Misafir ipek Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2007 Sevmek, sevgiyle yaşayabilmek; ömrümüz boyunca sahib olduğumuz cevherlerdir. Sevgi etrafındakiler için aydınlatan bir ışık, yıkayıp arındıran bir Rahmet, besleyip büyüten bir gıda, kazandırıp zengin eden bir sermaye demektir. Sevgi;ilahi bir tılsımdır. Girdiği her yere inanmayı, güvenmeyi, yardım etmeyi ve hoşgörüyü getirir. Sevgiyle yola çıkan her yolcu; engelleri aşar. Menzillere ulaşır. Aradığını bulur. Sevgi; bütün güzelliklerin tohumudur. Bizler sevgi dolu yüreklerle, tebessümlerle çevremize sevgi ışıkları saçarsak bizim bir sevgimiz bin sevgilere gebe kalır ALLAH Sevgi fidanları büyüyüp muhabbet çınarları yetişir. Kökü sevgiyle beslenmiş gövdesi muhabbetle sulanmış bu çınarlar ise kolay kolay devrilmez toplumlar oluşturur. İlahi vuslatlara ererler. Sevmek gönül işidir, sevmek her kişinin değil, er kişinin hakkıdır. Seven kişi her olaya sevgiyle, merhametle bakar. Herşeyde sevilebilecek bir güzellik görür. Hatta en çetin imtihanlar en zorlu kişilerde bile bunu “Vedud olan Rabbim yarattı. O sevgi kaynağının yarattığı varlık nasıl kötü olabilir? Nasıl sevilemez” diye merhamet eder. Ve her şeyi sever. Sevdiği için de Hz. Hamza’nın ciğerini vahşice parçalayan Vahşi gibi tevbe edip birer sevgili olmaya and içen yürekler çoğalır. Sevmeyenler ise yaşamayanlardır. Onlar ölü kalblerdir. Hayatı anlamsız ve tatsız duygularla bitkisel hayatta yaşarlar. Gönüllerinde sevgi yerine menfaat, kin, hırs, nefret beslerler. Bunun için de bulundukları ortamlarda anarşiye ve bunalıma düşerler. Etrafındaki en yakın insanlarla bile çatışma içindedirler. Yürekleri sevgiden mahrum oldukları için de hiç bir zaman güzellikleri göremezler. Nimetlere ulaşamazlar. Devamlı kısır dünyalarında egoistçe yaşarlar. Sevgiyle yaşayarak, birer sevgi insanı olabilmek en çok özlenen şeyler. Bizler bir tebessümün dilencileri, bizler bir selama hasret apartman dairelerinde yaşarken sevgiyi yok ediyoruz. Sabahleyin bir telaşla evden çıkarken “Hayırlı sabahlar”, akşamleyin eve yorgun ve düşünceli dönerken “iyi akşamları” bile esirgiyoruz etrafımızdan. Kapitalist sistemin yorgunları ise komşu gezmelerini, arkadaş sohbetlerini akraba ziyaretlerini zaten bitiriyor. Ya ömrümüz; günlük telaşeler, bitmeyen eksiklikler ve ulaşılamayan hayallerle tükenip, gidiyor. Peki bu kadar gel-gitten sonra şu kısacık dünyada mutluluğu doyasıya yaşayabiliyor, her baktığımızda güzellik görebiliyor muyuz? Yoo, hayır. Çünkü derinleşiyor, çünkü insanların ruhları aç, gönülleri sevgisiz. Evimize gelen ekmekler muhabbetsiz. Memur işyerinde sevgisiz, stresle çalışıyor. Esnaf çarşıda sıkıntılı, öfkeli, sokaktaki insanlarımız patlamak üzere olan birer bomba. Aileler evde birbirinden habersiz, sevgisiz. Ve hayat hep yarınlar için tatsız, tuzsuz bir kovalamaca. Çünkü mutluluklar selamla başlar. Muhabbetle devam eder. Paylaşıldıkça artar. Kenetlendikçe yoğunlaşır. Herkesi ama Rabbimin yarattığı herkesi istisnasız sevmeli, tanıdıklarımıza ‘Seni seviyorum’, bunun için de arıyorum, önem verip ziyaretine geliyorum, seviyorum, sevdiğim için de seccademde oturup Ganiyy olan Rabbimden isterken senin için de istiyorum” desek, hastalandığında biz de onunla ağrı çeksek, işleri bir ucundan biz de tutsak. Mutlu olduğunda tebessümümüzle katkıda bulunsak, zor