Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2007 18 yıl İşin kötüsü hızla eskiyor yokluğun...ki varlığın gün yüzü görmemişken,yepyeni dururken böylesine! Şöyle bir toparladımda,hani o çok sevdiğin ve masanda tamamlanacağı günü bekleyen puzzle'ın gibi birleştirmeye çalıştırdımda verdiklerimi daha bir kaç tanesini koyuverince yan yana sen oluşu verdin... Yavaş yavaş anlıyorum şimdi neresinden su alıyormuş senli hayatım... Seni ölüm kadar büyütmüşüm,yaşamımda sanki ölümün zıttı yaşam değilmiş de senmişsin!!! Hani olmasan olmazmışım!!!... Varmısın şimdi? Yarın daha yeni tanıştığın bir insan yada bir arkadaşınmı olacağım, öbür gün dokunmadan duramadığın sevgilin mi olacağım düşüncesi yok... Ve sen hiç kıpırdamazsın yerinden bilirim... Elin telefona gidecek olsa numaramın son tuşuna kadar sürer cesaretin! Kapımın önüne kadar gelsen,zilim yerine kendini çalarsın kendinden... Sen adım atmaya bile alışık değilsinki bana ve ben öyle koşmuşumki sana... Kaç tur atmışım etrafında,kaç kez aşkın hacısı olmuşum bilinmez! Ama aforoz edildim aşktan. Sana yamadığım ben... parçalarını söktüğümde geriye bir avuç günah kaldı... Şimdi ben yanlızım belki ama sen yoksun... Ben baştan aşağı bir ah, sen tepeden tırnağa günah... Ve aşk... yerden göğe boş !!!
Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2007 18 yıl boş lan aşk değil sevgili redblack benim kanaatimce... boş olan aşkı dolduramayan ve aşkı yaşamasını bilmeyen biz aciz insanlar.... sırf bir kaç milyar insanın yaptığı hata yüzünden aşkı kötülememek lazım değil mi.. düşününce .... kendine pay çıkarmak lazım... aşkı tanıyorsun... bundan sonra daha dikkatli olup, olmayacağı yerde durdurulmak yerine sen DUR ! diyeceksin...
Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2007 18 yıl Aşk... Aşk kadar güzel ve asil bir duygu ki... onu suçlamamak lazım...
Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2007 18 yıl Aşk bir tek senin görebileceğin bir yerden sana gülümsüyorum... onların duydukları kahkahalarım değil aşkı tarif gerekirse sana anlatayım aşk ne biliyor musun benim sana yaşadığım, senin durmadan üstüne bastığın... Ceyhun Yılmaz
Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2007 18 yıl Aşk Düğümlenmek bir çıkmazın içinde kaybolmak.. bulamamak ona dair hiçbirşey aramak, aramaktan bıkmamamak.. beki bir ömür boyu... ama aslında özlemektir aşk özlemdir aşk kırmızı bir gülün içindeki karanlık gibi.. ŞAMAROĞLANINDAN Red Black a özel...
Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 18 yıl AşkDüğümlenmek bir çıkmazın içinde kaybolmak.. bulamamak ona dair hiçbirşey aramak, aramaktan bıkmamamak.. beki bir ömür boyu... ama aslında özlemektir aşk özlemdir aşk kırmızı bir gülün içindeki karanlık gibi.. ŞAMAROĞLANINDAN Red Black a özel... teşekkürler
Gönderi tarihi: 22 Mart , 2007 18 yıl boş lan aşk değil sevgili redblack benim kanaatimce... boş olan aşkı dolduramayan ve aşkı yaşamasını bilmeyen biz aciz insanlar.... sırf bir kaç milyar insanın yaptığı hata yüzünden aşkı kötülememek lazım değil mi.. düşününce .... kendine pay çıkarmak lazım... aşkı tanıyorsun... bundan sonra daha dikkatli olup, olmayacağı yerde durdurulmak yerine sen DUR ! diyeceksin... Sayın Samaroğlanı... Ekleyecek bir şey dahi bulamadım...
Gönderi tarihi: 23 Mart , 2007 18 yıl boş lan aşk değil sevgili redblack benim kanaatimce... boş olan aşkı dolduramayan ve aşkı yaşamasını bilmeyen biz aciz insanlar.... sırf bir kaç milyar insanın yaptığı hata yüzünden aşkı kötülememek lazım değil mi.. düşününce .... kendine pay çıkarmak lazım... aşkı tanıyorsun... bundan sonra daha dikkatli olup, olmayacağı yerde durdurulmak yerine sen DUR ! diyeceksin... Söylenecek baska söz yok !! Sölenmesi gereken herşeyi tüm çıplaklığıyla ifade etmişsin.. Eline Sağlık.. Aşk benim hiç Senin olmamış Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, Sanki benim hiç senim olmamış gibi…
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.