Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Featured Replies

Gönderi tarihi:

ABD, İran Körfezi’nden Çin Denizi’ne uzanan bölgedeki stratejik enerji geçiş boğazlarının denetimini elde tutarak Çin'in yükselişini kendisine bağımlı kılmayı ve enerjinin denetimini elinde tutmayı amaçlıyor. Ekonomik olarak çöküşe geçen ABD’nin hegemonik konumunu sürdürmek için elinde kalan tek seçenek, bu bölgelerin askeri denetimini elde tutmak. Dolayısıyla ABD ile Çin arasında denize ve enerjiye bağlı çelişmeler, haritada sarı daire içinde gösterilen üç boğaz ekseninde düğümleniyor. Bu boğazlar, Kızıl Deniz’i Hint Okyanusu’na bağlayan Bab-al Mandab, Çin’e ulaşan petrolün geçiş yaptığı Malacca Boğazı ve İran Körfezi’nden hareket eden petrol tankerlerinin dünyaya erişimini sağlayan Hürmüz. Bu üç boğaz üzerinde yürütülen deniz mücadelesinde ABD, bu boğazlara kıyısı olan ülkelerde Amerikan karşıtı olan yönetimleri devirmeyi ve böylece enerji temini bakımından Çin’i kendisine bağlamayı amaçlıyor.

 

Bab-al Mandab Boğazı’na Somali, Cibuti ve Yemen’in kıyısı var. ABD bu ülkelerde terörizmle mücadele bahanesine dayanarak askeri varlığını arttırıyor. Bu çerçevede ABD, Cibuti’de bir askeri üs kurmuştu. Yemen ise, BOP’ta Tayyip Erdoğan ile birlikte eşbaşkanlık görevinde. Dolayısıyla ABD açısından en büyük tehdit Somali’ydi. Geçtiğimiz ay ABD’nin Etiyopya Ordusu aracılığıyla Somali’ye başlattığı askeri operasyon ve bunun sonucunda Somali’deki Amerikan karşıtı yönetimin devrilmesi, hep bu stratejinin uzantısıydı. Bu boğaz, Sudan petrolünün Çin’e ulaşmasını sağlıyor. ABD, Sudan’a petrol ambargosu uyguluyor. Bu nedenle Sudan petrollerinin en büyük alıcısı Çin. Dolayısıyla ABD bu boğazın askeri denetimini ele geçirerek, Çin’in enerji geçiş hattının denetimini de ele geçirmeyi hedefliyor.

 

Malacca Boğazı’nın Çin açısından önemi büyük, zira gerek Bab-al Mandab’dan gerekse Hürmüz’den çıkış yapan ve Çin’e petrol taşıyan tankerlerin geçiş yapabildiği en uygun ve en az maliyetli boğaz Malacca. Haritada bu hat, mavi şeritle gösteriliyor. Dolayısıyla Çin’in donanmasını kuvvetlendirmesi ve bu çerçevede geliştirdiği “İnci Şeridi Stratesi”ne uygun olarak Gwadar, Bangladeş, Birmanya, Tayland ve Kamboçya’da askeri limanlar inşa etmesi, rastlantı değil. Bunun anlamı açık: Çin, ABD’nin deniz egemenliği stratejisine karşı harekete geçti. Yani ABD ile Çin arasında enerji güvenliğine bağlı olarak gizli bir savaş başlamış durumda.

 

ABD’li komutan: “Burada Çinlileri görmeye alışık değiliz”

 