anlarında yemeğimizi onlarla bölüşsek herhalde hayat bir başka olurdu. Söyleyin bana Hz. Ali gibi sevdiğimiz için ölüm döşeklerine yatabiliyor muyuz? Hz. Ebu Bekir gibi yılan deliklerini ayağımızla tıkayabiliyor muyuz? Ensar gibi kardeşlerimiz için evimizin yarısını, aşımızın tamamını verebiliyor muyuz? Yunus’un deyimiyle “Ol dost için ağuları şeker gibi yutabiliyor muyuz?” Varımızı yoğumuzu bir gönül karşılığında kıyabiliyor muyuz? Yoksa sevgi mağdurları olarak sevgisiz, aşksız, muhabbetsiz, “Bunlar olamaz mı” diyoruz? Ama büyük bir yitiğimiz de var.. Sevgi, muhabbet, samimiyet. Sevginin tadını doyasıya yaşamış Mevlanamız da öyle söylemiyor mu? “Altın ne oluyor? Can ne oluyor? İnci mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir Sevgiliye feda edilmedikten sonra...” Niye herkesi gönülden sevip, sevginin yollarına dökmüyoruz herşeyleri... Hele bir verelim sadakaları tebessümlerle... Niye Efendimiz (sav) ısrarla “Sevdiğini sevdiğine söyle” diye nasihat etmiş. Belki de sevgiler ortalara dökülsün, konuşulsun. Çağlayanlar gibi coşsun, diye. Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2007 Bir genç kız delikanlıya sorar: "Benden hoşlanıyor musun?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız sorar: "Beni sevimli buluyor musun?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız sorar: "Kalbinde yerim var mi?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız sorar:"Pekigidersem benim için ağlar misin?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız üzgün, gitmek üzere arkasını döner. Çocuk onu kollarına alır ve: "Ben senden hoşlanmıyorum, seni seviyorum. Seni sevimli değil bas döndürücü buluyorum. Kalbimde sana yer yok, benim kalbim sensin ve senin arkandan ağlamam, senin için ölürüm de Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2007 Bir genç kız delikanlıya sorar: "Benden hoşlanıyor musun?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız sorar: "Beni sevimli buluyor musun?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız sorar: "Kalbinde yerim var mi?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız sorar:"Pekigidersem benim için ağlar misin?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız üzgün, gitmek üzere arkasını döner. Çocuk onu kollarına alır ve: "Ben senden hoşlanmıyorum, seni seviyorum. Seni sevimli değil bas döndürücü buluyorum. Kalbimde sana yer yok, benim kalbim sensin ve senin arkandan ağlamam, senin için ölürüm de Çook güzel sevgili ipek... Paşlaşım için çok teşekkürler... Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2007 Çook güzel sevgili ipek...Paşlaşım için çok teşekkürler... Beğendiğine sevindim sağol arkadaşım saygılar Alıntı
Φ samaroglani Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2007 TAHİR OLMAKTA AYIP DEĞİL , ZÜHRE OLMAKTA... HATTA SEVDA YÜZÜNDEN ÖLMEKTE AYIP DEİL.. Tahir ile Zühre Meselesi Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2007 TAHİR OLMAKTA AYIP DEĞİL , ZÜHRE OLMAKTA... HATTA SEVDA YÜZÜNDEN ÖLMEKTE AYIP DEİL.. Tahir ile Zühre Meselesi Alıntı
Misafir redblack Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 TAHİR OLMAKTA AYIP DEĞİL , ZÜHRE OLMAKTA... HATTA SEVDA YÜZÜNDEN ÖLMEKTE AYIP DEİL..Tahir ile Zühre Meselesi ASIL İŞ; TAHİR İLE ZÜHRE OLABİLMEKTE YANİ YÜREKTE !!! Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 ASIL İŞ; TAHİR İLE ZÜHRE OLABİLMEKTE YANİ YÜREKTE !!! Alıntı
