Zıplanacak içerik

ŞİDDETTE ISRARIN SONU!..TABANINI KAYBEDEN PKK, DTP’Nİ DE ERİTTİ!..

Featured Replies

Gönderi tarihi:

ŞİDDETTE ISRARIN SONU!..TABANINI KAYBEDEN PKK, DTP’Nİ DE ERİTTİ!..

 

Tarihi doğru okuyamayan ve olmayacak taleplerde bulunarak, şiddet politikasında ısrarlı olan PKK, hem kitle desteğini büyük oranda kaybetti, hem de Kasım 2007’de yapılacak genel seçimler öncesinde “etnik milliyetçilik” siyaseti yaparak prim sağlayabileceğini düşünen Demokratik Toplum Partisi’nin erimesine neden oluyor.

 

Nevruz kutlamalarının, endişelerinin aksine, büyük bir olay çıkmadan tamamlanmasında, hem güvenlik güçlerinin sağduyulu yaklaşımlarının, hem de düzenleme komitelerinin PKK’nın şiddet tuzağına düşmeyen yaklaşımlarının büyük rolü olmuştur.

 

Bölgede yaşayan arkadaşlarımdan bilgisayarıma gelen haberler, başta Diyarbakır olmak üzere, PKK’nın halen güçlü olduğunu iddia ettiği birçok yörede, her türlü baskı ve şantaja rağmen Nevruz kutlamalarına katılımın geçen yıllara göre çok az, coşku düzeyinin de daha düşük kaldığına işaret ediyor.

 

Bu gelişmelerin en temel nedeni; bölge halkının artık şiddete dayalı politikalardan yorgun düşmüş olmasıdır. Türkiye’nin, son yıllarda demokratikleşme alanındaki önemli çabaları, bölgeye yönelik sosyal ve ekonomik kalkınma projeleri ve hukuk reformlarına rağmen, halen PKK ve uzantısı oluşumların şiddet ve etnik milliyetçiliği esas alan siyasetten vazgeçmemeleri, sivillere yönelik eylemlerin sürmesi, mayınların can almaya devam etmesi, çocukları hedef alacak kadar kör terör anlayışının öne çıkması, esnaflara ve işadamlarına yönelik haraç alma ve saldırılar, bölge halkını PKK’ya karşı sesini yükseltmesine neden olmuştur. Çocuklara yönelik bombalı eylem sonrasında Şemdinli’de 40 bin kişinin PKK’ya karşı yürümesi, halkın artık PKK’dan korkmadığının, şiddete boyun eğmeyeceğinin ve devletin bölgeye yönelik yatırımlarına (sosyal, ekonomik, kültürel, eğitim) sahip çıkacağının en önemli işaretidir.

 

Şiddetin, temelde Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan halkın çıkarları aleyhine işlediği gerçeği net bir şekilde görüldü. Geçen yıl Diyarbakır’da meydana gelen olaylar buna tuz biber ekti. PKK’nın sokak eylemleri ve kepenk kapatma baskılarından en çok zararı bölge esnafı ve iş çevreleri gördü. Bölgenin ileri gelen işadamları, şiddeti destekleyen siyasi akımların kendilerine nasıl zarar verdiğini fark etti ve bunu açıkça, korkusuzca kamuoyuna deklare etti.

 

“Barış İçin Diyarbakır Girişimi” tarafından düzenlenen panele katılan Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Şah İsmail Bedirhanoğlu, “Bölgede şiddet ve çatışma var olduğu sürece Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin sosyal, ekonomik, kültürel kalkınması mümkün değil. Bölge halkı adına PKK’ya bir kere daha sesleniyor ve şiddeti yöntem olarak kullanmaktan vazgeçerek, sorunun çözümü için silah bırakmaya çağırıyoruz.

 

PKK, demokrasi ve ekonomik kalkınma sürecinin önünü kesmemeli” diyerek, bölge halkının PKK şiddetinden duyduğu rahatsızlığa tercüman olmuştu. Yine, sorunların demokratik sistem içerisinde çözülmesinden yana olduklarını vurgulayan İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkanı Selahattin Demirtaş ise, “Türk-Kürt birlikteliğinin ve barışın temellerinin sanıldığından daha güçlü olduğunu” vurgulayarak, “Bu birlikteliği ve barış ortamını bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Sorunların çözümü silahta değildir. PKK, Kürtlerin haklarını savunuyorsa, silah bırakmalı ve demokratik sürecin önünü tıkamamalıdır” demişti.

