur, çağların ötesinden

Ulaşır intizârın yaldızlı sabahına

Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden

Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına

Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin

Sükûtu yâr, sevinci duâlar kadar derin

 

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım

Bir cezîr yaşadım ki, yaşanmamış, mâzide

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

 

Sensiz, kaldırımlara nice güzel cân düştü

Yarılan göğsümüzden umutlar bîcan düştü

Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin

En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

 

Melekler sağnak sağnak gülümser mâverâdan

Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar

Mutluluk nağmeleri işitirler Hira’dan

Bir devrim kokusuyla halkalanır yokuşlar

Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri

Paramparça , ateşler şâhının hayalleri

 

Keşke bir gölge kadar yakının da dursaydım

O mücella çehreni izleseydim ebedi

Sana sırılsıklam bir bakışta ben olsaydım

 

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu;fidan düştü

Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü

Kâtil sinekler deldi hicâbın perdesini

İstiklâl boşluğunda arılan nâdân düştü

 

Dolaşan ben olsaydım Sâve’nin damarında

Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin

Ebedî aşka giden esrarlı yollarında

Senden bir kıvılcımın, süreyyâ bir şûlenin

Tarasaydım bengisu fışkıran kâkülünü

On asırlık ocağın savurdum külünü

 

Bazen kendine aşık deli bir fıtınaydım

Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

 

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü

Mazluma sürgün evi; zâlime cihan düştü

Sana meftun ve hayran, sana râm olanlara

Bir belâ tünelinde ağır imtihan düştü

 

Bâdiye yaylasında koklasaydım izini

Kefenimi biçseydi Ebvâ da esen rüzgâr

Seninle yıkasaydım acılar dehlizini

Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar

Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya

Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyada

 

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım

Tereddüt oymak oymak kemirdi gurûrumu

Bahîra’ dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

 

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü

Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü

Mahkûmlar yargılıyor; hâkimler mahkum şimdi

Hakların temeline sanki bir volkan düştü

 

Firâkınla kavrulur çölde kum tâneleri

Ahûların içinde sevdan akkor gibidir

Erdemin, bereketin doldurur hâneleri

Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir

Şemsiyesi altında yürürsün bulutların

Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

 

Devlerin esrârını aynalara sorsaydım

Çözülürdü zihnimde buzlanış düşünceler

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

 

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü

İlkin karardı yollar, sonra heyelân düştü

Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer

Sensizlik diyârından püsküllü yalan düştü

 

Yağmur, duysam içimin göklerimden sesini

Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir

Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini

Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir

Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından

Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

 

Madenî arzuların ardında seyre daldım

Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

 

Şehirler kâbus dolu; köylere duman düştü

Tersine döndü her şey sanki; âsuman düştü

Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayâlî

Hazîndir ki, dertleri aşmaya ummân düştü

 

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır

Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur

Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır

Sesini duymayanlar girdâbında boğulur

Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenîn

Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

 

Saatlerin ardında hep kendimi aradım

Bir melâl zincirine takıldı parmaklarım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

 

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü

Sensiz, kıtalar boyu uzanan vatan düştü

Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül

Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

 

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde

Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay

Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde

Sümeyra’yı arıyor her damlada bir saray

Tohumlar ve iklimler senindir ; mevsim senin

Mekanın fırçasında solmayan resim senin

 

Yağmur, bir güm elimi ellerinde bulsaydım

Güzellik şâhikası gülümserdi yüzüme

Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım

 

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü

Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü

İniltiler geliyor doğudan ve batıdan

Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

 

Islaklığı sanadır âhımın, efganımın

İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler

Sendendir ekşimeyen cevheri efkârımın

Nazarın ok misali karanlıkları deler

Bu değirmen seninle dönüyor; âhenk senin

Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

 

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım

Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar

Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

 

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü

Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü

Silimdi hayalimden bütün efsûnu ömrün

Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

 

Nefsinle yeniden çizilecek desenler

Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek

Aydınlığa nûrunla kavuşacak mahzenler

Anneler çocuklarına hep seni içirecek

Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin

Sana mü’mindir semâ; sana muhtaçtır zemin

 

Damar damar seninle, hep seninle olsaydım

Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

 

Kardeşler arasına heyhat, sû-i zan düştü

Zedelendi sağduyu; körleşen iz’an düştü

Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın

İnsanlık bahçemize sensizlik hazân düştü

 

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Bahîra’dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım

Sana hicret eden bir kureyş de ben olsaydım

Damar damar seninle, hep seninle olsaydım

Bâtılı yıkmak için kuşandığın kılıcın

Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

 

NURULLAH GENÇ

Gönderi tarihi:

arkadaşlar hepinizin kutlu doğum haftası mübarek olsun rabbim onun izinde yürümeyi ve ona kavuşmayı bizlere nasip etsin bu güller tüm forum ailesine 10.jpg

Gönderi tarihi:
Bu kutlu dogum haftasi da hristiyanliktan ozenti galiba, ne dersiniz. Yeni yeni adetler de giriyor şu Islam'a ya neyse...