Son gelişmeler de bu tahlili doğruluyor. 1 Nisan tarihli Sunday Telegraph’ın haberine göre, bu yönde ilk gelişme geçtiğimiz Ekim ayında yaşandı. Haberde, Çin denizaltısı ile ABD uçak gemisinin Ekim 2006'da çatışmanın eşiğinden döndüğü belirtiliyor ve ABD yetkililerinin "bu mavi sularda Çinlileri görmeye alışık değiliz, hazırlıksız yakalandık" sözleri aktarılıyor.[1] Bu oldukça önemli bir gelişme, çünkü ABD'nin Pasifik'teki USS Kitty Hawk uçak gemisi, 1942'den bu yana bu bölgede ilk kez bir meydan okuma ile karşılaşıyor. Öte yandan “Büyük Güçlerin Yükselişi ve Düşüşü” adlı önemli yapıtın yazarı Paul Kennedy, 5 Nisan tarihli International Herald Tribune’de yayımlanan makalesinde, Çin’in donanmasını kuvvetlendirmesinin önemine değinerek şu bilgiyi veriyor: “Geçtiğimiz ay ABD Senatosu Araştırma Birimi “Çin Donanmasının Modernizasyonu: ABD Donanması Açısından Yansımaları” başlığını taşıyan 95 sayfalık bir rapor yayınladı. Raporda ortaya konulan bilgiler etkileyici. Belki de en önemli gerçek, ilk dipnotta verilmiş. Buna göre 2010’da Çin’in denizaltı gücü, ABD’nin denizaltı gücünün iki katına ulaşmış olacak. Ve 2015’e gelindiğinde Çin donanması bütün bileşenleriyle birlikte ABD donanmasının kapasitesini geride bırakmış olacak.

Gönderi tarihi:
  • Yazar

İran'ın ABD-Çin Çelişmesindeki Stratejik Konumu

 

ABD ile Çin arasında bu üç stratejik boğaza bağlı deniz rekabetinin yakın planda etkilerini hissettirdiği ve koşulların ABD açısından giderek olumsuz bir pozisyona geldiği sahne ise İran. Yüzünü Çin’e dönen İran, dünya petrol üretiminin %40’ını sağlayan Körfez ülkelerinin petrolü tankerlerle dünya piyasasına ulaştırmalarının tek yolu olan Hürmüz Boğazı’nın denetimini elinde tutuyor ve Çin, Gwadar limanı aracılığıyla bu bölgede ABD donanmasının karşısına dikilmiş durumda. Gelişmeler bununla da sınırlı değil.

 

Çin, İran Petrolünü Euro ile Alıyor

 

Bilindiği üzere İran geçtiğimiz yıl, petrol fiyatlandırmasındaki ABD-İngiltere tekelini kırmak için bir petrol borsası kurmuş ve petrol satışlarını bundan böyle dolar dışındaki uluslararası rezerv para birimleriyle çeşitlendireceğini açıklamıştı.

 

Bu eksende çok önemli bir gelişme, geçtiğimiz haftaya damgasını vurdu. 27 Mart tarihli The Scotsman gazetesinin Reuters’ten aktardığı habere göre, İran petrollerinin en büyük alıcısı olan Çin devlet şirketi Zhuhai Zhenrong Corp, 2006 yılının son günlerinden itibaren ödemelerini dolar yerine euro ile yapmaya başladı.[4] Bu son gelişme, ABD yönetimini harekete geçirecek nitelik taşıyor; çünkü ABD emperyalizminin bugün en yumuşak karnı, ABD'nin devasa cari açığını sürdürmesini sağlayan mevcut petro-dolar sistemi ve ABD Doları'nın uluslararası rezerv para birimi olma niteliği. ABD, bugün trilyon dolarlık cari açığını bu sistem sayesinde sürdürüyor. Sistem, sürekli dolar basmaya dayalı. Dolayısıyla ABD’nin cari açığını finanse edebilmesinin tek yolu, doların uluslar arası petrol ticaretinde rezerv para birimi niteliğini korumasının sağlanması. İşte bu bakımdan Çin'in İran petrolünü euro ile satın alma kararı ABD ekonomisini tehdit ediyor. Çünkü Çin'in ve İran’ın uluslararası rezervlerini giderek euro ile güçlendirme ve petrol ticaretinde doların egemenliğini kırma arayışları, ABD dolarının rezerv para olma niteliğini yitirmesi ve sonuçta ABD ekonomisinin iflası anlamına geliyor. ABD'nin petro-dolar sistemine dönük bu en sistemli ve en güçlü meydan okuma, ABD'yi İran yönetimiyle ve İran nezdinde Çin ile hesaplaşmaya itiyor.