Φ samaroglani Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 ASIL İŞ; TAHİR İLE ZÜHRE OLABİLMEKTE YANİ YÜREKTE !!! Alıntı
Φ samaroglani Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 TAHİR İLE ZÜHRE MESELESİ Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil, bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte yani yürekte. Meselâ bir barikatta dövüşerek meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken meselâ denerken damarlarında bir serumu ölmek ayıp olur mu? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. Seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden? Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. Nazım HİKMET Alıntı
Φ samaroglani Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2007 birbirimize çiçek vermekten bişi yazamadık yavv :lol: Alıntı
Φ güzelyaz Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2007 Bir genç kız delikanlıya sorar: "Benden hoşlanıyor musun?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız sorar: "Beni sevimli buluyor musun?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız sorar: "Kalbinde yerim var mi?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız sorar:"Pekigidersem benim için ağlar misin?" Çocuk hayır diye cevap verir. Kız üzgün, gitmek üzere arkasını döner. Çocuk onu kollarına alır ve: "Ben senden hoşlanmıyorum, seni seviyorum. Seni sevimli değil bas döndürücü buluyorum. Kalbimde sana yer yok, benim kalbim sensin ve senin arkandan ağlamam, senin için ölürüm de çok güzel demiş yaa teşekkürler.. Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2007 birbirimize çiçek vermekten bişi yazamadık yavv yazarsanız sevinirim bende yazarım saygılar Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2007 çok güzel demiş yaa teşekkürler.. beğendiğniz icin ben teşekkür ederim saygılar Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 3 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 3 Mart , 2007 Duygular vardır anlatılamayan, sevgiler vardır kalplere sığmayan, dostluklar vardır hiçbir şekilde yıkılmayan, bazı insanlar vardır asla unutulmayan Hiç kimse bir arkadaş kaybedecek kadar zengin değildir. Hele ben hiç değilim Alıntı
Φ xxusta Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2007 güzel yazı yalnız tartışılcak yönleri var şimdi burda tartışılcak yönleri yazmakla bitirememde tek bişey dicem seni sadece islami sevgi içinde gördüm güzel bişey bu tabide merak ediyorum sen acaba senin görüşüne uymayanlarıda sevcek kadar geniş bi kalbin varmı ? Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2007 güzel yazı yalnız tartışılcak yönleri var şimdi burda tartışılcak yönleri yazmakla bitirememde tek bişey dicem seni sadece islami sevgi içinde gördüm güzel bişey bu tabide merak ediyorum sen acaba senin görüşüne uymayanlarıda sevcek kadar geniş bi kalbin varmı ? arkadaşım bu yazını yeni gördüm öncelikle kusura bakma diyorum yazından anladığım kadar sen sevgiyi görüş ,düşünce ,v.s, v.s ,v.s den sevilir sanıyorsun herhalde sevgi yürektedir sevgi duygu dur sevgi his tir sevgi anlayıştır sevgi hoş görüdür yani sevginin zamanı ve yeri yoktur diyorum görüşüne uymayan insanları da sevecek kadar kalbin geniş mi diyorsun insan olan insanı severim sayar saygı