Φ muki Gönderi tarihi: 5 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2007 John Bayley, St. Anthony Üniversitesi’nin bir odasında, Woodstock Road yolundan gelip geçenlere bakarak ‘çalışmaya çalıştığı’ bir gün, pencerenin önünden bisikletiyle yorgun argın, ağır ağır geçerken gördüğü bir kadına sevdalanacaktır. Onu ilk kez görüyordur ve kim olduğunu bile bilmiyordur. O kadın, bir gün ‘Melekler Zamanı’nı yazacak olan felsefe hocası Iris Murdoch’tur. Görünürde hiçbir güzelliği, kadınsılığı yoktur Iris’in, üstelik kendisinden altı yaş da büyüktür. Üniversitenin bir odasında bir rahibe hayatı yaşayan, kendisini felsefeye ve işine adamış ve fakat bütün ikiyüzlülüklerden, düzen ve dolaplardan uzak görünen bu kadında ne bulmuştu John Bayley? Onun gözünde ‘üstün bir varlık’tı Iris... O üstün varlıkla evlenip 40 yıl geçirecekti ve bir gün Iris alzheimere yakalandığında, iki ayrı bedende bir beyin olarak ‘anımsayacaklardı’ her şeyi. Çünkü ‘insan anımsamak zorundadır, hele ki seviyorsa ve sevdiğiyle var olmak istiyorsa’. Alzheimer, onları bedenen ve ruhen birbirine yaklaştırıyordu gün geçtikçe. Diyordu ki Bayley: “Her gün biraz daha yaklaşıyorduk birbirimize. Başka türlüsünü yapmak elimizden gelmiyordu... Artık evliliğimiz sürekli, isteğimizin dışında burnunun dikine bir yerlere doğru yol alıyor. Bize hiçbir seçme hakkı tanımıyor- bense son derece hoşnudum bundan...” 1999’da kaybettiği eşi için “Iris’e Ağıt”ı (Dünya Kitapları, Çev: Nilgün Şarman) yazdı Bayley, son nefesini verene dek saçlarını taradığı, tırnaklarını kestiği, 4 yaşında bir çocuk gibi şakalaştığı Iris’le aşklarının destanıydı bu. Bu ve buna benzer geride bir destan bırakan nice aşk destanları var. Fakat geride destan bırakmayan ilişkilere de artık insanlar "aşk" diyorlar. Hele hele ünlülerimize bakılırsa kimin eli kimin cebinde belli bile değil. "Ahmet'le çok iyiyiz, nazar değmesin", nazar değdiği zaman da Ahmet'in yerini Murat alıveriyor ve gene aşk oyunları oynanıyor. Biz -zavallı insanların- gücü bir birlikteliği 40 yıl yaşatmaya yetmiyor. Bir kahvenin bile 40 yıl hatırı varken, aşkın hatırı ancak birkaç hafta, ay, sene sürebiliyor. Aslında ne hazin bir tablo değil mi? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.