Valla nereden geçmiş bilmem ama bunu yazmana bir anlam veremedim..

Sevmediğim bir arkadaşın doğum günü topicine doğum gününü kutlamasamda olumsuz bir şey yazmam..

Sevgili Katre öncelikle böyle güzel bir topic açtığın için teşekkür ediyorum..

Hassasyetini ve Peygamberimize olan sevgini hissedebiliyorum..

Bu sevgin hiç bitmesin..:)

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
arkadaşlar hepinizin kutlu doğum haftası mübarek olsun rabbim onun izinde yürümeyi ve ona kavuşmayı bizlere nasip etsin bu güller tüm forum ailesine 10.jpg

 

 

:clover: teşekkür ederim arkadaşım :clover:

Gönderi tarihi:
Bu kutlu dogum haftasi da hristiyanliktan ozenti galiba, ne dersiniz. Yeni yeni adetler de giriyor şu Islam'a ya neyse...

 

bizler heryıl peygamberimizin (s.a.s.) dünyaya gelişini dualarla yad ediyoruz....(bkz..mevlüd kandili)...ilgililere ve bilmeyenlere.... :excl::(

Gönderi tarihi:
bizler heryıl peygamberimizin (s.a.s.) dünyaya gelişini dualarla yad ediyoruz....(bkz..mevlüd kandili)...ilgililere ve bilmeyenlere.... :excl::(

 

Bilmeyen insanlarla tartışmanın bir anlamı yok sevgili karte_a,güzel düşünülmüş bir başlık teşekkür ederim.

 

HADÎS

 

Hadîs, O'nun her hareketi, her edası, her, tavrı ve hususiyle bütün sözleri... Hattâ sükûtları...

 

O'nun ağzından üç türlü kelâm serpildi: Biri, daima ve münhasır olarak Melek vasıtasiyle gelen Allah kelâmı: Kur'ân...

 

Öbürü, kendisini ânî bir nur kaplayarak, arada Melek olmaksızın Kur'ân dışında, doğrudan doğruya Allah'tan gelen söz;. Hâdîs-i Kudsî...

 

Ve sonra, Resul ve insan sıfatiyle kendi sözleri... Sadece hadîs...

 

HADÎS USULÜ

Çok nâzik...

 

— Benim ağzımdan söz uyduranın yeri ateştir.»

 

Mealindeki hadîs ve sahabîlerin Allah Resulüne duyduğu nihayetsiz hürmet, Hadîs Usulüne en titiz ölçülere bağladı. Bu bakımdan, Hadîs ve Hadîs Usulü ilimlerinde saat, dakika, saniye, sâlise ölçülerinden" daha ince ayırt edişler, sınıflandırışlar vardır.

 

Hadis, mutlaka, son rivayet eden şahıstan ilkhaberi veren sahabîye kadar en emin bağlantılarla zincirli olacaktır. Bu bağlantıların ismi senettir.

 

Onun, geride bıraktığı aşk, vecd, cehd, hamle, ölçü, usul, sistem ve titizlik o kadar büyük oldu ki, İslâm âlimleri, imkânlar âleminin semasında, kehkeşandaki toz yıldızlara kadar nisbet ye kıyas hattı çekilmemiş hiçbir nokta bırakmadılar. Bugün de, en fazla, insaflı Garp âlimlerinin hayran olduğu bütün bir ölçü mimarisi, O'ndan birkaç asır sonra hemen kuruldu. Büyük İslâm âlimlerinin hayran olduğu bütün bir ölçü mimarisî, O'ndan birkaç asır sonra hemen kuruldu. Büyük İslâm âlimlerinin omuzlarında duran bu muhteşem mimarîye, bir zerrecik insaf sayesinde kâfir olarak da hayran kalmamak mümkün değildir. O hep O'nun soluğundan...

 

Hadîs toplayıcıları, ilmî usullerle yanyana, ahlâkî şartlara da o kadar dikkat ettiler ki, Mekke'yle; Buhara arasındaki mesafeyi, tek hadîs telâkkisi için icabında yaya yürüdüler; hadîsi bilen adamı tarlasında buldular ve bir de baktılar ki, bu adam, nasılsa boşanmış atını tutmak için boş bir yem torbası kullanmakta... Atına boş yem torbasını gösterip onu kandırmaya çalışmakta... Bu manzarayı görünce:

 

— Ben, zaruretle de olsa, atını bile aldatandan hadîs telâkki etmem!

