Misafir şevval Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 YALNIZ DEĞİLİZ Bir ufka vardık ki artık Yalnız değiliz sevgilim. Gerçi gece uzun, Gece karanlık Ama bütün korkulardan uzak. Bir sevdadır böylesine yaşamak, Tek başına Ölüme bir soluk kala, Tek başına Zindanda yatarken bile, Asla yalnız kalmamak. Şafakları ben balığa çıkarım Akan akmayan sularda Benim, bütün tezgahlarda paydosa giden Bir bahar akşamı dünyada. Ben dört duvar arasında değilim Pirinçte, pamukta ve tütündeyim, Karacadağ, Çukurova ve Cibalide. Zehirli kör yılanları Ve sıtmasıyla Gün yirmidört saat insan avında Karacadağda çeltikler. Bir kız çocuğunun gözyaşı gibi - Ayak bileklerinde bir dizi boncuk, Sol omzunda nazarlık, Dağ başında unutulmuş üşümüş, Minicik bir aşiret kızının - Damla-damla, berrak olur pirinci. Kamyonlarla, katır kervanlarıyla Beyler sofrasına gider... Çukurovam, Kundağımız, kefen bezimiz Kanı esmer, yüzü ak. Sıcağında sabır taşları çatlar, Çatlamaz ırgadın yüreği. Dilerse buluttan ak, Köpükten yumuşak verir pamuğu. Külhan, kavgacıdır delikanlısı, Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun En çok Çukurovalılar mahpustur, Dostuna yarasını gösterir gibi, Bir salkım söğüde su verir gibi, Öyle içten Öyle derin, Türkü söylemek, küfretmek, Çukurova yiğidine mahsustur... Tütünü bilir misin? "Kız saçı" demiş zeybekler, Su içmez her damardan, Yerini kolay beğenmez, Üşür Naz eder, Darılır İki parmak arasında kıyılmış, Bir parçası var kalbimin İncecik, ak kağıtlara sarılır, Dar vakit yanar da verir kendini. Dostun susan dudağına... Sokaklardan, Kıyılardan, Gök mavisinden, Ekmeğinden, Canevinden ayrı düşmeye Yani bütün hasretlerin kahrına Ve zehrine çaresiz kalmaların, İlk nefesi Hızır gibi yetişir Cibalide sarılan cıgaranın... Tütün isçileri yoksul, Tütün işçileri yorgun, Ama yiğit Pırıl - pırıl namuslu. Namı gitmiş deryaların ardına Vatanımın bir umudu... Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 UNUTAMADIGIM Acardin Yalnizligimda Mavi ve yesil Acardin Tavsan kani kinali - berrak Yenerdim acilari, kahpelikleri... Gitmek, Gozlerinde gitmek surgune. Yatmak, Gozlerinde yatmak zindani Gozlerin hani? *To be or not to be* degil *cogito ergo sum* hic degil... Asil is, anlamak kacinilmaz'i Durdurulmaz cigi Sonsuz akimi. Icmek Gozlerinde icmek ayisigin Varmak, Gozlerinde varmak can tilsimina. Gozlerin hani? Canimin gizlisinde bir can idin ki Kan degil sevdamiz akardi geceye, Sikdikca cellad, Kemendi... Duymak Gozlerinde duymak uc - agaclari Susmak, Gozlerinde susmak, Ustura gibi... Gozlerin hani? AHMED ARIF Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 AY KARANLIK Maviye Maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine Rüzgarda asi, Körsem, Senden gayrısına yoksam, Bozuksam, Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık... İtten aç, Yılandan çıplak, Vurgun ve bela Gelip durmuşsam kapına Var mı ki doymazlığım? İlle de ille Sevmelerim, Sevmelerim gibisi? Oturmuş yazıcılar Fermanım yazar N'olur gel, Ay karanlık... Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü Cıgaramdan yanar. Alnım öperler, Suskun, hayın, çıyansı. Dört yanım puşt zulası, Dönerim dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş, Etme gel, Ay karanlık... Ahmet ARiF Kolay Gelsin Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 ANADOLU Beşikler vermişim Nuh'a Salıncaklar, hamaklar, Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır, Anadolu'yum ben, Tanıyor musun ? Utanırım, Utanırım fukaralıktan, Ele, güne karşı çıplak... Üsür fidelerim, Harmanım kesat. Kardeşliğin, çalışmanın, Beraberliğin, Atom