 

Gaz OPEC’i

 

ABD'yi İran'a karşı tutumunu sertleştirmeye iten son gelişmeyse Rusya, İran, Venezuela, Cezayir ve Katar devlet başkanlarının 9 Nisan'da doğal gaz alanında bir OPEC oluşturmak için bir araya gelme kararı almış olmaları.

Proje fikrinin mimarı İran. Rusya bu fikre destek veriyor. Bunun anlamı açık. Uluslar arası enerji kurumlarının raporlarına göre, ABD'nin önümüzdeki yıllarda doğal gaz ihtiyacının daha da artacağı öngörülüyor. Böyle bir birlik, petrolde olduğu gibi doğalgazda da ABD'nin enerji denetimini tamamen Asya güçlerinin eline bırakması anlamına geliyor. Bütün bu gelişmeler, ABD ile Asya güçleri arasındaki çelişkilerin ulaştığı boyutları göstermesi bakımından büyük önem taşıyor.

Gönderi tarihi:
  • Yazar

ABD yönetimi Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref üzerindeki baskıyı arttırdı. Bu baskıların ilk işaretini, Şubat ayında Pakistan’ı ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney vermişti. Cheney bu ziyaretinde Müşerref’i Taliban ve El-Kaide’ye karşı mücadele etmemekle suçladı ve bunun sürmesi durumunda, Bush yönetiminin 300 milyon dolarlık askeri yardımı askıya alacağını açıkladı. Dolayısıyla Cheney, Afganistan’daki yenilginin faturasını Müşerref’e kesti. Nitekim ABD dış politikasına yön veren merkezlerde de Ocak ayından bu yana Müşerref’in devrilmesi fikri ağırlık kazandı.

 

Örneğin CIA’ya yakın RAND Corporation’dan Seth G. Jones ve John Gordon’un imzasını taşıyan yazıda, Pakistan’ın ABD’nin terörle savaş stratejisine zarar veren ölü bir müttefik olduğu ifade edildi. Yine Dış İlişkiler Konseyi (CFR) tarafından 19 Mart’ta yayımlanan analiz yazısının başlığı da farklı değildi: “Müşerref İçin Yargı Zamanı”.

 

Bir diğer etkin dış politika kurumu CSIS’in yayın organı The Washington Quarterly’de yayımlanan makalede de, ABD’nin Pakistan stratejisini gözden geçirmesinin zamanının geldiği ve Müşerref’in ABD stratejisi açısından bir engel oluşturduğu ifade edilmekteydi. RAND, CFR ve CSIS üçlüsü tarafından ortaklaştırılan bu yeni tutuma bir destek de İngiliz Savunma Bakanlığı’na bağlı Savunma Akademisi tarafından kaleme alınan ve BBC’ye sızdırılan rapordan geldi. Söz konusu raporda Afganistan’da yenilginin faturası Pakistan’a kesiliyor ve Pakistan İstihbarat Örgütü’nün Taliban’ı desteklediği belirtiliyor. Raporun çözüm önerisi ise açık: “Pakistan’ın terörizmi teşvik etmesini engellemek için istihbarat örgütü dağıtılmalı ve Müşerref’in başında olduğu askeri yönetime son verilmeli.”

 

ABD’nin Pakistan’ı İran’a karşı kullanmak için yeni taktikler geliştirmesinin ardından yeni plan da devreye sokuldu. 26 Mart tarihli Sunday Telegraph’ta yayımlanan habere göre, Pakistan’ın eski başbakanları Benazir Butto ve Nawaz Şerif, güçlerini birleştirmeye ve Müşerref’i devirmeye karar verdi. Sürgündeki iki eski başbakan hem Körfez ülkelerini hem de Hindistan’ı bu projeye destek vermeye çağırdı. Bu yeni seçenek, ABD’nin Müşerref’i köşeye sıkıştırma taktiğinde öne çıkarıldı.

 

Müşerref Neden Hedefte?