 

Hadîs nakline ehliyet için insan ruhunda aradıkları doğruluk çilesinin derecesini görüyor musunuz?

 

HADİS HİKMETİ

 

Bütün İslâm müessisesi kaynak olarak dört esasa dayanır:

 

1 — Kur’ân...

 

2 — Hadîs...

 

3 — Ümmetin toplu anlayışı...

 

4 — Fıkıhçıların kıyası...

 

Bunlardan ilk ikisi esas... Son ikisi de esasa varmak için yol...

 

Demek ki, Peygamberin Kitabı, Allah’ın Kitabından sonra dinin ana temeli...

 

Bütün dünya, bütün meseleleriyle, Peygamberin Kitabında...

 

Hadisler de, en sadık, en dürüst, vakur ve haysiyetli meâllerle nakledilebilir ve bir yıldızdan bir yıldıza çekilmiş mahyalar halinde insanlığa, muhtaç olduğu nuru pırıldatır.

 

Hac yollarında bir velî susuzluktan nefesi sönmek üzere bir köpek görüyor ve etrafındakilere haykırıyor:

 

— Yetmiş kere piyade hac sevabını bir içim suya kim satın alır?

 

Veliye bir içim su veriyorlar... O da bu suyu köpeğe içiriyor ve diyor:

 

— Bir hadiste gördüm: Her bağrı yanana su vermekte büyük ecr vardır. İşte o hadîsin yüzü suyu hürmetinedir ki...

 

Yetmiş kere piyade hac sevabını, bir hadîs emrinin hikmetine feda eden velî, o hikmeti belirtmekte ne ulvî!.

 

Peygamberin Kitabından

 

HAKİKAT VE EBEDÎ YENİLİK

 

— Yarabbi; eşyanın hakikatini bana olduğu gibi göster!.. »

 

— Hikmet mü’minin kaybolmuş malıdır, nerede bulsa alır. »

 

— Bir günü öbürüne eş geçen aldanmıştır. »

 

TOPLULUK VE BİRLİK

 

— Allah’ın eli topluluk üstünedir. »

 

— Mü’minler birbirine dayanan binalar... »

 

— Allah’ın en sevdiği sofra, üstünde çok el bulunan... »

 

AHLÂK VE İYİ-KÖTÜ

 

— Allah’ım, beni iyi ahlâka eriştir. Ona senden başkası hidayet edemez. »

 

— İlim adına, Allah'tan korkmak, cahil adına da nefsiyle böbürlenmek yeter.»

 

— Mü'minin üstün olanı, ahlâkça üstün olan...»

 

— İhlâs sahipleri büyük tehlikede...»

 

— Meddahların (Dalkavukların) yüzüne toprak saçınız!»

 

— Ayrılık yapanlar bizden değildir.» '— Zulüm işleyenler bizden değildir.»

 

— Tatlı dil sadakadır.»

 

— Hasislikten beter illet yoktur.»

 

— Kıskançlık, ateşin odunu kemirmesi gibi iyilikleri yer.»

 

— Halktan utanmayan Hak'tan utanmaz.»

 

— Borç dinde lekedir.»

 

— Misafir sevmeyende hayır olmaz.»

 

— Kendini alçaltanı Allah yükseltir.»

 

— Nedamet tövbedir.»

 

— Tövbe eden günah işlememiş gibidir.»

 

— Affeden affedilir.»

 

— Sabır zaferdedir.»

 

— Sabır ilk darbenin başındadır.»

 

DEVLET VE CEMİYET

 

— Bulunduğunuz hale göre idare edilirsiniz.»

 

— Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mesulsünüz.»

 

— İdaresi altındakilerin içine casuslar salan devlet büyüğü, halkı fesada uğratır.»

 

— Emîrin hediye alması felâket ve hâkimin rüşvet kabul etmesi küfür...»

 

— Allah'ın en sevdiği cihad, zâlim emîre söylenen Hak kelimesi...»

 

— Erkeklerin ölümü, kadınlara baş eğilince başlar.»

 

— Halkın en şerlisi, halk içinde şerli âlim...»

 

— Rüşvet alan da, veren de ateşte...»

 

— İşler ehil olmayanlara verilmeye başladı mı, kıyamet saatini beklemek lâzım...»

 

— Bir gün gelecektir ki, din ve imanda sabır göstermek, avuç içinde korlu ateş tutmaya dönecek...»

 

HİKMET VE USUL

 

— Hikmetin başı Allah korkusudur.»

 

— Allah’a inandım de ve dosdoğru istikamet al.»

 

— Ahmaktan kaçınınız!»

 

— İnsanlarla, akıllarına göre konuşunuz!»

 

— İlmi, kitapla bağlayınız!»