güllerinin katmer açtığı, Şairlerin, bilginlerin dünyalarında, Kalmışım bir başıma, Bir başıma ve uzak. Biliyor musun ? Binlerce yıl sağılmışım, Korkunç atlılarıyla parçalanmışlar Nazlı;, seher-sabah uykularımı Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar, Haraç salmışlar üstüme. Ne İskender takmışımm, Ne şah ne sultan Göçüp gitmişler, gölgesiz ! Selam etmişim dostuma Ve dayatmışım... Görüyor musun ? Nasýl severim bir bilsen. Köroğlu'nu, Karayılan'ı, Meçhul Asker'i... Sonra Pir Sultan'ı ve Bedrettin'i. Sonra kalem yazmaz, Bir nice sevda... Bir bilsen, Onlar beni nasıl severdi. Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı Minareden, barikattan, Selvi dalından, Ölüme nasıl gülerdi. Bilmeni mutlak isterim, Duyuyor musun ? Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni. Gör, nasıl yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Herbiri vazgeçilmez cihan parçası Kaç bin yıllık hasretimin koncası Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun? AHMET ARİF 33 KURŞUN Bu dağ Mengene dağıdır Tanyeri atanda Van'da Bu dağ Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karşı Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur Bir yanın seccade Acem mülküdür Doruklarda buzulların salkımı Firari güvercinler su başlarında Ve karaca sürüsü, Keklik takımı... Yiğitlik inkar gelinmez Tek'e tek döğüşte yenilmediler Bin yıllardan bu yan, bura uşağı Gel haberi nerden verek Turna sürüsü değil bu Gökte yıldız burcu değil Otuzüç kurşunlu yürek Otuzüç kan pınarı Akmaz, Göl olmuş bu dağda... Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı Sırtı alaçakır Karnı sütbeyaz Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı Yüreği ağzında öyle zavallı Tövbeye getirir insanı Tenhaydı, tenhaydı vakitler Kusursuz, çırılçıplak bir Şafaktı Baktı otuzüçten biri Karnında açlığın ağır Boşluğu Saç, sakal bir karış Yakasında bit, Baktı kolları vurulu, Cehennem yürekli bir yiğit, Bir garip tavşana, Bir gerilere. Düştü nazlı filintası aklına, Yastığı altında küsmüş, Düştü, Harran ovasından getirdiği tay Perçemi mavi boncuklu, Alnından akıtma Üç topuğu ak, Eşkini hovarda, kıvrak, Doru, seglavi kısrağı. Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde! Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı, Böyle arkasında bir soğuk namlu Bulunmayaydı, Sığınabilirdi yüceltilere... Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir, Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı, Yanan cigaranın külünü, Güneşlerde çatal kıvılcımlanan Engereğin dilini, ilk atımda uçuran Usta elleri... Bu gözler, bir kere bile faka basmadı Çiğ bekleyen boğazların Kıyametini Karlı, yumuşacık hiyanetini Uçurumların, Önceden bilen gözleri... Çaresiz Vurulacaktı, Buyruk kesindi, Gayri gözlerini kör sürüngenler Yüreğini leş kuşları yesindi... Vurulmuşum Dagların kuytuluk bir boğazında Vakitlerden bir sabah namazında Yatarım Kanlı, upuzun... Vurulmuşum Düşüm, gecelerden kara Bir hayra yoranım çıkmaz Canım alırlar ecelsiz Sığdıramam kitaplara Şifre buyurmuş bir paşa Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki... Ölüm buyruğunu uyguladılar, Mavi dağ dumanını Ve uyur uyanık seher yelini Kanlara buladılar. Sonra oracıkta tüfek çattılar Koynumuzu usul usul yoklayıp Aradılar. Didik didik ettiler Kirmanşah dokuması al kusağımı Tespihimi, tabakamı alıp gittiler Hepsi de armağandı Acem elinden... Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız Karşıyaka köyleri, obalarıyla Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu, Komşuyuz yaka yakaya Birbirine karışır tavuklarımız Bilmezlikten değil, Fukaralıktan Pasaporta ısınmamış içimiz Budur katlimize sebep suçumuz, Gayri eşkiyaya çıkar adımız Kaçakçıya Soyguncuya Hayına... Kirvem hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki... Vurun ulan, Vurun, Ben kolay ölmem. Ocakta küllenmiş közüm, Karnımda sözüm var Haldan bilene. Babam gözlerini verdi Urfa önünde Üç de kardaşını Üç nazlı selvi Ömrüne doymamış üç dağ Parçası. Burçlardan, tepelerden, minarelerden Kivre, hısım, dağların çocukları Fransız Kuşatmasına karşı koyanda Bıyıkları yeni terlemiş daha Benim küçük dayım Nazif Yakışıklı, Hafif, İyi süvari Vurun kardaş demiş Namus günüdür Ve şaha kaldırmış atını. Kirvem hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki... AHMET ARİF Sevdan Beni Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni... AHMET ARİF HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Seni anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, ***** yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara. Akan yıldıza. Bir kibrit çöpüne varana. Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne. Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... AHMET ARİF Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 ahmet arif lawike bunlar beni bu gece çok üzdü ya yoruldum da Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 TERKETMEDİ SEVDAN BENİ Terketmedi sevdan beni Aç kaldım, susuz kaldım Hayın, karanlıktı gece Can garip, can suskun Can paramparça... Ve ellerim, kelepçede Tütünsüz uykusuz kaldım Terketmedi sevdan beni... Alıntı
Φ CILGIN Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 AKSAM ERKEN INER MAHPUSHANEYE Aksam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustaligin, Ne de catal yurek civan olusun. Kar etmez,inceden icine dolan, Alip goturen hasrete. Aksam erken iner mahpushaneye. Iner,yedi kol demiri, Yedi kapiya. Birden,aglamakli olur bahce. Karsida,duvar dibinde, Uc dal gece sefasi, Uc kok hercai menekse... Ayni korkunc sevdadadir Gokte bulut,dalga kaysi. Baslar koymaga hapislik. Karanlik can sikintisi... <<Kurdun Gelini>>ni soyler maltada biri, Bense volta'dayim ranza dibinde Ve hep olmayacak seyler kurarim, Gulunc, acemi,cocuksu... Vurulsam kaybolsam derim, Cirilciplak, bir kavgada, Erkekce olsun isterim, Dostluk da ,dusmanlik da. Hicbiri olmaz halbuki, Gecer sunguler namluya. Baslar gece devriyesi jandarmalarin... Hirsla cakarim kibriti, Ilk nefeste yarilanir cigaram, Bir duman alirim, dolu, Bir duman,kendimi olduresiye, Biliyorum, <<sen de mi?>> diyeceksin, Ama aksam erken iniyor mahpushaneye. Ve disarda delikanli bir bahar, Seviyorum seni, Cildirasiya... AHMED ARIF AKSAM ERKEN INER MAHPUSHANEYE Aksam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustaligin, Ne de catal yurek civan olusun. Kar etmez,inceden icine dolan, Alip goturen hasrete. Aksam erken iner mahpushaneye. Iner,yedi kol demiri, Yedi kapiya. Birden,aglamakli olur bahce. Karsida,duvar dibinde, Uc dal gece sefasi, Uc kok hercai menekse... Ayni korkunc sevdadadir Gokte bulut,dalga kaysi. Baslar koymaga hapislik. Karanlik can sikintisi... <<Kurdun Gelini>>ni soyler maltada biri, Bense volta'dayim ranza dibinde Ve hep olmayacak seyler kurarim, Gulunc, acemi,cocuksu... Vurulsam kaybolsam derim, Cirilciplak, bir kavgada, Erkekce olsun isterim, Dostluk da ,dusmanlik da. Hicbiri olmaz halbuki, Gecer sunguler namluya. Baslar gece devriyesi jandarmalarin... Hirsla cakarim kibriti, Ilk nefeste yarilanir cigaram, Bir duman alirim, dolu, Bir duman,kendimi olduresiye, Biliyorum, <<sen de mi?