duyarım şimdiye kadar yazdığım yazılarda ki imzama bakarsan bir anlam cıkarabilirmisin bilemiyorum çok sevdiğim bir atasözüdür saygılar Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2007 GERÇEK SEVGİ Bir gün sormuşlar ermişlerden birine; "-Sevginin sadece sözünü edenlerle,onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" "-Bakın,göstereyim"demiş,ermiş. Önce sevgiyi dilden gönlüne indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından derviş kasıkları denen bir metre boyunda kaşıklar gelmiş..Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz diye bir de şart koymuş.Peki demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.Fakat o da ne?Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar,öylece aç kalkmışlar sofradan. Bunun üzerine "şimdi," demiş ermiş, "sevgiyi gerçekten bilenleri" çağıralım yemeğe.. Yüzleri aydınlık,gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa.Buyrun deyince,her biri uzun boylu kaşığı çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş.Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. "-İşte"demiş ermiş,"Kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse,o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz, ve Şunu da unutmayın; GERÇEK PAZARINDA ALAN DEĞİL VEREN KAZANÇTADIR DAİMA..." Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu: "Allah teâlâ buyurdu: "Benim rızam için birbirlerini sevenlere, birbirlerini ziyaret edenlere ve birbirlerine ikram edenlere muhabbetim vacip olmuştur." Ebû idris radıyallahu anh. alıntıdır Alıntı
Misafir RA_dya Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2007 Bu sabah gözlerimi açtığımda ellerimle gözlerimi oğuşturup dururken, bir yandan resmi geçit yapıyordu beynimdeki düşünceler güne.. Dünya bu hal üzerine kurulmuştu besbelli.. ‘’Doğuş, uyanış ve kalkış..’’ Günler arası günlerde, haftalar aylar yılları kovalarken biz insan denen canlılar, bazen alkış bazen kıyamet sunulan veresiye hayatlar yaşıyoruz... Kimimiz düşüncelerimizde geçebilmişsek kendimizi, artık sevinç kırıntılarını yüreğimizin bir köşesinde biriktirebilmişsek sabır ve kanaatle, yatırmışsak zaman içinde iyilik ve güzellikle ‘’ mutluluk sevgidir ‘’ bankasına , Kalbimiz aynamız olmuştur yaşarken zaman içinde,yüreğimizin kanunları hiç bir zaman uymasa da bu dünya düzenine... Ne biz istemiştik dünyaya gelmeyi, ne de bizi dünyaya getiren annemiz babamız canlarımız insanlar.... Kararlı ve karartılı bir düzenin içinde yuvarlana tekerlene yaralı bereli yaşamak uysa da birilerinin işine, hiç bir zaman ne dervişlik ne ermişlik edemedim, evetli hayırlı insan müsveddelerinin işine... Söz geçiremem ki’’ kendimin bile, boynu kıldan ince kendime...’’ Fesuphanallahları ipe dizer giderim... Dünyanın savaşları ve kokmuşluğu kaf dağında bile söylenir olmuş, Melek ninemin anlattığına göre... Kurşun gibi ağır, mikrop yuvası hayatlar ne canlar yakıp, şifası bulunmayan yaralar açıyor diye konuşuluyormuş Zümrüdü Anka meclisinde... Yıllardır ne kanlar dökülüyor, saçma sapan para makinesi olmuş bazı vampir insanlar.. Zavallı insanlar... Gözler aydın, olsun kulaklar Manisa diye halk arasında kahve köşelerinde atıp tutarmış çok bilmiş insanlar... ‘’Harp meydanı olmuş dünya ‘’ bencilliğimize esir düşmüş güya... Yükselir gökyüzüne bunca keşmekeş ve streslerden yükselen toz bulutları şimşekler çakıyor, yine de anlayamıyoruz biz insan denen canlılar... İşte yine bir ‘’keşke’’bilebilseydik ‘’keşke’’ Ne kötülüğün ne iyiliğin haddi yok..!! Anlatılamaz hiç bir kelimelerle.. Karar verdim, içimdeki kurulla.. Eğer iyilik ve güzellik bizim olmazsa ! Dünya saray olsa, altını üstüne getirmezsem’’ çiçek gibi sevgi çocuklarıyla...’’ Bir canlının yüreğinin bir köşesinde kalsa bile minnacık bir sevgi kelebeği, Ay gibi parlak, Yıldız gibi ışıldayan, Güneş gibi aydınlatan, yaksa da içimizi dışımızı sevmenin ve sevilmenin güzelliği, yaradanımındır deyip, son nefesimi içime çeker, veririm canımı.. Yeter ki senden, benden, bizden dünyaya sevgi doğsun..... İNSANLAR, İNSANLAR İÇİNDE, İNSANLARA HASRET YAŞAMASIN..!!! Sabiha Rana Alıntı
Misafir ipek Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2007 Bu sabah gözlerimi açtığımda ellerimle gözlerimi oğuşturup dururken, bir yandan resmi geçit yapıyordu beynimdeki düşünceler güne..Dünya bu hal üzerine kurulmuştu besbelli.. ‘’Doğuş, uyanış ve kalkış..’’ Günler arası günlerde, haftalar aylar yılları kovalarken biz insan denen canlılar, bazen alkış bazen kıyamet sunulan veresiye hayatlar yaşıyoruz... Kimimiz düşüncelerimizde geçebilmişsek kendimizi, artık sevinç kırıntılarını yüreğimizin bir köşesinde biriktirebilmişsek sabır ve kanaatle, yatırmışsak zaman içinde iyilik ve güzellikle ‘’ mutluluk sevgidir ‘’ bankasına , Kalbimiz aynamız olmuştur yaşarken zaman içinde,yüreğimizin kanunları hiç bir zaman uymasa da bu dünya düzenine... Ne biz istemiştik dünyaya gelmeyi, ne de bizi dünyaya getiren annemiz babamız canlarımız insanlar.... Kararlı ve karartılı bir düzenin içinde yuvarlana tekerlene yaralı bereli yaşamak uysa da birilerinin işine, hiç bir zaman ne dervişlik ne ermişlik edemedim, evetli hayırlı insan müsveddelerinin işine... Söz geçiremem ki’’ kendimin bile, boynu kıldan ince kendime...’’ Fesuphanallahları ipe dizer giderim... Dünyanın savaşları ve kokmuşluğu kaf dağında bile söylenir olmuş, Melek ninemin anlattığına göre... Kurşun gibi ağır, mikrop yuvası hayatlar ne canlar yakıp, şifası bulunmayan yaralar açıyor diye konuşuluyormuş Zümrüdü Anka meclisinde... Yıllardır ne kanlar dökülüyor, saçma sapan para makinesi olmuş bazı vampir insanlar.. Zavallı insanlar... Gözler aydın, olsun kulaklar Manisa diye halk arasında kahve köşelerinde atıp tutarmış çok bilmiş insanlar... ‘’Harp meydanı olmuş dünya ‘’ bencilliğimize esir düşmüş güya... Yükselir gökyüzüne bunca keşmekeş ve streslerden yükselen toz bulutları şimşekler çakıyor, yine de anlayamıyoruz biz insan denen canlılar... İşte yine bir ‘’keşke’’bilebilseydik ‘’keşke’’ Ne kötülüğün ne iyiliğin haddi yok..!! Anlatılamaz hiç bir kelimelerle.. Karar verdim, içimdeki kurulla.. Eğer iyilik ve güzellik bizim olmazsa ! Dünya saray olsa, altını üstüne getirmezsem’’ çiçek gibi sevgi çocuklarıyla...’’ Bir canlının yüreğinin bir köşesinde kalsa bile minnacık bir sevgi kelebeği, Ay gibi parlak, Yıldız gibi ışıldayan, Güneş gibi aydınlatan, yaksa da içimizi dışımızı sevmenin ve sevilmenin güzelliği, yaradanımındır deyip, son nefesimi içime çeker, veririm canımı.. Yeter ki senden, benden, bizden dünyaya sevgi doğsun..... İNSANLAR, İNSANLAR İÇİNDE, İNSANLARA HASRET YAŞAMASIN..!!! Sabiha Rana Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.