 

— Büyüklerle oturunuz, âlimlere sorunuz, hikmet sahipleriyle düşüp kalkınız!»

 

— Akılla rızıklanan kurtuldu.»

 

— Evleniniz, çoğalınız; ben kıyâmet gününde ümmetimin çokluğu ile iftihar ederim.»

 

— Seyahat ediniz; sıhhat bulur, rızık bulursunuz!»

 

— Yabancı kavmi taklit, ondan olmaktır!»

 

— Fetvayı müftüler verse de sen onu kalbine sor!»

 

— Allah, sûrete ve mala bakmaz, kalbe ve işe bakar.»

 

— Ölümü temenni etmeyiniz!»

 

— Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyada, yarın ölecekmiş gibi âhirete çalışınız!»

 

— Allah’ın en sevdiği iş, az da olsa devamlısı...»

 

— Mü’min gayretlidir; Allah ise en gayretli...»

 

— Din öğüttür.»

 

İKTİSAT, TİCARET, İŞ, TEŞEBBÜS

 

— İktisat eden muhtaç olmaz!»

 

— Kanaat, tükenmez hazine...»

 

— Korkak tacir, mahrum; cesur tacir mezrûk...»

 

— Sabah uykusu rızka engeldir.»

 

— Ahde vefa imandan...»

 

— Allah diyor ki, ben iki ortak arasında üçüncüyüm. İşe hıyanet gird imi, ben aradan çıkarım!»

 

— Sadık ve emin tacir, nebîler, sıddîklar ve şehidlerle birlikte...»

 

— Müslümanlar, şartları üstündedir.»

 

HAK VE ADALET

 

— Komşusu açken kamını doyuran mü'min değil...»

 

— Allah diyor ki, ben size iki zayıftır hakkını haram ettim: öksüz ve kadın...»

 

— Cennet annelerin ayağı altında...»

 

— Zayıfın, kuvvetlisinden hakkını alamadığı cemiyeti Allah takdis etmez.»

 

— Nefsin için sevdiğini halk için de sev!»

 

— Nâsın hayırlısı, nâsa faydalı dlan...»

 

NEFS VE ÇİLE

 

— Mücahit, Allah için nefsiyle savaşandır.»

 

— Öfkede nefsini yenebilendir ki, kahramandır.»

 

—Zengin, maliyle değil, nefsiyle gani (ihtiyaçsız) olabilen...»

 

ZEVK VE GÜZELLİK

 

— Allah güzelidir ve güzelliği sever.»

 

— Kadınlar erkeklerin dilimleridir.»

 

— Kul sevdiğiyledir.»

 

— Mescitlerinizi, sade, şehirlerinizi de şerefli bine ediniz!..»

 

— Harabelerde oturmayın; böyle yerlerde oturanların kabirde oturanlardan farkı olmaz.»

 

— Güzellik, erkeğin lisanındadır.»

 

— Ruhlar, karşılıklı askerler... Bir olanla anlaşır, zıd olanla çatışır.»

 

LÜTUF VE RAHMET

 

— Allah, rahmetim gazabımı geçti dedi.»

 

— Allah diyor ki, ben kulumun zannı gibiyim; dilediği kadar zannedebilir.» (Umabilir, isteyebilir).

Alıntı Necip F.Kısakürek /Çöle İnen Nur adlı kitabından (şiddetle tavsiye ederim okunmasını)

 

Dünyada onun kadar sevip,onun kadar sevilen olmuşmudur acaba??sevgimizden şüphe yok dilerim sevdikleri arasındayızdır,selam olsun sana ey Resul,ey sevgili..

Gönderi tarihi:
Bu kutlu dogum haftasi da hristiyanliktan ozenti galiba, ne dersiniz. Yeni yeni adetler de giriyor şu Islam'a ya neyse...

 

inananların bilceği bişe bu siz anlayamassınız..anlamayada çalışmayın boşuna tanımadığın birinin doğum gününü nasıl denk geldiğinde kutluyosan öle bişe iştee...

 

kardeşim çok güsel bir topic olmuş..Allah razı olsun!!

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
İnananların manevi atmosferini inkarcılarda keşke yaşasa...

çok şey kaybediyorlar/kaybedecekler...

 

teşekkürler katre_a

 

Ben yıllarca o uyuşturucuyu kullandım. Beni bu alışkanıktan kurtaran bilime ne kadar teşekkür etsem azdır

Gönderi tarihi:

Ben de teşekkür ederim bilime; o ki bana Allah'ın kudretini gösteriyor; şu alemdeki karmaşık yapıyı gösteriyor bize; aklımızı başımıza getiriyor...

 

Sağol bilim; gerçekle kal...

 

:zorro:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.