>> diyeceksin, Ama aksam erken iniyor mahpushaneye. Ve disarda delikanli bir bahar, Seviyorum seni, Cildirasiya... AHMED ARIF Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 İçim, bir suskunsa tekin mi ola? O Malta bıçağı, kınsız, uyanık Ve genç bir mısradır Filinta endam... Neden, neden alnındaki yıkkınlık Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı Sürmüş, filiz vermiş içimdeki sevdan Dost, düşman söz eder kendi kavlince Kınamak, yiğit başına. Bu ne ayıp, ne de yasak Öylece bir gerçek, kendi halinde Belki, yaşamama sebep... Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani kurşun sıksan geçmez geceden Anlatamam, nasıl ıssız, karanlık... Ve zehir-zıkkım cigaram. Gene bir cehennem var yastığımda Gel artık... Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden şiirinden... Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ocak , 2006 YURDUM BENİM ŞAHDAMARIM Engereğin dişlerine işledim, Ağu dişlerine Oluklu, çentik... Ve vurgun, Gözleri bir çift cehennem Burnuna kan tütmüş Pars bıyığına... Dağın pulat yüreğine işledim, Şimşeğin masmavi usturasına Sevdanı usul-usul Sevdanı mısra-mısra Lo ben seni hapislerde sevmişim, Ben seni sürgünlerde. Yurdum benim şahdamarım... Yücende buzul Ve kar, Maviş dağ tavşanları Gün vuranda alaran Zemheri yılanları Ve yahut bir hışımla Öyle çakılan Sonsuzluğun yakışığı kartallar. ........... Başım gözüm üstünesin Suskum, avazım üstüne... Adından başka silah Yazgından başka günah Daha yazmamış Hiçbir gizli dosyada Hiçbir açık kitapta. AHMET ARİF Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 13 Ocak , 2006 LEYLİM LEYLİM Leylim - leylim dünyamızın yarısı Al - yeşil bahar, Yarısı kar olanda Gene kavim - kardaş, can - cana düşman, Gene yediboğum akrep, Sarı engerek, Alnımızın aklığında puşt işi zulüm Ve canım yarı geceler Çift kanat kapılarına karşı darağaçları, Mahpusanede çeşme Yandan akar olanda, Gelmiş yoklamış ecel Kaburgam arasından. Yoklasın hele... Çağıdır, can dayanmaz, Çağıdır, en çatal, en ası, Cehennem koncası memelerinin. Çağıdır, kırk gün - kırk gece Kolların boynuma kement, Ha canım kötüye inat... Vah ki ne desem, Kurşunları namlulara sürülü, İki elleri kan, Baskıncılar uykumuzu yıkar olanda, Alır yüreğim: Yankın yasak, aynalara. İnemem bahçende talan, Tam, boş yanı bu, derim namussuzun, Tam, bıçağım cehennem gibi güzelken, Aklıma düşüyorsun Ellerim arık... Bilmiş Bütün zulalar Eğri hançer, kara mavzer, kan pusu. Ve insan düşüncesinin o en orospu, O en ayıp, frengili yemişi, Çıldırtılmış uranyum Bilmiş, Bilsinler! Sana nasıl yandığımı Uuuuy gelin... İşte kan tutmuş korsanlar, Haramla beslenmiş azgın, Düzmece peygamberler Ve cüceleri Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı, İşte bir kez daha Bu can bendeyken, Delin, divanenim işte Uuuuy gelin... Bu yasaklar, Firavun kalıntısı. Yoksun, Akdan - karadan. Gizline, canevine kurulu faklar. Gün ola, umut kesip korkunç yetinden, Murdar tutkusuna dünyasızlığın, Gün ola, düşesin bekler. Düşme! Ölürüm... Gözlerinden, gözlerinden olurum. Leylim - leylim Ayvalar nar olanda Sen bana yar olanda. Belalı başımıza Dünyalar dar olanda. UNUTAMADIĞIM Açardın, Yalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın, Tavşan kanı, kınalı-berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri... Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne. Yatmak, Gözlerinde yatmak zindanı. Gözlerin hani? "To be or not to be" değil. "Cogito ergo sum" hiç değil... Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı, Durdurulmaz çığı Sonsuz akımı. İçmek, Gözlerinde içmek ayışığını. Varmak, Gözlerinde varmak can tılsımına. Gözlerin hani? Canımın gizlisinde bir can idin ki Kan değil,sevdamız akardı geceye, Sıktıkça cellad, Kemendi... Duymak, Gözlerinde duymak üç-ağaçları Susmak, Gözlerinde susmak, Ustura gibi... Gözlerin hani? ahmet arif.... Alıntı