 

ABD, Müşerref’i devirme planlarına gerekçe olarak Müşerref’in “terörizme karşı savaş”ta başarısız olmasını gösterse de, gerçek neden bu değil. Esas yanıt “Özgür Belucistan”da gizli. ABD, Çin’in Gwadar limanı aracılığıyla Ortadoğu’ya inmesinin yarattığı meydan okumanın farkında. O nedenle ABD Silahlı Kuvvetler dergisinde yayımlanan Yeni Ortadoğu haritasında “Özgür Belucistan” adıyla yaratılacak devlette sadece Gwadar şehrinin işaretlenmiş olması rastlantı değil. Bunun stratejik bir anlamı var. Ayrıca, Müşerref’in Çin ile ilişkilerini geliştirmesi ABD açısından büyük bir rahatsızlık kaynağı. Dolayısıyla ABD önce Müşerref’i bu yeni taktikle köşeye sıkıştırarak İran ve Çin düşmanlığı konumuna çekmeyi; bunu başaramazsa Müşerref’i devirerek, yönünü ABD planlarına dönecek bir hükümeti başa geçirmeyi hedefliyor.

 

Müşerref’i devirme ve Ortadoğu’yu Orta Asya’ya bağlayacak bir “Özgür Belucistan” kurma planlarının gerisinde yatan temel etmense, ABD’nin İran planı. ABD, İran’a dönük bir askeri operasyonda Pakistan’ın Belucistan bölgesini üs olarak kullanmayı amaçlıyor. Nitekim ABD’nin silahlandırdığı ayrılıkçı gruplar, bu bölgeden İran’a sızma operasyonlarına başlamış durumda. Pakistan İstihbarat Örgütü’nün eski başkanı Orgeneral Hamid Gül’ün yaptığı şu açıklama da, ABD’nin Müşerref’e dönük tehditlerinin arkasında hangi planların yattığını kanıtlıyor: “ABD, Afganistan’daki başarısızlığının faturasına Pakistan’a kesmek ve İran’a saldırısında Belucistan bölgesini kullanmak için yeni taktikler uyguluyor. Çünkü Müşerref, İran’a dönük ABD saldırısında topraklarının kullanılmasına izin vermiyor.”

 

“ÖZGÜR BELUCİSTAN”IN SIRRI

 

“Özgür Belucistan”ın sırrı da burada saklı. Müşerref, yönünü Çin’e dönmüş ve İran’la ilişkilerini güçlendirmiş durumda. Ayrıca İran-Pakistan-Hindistan hükümetleri bu üç ülkeyi birbirine bağlayacak bir doğalgaz boru hattı anlaşması imzaladı. ABD bu hatta karşı çıkıyor. Çünkü bu stratejik boru hattı, İran gazının Asya pazarına açılmasına ve Hindistan’dan Çin’e uzatılacak boru hattı ile Asya’nın ortak enerji piyasasının ABD denetiminden tamamen çıkarak oluşmasına imkan veriyor. İran, Pakistan ve Hindistan hükümetleri, ABD’nin tüm tehditlerine rağmen proje için düğmeye bastı. ABD için bu hattı engellemenin iki yolu var: Birincisi bu ülkelerde yönetimlerin değişmesini sağlamak. İkincisi ise, boru hattının içinden geçeceği Belucistan bölgesinde kukla bir devlet kurmak. :excl:

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Belucistan: “Orta Asya’nın Kürdistan’ı” :excl:

 

ABD, İran’da Jundallah’ı güçlendirirken, İngiltere’nin de BKO’yu silahlandırdığı görülüyor. İngiltere’nin dış politika oluşturma sürecine büyük etkisi olan ve 1998’de Tony Blair tarafından kurdurulan Foreign Policy Centre (Dış Politika Merkezi) geçtiğimiz yıl bu yolda iki önemli toplantı gerçekleştirdi. Bu toplantılara Beluci ayrılıkçılarının temsilcileri davet edildi. Hem 27 Haziran 2006 tarihinde gerçekleştirilen “Yol Ayrımındaki Belucistan”hem de 4 Aralık 2006’da gerçekleştirilen “Belucistan Neden Önemli?” başlıklı toplantı için bastırılan davet metninde Belucistan için şu ifade yer alıyordu: “Orta Asya’nın Kürdistan’ı”.