 

Bugün ortaya çıkan tabloya şöyle bir bakacak olursak; PKK’nın kitle desteğinin hızla eridiği, buna bağlı olarak da “Türkiye partisi” olduğu yönündeki söylemlerin aksine, PKK-İmralı çizgisi ve denetiminden bir türlü çıkamayan ve “etnik milliyetçilik” politikasına bel bağlayan DTP’nin de bu erimeden büyük oranda payını aldığıdır.

 

Bu gelişmenin, önümüzdeki seçimlerde sandığa yansıması sürpriz olmayacaktır. İster ittifakla girsin, ister çeşitli illerden bağımsız adaylar gösterilsin, DTP’nin zihinlerindeki sayıda Meclis’te temsil olanağı bulamaması yüksek bir ihtimal olarak görünüyor. Çünkü, İmralı’dan ve Kandil’den gelen farklı talimatlarla kafası karışan DTP, bölge halkının taleplerine ve sorunlarına doğrudan cevap veremeyen sığ bir siyasi hareket olarak kan kaybedecek, hatta yok olacaktır.

 

Kitle desteği olmayan bir hareketin ayakta kalma şansı yoktur. Zira, sel felaketinin yaralarını hala saramayan, kanalizasyon şebekesi çöktüğü için hava sıcaklığının artışıyla birlikte salgın hastalık tehlikesiyle burun buruna gelme ihtimali yüksek Diyarbakır, Batman, Siirt gibi illerde DTP’li belediyelerin, halkın ve şehirlerin sorunlarıyla ilgilenmek gibi asli görevlerini unutup, yargılanarak ömür boyu hapse mahkum olmuş ve dünyada eşi benzeri olmayacak şekilde rahat bir cezaevinde cezasını çeken Abdullah Öcalan’ın saç teliyle ve “Sayın” kelimesi gibi halkın beklentilerinden ve taleplerinden uzak konularla göz boyamaya çalışması sonucunda, halkın desteğini kaybetmesi de elbette kaçınılmaz olacaktır.

 

PKK, hızla çözülüyor. Örgüt içi gruplaşmalar ve iktidar/rant kavgaları bu çözülmeyi hızlandırıyor. Hükümetten "çözüme dönük güven verici adımlar" gelmesi halinde, ateşkesi gündemlerine alacaklarını söyleyen PKK yöneticilerinin asıl kendilerinden kaynaklı güven sorununu nasıl giderebileceklerini göstermeleri gerekiyor. Bunun için PKK yöneticileri, ikide bir ortaya çıkıp Mayıs’ta “şiddetin yeniden tırmanacağı” yönünde tehditler savurmak yerine, silahlı güçlerini sınır dışına çıkartacaklarını ve yakın zamanda silah bırakacaklarını beyan ederlerse, sorunun köklü çözümüne olanak sağlayacak yeni bir zeminin oluşmasına katkı sunabilirler.

 

Yok öyle yapmazlar da, "ya benimle çözersiniz ya da size çözdürtmem!" tehdidini savurmaya devam ederlerse, işte o zaman çözümsüzlüğe katkı sunmuş olurlar ve sadece Avrupa ülkeleri, İran, Irak, Suriye ve Türkiye’yi değil, “silahlı mücadelede ısrar politikasıyla” Kürtleri de, bu defa her zamankinden daha sert bir şekilde karşılarında bulacaklardır. KONDA’nın Milliyet Gazetesi’nde bir hafta süreyle yayınlanan anket sonuçları, başta Kürtler olmak üzere, Türkiye’de yaşayan herkesin şiddet istemediğini ve sorunun çözümü için PKK’nın mutlaka silah bırakması gerektiğini ortaya koymaktadır.

 

Türkiye’de yaşayan sağduyu sahibi herkes şunu unutmamalı: Irkı, dili, dini, cinsi, mezhebi ne olursa olsun, hoşgörü, öbürünü rencide edecek her türlü yaklaşımdan kaçınmak, sosyal münasebetler, evlilik yoluyla kaynaşmadan ödün verilmeden; kasisli, keskin virajlı, uçurumlu yoldan demokrasinin, insan haklarının, eşitliğin ve hukukun egemen olduğu yöne doğru emin adımlarla, düşmeden yola devam. Binlerce yıldır birlikte yaşama iradesini göstermeyi başaranlar, bu defa da başaracaksınız!..

 

Nail Amudi

Nail Amudi

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.