Φ CILGIN Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2006 Ahmet Kaya Şarkıları - Oy Havar Yangınlar ***** fakları Korku cığlıkları Ve irin selleri aç yırtıcılar Suyu zehir bıçaklar ortasındasın Bir cana bir başa kalmışsın vay vay Pasatsız duldasız üryan Bir cana bir de başa Seher vakti leylim leylim Cellat nişangahlar aynasındasın Oy sevmişem ben seni Üsküdar'dan bu yana lo kimin yurdu He canim Çiçek dağı kıtlık kıran Gül açmaz çağla dökmez Vurur çakmaktaşı kayalarıyla Küfrünü medetsiz Munzur Şahmurat suyu kan akar Ve ben şairim... Namus işçisiyim yani Yürek işçisi Korkusuz pazarlıksız Kül elenmemiş Ne salkım bir bakış Resmin çekeyim Ne kinsiz bir rüzgar Mısra dökeyim Oy sevmişem ben seni! Ve sen daha demincek Yıllarda geçse demincek Bıcaklanmış dal gibi ayrı düştüğüm Ömrümüm sebebi ustam, sevgilim Yaram derine gitmiş Fitil tutmaz bilirim Ama hesap dağlarladır Umut dağlarla Düşün uzay cağında bir ayağımız Ham carık kıl çorapta olsa da biri Düşün olasılık, atom fiziği Ve bizi biz eden amansız sevda Atıp bir kıyıya bir zamanı Yarının çocukları gülleri için Herbirinin ayva tüyü için çilleri için Koymuş postasını Görmüş restini He canım Sen getir üstünü Oy Havar Muhammed, İsa aşkına Yattığım ranza aşkına Deeey dağları un eder ferhadın gürzü Benim de boş yanım hançer yalımı Ve zulamda kan ter içinde asi He desem koparacak dizginlerini Yediveren gül kardeşi bir arzu Oy sevmişem ben seni! Müzik : Ahmet Kaya Şiir : Ahmed Arif Alıntı
Φ Evrim Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2015 Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2015 2 Haziran Ahmet Arif'in ölüm yıldönümü : ( yaşamının anlamını da gene kimselere bırakmadan en güzel kendisi anlatmış.. “Asıl adım Ahmed Önal, Ahmed Arif olarak bilinirim. Yaşamım boyunca hakkı aradım; ezilenin ve güçsüzün yanında durdum. Memleketlilerim sömürülmesin, memleketlilerim kullanılmasın, memleketlilerim ölmesin diye konuştum. Eşitlik için yazdım, eşitlik için söyledim, eşitlik için dayak yedim, eşitlik için sövdüm. O günleri göremeyeceğimi bilsem de birilerine o günleri gösterebilmek için öldüm.” "Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne - üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni." 1 Alıntı
Φ Evrim Gönderi tarihi: 23 Nisan , 2016 Gönderi tarihi: 23 Nisan , 2016 Yiğit harmanları, yığınaklar, Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar, amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş. Demdir bu... Demdir, Derya dibinde yangınlar, Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs... Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde, Çelik kadavrası korugan'ların. Ölünmüş, canım,ölünmüş Murad alınmış... Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz, namlu gibi, Ve çatal yürek, Barışa, bayrama hasret Uykulara, derin, kaygısız, rahat, Otuziki dişimizle gülmeğe, Doyasıya sevişmeğe,yemeğe... Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi. İçim, bir suskunsa tekin mi ola? O Malta bıçağı,kınsız,uyanık, Ve genç bir mısradır Filinta endam... Neden, neden alnındaki yıkkınlık, Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan, Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep... Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... ... Ahmed ARİF Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.