 

Çin-ABD çatışmasının ön cephesi mi?

 

Belucistan, ABD-İngiltere ekseni için büyük önem taşıyor ve bir Beluci devletinin kurulması fikrinin gerisinde, Çin ile ABD arasında baş gösteren çelişmeler yatıyor. Pakistan ve Çin yönetimi, 2002’de yapılan anlaşma gereği Pakistan’ın Belucistan bölgesindeki Gwadar şehrinde önemi ve yaratacağı sonuçları büyük olan bir derin su limanı ve donanma sığınağı inşa etti.[10] 20 Mart 2007’de faaliyete geçen Gwadar limanı[11], stratejik açıdan büyük önem taşıyor. Zira bu liman, Çin’in Sincan-Uygur bölgesini Fars Körfezi çıkışına bağlayan en yakın nokta ve denize çıkışı olmayan Çin’in geri kalmış bölgelerinin ve diğer Orta Asya devletlerinin ticari kanallarını geliştirmeleri ve ham petrol alımı gerçekleştirmeleri açısından sağladığı imkanlarla bir devrim niteliği taşıyor. Hem Pakistan hem de Çin yönetimi, kendi ülkelerinde ayrılıkçı eğilimlerin güçlendiği iki bölgeyi birbirine ekonomik olarak bağlayarak ABD’nin ayrılıkçılık hamlesini püskürtmeyi hedefliyor.

 

Çin’in “İnci Şeridi” Stratejisi

 

Gwadar limanı’nın jeopolitik önemi, bu limanın Çin’e ulaşan petrolün %60’ının, dünya petrolününse %40’ının tankerlerle geçiş yaptığı Hürmüz Boğazı’na oldukça yakın olmasından kaynaklanıyor.

Çin, Fars (Basra) Körfezi’nden kendisine ulaşan petrolün sevkiyatını ABD’nin engellemeyi hedeflediğini saptıyor. Gwadar’daki yapılanması Çin’e, ABD’nin Fars Körfezi’nde bulundurduğu filoların faaliyetlerini izleme ve dinleme yeteneği sağlıyor. Çin bu yolla, bu hayati bölgeden sağlanan enerji sevkiyatını güvence altına almayı amaçlıyor. Bu bakımdan Gwadar, Çin’in geliştirdiği “İnci Şeridi” stratejisinin de en önemli ayağını oluşturuyor. Bu strateji Gwadar’dan Güney Çin Denizi’ne uzanan stratejik limanlar inşa ederek ABD’nin enerji koridoru egemenliğine alternatif bir rota geliştirmeyi ve enerji sevkiyatını güvence altına almayı amaçlıyor.

 

ABD Neden “Özgür Belucistan” İstiyor? :excl:

 

ABD açısından bu bölgede kukla bir Belucistan devletinin kurulması, Çin’in Gwadar limanı ile perçinlenen “İnci Şeridi” stratejisini tersine çevirmeye, dolayısıyla Çin’in bölgedeki yükselişini engellemeye ve Çin’in enerji gereksinimini sağladığı stratejik tanker geçiş noktalarını denetim altına almaya, Pakistan Belucistan’ı üzerinden İran’a sızmaya, İran ile Pakistan arasına kukla bir Beluci devleti sokarak, İran-Çin ve İran-Hindistan arasında varolan boru hattı anlaşmalarını bertaraf etmeye ve ABD’nin bölgedeki askeri varlığını güvence altına almaya yarayacak. Zira sözkonusu boru hatları, Belucistan bölgesinden geçecek. Hedeflenen boru hatları, İran’ın yükselen Çin ve Hindistan ile bölgesel işbirliğini güçlendirmesi bakımından ABD’nin geleneksel Körfez stratejisine büyük bir meydan okuma anlamına geliyor. Ancak esas tehdit, Çin’in Hint Okyanusu’nda varlığını güçlendirmesi ve Fars Körfezi’nin girişinin güvenliğini ele geçiriyor oluşu. Bu durum ABD’nin Körfez’deki varlığına cepheden bir meydan okuma anlamı taşıyor. Tüm bu gelişmeler, ABD ile Çin arasında güçlenen çelişmelerin derinleşeceği ön cephenin Belucistan olacağı düşüncesini güçlendiriyor. ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde Özgür Kürdistan ve Özgür Belucistan olarak ifade edilen kukla devletlerin anlamı daha da belirginleşiyor.

Gönderi tarihi:
  • Yazar

“Türkiye Cumhuriyeti ile ABD Hükümeti arasında Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesine İlişkin İşbirliği Anlaşması”, 24 Ocak 2007'de TBMM'de kabul edildi. 5575 Sayılı bu kanun, 26 Ocak 2007 tarihinde, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından onaylandı ve Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Başbakanlığa gönderildi.

 

bu yasa ile AKP, BOP'ta eşbaşkanlık görevini bir kere daha itiraf etti, pekiştirdi. yasanın açık hedefi İran. Zira Türkiye bu yasayla, İran'a dönük ABD planlarında koçbaşı yapılmak isteniyor. Yasa, bunun itirafı niteliğinde.

 

Yasanın Gerekçesi BOP Eşbaşkanlığı :excl:

 

Gerek TBMM Dışişleri Komisyonu tarafından hazırlanan Komisyon Raporu'nda gerekse yasa gerekçesi kısmında ifade edilen şu cümle, yasanın Tayyip Erdoğan’ın eşbaşkanlığını yaptığı BOP’un uzantısı olduğunu ortaya koyuyor:

"Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki mevcut işbirliği, 50 yıllık ittifak ilişkisinin yarattığı sağlam zemin, günümüz koşullarının doğurduğu çıkar ve amaç birliği, diğer alanlarda olduğu gibi asimetrik tehditlere karşı verilen mücadelede de birlikte hareket etmemizi gerekli kılmaktadır. "

 

Günümüz koşullarının doğurduğu çıkar ve amaç birliği nedir? "Günümüz koşulları ile kastedilen BOP; çıkar ve amaç birliği ile kastedilense AKP'nin BOP'ta eşbaşkanlığıdır.

 

Yasanın Hedefi İran

 

Yasanın gerekçesinde yer alan şu ifade, bu yasanın açık hedefinin İran olduğunu gösteriyor: "Kitle imha silahlarını temin etmeye çalıştığından kuşkulanılan ülkelerin, yayılmanın önlenmesine ilişkin küresel ve bölgesel düzenlemelere katılımlarının sağlanmasına yönelik çabalar da desteklenmektedir. Bunun yanısıra, yayılmaya karşı savunma ve caydırma amaçlı etkin önlemlerin alınmasına yönelik çalışmalara da katkı yapılmaktadır. Söz konusu anlaşma, bu alanda sarf edilen çabalara destek ve kolaylık sağlayacaktır."

 

“Kitle imha silahlarını temin etmeye çalıştığından kuşkulanılan ülke” ifadesi ile ABD’nin İsrail’i kastetmediği ortada. Burada açıkça İran'a işaret ediliyor. İkincisi, bu yasanın söz konusu ülkelere karşı savunma ve caydırma amaçlı etkin önlemlerin alınmasına katkı sağlayacağı belirtiliyor. Bu ifade, yasanın ABD'nin 11 Eylül sonrası geliştirdiği "önleyici vuruş doktrini" çerçevesinde çıkarıldığını kanıtlıyor.

 

Öte yandan bu yasa ile Türkiye ile ABD arasında İran'a karşı düşmanlık, yasal ve bağlayıcı bir zemine çekilmek istenmiştir. Sonuçta bu yasa, İran'ın nükleer silah geliştirmesi durumunda Türkiye'yi tehdit edeceği fikrine hizmet etmektedir. Yasanın Türkiye ile İran arasındaki ilişkileri bozma hedefi bulunmaktadır.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.